Previous Page  78-79 / 140 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 78-79 / 140 Next Page
Page Background

6maçlık seride sıcak tutmak adına hiç

yardımcı olmuyor. Diğer kulüpler Khelai-

fi’ninki gibi bir atılımyapmadıkça sadece

Monaco gibi kaliteli oyuncu yetiştiren

kulüpler PSG’yi zorlayacak fakat

Mbappe örneğindeki gibi PSG onların da

gücünü kesmekte gecikmeyecek.

Vizyon problemi

PSG’nin Avrupa başarısızlığına şanssız-

lık, Ligue 1’ın kalitesizliği veya başka

bahaneler sayabiliriz. Ancak hiçbiri,

kulübün saf futbol vizyonundaki eksik-

likleri ve Neymar vakasındaki gibi tek

adama odaklanışı kadar etkili değil. PSG,

Real Madrid’e elendikten sonra en fazla

gündemde kalan soru, “Parayla Şampi-

yonlar Ligi alınabilir mi?” olmuştu.

Aslında cevap “Evet, alınabilir.” Ancak

ve ancak doğru bir futbol aklı ve vizyo-

nuyla desteklenirse…

Khelaifi kulübü devraldığında Brezilyalı

Leonardo’yu sportif direktör pozisyo-

nuna getirmişti. Kısmen futbolculuk ve

kısa teknik adamlık kariyeri İtalya’da

geçen Leonardo, Çizme’deki bağlantıla-

rını kullanarak hemCarlo Ancelotti’yi

hemde para sıkıntısı çeken Serie A’nın

birçok yıldızını takıma kattı. Ne var ki

Ancelotti kariyeri boyunca hiçbir felse-

feye ve sisteme somut olarak bağlı kal-

mayan ve günü iyi idare ederek başarıya

kısa yoldan ulaşmayı bilen bir teknik

adamdı. Yani PSG gibi kökleri pek de

derine inmeyen bir kulüpte kalıcı başarı

ortamı sağlaması zordu. Nitekim ilk

sezonunda lig şampiyonluğunu bile

Montpellier’e kaptırdı!

İki sezon süren Leonardo & Ancelotti

ortaklığı 2013 yazında sona erdi. Ance-

lotti’nin yerini 3 yıl boyunca Blanc aldı

fakat o süre boyunca Leonardo’nun

koltuğu boş kaldı! Yani kulübe bir futbol

vizyonu aşılaması gereken, bu doğrul-

tuda bir teknik adam seçen ve onunla

beraber fikir yürüterek transfer politi-

kası belirleyen bir görev tanımı hiç

olmadı. İşler bu şekilde de yürümeyince

2016 yazında önce Emery ile anlaşıldı,

sonra Patrick Kluivert futbol direktörlü-

ğüne getirildi. Fakat normal bir dünyada

aslında tam tersi olması gerekirdi! Üste-

lik Kluivert’ın bu pozisyonda hiç tecrü-

besi de yoktu. Nitekimbu sezonun ba-

şında Emery’ye son bir şans verilirken

Kluivert’ın yerine Porto’nun ikinci

başkanı Antero Henrique getirildi,

ki Henrique belki de Khelaifi döneminde

bu göreve gelen en donanımlı isim.

Emery’nin ise yeni sezonda görevine

devam etmesini belki de kendisi bile

beklemiyor.

7 yıllık serüvene bakınca ne futbol di-

rektörleri ne de teknik adamlar arasında

bir paralellik söz konusu. Khelaifi ve yö-

netiminin bu noktada stratejik bir plan

çizmekten uzak olduğu ortada. Tümbu

temelsizliğin üzerine bir de Neymar

transferi eklenince PSG’nin takımyapısı

homojenlikten iyice uzaklaştı. En yakın

takım arkadaşına maaş konusunda fark

atan, omuz omuza oynadığı Cavani’yle

gereksiz benmerkezci tartışmalara

giren, sırf yakın arkadaşı diye Lucas’ın

gönderilmesine karşı çıkan, kendi tah-

tına göz dikebilir diye Mbappe’yi isteme-

yen, yine sevdiği bir isimolduğundan

ötürü Coutinho’yu takımda görmek iste-

yen, canı istemezse idmana dahi çıkma-

yabilen şımarık bir isimNeymar.

Bu tabloya uzaktan bakan biri bile Ney-

mar’sız PSG’nin doğal olarak lider sıkın-

tısı çekeceğini anlayabilir. Brezilyalı isim

şu anda Khelaifi hariç PSG’deki herkes-

ten daha üstün durumda ve kulüpte

onun bu ayrıcalığını hissetmeyen kimse

yok. Herhangi bir futbol sezonunda ba-

şarıya ulaşmak için öncelikli şart takım

olabilmekken, Neymar transferi bu ol-

guyu yaralamış gibi görünüyor. Kendi

yolunu çizebilmek adına PSG’ye geldiğini

söyleyen Neymar belki de burasının Bal-

lon d’Or kazanmak için doğru yer olma-

dığını anladı ve hakkında yine transfer

dedikoduları güçlü biçimde çıkar oldu. Ve

bu dakikadan sonra Neymar’ın varlığı,

PSG’nin takımkimyasına belki de bu se-

zonkinden bile daha fazla zarar verecek.

Kısacası bir kulübe tek hedef olarak

Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu koyar-

sanız, o hedefe yaklaşamayan her ihti-

malde eleştiri okları üstünüze gelir. PSG

belki genel olarak başarılı ama koyduğu

yüksek hedefler onu başarısız gösteri-

yor. Üstelik liginin kalitesizliği ve kulüp-

teki futbol aklı eksikliği, PSG’yi bugünkü

duruma getiren temel eksenler.

78

79

Şanssızlıkmı?

2011 sonlarında başlayan 7 yıllık Khe-

laifi döneminde bir gün Şampiyonlar

Ligi’ni kazanmayı hayal eden PSG

çeyrek finalden öteye hiç geçemedi.

Aslında bu noktada PSG’nin arkasına

sığınabileceği ufak da olsa bir argü-

man var ki, o da şanssızlık. Katar

sermayesinin ilk sezonunda takım

Avrupa Ligi’nde mücadele ediyordu ve

gruptan çıkmayı başaramadı. “İlk yılın

günahı olmaz” diyebiliriz. Nitekim

ertesi sezon çeyrek finale kalan PSG,

Tito Vilanova’nın Barcelona’sına dep-

lasman golleriyle kılpayı elendi. Henüz

yolun başında olan ve büyüyen bir

ekip için ağlanacak bir durumyoktu

ancak teknik direktör Carlo Ancelotti

ile yollar ayrıldı.

2013-2014 sezonuna Laurent Blanc’la

başladılar fakat yine çeyrek finalde bu

kez Jose Mourinho’nun Chelsea’sin-

den çelme yediler. Üstelik son dakika-

larda gelen Demba Ba golü sayesinde!..

Aynı Chelsea’yi ertesi sezon ikinci

turda geçen PSG, çeyrek finalde yine

Barcelona’ya takıldı ve Luis Enri-

que’nin takımı sezon sonunda kupayı

havaya kaldırdı. Artık klasikleşen bi-

çimde 2016 baharında da son 8’e kalan

PSG bu kez Manchester City’ye boyun

eğdi. Bu elenme, Laurent Blanc’ı da

koltuğundan etti. Geçtiğimiz sezon

ikinci turda Barcelona ile eşleşen PSG,

evindeki ilkmaçı 4-0 aldığında bir

şeylerin nihayet değişeceği düşü-

nülmüştü. Fakat rövanşta belki de fut-

bol tarihinin en renkli maçlarından biri

oynandı ve avuçlarına aldığı turu 6-1

yenildiği Barça’ya teslim etti Emery.

Kısacası üç kez Barcelona, birer kez de

Real Madrid, Chelsea ve Manchester

City’ye takıldı Khelaifi’nin kulübü.

Özellikle Barcelona’ya hep kılpayı

geçildi ancak 6-1’lik omaçın pek de bir

bahanesi olamazdı. Neymar oynaya-

bilseydi rövanş nasıl olurdu bilinmez

fakat Real Madrid karşısında da bek-

lenenden sönük kaldı. Chelsea’ye son

dakika golüyle elendi ancak Pelleg-

rini’nin City’sini aslında geçebilirdi.

Büyük resme baktığımız zaman

PSG’nin grup aşaması sonrasında bir

kura şanssızlığından söz edilebilir

ancak bu kulübün hedefi Şampiyonlar

Ligi’nde olabildiğince ileri gitmek değil,

onu kazanmak. Yani zirvenin hedef-

lendiği yolda bu ekiplerle bir aşamada

illaki karşılaşacaklardı.

PSG’nin Avrupa hedeflerini tuttura-

mamasında şanssızlık çok küçük bir

yer kaplıyor. Bu noktada rahatlıkla

“başarısızlık” kelimesini kullanabiliriz

çünkü kupayı almayı hayal eden bir

ekibin yarı finali bile görememesi söz

konusu. Peki bu başarısızlıkta PSG’nin

arka bahçesinin, yani Ligue 1’ın hiç mi

payı yok? Bu sezonu da sayarsak,

Khelaifi, PSG’nin başındaki 7 sezonda

5 lig şampiyonluğu görmüş olacak.

Özellikle bu sezon PSG ve diğerleri

arasındaki makas fazlasıyla açıldı.

Dijon ayarındaki bir rakibe 8 gol atmak

ve bunların yarısının Neymar’a yazıl-

ması sadece manşetleri renklendiren

bir detay. Benzer şekilde Real Madrid’e

elendikten dört gün sonra Metz’i 5-0

yenmek de ünlü Yeşilçam repliği

tonuyla “Mazlum’u getirin bana!” diye

sayıklamaktan pek farklı değil.

Şampiyonlar Ligi’nde finale kalan bir

takımın 12 maçlık bir seriyi başarıyla

geçmesi gerekiyor. Bunların yarısının

grupmaçı olduğunu ve PSG gibi bir

ekibin gruptan kolaylıkla çıkabilece-

ğini öngörürsek, final yolunda kritik

önem taşıyan 6 maç, yani 3 tur kalıyor.

Başka bir deyişle, kupayı almak iste-

yen takımın finalden evvel bu 6 maça

tamkonsantre olması gerekiyor.

Devler Ligi’nin önde gelen İngiliz, İtal-

yan ve özellikle İspanyol ekipleri bu 6

maçlık döneme gayet iyi hazırlanabili-

yor çünkü kendi ligleri hem o ayarda

hemde ona çok uzak olmayan seviye-

lerde rakipler barındırıyor. Serie A’nın

patronu Juventus bile orta karar

takımlarla oynadığı maçlarda skor

olarak ağır bir dominasyon kuramıyor.

İspanya’nın kalburüstü ekipleri Av-

rupa Ligi’nin potansiyel şampiyonları

iken, Premier Lig zaten yüksek reka-

bet seviyesiyle dikkat çekiyor. Ne var

ki Bayern Münih’in Bundesliga’daki

üstünlüğünden bile daha koyu olacak

şekilde PSG, Fransa’nın açık ara hâ-

kimi. Ve bu durum, onları omalûm

Neymar şu anda

kulübün sahibi

Khelaifi hariç PSG’deki

herkesten daha üstün

durumda ve kulüpte

onun bu ayrıcalığını

hissetmeyen kimse yok

!