Türkiye - Hollanda - page 34-35

bir şey yapması açıkça beklenmiyordu. Ancak
beklentilerin düşük olması Hollanda’ya yaramış olsa
gerek, oynadığı maçları peş peşe kazanan takım, finalde
İspanya’nın rakibi olmayı başardı. Her ne kadar Iniesta’nın
uzatmalarda gelen golüne engel olamayıp bir kez daha
kürsünün ikincilik basamağında kalmış olsalar da, yıllar
sonra gelen final, Hollandalılarda gelecek için büyük umut
yaratmıştı. Lâkin bu umutların büyük bir bölümü, sıfır
çekilen EURO 2012 esnasında çöpe
gitti.
Son Avrupa Şampiyonası’nda
yaşanan büyük düş kırıklığı
üzerine teknik direktör
değişikliğine giden ve takımın
başına Louis van Gaal’i getiren
Hollanda, 2014 Dünya Kupası’nda da
yarı finale yükselmeyi ve
nihayetinde üçüncü olmayı başardı.
Brezilya’daki finallere son Dünya
Şampiyonu İspanya’yı 5-1 yenerek
flaş bir başlangıç yapan ve 2010
finalinin rövanşını çok ağır biçimde
alan Portakallar, Avustralya’yı 3-2,
Şili’yi de 2-0 yenerek gruptan üçte
üçle çıktı. Son 16 turunda
Meksika’yı 2-1’le saf dışı bırakan
Van Gaal’in öğrencileri, çeyrek
finalde ise Kosta Rika karşısında
çok zorlandı. 0-0 sona eren normal
süre ve uzatmaların ardından
rakibini penaltılarda kurduğu 4-3’lük üstünlükle eleyen
Hollanda, yarı finalde ise sıçrayamadı. Arjantin’le oynadığı
maçın 120 dakikasında golsüz eşitliği bozamayan
Hollanda bu defa penaltılarda 4-2 geride kalarak final
şansını kaybetti. Portakalların tesellisi, üçüncülük
maçında ev sahibi Brezilya’yı 3-0 gibi net bir skorla
yenmek oldu.
Danny Blind’le yeni umutlar
2014 Dünya Kupası’nın ardından
teknik direktörlük görevine
getirilen Guus Hiddink idaresinde
EURO 2016 elemelerinde ise
umduklarını bulamadılar. Gruba
2-1’lik Çek Cumhuriyeti yenilgisiyle
başladıktan sonra evlerinde
Kazakistan’ı 3-1 yenseler de İzlanda
deplasmanında 2-0’lık yenilgiyle
bir kez daha şoka uğradılar. 6-0’lık
Letonya galibiyetiyle kendilerine
gelseler de evlerinde Millî
Takımımız karşısında 1-1’lik
beraberliği son dakikada
kurtardılar. Letonya’yı
deplasmanda 2-0 yendikleri maçın
ardından Guus Hiddink görevinden
ayrıldı ve yerine yardımcılarından
Danny Blind getirildi. İlk sınavını
İzlanda karşısında veren eski Ajax
efsanesi Blind, Millî Takımımız
karşısında ikinci sınavına çıkacak.
izlenimini yaratmıştı. Ancak final maçında işler tersine
döndü. Ev sahibi Batı Almanya’ya karşı maça fırtına gibi
giren Hollanda, rakip oyuncular henüz topa bile
değemeden, Cruyff’un ceza sahası içinde düşürülmesiyle
kazanılan penaltı vuruşunu Neeskens’in filelere
göndermesiyle 1-0 öne geçmişti belki ama ilk yarının
ortalarında Hölzenbein’ın Hollanda on sekizi içerisindeki
balıklama dalışında hakemin bir kez daha beyaz noktayı
göstermesi ve Breitner’in de ağları bulmasıyla rüzgâr
tersine dönmüş, fırsatçı Gerd Müller’in devrenin bitiminde
devreye girmesiyle birlikte de Hollanda finalden 2-1’lik
mağlubiyetle ayrılmıştı.
Portakalların 1974’teki bu kayıplarını 1978’de telafi etmek
isteyecekleri açıktı. Lâkin takımın en önemli yıldızı
Cruyff’un Arjantin’deki turnuvaya gitmek istememesi,
kafalarda soru işaretleri yaratıyordu. Turnuvaya bu kez
Feyenoord mucizesinin mimarı olan Ernst Happel
yönetiminde giden Hollanda, dört yıl önceki kadar göz
kamaştırıcı bir oyun ortaya koyamasa bile adını finale
yazdırmayı bilmişti. Dört sene evvelki gibi yine ev
sahibine karşı çıktıkları finalde, maçın son dakikasına
girilirken ve skor da 1-1’ken Rensenbrink’in direkte
patlayan şutuysa, Hollanda’nın kupayı santim farkıyla
kaçırdığının resmiydi. Uzatmalara giden maçta Arjantin
Kempes ve Bertoni’yle bulduğu gollerle gülecek,
Hollanda’ysa umutlarını bir başka bahara bırakmakla
yetinecekti.
Kriz - 1988 Rönesansı -
Tekrar kriz
1980’li yılların başları, Hollanda
futbolu adına bir fetret devrini
andırıyordu. 1982 ve 1986
Dünya Kupalarıyla 1984
Avrupa Şampiyonası’na
katılamayan takımı ayağa
kaldırmaksa yeniden kurt
hoca Rinus Michels’e
düşecekti. 1986’da millî
takımın başına geri dönen
Michels, 1987’de Kupa Galipleri
Kupası’nı kazanacak olan Ajax
ve 1988’de Şampiyon Kulüpler
Kupası’nı kucaklayacak PSV
Eindhoven’ın yıldızlarının
iskeletini oluşturduğu yeni
takımıyla 1988 Avrupa
Şampiyonası’na iddialı
gelmekteydi. Gullit, van Basten,
Rijkaard, Koeman kardeşler,
Vanenburg, van Breukelen gibi
önemli isimlerden oluşan
takım, her ne kadar ilk
maçında Sovyetler Birliği’ne
tek golle mağlup olduysa da
daha sonra gruptan çıkmayı başarmış, yarı finalde ev
sahibi Batı Almanya’yı devirip bir bakıma 1974’ün hesabını
da kapatmış ve finalde de yeniden karşı karşıya geldiği
SSCB’yi Gullit ve van Basten’in golleriyle alt ederek
Hollanda futbol tarihinin en büyük başarısına imza
atmıştı.
Ne var ki 1988’de yaşanan bu başarıdan sonra yine hayal
kırıklığıyla dolu yıllar gelecekti. Bunda hiç şüphesiz
takımın en önemli yıldızları Gullit ve van Basten’in
sakatlık sorunlarından bir türlü kurtulamamalarının da
payı büyüktü. Hollanda büyük turnuvalarda finale bir
türlü kalamıyordu. Buna en çok 1992 Avrupa Şampiyonası
ve 1998 Dünya Kupası’nda yaklaşmışlar fakat ilkinde
Danimarka’ya, ikincisindeyse Brezilya’ya yarı finalde
penaltı atışları sonucunda teslim olmuşlardı. 1990’larda
Hollanda futbolu adına en büyük başarıyıysa, 1995 yılında
Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Ajax elde etmiş, fakat
futbolcularının çoğunu Bosman kuralı sayesinde bedelsiz
olarak kaybeden Ajax’ın bu başarısı sürdürülebilir
olmamıştı.
2010 Dünya Kupası’nın finalisti
Hollanda, ev sahipliğini yaptığı 2000 Avrupa
Şampiyonası’nda da finali penaltılarla kaçırmasının
ardından 2002 Dünya Kupası’na katılamayarak büyük bir
krizin eşiğine geldi. 2010’a kadarki diğer üç büyük
turnuvada da istediği başarıyı elde edemeyen
Portakalların, Güney Afrika’daki Dünya Kupası’nda da çok
Hollanda, büyük turnuvalarda defalarca final oynamasına karşılık
tek zaferini EURO 88’de elde etti.
Portakallar son Dünya Kupası’nda ev sahibi
Brezilya’yı 3-0 yenerek üçüncülüğü elde etmişti.
Danny Blind
35
34
1...,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33 36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,...56
Powered by FlippingBook