Previous Page  24-25 / 40 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 24-25 / 40 Next Page
Page Background

24

İzlanda, EURO 2016’nın herhalde en çok dikkat çeken

takımıydı. Atlantik’in kuzeyinde, sadece 340 binlik bir

nüfusla kendi halinde bir ada ülkesi olan İzlanda’nın tarihinde

ilk kez Avrupa Şampiyonası’na katılması zaten başlı başına

bir başarı öyküsüyken, İzlandalı futbolcular bu kadarıyla da

yetinmedi ve önce ilk tur gruplarından yenilgisiz bir biçimde

çıkmayı başardı, ardından da ikinci turda İngiltere gibi bir

markayı kupanın dışına itti. Peri masalı, çeyrek finaldeki

Fransa maçıyla son bulsa da İzlanda, turnuva sonunda en çok

alkış alan takımların başında geliyordu. Yakın zamana dek

Avrupa’nın en zayıfları arasında yer alan bir takımın birkaç

senelik bir süre içerisinde aniden devlere kafa tutacak

raddeye gelmesi, üstelik bunu son derece kısıtlı beşeri

imkânlara rağmen başarması, İzlanda’nın bu denli ilgi odağı

olmasındaki ana nedenlerdi.

Peki, İzlanda’nın bir anda böylesine bir çıkış göstermesinin

ardında yatan nedenler nelerdi? İzlanda nasıl bir futbol

geçmişine sahipti ve yıllarca yakınından dahi geçemedikleri

başarılara ulaşmaları, futbol tarihlerinde nelerin

değişmesiyle mümkün olabilmişti?

Öncelikle, muhtemel genel kanının aksine, İzlanda’nın,

Avrupa’da en köklü futbol geçmişine sahip ülkelerden biri

olduğunu vurgulamakta fayda var. İzlanda’da ilk futbol

kulübü, 16 Şubat 1899 tarihinde Fotboltafelag Reykjavikur

(Reykjavik Futbol Kulübü) adıyla kuruldu. Lig de 1912 yılında

başladı.

Ne var ki, İzlanda’da böylesine erken sayılabilecek bir

zamanda futbolla haşir neşir olunmaya başlanmasına karşın,

futbolun gelişiminin önünde iki büyük engel vardı. Bunlardan

birincisi sert iklim koşulları, ikincisi de nüfustu. Bu

sebeplerden ötürü, İzlanda’da futbol, yakın zamana kadar

uluslararası düzeyde kendisini gösteremedi ki, ülkede

tohumlarının atılmasından sonra bunun için 100 yılı aşkın bir

süre geçti. Bu ağır ilerleme, ülkede futbol federasyonun ve

millî takımın kurulmasında da bir hayli geç kalınmasına yol

açmıştı.

İzlanda Millî Takımı’nın FIFA tarafından tanınmasıysa, II.

Dünya Savaşı sonrasında gerçekleşti ve 17 Temmuz 1946

tarihinde İzlanda, ilk millî maçına, Reykjavik’te Danimarka

önünde çıktı. Çok daha tecrübeli oyunculardan kurulu olan

Danimarka, bu karşılaşmadan 3-0’lık galibiyetle ayrılacaktı.

İzlanda’nın futbol federasyonu olan KSI ise ertesi yıl 26 Mart

tarihinde faaliyetlerine başlayacak ve FIFA’ya da üye

olacaktı. 1954’te UEFA’nın kurulmasıyla birlikte vakit

kaybetmeden bu kuruma da üye olan KSI, böylece artık

uluslararası turnuvalarda İzlanda’nın temsilinin önünü de

tamamen açmış oluyordu.

İzlanda Millî Takımı, şansını ilk olarak 1958 Dünya Kupası

elemelerinde denedi. Ancak elemelerde Fransa ve Belçika ile

aynı grupta yer alan İzlanda için bu elemeler gayet nahoş bir

Küçük ülke, büyük mucize

İzlanda Futbolu

Millî Takımımızın Eskişehir’de konuk edeceği İzlanda, son Avrupa Şampiyonası’nda, turnuvaya

katılan en küçük ülke olmasına karşın çeyrek final oynayarak büyük alkış aldı. Peki, İzlanda bu

noktaya gelene kadar nasıl yollardan geçti ve bundan sonrasında neler yapabilir?

tecrübe olacaktı. Oynadığı dört maçı da kaybeden

İzlandalılar, kalelerinde 26 gol görürken rakip filelere sadece

altı gol gönderebilmişti. Bu başarısızlığın da etkisiyle midir

bilinmez, İzlanda bundan sonraki üç Dünya Kupası’nın

elemelerine katılmadı. Avrupa Şampiyonası için de ilk olarak

1964’te düzenlenecek ikinci turnuva için elemelere katılan

İzlanda Millî Takımı, ilk turda İrlanda Cumhuriyeti ile eşleşti

ve rakibine 4-2 ile 1-1’lik skorların ardından elendi. İzlanda,

Avrupa Şampiyonası elemelerine katılmaya da bu tarihten

sonra bir süre ara verecek ve 1976’daki turnuvanın elemeleri

geldiğinde geri dönecekti.

Kulüpler düzeyinde de İzlanda, uzunca bir süre UEFA’nın en

başarısız üyelerinden birisi olmaktan kurtulamayacaktı.

Avrupa Kupalarında İzlanda, ilk olarak 1964-65 sezonunda KR

vasıtasıyla Şampiyon Kulüpler Kupası’na katılarak boy

gösterdi. Turnuvanın ilk turunda Liverpool ile eşleşen KR, 17

Ağustos 1964’te kendi sahasında çıktığı ilk maçta rakibine 5-

0 mağlup olurken, dört hafta sonraki rövanştaysa bu kez 6-

1’lik bir mağlubiyet alacaktı. Yine de 35. dakikada Liverpool

filelerini havalandıran Gunnar Felixson, Avrupa kupalarında

gol atan ilk İzlandalı futbolcu olarak tarih sayfalarındaki

yerini alacaktı.

Bir İzlanda temsilcisinin tur atlama sevincini yaşayacağı ilk

eşleşmeyse, 1967-68 sezonunda, Şampiyon Kulüpler

Kupası’ndaydı. İzlanda şampiyonu Valur, turnuvanın ilk

turunda eşleştiği Lüksemburg temsilcisi Jeunesse Esch’i 1-1

ve 3-3 biten maçlar sonrasında deplasman golü kuralı

sayesinde saf dışı bırakmıştı. Ancak Valur ikinci turda Macar

şampiyonu Vasas karşısında tutunamayacak ve iki maçta

kalesinde toplam 11 gol görecekti.

Aslında bu başarısızlıklar, daha önce de belirtilen bir sorunun

sonucuydu. O da ülkenin sınırlı nüfusuydu. İzlanda iyi

futbolcu çıkaramayan bir ülke değildi aslında. Hatta

nüfusuna oranla bu konuda gayet başarılı olduğu bile iddia

edilebilirdi fakat belli bir seviyenin üzerinde 11 oyuncuyu bir

araya getirip iyi bir takım yaratmak… İşte tam da o noktada

tıkanıyorlardı. Yoksa yurtdışına oyuncu ihraç etmeye birçok

ülkeden erken başlamışlardı ve ihraç ettiklerinden bazıları da

sadece gitmekle kalmıyor, gittikleri yerde iz bırakmayı da

başarıyorlardı.

Yurtdışında forma giyen ilk İzlandalı futbolcu Albert

Gudmundsson’du. Gudmundsson, Glasgow’da Rangers,

Arsenal, Nancy, Milan, Racing Club ve Nice tecrübelerinin

ardından futbolu ülkesinde Valur ve Hafnarfjördur’da top

oynayarak noktalamıştı. İzlanda’nın bir sonraki önemli

ihracatı Asgeir Sigurvinsson olacaktı. 18 yaşındayken

Standard Liege’e transfer olan, ardından kısa bir Bayern

Münih tecrübesi yaşayan İzlandalı, 35 yaşına kadar Stuttgart

formasını giymiş ve 2004’te KSI tarafından İzlanda’nın son 50

yıldaki en iyi oyuncusu seçilmişti. Sigurvinsson ile hemen

hemen aynı dönemlerde forma giyen Arnor Gudjohnsen de

17 yaşındayken Belçika’nın Lokeren takımına gitmiş,

Anderlecht ve Bordeaux’da forma giyip İsveç liginde top

koşturduktan sonra futbolu ülkesinde bırakmıştı.

Gudjohnsen’in kariyerindeki en ilginç anlardan biriyse, oğlu

Eidur ile birlikte aynı millî maçta forma giymesiydi. 24 Nisan

1996’da, İzlanda’nın Estonya’yı deplasmanda 3-0 mağlup

ettiği özel maçın ikinci yarısında baba Arnor oyundan

çıkarken yerine oğul Eidur girmişti. Şöhreti babası

Arnor’unkini de geride bırakacak ve birçok kişiye göre

gelmiş geçmiş en başarılı İzlandalı futbolcu olacak Eidur

Gudjohnsen ise 16 yaşında PSV’ye transfer olmuş, sonra da

BoltonWanderers, Chelsea ve Barcelona formalarını giymişti.

Eidur Gudjohnsen bugüne kadar Kupa 1’de şampiyonluk

yaşamış tek İzlandalı futbolcu olma onurunun da sahibi. 30

yaşında Barcelona’dan ayrılan Gudjohnsen, aradan geçen

yedi sene içinde futbol seyyahlığına soyunup 11 farklı

kulübün formasını giydi ve geçtiğimiz ay da futbol hayatını

noktaladığını açıkladı. Gudjohnsen aynı zamanda attığı 26

golle İzlanda Millî Takımı tarihinin en golcü oyuncusu

konumunda…

Bu dört önemli oyuncu haricinde yurtdışında başarı kazanan

diğer İzlandalı oyunculardan kısaca bahsetmek gerekirse…

1990’lar jenerasyonunun önde gelenlerinden olan Eyjolfur

Sverrisson, kariyerinin çoğunu Bundesliga’da, Stuttgart ve

Hertha Berlin formalarıyla geçirirken Stuttgart ile bir lig,

Hertha ile de iki kupa şampiyonluğu yaşadı. 1994-95

sezonunda da Beşiktaş forması giyen Sverrisson, siyah-

beyazlılarla da bir şampiyonluk gördü. Aynı kuşaktan

Sigurdur Jonsson, genç yaşında geldiği Sheffield

Wednesday’de başarılı bir dönem geçirdikten sonra 23

yaşında Arsenal’e transfer olmuştu fakat peş peşe gelen

sakatlıklar sonrasında Arsenal’de yeterince oynama şansı

bulamadı. Ülke futbolunun 1980’lerdeki önemli golcülerinden

Petur Petursson ise Feyenoord ve Anderlecht gibi kulüplerde

oynamış, Feyenoord ile bir Hollanda Kupası kazanmıştı.

1990’ların sonundan 2010’ların başlarına kadar 15 sezon

boyunca İngiltere liglerinde forma giyen ve bunların 11’ini

Premier Lig’de geçiren Hermann Hreidarsson ise 2008’de

Portsmouth ile bir FA Cup zaferine imza atmıştı.

İzlanda, bahsi geçen oyunculardan Sigurvinsson, Arnor

25

Eidur Gudjohnsen