6maçlık seride sıcak tutmak adına hiç
yardımcı olmuyor. Diğer kulüpler Khelai-
fi’ninki gibi bir atılımyapmadıkça sadece
Monaco gibi kaliteli oyuncu yetiştiren
kulüpler PSG’yi zorlayacak fakat
Mbappe örneğindeki gibi PSG onların da
gücünü kesmekte gecikmeyecek.
Vizyon problemi
PSG’nin Avrupa başarısızlığına şanssız-
lık, Ligue 1’ın kalitesizliği veya başka
bahaneler sayabiliriz. Ancak hiçbiri,
kulübün saf futbol vizyonundaki eksik-
likleri ve Neymar vakasındaki gibi tek
adama odaklanışı kadar etkili değil. PSG,
Real Madrid’e elendikten sonra en fazla
gündemde kalan soru, “Parayla Şampi-
yonlar Ligi alınabilir mi?” olmuştu.
Aslında cevap “Evet, alınabilir.” Ancak
ve ancak doğru bir futbol aklı ve vizyo-
nuyla desteklenirse…
Khelaifi kulübü devraldığında Brezilyalı
Leonardo’yu sportif direktör pozisyo-
nuna getirmişti. Kısmen futbolculuk ve
kısa teknik adamlık kariyeri İtalya’da
geçen Leonardo, Çizme’deki bağlantıla-
rını kullanarak hemCarlo Ancelotti’yi
hemde para sıkıntısı çeken Serie A’nın
birçok yıldızını takıma kattı. Ne var ki
Ancelotti kariyeri boyunca hiçbir felse-
feye ve sisteme somut olarak bağlı kal-
mayan ve günü iyi idare ederek başarıya
kısa yoldan ulaşmayı bilen bir teknik
adamdı. Yani PSG gibi kökleri pek de
derine inmeyen bir kulüpte kalıcı başarı
ortamı sağlaması zordu. Nitekim ilk
sezonunda lig şampiyonluğunu bile
Montpellier’e kaptırdı!
İki sezon süren Leonardo & Ancelotti
ortaklığı 2013 yazında sona erdi. Ance-
lotti’nin yerini 3 yıl boyunca Blanc aldı
fakat o süre boyunca Leonardo’nun
koltuğu boş kaldı! Yani kulübe bir futbol
vizyonu aşılaması gereken, bu doğrul-
tuda bir teknik adam seçen ve onunla
beraber fikir yürüterek transfer politi-
kası belirleyen bir görev tanımı hiç
olmadı. İşler bu şekilde de yürümeyince
2016 yazında önce Emery ile anlaşıldı,
sonra Patrick Kluivert futbol direktörlü-
ğüne getirildi. Fakat normal bir dünyada
aslında tam tersi olması gerekirdi! Üste-
lik Kluivert’ın bu pozisyonda hiç tecrü-
besi de yoktu. Nitekimbu sezonun ba-
şında Emery’ye son bir şans verilirken
Kluivert’ın yerine Porto’nun ikinci
başkanı Antero Henrique getirildi,
ki Henrique belki de Khelaifi döneminde
bu göreve gelen en donanımlı isim.
Emery’nin ise yeni sezonda görevine
devam etmesini belki de kendisi bile
beklemiyor.
7 yıllık serüvene bakınca ne futbol di-
rektörleri ne de teknik adamlar arasında
bir paralellik söz konusu. Khelaifi ve yö-
netiminin bu noktada stratejik bir plan
çizmekten uzak olduğu ortada. Tümbu
temelsizliğin üzerine bir de Neymar
transferi eklenince PSG’nin takımyapısı
homojenlikten iyice uzaklaştı. En yakın
takım arkadaşına maaş konusunda fark
atan, omuz omuza oynadığı Cavani’yle
gereksiz benmerkezci tartışmalara
giren, sırf yakın arkadaşı diye Lucas’ın
gönderilmesine karşı çıkan, kendi tah-
tına göz dikebilir diye Mbappe’yi isteme-
yen, yine sevdiği bir isimolduğundan
ötürü Coutinho’yu takımda görmek iste-
yen, canı istemezse idmana dahi çıkma-
yabilen şımarık bir isimNeymar.
Bu tabloya uzaktan bakan biri bile Ney-
mar’sız PSG’nin doğal olarak lider sıkın-
tısı çekeceğini anlayabilir. Brezilyalı isim
şu anda Khelaifi hariç PSG’deki herkes-
ten daha üstün durumda ve kulüpte
onun bu ayrıcalığını hissetmeyen kimse
yok. Herhangi bir futbol sezonunda ba-
şarıya ulaşmak için öncelikli şart takım
olabilmekken, Neymar transferi bu ol-
guyu yaralamış gibi görünüyor. Kendi
yolunu çizebilmek adına PSG’ye geldiğini
söyleyen Neymar belki de burasının Bal-
lon d’Or kazanmak için doğru yer olma-
dığını anladı ve hakkında yine transfer
dedikoduları güçlü biçimde çıkar oldu. Ve
bu dakikadan sonra Neymar’ın varlığı,
PSG’nin takımkimyasına belki de bu se-
zonkinden bile daha fazla zarar verecek.
Kısacası bir kulübe tek hedef olarak
Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu koyar-
sanız, o hedefe yaklaşamayan her ihti-
malde eleştiri okları üstünüze gelir. PSG
belki genel olarak başarılı ama koyduğu
yüksek hedefler onu başarısız gösteri-
yor. Üstelik liginin kalitesizliği ve kulüp-
teki futbol aklı eksikliği, PSG’yi bugünkü
duruma getiren temel eksenler.
78
79
Şanssızlıkmı?
2011 sonlarında başlayan 7 yıllık Khe-
laifi döneminde bir gün Şampiyonlar
Ligi’ni kazanmayı hayal eden PSG
çeyrek finalden öteye hiç geçemedi.
Aslında bu noktada PSG’nin arkasına
sığınabileceği ufak da olsa bir argü-
man var ki, o da şanssızlık. Katar
sermayesinin ilk sezonunda takım
Avrupa Ligi’nde mücadele ediyordu ve
gruptan çıkmayı başaramadı. “İlk yılın
günahı olmaz” diyebiliriz. Nitekim
ertesi sezon çeyrek finale kalan PSG,
Tito Vilanova’nın Barcelona’sına dep-
lasman golleriyle kılpayı elendi. Henüz
yolun başında olan ve büyüyen bir
ekip için ağlanacak bir durumyoktu
ancak teknik direktör Carlo Ancelotti
ile yollar ayrıldı.
2013-2014 sezonuna Laurent Blanc’la
başladılar fakat yine çeyrek finalde bu
kez Jose Mourinho’nun Chelsea’sin-
den çelme yediler. Üstelik son dakika-
larda gelen Demba Ba golü sayesinde!..
Aynı Chelsea’yi ertesi sezon ikinci
turda geçen PSG, çeyrek finalde yine
Barcelona’ya takıldı ve Luis Enri-
que’nin takımı sezon sonunda kupayı
havaya kaldırdı. Artık klasikleşen bi-
çimde 2016 baharında da son 8’e kalan
PSG bu kez Manchester City’ye boyun
eğdi. Bu elenme, Laurent Blanc’ı da
koltuğundan etti. Geçtiğimiz sezon
ikinci turda Barcelona ile eşleşen PSG,
evindeki ilkmaçı 4-0 aldığında bir
şeylerin nihayet değişeceği düşü-
nülmüştü. Fakat rövanşta belki de fut-
bol tarihinin en renkli maçlarından biri
oynandı ve avuçlarına aldığı turu 6-1
yenildiği Barça’ya teslim etti Emery.
Kısacası üç kez Barcelona, birer kez de
Real Madrid, Chelsea ve Manchester
City’ye takıldı Khelaifi’nin kulübü.
Özellikle Barcelona’ya hep kılpayı
geçildi ancak 6-1’lik omaçın pek de bir
bahanesi olamazdı. Neymar oynaya-
bilseydi rövanş nasıl olurdu bilinmez
fakat Real Madrid karşısında da bek-
lenenden sönük kaldı. Chelsea’ye son
dakika golüyle elendi ancak Pelleg-
rini’nin City’sini aslında geçebilirdi.
Büyük resme baktığımız zaman
PSG’nin grup aşaması sonrasında bir
kura şanssızlığından söz edilebilir
ancak bu kulübün hedefi Şampiyonlar
Ligi’nde olabildiğince ileri gitmek değil,
onu kazanmak. Yani zirvenin hedef-
lendiği yolda bu ekiplerle bir aşamada
illaki karşılaşacaklardı.
PSG’nin Avrupa hedeflerini tuttura-
mamasında şanssızlık çok küçük bir
yer kaplıyor. Bu noktada rahatlıkla
“başarısızlık” kelimesini kullanabiliriz
çünkü kupayı almayı hayal eden bir
ekibin yarı finali bile görememesi söz
konusu. Peki bu başarısızlıkta PSG’nin
arka bahçesinin, yani Ligue 1’ın hiç mi
payı yok? Bu sezonu da sayarsak,
Khelaifi, PSG’nin başındaki 7 sezonda
5 lig şampiyonluğu görmüş olacak.
Özellikle bu sezon PSG ve diğerleri
arasındaki makas fazlasıyla açıldı.
Dijon ayarındaki bir rakibe 8 gol atmak
ve bunların yarısının Neymar’a yazıl-
ması sadece manşetleri renklendiren
bir detay. Benzer şekilde Real Madrid’e
elendikten dört gün sonra Metz’i 5-0
yenmek de ünlü Yeşilçam repliği
tonuyla “Mazlum’u getirin bana!” diye
sayıklamaktan pek farklı değil.
Şampiyonlar Ligi’nde finale kalan bir
takımın 12 maçlık bir seriyi başarıyla
geçmesi gerekiyor. Bunların yarısının
grupmaçı olduğunu ve PSG gibi bir
ekibin gruptan kolaylıkla çıkabilece-
ğini öngörürsek, final yolunda kritik
önem taşıyan 6 maç, yani 3 tur kalıyor.
Başka bir deyişle, kupayı almak iste-
yen takımın finalden evvel bu 6 maça
tamkonsantre olması gerekiyor.
Devler Ligi’nin önde gelen İngiliz, İtal-
yan ve özellikle İspanyol ekipleri bu 6
maçlık döneme gayet iyi hazırlanabili-
yor çünkü kendi ligleri hem o ayarda
hemde ona çok uzak olmayan seviye-
lerde rakipler barındırıyor. Serie A’nın
patronu Juventus bile orta karar
takımlarla oynadığı maçlarda skor
olarak ağır bir dominasyon kuramıyor.
İspanya’nın kalburüstü ekipleri Av-
rupa Ligi’nin potansiyel şampiyonları
iken, Premier Lig zaten yüksek reka-
bet seviyesiyle dikkat çekiyor. Ne var
ki Bayern Münih’in Bundesliga’daki
üstünlüğünden bile daha koyu olacak
şekilde PSG, Fransa’nın açık ara hâ-
kimi. Ve bu durum, onları omalûm
Neymar şu anda
kulübün sahibi
Khelaifi hariç PSG’deki
herkesten daha üstün
durumda ve kulüpte
onun bu ayrıcalığını
hissetmeyen kimse yok
!