Previous Page  98-99 / 138 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 98-99 / 138 Next Page
Page Background

bir evde oturma şansını da

yakalamış oluyordu. Ancak bu

yeni ev, aileye pek de uğurlu

gelmeyecekti. Zira birkaç ay

sonra baba Joao, bahçedeki

havuzda geçirdiği bir kalp

krizi neticesinde hayatını

kaybedecekti.

Ronaldinho’nun futbola ilgisi

neredeyse yürümeye başladığı

günlerden itibaren kendisini

belli etmişti. O dönemde ona

futbolu çok daha fazla sevdiren,

sürekli ona futbolla ilgili yeni

yeni şeyler öğretmeye çalışan

ve onu ilerde gerçek bir futbolcu

olmaya teşvik eden kişi de

babasıydı. Dolayısıyla babasını

bu denli erken kaybetmek

Ronaldinho’yu hayli derinden

etkilemişti. Ancak bir yanda da

futbolcu olmayı sanki babasının

anısına karşı bir vazife gibi

hissedecek ve bu anlamda da

futbola çok daha sıkı sıkıya

bağlanacaktı.

Brezilya’da plaj futbolu ve

futsalın hayli popüler olması,

Ronaldinho’nun da futbolculuk

macerasına bu alanlarda

başlamasına neden olmuştu.

Bu da daha küçük yaşlarda top

tekniğininmüthiş bir şekilde

gelişmesini sağlamıştı. Yedi

yaşındayken gittiği ilkokulun

futbol takımına da giren Ronal-

dinho’nun, aslen Ronaldo olan

adının Ronaldinho, yani küçük

Ronaldo halini alması da burada

olacaktı çünkü kendisi arka-

daşları arasında en ufak tefek

ve çelimsiz görünümdeki

çocuktu.

Ronaldinho 11 yaşındayken,

ailesinin başına bir talihsizlik

daha gelecekti. Ağabeyi

Roberto ağır bir diz sakatlığı

geçiriyordu ve görünüşe göre

bu sakatlığın neticesinde de

Roberto’nun kariyeri beklenen

parlaklığa erişemeyecekti. Nite-

kim aylar sonra tekrar futbol

oynayacak düzeye geldiğinde

Gremio kulübü kendisiyle yola

devam etmeye yanaşmayacak

ve bunun sonucunda da Ro-

berto, İsviçre’nin Sion kulübüne

transfer olacaktı. Ağabeyinin

İsviçre’ye taşınması sonrasında

Ronaldinho, annesi ve kız kar-

deşi ile birlikte evin tek erkeği

olarak yaşamak durumunda

kalmıştı ve bu da onun sorum-

luluklarını arttırmaktaydı.

Vitrine çıkmaya başlıyor

Ronaldinho, aynı dönemlerde

Gremio kulübünün altyapısında

oynamaktaydı ve yetenekle-

riyle yaşıtları arasından sivril-

mekteydi. 13 yaşındayken yerel

bir takımla oynadıkları ve 23-0

kazandıkları bir maçta takımı-

nın bütün gollerini attığındaysa

yakın gelecekte dünya çapında

bir yıldız olmasının önünde

hiçbir engel bulunmadığının

sinyallerini vermişti. Gremio

yetkilileri zaten onun üzerine

titriyordu. Ancak göstermekte

olduğu performans artık Brezil-

ya’da alt yaş gruplarını takip

eden hemen herkesin dikkatini

çekmekteydi. Bunun sonu-

cunda, 16 yaşına geldiğinde

Brezilya U17 Millî Takımı’na da

çağrılacaktı. 1997’de Mısır’da

düzenlenecek olan U17 Dünya

Kupası ise onun şöhretinin

henüz bu genç yaşta, Brezilya

sınırları dışına taşmasını da

sağlayacaktı.

Turnuvada Brezilya ilk turda

Avusturya, ABD ve Umman’a

rakip olurken Ronaldinho, 7-0

kazandıkları Avusturya ma-

çında penaltıdan bir de gol kay-

detmişti. Brezilya çeyrek finalde

Arjantin’i devirdikten sonra yarı

finalde Almanya önüne çıkacak

ve Ronaldinho bumaçta da son

gole penaltı noktasından imza-

sını atacaktı. Karşılaşmayı genç

Sambacılar 4-0 kazanmıştı.

Brezilya daha sonra finalde de

Gana’yı 2-0 yenerek şampiyon-

luğa ulaştı.

Bu başarının ardından Ronaldinho,

1998 sezonuyla birlikte Gremio’nun

A takımında da kendisine düzenli

olarak yer bulmaya başlayacaktı.

Bu ilk sezonunda 48 maça çıkan

genç yıldız adayı, sekiz kez de rakip

fileleri havalandırmıştı. Ronaldinho

asıl çıkışınıysa 1999 sezonunda ger-

çekleştirecekti. Gremio formasını

yine 48maçta giymiş fakat bu sefer

gol sayısını 23’e çıkartmıştı.

Ronaldinho’nun Brezilya’nın genç

takımlar düzeyindeki macerası da

sürüyordu. İlk olarak sene başın-

daki Güney Amerika U20 Şampiyo-

nası’nda yer aldı. Ancak Brezilya,

turnuvayı üçüncü sırada bitirecekti.

Daha sonra Nisan ayında Nijerya’da

düzenlenen Dünya Gençler Şampi-

yonası’nda Brezilya U20 Millî Takı-

mı’yla birlikte boy gösterdi. Fakat

bu kez de takımı çeyrek finale

kadar gelebilmişti.

Millî takımdaki ilk tecrübe

Bütün bu gelişmeler yaşanırken,

Brezilya AMillî Takımı yetkililerinin

de gözü Ronaldinho’nun üzerin-

deydi. 1999 yazında hemCopa

America hemde FIFA Konfederas-

yonlar Kupası maçları vardı ve 2002

Dünya Kupası öncesinde bu iki

turnuvaya, yeni isimlerinmillî

takıma entegre edilmesi adına

büyük önemverilmekteydi.

Bu isimlerin başında da Ronaldinho

geliyordu. Genç oyuncu, AMillî

Takım ile ilkmaçına da Copa

America’dan dört gün önce Letonya

ile oynanan ve 3-0 kazanılan

hazırlık karşılaşmasında çıkmıştı.

Haziran sonundan Temmuz orta-

sına kadar süren Copa America’nın

ilk turunda Brezilya’nın gruplardaki

rakipleri Meksika, Şili ve Vene-

zuela’ydı. Üç maçta da oyuna ikinci

yarılarda dâhil olan Ronaldinho,

Venezuela’yı 7-0 yendikleri maç-

taki gollerden birisini de kaydet-

meyi bilmişti. Brezilya’nın çeyrek

finalde Arjantin’i 2-1 mağlup ettiği

karşılaşmada oyuna girmeyen

Ronaldinho, yarı finalde Meksika’yı

2-0’la geçtikleri maçtaysa son

çeyrek saatte görev almıştı. Ronal-

dinho, Brezilya finalde Uruguay’ı

3-0 yenerken bumaçı da kenardan

seyretmekle yetindiyse de sonuçta

öyle ya da böyle 19 yaşında kariye-

rinin ilk büyük kupasını kazanmış

oluyordu.

Sadece altı gün sonrasındaysa

Ronaldinho yine Brezilya forma-

sıyla, bu kez FIFA Konfederasyonlar

Kupası’nda sahaya çıkıyordu.

Karşılarındaysa Almanya vardı.

Güçlü rakipleri önünde maça ilk

on birde başlayan Ronaldinho

90 dakika sahada kalırken rakip

filelere bir de gol bırakacak ve

Brezilya da maçı 4-0’lık etkileyici

bir skorla kazanacaktı. Brezilya,

bir sonraki karşılaşmada da ABD’yi

Ronaldinho’nun tek golüyle devirir-

ken, Yeni Zelanda ile oynadığı son

grupmaçını da 2-0 kazanıyor ve

yıldız oyuncu rakip filelere yine bir

gol bırakıyordu.

Bir sonraki aşama yarı finaldi ve

Brezilya’nın rakibi bu sefer diğer

grubun ikincisi Suudi Arabistan’dı.

Bu kez ortaya 8-2’lik akıllara zarar

bir skor çıkarken Ronaldinho da

hat-trick yaparak yine adından

çokça söz ettirmişti. Ne var ki bu

doludizgin gidiş finalde Meksika

karşısında son bulacak ve rakibine

4-3 mağlup olan Brezilya, turnuva-

dan ikincilikle ayrılacaktı.

Ronaldinho ise attığı altı golle hem

turnuvanın gol kralı olmuş hemde

en değerli oyuncusu seçilmişti.

Artık Avrupa’nın dev kulüpleri,

onu kadrosuna katabilmek için

büyük bir yarış içerisindeydi.

2000 sezonuysa, Ronaldinho’nun

artık Brezilya’nın kendisine dar

geldiğini açıkça haykırdığı bir sezon

olacaktı. Gremio formasıyla çıktığı

49 maçta 41 kez rakip fileleri

sarsmıştı. Aynı yılın Eylül ayındaysa

Ronaldinho, Brezilya Olimpik Millî

Takımı’yla Sydney Olimpiyatları’nda

boy gösterecekti. Ancak Sambacı-

lar çeyrek finalde, daha sonra altın

madalyayı da kazanacak olan

Samuel Eto’olu Kamerun’a

kaybedecekti.

Paris’e sürpriz transfer

2001 yazında artık Ronaldinho’nun

Avrupa’ya gelmesine kesin gözüyle

bakılıyordu. İlk etapta kendisiyle en

çok ilgilenen kulüpse Arsenal’di.

Ancak Birleşik Krallık’ta futbolcu-

larla ilgili çalışma izni prosedürleri-

nin çok katı olması, bu transferin

önünü tıkayacaktı. Premier Lig ihti-

98

99