TR
EN
E- Bülten

Antrenörlük ve liderlik
(Futbol Gelişim Dergisi)
18.07.2012
Antrenörlük ve liderlik(Futbol Gelişim Dergisi)

UEFA'ya üye tüm ülkelerin antrenör eğitiminden sorumlu üst düzey teknik direktörlerinin katılımıyla gerçekleşen UEFA Antrenör Eğitimcileri Kursu'nda, UEFA Teknik Direktörü Andy Roxburgh'un yaptığı "Antrenörlük ve Liderlik" başlıklı sunumu aktarmaya ve kendi ülkemizin gerçekliğine dönüştürmeye gayret göstereceğiz.

Derleyen: Serbülent Şengün - Grassroots & Projeler Sorumlusu

Liderlik ve yönetim arasındaki fark

Liderlik ile ilgili en temel algı hatalarından bir tanesi, liderlik kavramı ile yönetim kavramlarının sıklıkla birbirlerinin yerine kullanılmasıdır. Bu konuyu dünyaca ünlü İşletme Profesörü Peter Drucker en basit biçimde ifade etmiştir: "Yönetim, işleri doğru yapmaktır, liderlik ise doğru işleri yapmaktır."

Liderlik ile ilgili daha detaylı ifadelere geçmeden ve futbolda liderliğin yönetimden farkını tanımlamadan önce antrenörün mesleki hayatının ona yüklediği görev ve işlevleri tanımlamak doğru olacaktır. Bugünün antrenörünün üç temel görevi bulunmaktadır. Bir antrenör hem bir teknisyen, hem bir idareci/yönetici hem de lider olmak durumundadır. Bu ifadeleri biraz açarsak;

Teknisyen olarak antrenör:

• Futbolu sürekli analiz eder (oyuncuları, rakipleri vb.)

• Oyuncularının teknik becerilerinin gelişimi için çalışır

• Takımın yapısını oluşturur

• Maçlara çıkar

• Antrenman tasarlar

• Yetenek tespiti yapar

• Oyuncuların görev ve sorumluluklarını tanımlar

• Oyuncuların performansını değerlendirir

• Futbol stratejisini uygulattırır

• Oyuncularının yaratıcılığını tetikler

Antrenörlerin bu işlevleri göz önünde bulundurulduğunda, bir antrenörün oyunun okuyabilmesi, oyuna müdahale edebilmesi ve oyunu gidişini/sonucunu etkileyebilmesi teknisyen olarak en temel beceri alanları olarak göze çarpmaktadır.

Yönetici olarak antrenör:

• Plan yapar/organize eder

• Hedefleri koyar

• Düzeni sağlar

• Standartları oluşturur

• Kılavuzluk eder

• Çevreyi kontrol eder/düzenler

• Günlük kararlar verir

• İnsanları ve durumları değerlendirir

• Sorun çözer

• Ekip ve oyuncu seçiminde bulunur

Bu işlevler değerlendirildiğinde ise organizasyon, takımın tüm unsurlarında kontrolü sağlayabilme ve sorunları çözebilme günümüz antrenörünün en temel beceri alanlarını oluşturmaktadır.

Lider olarak antrenör:

• İnsanlara ilham verir

• Değişimi tetikler

• Açık iletişim kurar

• Takımdaşlık oluşturur

• Önemli kararları verir

• Kontrolünü korur

• Tüm takımın gideceği yöne dair bir vizyon oluşturur

• Sorumluluk alır

• Oyunculardan ve ekibinin içerisinden yeni liderler geliştirir

• Aksiliklere ve olumsuz durumlara direnç gösterir

• Yeteneğin kendini geliştirebileceği ortamı yaratır

• Sonuç üretir

Yukarıdakilerin ışığında bir lider olarak antrenörün insanlara ilham verebilme, insanları bir ülkü doğrultusunda birleştirebilme, sıkıntıları göğüsleyebilme ve BÜYÜK kararları verebilme becerilerine sahip olabilmesi gerekiyor.

Yukarıda anlatılan tüm işlevler değerlendirildiğinde antrenörlükte yönetim ve liderlik arasındaki fark ortaya çıkmaktadır. Yöneticiler detaylarla uğraşırken, Liderler insanlarla uğraşmaktadır. Bütün bunları söylerken sadece liderlik yeterlidir şeklinde bir yanlış anlaşılmadan kaçınmak gerekir. Düzgün yönetim becerileri olmadan yapılacak liderliğin çok çok büyük ihtimalle başarısız olacağının altı mutlaka çizilmelidir.

Liderlikte başarılı bir stil var mıdır?

Antrenörlükte yapılan temel yanılışlardan bir tanesi belirli tip bir liderliği model alıp, ona doğru öykünmektir. Bu öykünme genellikle davranış stillerini benzetmeye çalışmakla gerçekleşmektedir. Liderlik ile ilgili antrenörlerin gözden kaçırmaması gereken nokta, liderlik stilinin kişinin özünün karşı karşıya kalınan duruma verdiği reaksiyonla ortaya çıktığıdır. Yani başka bir ifadeyle gerçek bir stilin ancak kişinin gerçek kişiliğine uygun biçimde davranmasıyla inandırıcı ve gerçek bir mevcudiyet kazanabileceğidir. Etkin bir liderlik ancak, içinde bulunulan ortamın doğası ve liderlik edilenlerin karakteri göz önüne alınarak ama liderin kendi karakterine hiçbir şekilde tezat oluşturmayacak biçimde yapıldığında ortaya çıkabilir. Futbolda oluşabilecek bazı farklı liderlik biçimleri şunlardır:

• Emredici

• Dinleyen

• Standart oluşturan

• Öğretici

• İşbirliği oluşturan

• İlham verici

Tüm bu stiller kendi içlerinde uzun uzadıya tartışılabilir ve detaylandırılabilir konulardır. Bununla birlikte bu noktada liderlik stillerinin içeriğinden ziyade, farklı stillerin var olabileceğini göstermek önemlidir.

Dolayısıyla konunun başında söylediğimizi bir kere daha tekrar edersek, tek bir tip "başarılı" liderlik stili söz konusu değildir ve kişinin kendi karakterinden uzak, taklitçi bir davranış biçimi muhakkak ki belirli bir süre içerisinde antrenörün liderlik anlamındaki başarısını imkansız kılacaktır.

Başarılı liderliğin temel özellikleri

Başarılı liderliğin temel özelliklerini 10 başlıkta inceleyebiliriz:



İnandırıcılık

Başarılı bir liderin mutlaka inandırıcı olması gerekir.

Futbol için rahatlıkla söylenebilecek bir şey, bir antrenör kupalar da kazansa, oyuncuların antrenöre inanmadıktan sonra o kupaların anlamına da inanmadıklarıdır. Başka bir türlü ifade edecek olursak oyuncular bir antrenörün getirdiği mesaja inanmak için mesajı getiren elçiye de inanmak isterler.

Sorumluluk alma

Bir takımda yaşanan tüm olaylarda antrenörün sorumluluk alması gerekliliği her zaman ifade edilir. Bu konuya iki ayrı noktadan bakılmalıdır.

Birincisi yaşananların ardından gelişen süreçtir. İşler istenildiği gibi gitmediği zaman antrenörün sorumluluğu üstüne alması, bu ifade kullanıldığında ilk akla gelendir. Bununla birlikte bunu basit bir "suçu üstlenme" mantığının dışına çıkartmak gerekir. Sorumluluk almak öncelikle hesap verilebilirlik esaslarını oluşturarak gerçekleştirilir. İşler antrenörün istediği gibi gitmiyorsa neye göre hesap verdiğini bir antrenörün net biçimde oluşturması ve buna göre sorumluluk alması gerekir; "benim sorumluluğum şuydu, ve bu gerçekleşmedi, bu yüzden sorumluluk bana aittir" gibi.

Bunun yanı sıra sorumluluk alma daha ziyade olaylar yaşandıktan sonra değil öncesi için değerlendirilmelidir. Sorumluluk almak aslında öncelikle inisiyatif almak ve başarı için, takım için gerekli kararları verebilmek olarak tanımlanmalıdır.

Etkileme

Antrenörlükte en önemli meselelerden biri insanları davranışlarını, düşünce kalıplarını, bir konuya dair inanışlarını değiştirmeye ikna etmektir. Bir insanı bu tip davranış değişikliklerine ancak onları motive edebilir ve onlara ilham verebilirseniz itebilirsiniz.

"Talep eden bir rolden git gide daha ikna eden bir insana dönüşüyoruz."
Arsene Wenger

Peki, ikna etmenin temel prensipleri nelerdir?

• Basit ve anlaşılır mesajlar vermek çok önemlidir.

• Mesajları kişisel hale getirmek gereklidir. Ortaya söylenen cümleler ("insanlar şöyle yapmalı") yerine doğrudan kişiye ("sen şöyle yaparsan..") yönelik olarak mesajlar verilmelidir.

• Karşıdakinin ihtiyaçlarını bilerek ve dünyasına anlayış göstererek mesajlar ifade edilmelidir.

• Kullanılan dil, duygulara hitap edebilmelidir

• İkna ederken, karşıdakinin egosunu biraz pohpohlamak işi kolaylaştırır.

• İkna sürecinde sürekli olarak sorular sorarak ilerlemek mesajın algılanmasını kolaylaştırır. ("sence bu iş neden böyle oldu ?" "sence neyi değiştirirsek bu işte ilerleme kaydederiz?" vb.)

• İyimser olmak ve bunu davranışlara, konuşmalara yansıtmak ikna etmeyi hızlandırıcı faktörlerdir.

İletişim

İletişimden anlaşılması gereken sadece bir mesajı karşıya ulaştırmak değildir. Liderlik öncelikle karşınızdakini anlamayı gerektirir. Gerard Houllier'in ifade ettiği gibi bazen bir oyuncuyla aranızda geçebilecek 30 saniyelik bir sessizlik, takım için o haftanın en önemli anı olabilir.

Antrenörün oyuncularına verebileceği en temel geri bildirim yöntemleri şunlardır:

• Beklentilerini aktarmak

• Övgü

• Bilgi paylaşımı

• Teknik & Taktik talepler

• Sessizlik

• Eleştiri

Direnç

Futbolun o sürekli değişken ve belirsizliklerle dolu olan dünyasında etkin liderlik için antrenörün dirençli olması çok önemlidir. Dirençli bir tavır için öncelikle cesaretli olmak gereklidir. Cesaret, eleştirilerle rahatça yüzleşmeyi, karar verebilmeyi ve verilen kararların arkasında durabilmeyi gerektirir.

Futbolda kriz durumlarının sıklığı göz önüne alındığında bir antrenörün aynı zamanda kriz yönetimi konusunda da becerikli olması gerekmektedir. Herhangi bir kriz olduğunda antrenör soğukkanlılığını koruyabilmeli, çözüme odaklanarak korkusuzca konunun üstüne gidebilmelidir. Söz konusu krizin bir bacağında basın da yer alıyorsa, o zaman antrenörün bu soğukkanlı ve çözüm odaklı tavrını sürdürmesi, basına görüş değil veriler sunarak krizi öncelikle kabullenip çözüme giden yolu açması gerekir. Kriz engellenememişse o noktadan sonra en önemli konunun, krizin sebeplerini, nasıl engellenebileceğini vb. tartışmak değil bir an önce çözümü sağlamak olduğu unutulmamalıdır.

Vizyon sahibi olma

Vizyon sahibi olma ile ilgili bir çok tanım yapılabilir. Bununla birlikte futbolda vizyon sahibi olmayı öncelikle, oyuna dair geniş bir düşünce yapısına ve oyunu belirli bir biçimde oynama hayaline sahip olma, bunu yapabilmenin yöntem ve koşullarını oluşturabilmeyi planlama olarak tanımlayabiliriz. Bu, öncelikle büyük resmi görmeyi, hayal etmeyi, orijinal fikirler üretmeyi, yaptığına inanmayı ve işin sonunda belirli bir oyun ve takım felsefesini oluşturabileceğini görmeyi gerektirir.

Vizyon sahibi olmak katı ve değişmez tavırlara sahip olmayı gerektirmez. Vizyon sahibi liderlerin en temel özellikleri güçlü bir sezgiye sahip olmaları ve bu sezgiye paralel olarak değişik durumlarda değişik stratejileri uygulayabilme, gerekli anlarda risk alabilme becerisine sahip olmalarıdır.

Enerji

Futbol dünyası kişinin enerjisini sonuna kadar alan bir yoğunlukta geçer. Dolayısıyla yenilgiler, sakatlıklar ve arzu edilen başarının sağlanamadığı durumlarda, yitirilen enerjinin yeniden kazanımı çok önemlidir. Bazen liderlik, bir başarısız ile diğeri arasında tutkuyu kaybetmemek olarak tanımlanabilir. Enerjiyi kaybetmemek, geri kazanabilmek için önemli olan "Kazanma Mentalitesini" oluşturmaktır. Kazanma mentalitesine sahip olmayı şu 3 temel unsurdan yola çıkarak tanımlayabiliriz:

Tavır: Lider kişi kararlı, duygusal olarak tutarlı, rekabetçi ruhunu hiç kaybetmeyen, gururlu, iyimser ve hırslı olmalıdır.

Davranış: Lider antrenörün alışkanlıkları, disiplini, konsantrasyonu, iş birliği yapabilme becerisi ve aksilikler karşısında yılmaması en önemli davranış özellikleri olmalıdır.

Özgüven: Antrenör kendine ve yaptıklarına inanan, yakınındakilere güvenen, kabiliyetlerini bilen ve bunları başarılar elde etmek için kullanan bir yapıda olmalıdır.

Bütün bunları etiket olarak benimseyen değil, içselleştirebilen antrenörlerin liderlik becerilerinden söz etmek mümkün olacaktır.

Akıl / Bilgi

Akıl ve bilgiyi iki ana kategoride incelememiz gerekir. Birincisi nesnel dünyaya dair bilgi, ikincisi ise duygusal dünyaya dair bilgidir.

Bir liderin muhakkak ki nesnel bir bilgi donanımına sahibi olması gerekmektedir, ama bundan daha önemlisi antrenörün bilgisini sürekli yenilemek istemesi, kendini geliştirmek için açlık hissetmesidir. Nesnel bilgiyi geliştirmek için alınan bilgiyi anlamak, bu bilgiyi mantık süzgecinden geçirmek, bu bilgiyi kullanabilecek alanları oluşturmak gerekmektedir. İyi bir liderin farklı konulara merakı, problem çözme becerisi, hafızası olması ve bu farklı unsurları mesleğinde kullanabilme becerisini geliştirmesi gereklidir.

Duygusal dünya tarafında ise bir antrenörün hem kendisinin, hem de beraberindekilerin duygularının farkında olması büyük önem taşımaktadır. Antrenörün insanların mantıklarından çok duygularına göre hareket ettikleri gerçeğini unutmadan ilişkilerini ve gurup dinamiklerini yönetmesi gerekmektedir.

Sorumluluk verme

Bir liderin en temel yetkinliklerinden biri etrafında görev delege edebileceği kişiler bulundurması ve doğru kişilere doğru işleri delege edebilmesidir. Eğer lider, tüm işleri kendi yapmaya kalkarsa bu belirli bir zaman sonra liderin en güçlü olacağı/olması gereken alanlara yeterince zamanı kalmaması anlamına gelecektir.

Alçak gönüllülük

Alçak gönüllülük bir liderin temel özelliklerindendir. Atasözümüzde de denildiği gibi "ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz". Kişilerle iletişimde açık olunursa, kendi rolüne dair tevazu gösterilirse ve ekip içerisindeki diğer insanların yaptıklarının farkında olunursa, liderin ekstradan kendini anlatmasına gerek olmayacağı düşünülmektedir.

Bu durum şu cümleyle özetlenebilir: "eğer kim olduğunuzu anlatmaya çalışıyorsanız, o anlattığınız kişi değilsinizdir"

Konuyu özetlemek adına son cümle olarak, liderlerin bilgi ve becerilerini kullanıp, kendini takip edenlerin tavır, davranış ve motivasyonlarını etkileyerek sonuç üreten kişiler olduğunu söyleyebiliriz.

Başarısızlık

Liderlikte başarısızlık her zaman mümkün olan bir konudur. Burada önemli olan başarısızlığın sebebini nesnel olarak algılamakta yatar. Bu daha sonra benzer süreçlerde başarısızlığa uğramamak için çok önemlidir.

Bunların ışığında özetle söylemek gerekirse; kendini takip edenlerin saygısını ve adanmışlığını kaybeden liderler başarısız olurlar.

Son sözler

Şu ana kadar konuyu sürekli olarak liderin dünyasından aktarmaya gayret gösterdik. Oysa ki hikayenin bir de öbür tarafı var: Oyuncular liderlerinden ne isterler. Aslında bu konu şu şekilde özetlenerek sonlandırılabilir. Oyuncular öncelikle liderleri ile aralarında olumlu ve başarılı bir ilişki isterler. Bu olumlu ve başarılı ilişki ise liderin yukarıdaki satırlarda anlatılan özellikleri ve davranış biçimi ile mümkün olabilir. Bugünün futbolunda, özellikle de en üst düzeyde artık antrenörlükte farkı yaratan antrenörün liderlik becerileridir. Bu beceriler ise kişilere doğum anında bahşedilmiş bir lütuf değil, çalışarak geliştirilebilecek yetkinliklerdir.