Previous Page  98-99 / 118 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 98-99 / 118 Next Page
Page Background

İsmail Kurt

İki büyüğün

unutulmazıydı

98

99

Kurt kardeşlerin Metin’ini 2012’nin Ağustos ayında

64 yaşındayken kaybetmiştik; ağabey İsmail ise

27 Şubat 2017 günü 83 yaşındayken ayrıldı aramızdan.

Evet, Türk futboluna hemGalatasaray hemde

Fenerbahçe formalarıyla damga vuran İsmail Kurt’a da

gözümüz yaşlı veda ettik.

ünyanın en kaçınılmaz gerçeği

olan ölüm, Şubat’ın 27’sinde

İsmail Kurt’u da aldı aramızdan.

Türk futbolunun 1970’li yıllarına

damga vuran Metin Kurt’tan 4.5

yıl sonra, 1950 ve 60’lı yıllarını

renklendiren ağabeyi İsmail Kurt

da ebedi âleme göçüverdi.

1 Ocak 1934 yılında Kırklareli’nde

dünyaya gelen İsmail Kurt, hem

Galatasaray hemde Fenerbahçe

formalarını giymiş ve iki kulübün

de tarihinde önemli yer tutan

oyunculardan biri olarak anılar

defterine adını yazdırmıştı.

Türk futbol tarihçiliğinin

duayenlerinden Vâlâ Somalı,

“100 Yılın En İyileri” adını taşıyan

eserinde İsmail Kurt’u şu cümle-

lerle anlatıyor:

Geçmiş yılların bazı dönemle-

rinde defans oyuncularının ekse-

risindeki dış görüntüler dikkate

alındığında; iri yarı, sert yapılı

ve yere sağlambasan adamlar

olarak akla gelirler genelde…

‘Bego’ Ahmet (Fenerbahçe)

Hristo Konstanda (BJK) ve Adnan

İncirmen (GS) gibi oyuncular,

‘kalıp kıyafeti yerinde adam’

tarifine çok uyan isimler olarak

anımsanabilirler.

İşte İsmail Kurt, tıpkı Basri

Dirimlili gibi, bek oyunculuğunu

‘kalıp kıyafeti yerinde adam’

tarifinden çekip çıkaran bir fut-

bolcuydu futbol sahalarımızda…

Çevik, hareketli, markör ve bir

yanhaf kadar iyi top kullanan

bir oyun stiline malikti. Formda

olduğu zamanlar bir takım için

‘sigorta’ idi.

Fenerbahçe genç takımında

yetişerek futbola adımını attı.

Bir dönemA takıma geçerim

düşüncesiyle boşu boşuna

bekledi. Futbol özlemi içinde

Karagümrük Kulübü’nde kendi-

sine yer bulunca, bir dönemde bu

kulüpte top koşturdu, ama onun

amacı büyük bir takımda top

koşturmaktan yanaydı.

Bir dönemde Şeref Stadı’nda

Beşiktaşlılar ile birlikte topun

peşinde koştu. Hemen hemen

1 yıla yakın bir zaman tüm

antrenmanlara iştirak ederek,

Beşiktaş formasını sırtına ge-

çirme hayaliyle yaşadı. Ne yazık

ki Genel Kaptan Sadri Usuoğlu

ondaki cevheri keşfedemediği

için, bu deferli topçuya A takımda

oynama imkânı vermedi.

Ama en büyük Galatasaraylı

‘Baba’ Gündüz, kısa bir araştır-

madan sonra ondaki yetenekleri

keşfetmekte gecikmedi ve bu

sayede İsmail Kurt, 1950’li yılla-

rın ortasında Turgay’lı, Coş-

kun’lu, İsfendiyar-Suat-Metin ve

Kadri’li kadroda kendisine yer

bulmakta güçlük çekmedi.

Hayatının en güzel maçlarını

D

Galatasaray’da geçirdi desek, yanlış

olmaz.

İsmail Kurt, sarı-kırmızı forma

altında şampiyonluklar yaşayıp

Millî Takımmertebesine ulaştıktan

sonra, profesyonel bir futbolcu

olarak, Galatasaray ile alacağı üc-

reti konusunda anlaşmazlığa düştü.

Neticede, futbola ilk başladığı ocak

olan Fenerbahçe’ye transfer olarak,

futbol yaşamının geri kalan kısmını

bu forma altında tamamladı.

Yukarıda da değindiğimiz gibi tıpkı

Brezilyalı futbolcu tipi olan ‘modern

bek’ anlayışı içinde, adeta Basri

Dirimlili’nin ikizi gibi, bir 90 dakika

devamınca ileri-geri mücadele

ederek Fenerbahçe’ye büyük

katkılarda bulundu.

O dönemin Millî Takımı’nda da

değişmez elemanlardan biriydi…

Evet, Vâlâ Somalı ustanın böyle an-

lattığı İsmail Kurt, 1957 ile 1966

arasında AMillî formayı da 16 kez

giydi ve Fenerbahçe’nin ardından

1966-67 sezonunda Vefa formasını

da giyip aktif futbola veda etti.

Teknik direktör olarak Anadolu’nun

dört bir yanında dolaştıktan sonra

Fenerbahçe’nin altyapısında da bir

süre görev aldı.

Hayatının geri kalan bölümünü İz-

mir’in Çeşme ilçesine yerleşerek

geçiren İsmail Kurt’la ilgili olarak,

onu çok yakından tanıyan Yeni Asır

yazarı Erkin Usman’ın kalemine

dikkat kesilelim:

“Kırk yıldır Çeşme’yi mesken tutan

İsmail Kurt, döneminin en önemli

futbolcularından biriydi. 1.67’lik

boyuna rağmen hava toplarına

inanılmaz bir tayming ile sıçrayarak

rakiplerine aman vermezdi. 12-13 yıl

aktif futbolculuk yaşantısında hep

savunmada oynadı ve hiç kırmızı

kart görmedi. ‘Nasıl oldu bu iş?’ diye

soranlara verdiği cevap da şöyle:

‘Ben her zaman topa müdahaleyi

düşündüm. Zira şayet top kaleye gi-

rerse gol olur, adamgirerse değil,

mantığı ile oynadım.’

İsmail Kurt aslında geçilmez bir sol

bekti ve bu alanda ciddi bir isim

yapmıştı. Ve şöyle diyordu:

‘Fenerbahçe ve Millî Takım forma-

sını giymek her Türk gencinin ha-

yalidir. Ben Fenerbahçe formasını

dolu dolu giyerek, üç de şampiyon-

luk yaşadım. Millî formayı ‘Bayram-

lık Elbise’ gibi görür, çocuklar gibi

sevinirdim’

İsmail Kurt, Fenerbahçe’ye transfe-

rinin nasıl gerçekleştiğini de şöyle

anlatıyor:

‘Üç büyük kulüp arasında centil-

menlik anlaşması vardı. Sanırım,

Galatasaraylılar Niyazi Tamakan’ı

transfer edince, ben de eski yu-

vama Fenerbahçe’ye geri döndüm.

1966’ya kadar Fenerbahçe ile üç

şampiyonluk yaşadım. Fener-

bahçe’nin iki yıl üst üste iki şampi-

yon olduğu yıllar, bizimdönemi-

mizdi. Macar şampiyonu Csepel’i

deplasmanda 3-2 yenerek Avrupa

Ligi’nde ilk kez çeyrek finale çıkan

takımda yer aldım. 1957-58 sezo-

nunda Milliyet Gazetesi’nin ‘Yıldız

Kralı’ oldum. Defansta oynamama

rağmen, herhalde istikrarlı bir

oyuncu olmamdan ötürü okuyucu

beni seçmişti.’

İsmail Kurt’u dinlemeye devam:

‘Futbol topunu çok severdim. Belki

öyle büyük bir futbolcu değildim

ama tambir görev adamı olarak

takımda devamlı oynardım. Hatta o

zamanlar 18 parçadan oluşan futbol

topuna ‘18 parçalı sevgilim’ derdim.

1934 doğumluyum. Çocukluğumdan

beri Fenerbahçe’yi tutardım. Özel-

likle müthiş bir Lefter hayranıydım,

sanırımkardeşimMetin de bana

inat Galatasaraylı oldu. İktisadi ve

Ticari İlimler Akademisi mezunu

olduğum için askerde yedek subay-

dımve bir sene forma giyemedim.

O yıllarda yedek öğretmenler ve

erler oynuyordu ama yedek subay-

lara yasak vardı.”

İsmail Kurt’un futbolun dışındaki

özel yaşantısında başarılı bir Türk

müziği bestecisi, icracısı ve ayrıca

şiirleri beğeni ile okunan bir şair

olduğunu da yine Erkin Usman’dan

öğreniyoruz.

Nur içinde yat İsmail Kurt.

Mekânın cennet olsun.

Galatasaray’ın 1959-60 kadrosu. Ayaktakiler:

Metin Oktay, Mustafa Yürür, SaimTaşyengil,

Erol Kaynak, Candemir Berkman. Oturanlar:

Ergun Ercins, İsmail Kurt, Mete Basmacı,

Ahmet Karlıklı, Turgay Şeren, Ahmet Berman.

Fenerbahçe’nin 1964-65 kadrosu. Ayaktakiler:

Ziya Şengül, Ali İhsan Okçuoğlu, Birol Pekel,

Şeref Has, Şenol Birol, HazımCantez.

Oturanlar: İsmail Kurt, Ogün Altıparmak,

Aydın Yelken, Şükrü Birant, Özer Kanra