TamSaha Dergisi - page 34-35

35
34
İyi bir soru gerçekten de. Demek
ki Almanya’daki altyapılarda genç
oyuncuların yetiştirilmesi için
daha fazla çaba harcanıyor. Orada
yıllar boyunca oturtulmuş sağlam
bir sistemvar. Türkiye’nin hedefi
de bu yönde kendisini geliştirmek.
Dilerimburada da altyapı sistemi
doğru biçimde oluşur ve Türki-
ye’de de çok sayıda oyuncu yetiş-
tirilir.
Millî Takım tercihine gelelim is-
tersen. Daha önce Almanya için
oynamıştın ve hatta U17 takı-
mıyla Avrupa Şampiyonluğu ya-
şamıştın. Sonrasında da U21
düzeyi dâhil hep Almanya adına
oynadın. Bize bu tercih sürecin-
den bahseder misin?
17 yaşındayken Almanya’dan
genç millî takımlarında oynama
teklifi almıştım. Ben de bu daveti
kabul ettimve böyle başladı.
Benim açımdan çok da iyi geçti.
Zaten ilk yılımda, yani 2009’da U17
takımıyla Avrupa Şampiyonu
olduk. Sonrasında da U21 takı-
mına kadar gayet güzel dönemler
geçirdim. Ama Türkiye’den ciddi
bir teklif geldiğinde bu teklifi
kabul ettim. Sonuçta kendimi
Türk hissediyorum. Hayatımda ve
kariyerimde Türkiye adına oyna-
manın, ay-yıldızlı formayı giyme-
nin nasıl bir duygu olduğunu
bilmek ve öğrenmek istedim. Çok
farklı bir şey olduğunu düşündüm.
Katar karşısında ilkmaçıma çık-
tım. Beklediğimgibiydi. Benim
adıma çok özel bir şeydi. İnşallah
devamı da gelir.
Karar verme sürecinde Türkiye
Futbol Direktörü Fatih Terim, Al-
manya’ya gelip seninle konuştu.
Löw’ün de seninle görüştüğü ve
nihayetinde senin bir karar vere-
ceğin yazılıp çizildi. Bu süreçte
neler yaşandığını bize anlatır
mısın?
Aslında konumedyaya biraz farklı
yansıdı. Fatih TerimAlmanya’ya
gelmişti ve Leverkusen’le oynadı-
ğımız maçtan sonra kendisiyle
görüşüp tanıştım. O görüşmede,
vatanını seven her Türk evlâdının
Millî Takım’a gelmesi gerektiğini,
beni de istediğini söyledi. Bu söz-
ler karşısında büyük bir gurur
duydumve Türkiye için seve seve
oynayabileceğimi söyledim. Fakat
sadece Alman vatandaşlığım
vardı ve “Vatandaşlık işlemlerim
halledilir edilmez hemen gelirim”
dedim. Almanlar Fatih TerimHo-
camla görüştüğümü duyunca be-
nimle irtibata geçti. Alman Futbol
Federasyonu’nun Sportif Direk-
törü Hans-Dieter Flick aradı ve
“Kararı tabiî ki sen vereceksin. İyi
gidiyorsun ve biz de seni beğene-
rek izliyoruz. Millî takımplanları-
mızın içinde sen de varsın. Yakın
bir zamanda aramızda olacaksın.
Kararını verirken bunu bilmeni is-
tiyoruz” dedi. Ben de kendisine
“Löw’ün de izlemesi beni gurur-
landırdı. Bir karar verirsem size
dönerim” dedim. Bu sırada vatan-
daşlık işlemlerim sürüyordu.
Alman vatandaşlığımı kaybetmek
istemiyordum. Çifte vatandaşlık
için de Almanya Vatandaşlık Dai-
resi’nden bir belge almamgereki-
yordu. Ama bu işlemler üç-dört
hafta sürdü ve bu nedenle maale-
sef Çek Cumhuriyeti ve İzlanda ile
oynanan son grupmaçlarına ye-
tişemedim. Fatih Hocambeni o
maçlar için de istiyordu. Belgeyi
beklerken bayağı stresli günler
geçirdim. Vatandaşlık dairesine
defalarca gittimgeldim. Niye çifte
vatandaşlık istediğimi sorguladı-
lar. Ama nihayet işlemler tamam-
landı ve bu kampa yetiştim. Şu
anda burada olduğum için çok
mutluyum.
Peki, Almanlar bu kararını nasıl
karşıladı?
Kararımı verdikten sonra aradım
ve onlara da bildirdim. “Niye böyle
yaptığını bilmek isteriz” dediler.
Kendilerine bugüne kadar birlikte
geçirdiğimiz günler için teşekkür
ettim, “Bu süreçte kendimi geliş-
tirmeme yardımcı olduğunuz için
gerçekten teşekkür ederim. Ama
ben Türküm. Hayatımda ve kari-
yerimde Türkiye için oynamanın
ne demek olduğunu öğrenmek is-
tiyorum. Bu benim için çok farklı
bir duygu olur. Bu nedenle kara-
rımı Türkiye’den yana kullandım.
Lütfen beni anlayın” dedim. Onlar
da “Tamam” dedi. Zaten söyleye-
cekleri başka bir şey de yoktu.
Türkiye için oynamanın ne
demek olduğunu Katar maçında
öğrenmiş oldun. Daha önce Al-
manya adına oynarken hissettik-
lerinle ay-yıldızlı formayla
çıktığın Katar maçı sırasında
hissettiklerin arasında fark var
mıydı?
Elbette fark var. Hemde çok fazla
fark var. İnsan Türk Millî Marşını
seve seve söyler. Atmosfer olarak
da çok farklı. İlkmaçında büyük
bir heyecan yaşadım. Türkiye for-
masıyla sahada olmak, mücadele
etmek büyük bir gurur kaynağı
oldu benim için. Maçtan sonra
ailemde aradı. Tebrik ettiler,
benimle gurur duyduklarını söy-
lediler.
Heyecanlı olduğunu söylemene
rağmen Katar maçında Millî Takı-
mımıza beraberliği getiren golde
de katkın oldu. Gerçi o pozisyonda
yapmak istediğini tam olarak
gerçekleştiremedin ama sonuçta
top doğru yere gitti ve gol de
geldi. Bize o pozisyonu anlatır
mısın?
Gökhan abiye pas verdim, o da
topu yeniden içeriye çevirdi.
Zemin pek iyi değildi ve sanırım
top sekti. Olcay abiye oynayacak-
tım ama o sırada top sekince iki
ayağımın arasında gidip geldi.
Yine de yapmak istediğim şey
gerçekleşti ve top Olcay abiye
gitti. O da sonra Arda abiye oynadı
ve gol geldi.
Daha önce Almanya adına defa-
larca oynamış bir oyuncu olarak
buradaki Millî Takım atmosferini
nasıl buldun?
Almanya’da da millî takımlarda
samimi arkadaşlarımvardı ve on-
larla da iyi anlaşıyorduk. Burada
da çok iyi karşılandımve ağırlan-
dım. Hiç yabancılık çekmedim.
Atmosfer harika. Sonuçta ben bir
Türkümve zaten kendimi buraya
ait hissediyorum. Takım arkadaş-
larımda benim için bu adımı ko-
laylaştırdı.
Bu arada Türkçeyi oldukça iyi ko-
nuşman dikkatimi çekti. Kelime
hazinen oldukça zengin…
Almanya’da hep Almanca röportaj
verdiğim için aslında şimdi biraz
zorlanıyorum. İki lisanı da konuş-
maya ve korumaya çalışıyorum.
Kendimi Türkçe olarak ifade ede-
bildiğimi düşünmenize de sevin-
dim.
Fatih Terim’le ilk kez bir kamp
dönemi geçirdin. Onu daha önce
çalıştığın teknik adamlardan ayı-
ran özellikleri neler?
Sadece birkaç gün birlikte olabil-
diğim için bu soruya detaylı bir
cevap verebilmemkolay değil.
Bu kısa sürede görebildiğimka-
darıyla oyuncuları üzerinde saygı
uyandıran ve konuşmalarıyla on-
ları etkileyebilen bir teknik adam
Fatih Terim. Çok büyük başarılara
imza atmış bir teknik direktör ve
onun ne kadar tecrübeli olduğunu
görebiliyoruz.
Millî Takımımızın 2002’deki
Dünya, 2003’teki Konfederasyon
Kupası üçüncülüklerini ve EURO
2008’de yarı final oynamasını ha-
tırlıyor olmalısın. O dönemde bir
taraftar olarak neler hissettin,
neler yaşadın? O dönemde bir
gün kendinin de bu takımın bir
parçası olduğunu hayal etmiş
miydin?
2002 ve 2003’ü çok fazla hatırla-
yabildiğim söylenemez. Ama
2008’i çok iyi hatırlıyorum. Arka-
daşlarımla birlikte, meydanlarda
kurulan dev ekranlarda maçları
büyük bir coşkuyla izlerdik. Gali-
biyetlerin ardından da konvoylar
oluşturup şehir turu atardık. Ama
o dönemde bir gün gelip de Millî
Takım’da oynayabileceğimle ilgili
bir hayalimyoktu açıkçası. İlk he-
defimprofesyonel olmak ve Bun-
desliga’da oynamaktı. Millî Takım
adımı için henüz çok erkendi.
Millî Takımımız, Avrupa Şampi-
yonası finallerinde her seferinde
bir adım öteye gitmeyi başardı.
1996’da ilk kez katıldı, 2000’de
çeyrek, 2008’de de yarı final oy-
nadı. Sen Millî Takımımızın
EURO 2016 hedefleri için neler
söylersin?
Ben EURO 2016’da da yine iyi şey-
ler yapabileceğimizi düşünüyo-
rum. Çünkü Millî Takımımız
giderek yükselen bir çizgiyi yaka-
ladı. Kadromuz iyi. Çok kaliteli
oyunculara sahibiz. Avrupa’da
oynayan oyuncularımız var.
Tecrübeli oyuncularımız var. Genç
oyuncularımız var. Bence bu karı-
şımbir takım için önemli. Devamlı
konsantre olur, oyuncular olarak
kendimizi geliştirebilirsek ve tur-
nuvaya iyi bir başlangıç yapabilir-
sek başarılı olabileceğimizi
düşünüyorum.
Şu da var… Biz iyi başlayamasak
da sonunu iyi getirebilen bir takı-
mız. Son elemelerde de bu gerçek
ortaya çıktı. Sence bizim takımı-
mızın en karakteristik özelliği
nedir?
1...,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33 36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,...152
Powered by FlippingBook