TamSaha Dergisi - page 60-61

“6 aylık daha sözleşmemvar. Bi-
tince geleyim, bonservis ödeme-
yin” dedim. “Yok, hayır bizim seni
bugün almamız lâzım. Bonservis
bedeli hiç önemli değil” cevabını
verdiler. O zamanın parası 2 mil-
yon dolara yakın bonservis
ödemişlerdi. Ben devre arası
gitmiştim. Urawa Red Diamonds,
Mitsubishi’nin takımıdır ve
Asya’nın en güçlü takımlarından
birisidir. Ben gittiğimde 11 puan
geridelerdi. Sezon bittiğinde 3
puan farkla şampiyon olmuştuk.
Orada bir de çok enteresan olan
90+’larda iki golümvar. Hayati
gollerdi bunlar. 1 yıllığına gitmiş-
tim Japonya’ya. İyi de oynamıştım.
Hatta “En iyi yabancı” ödülüne
lâyık görülmüştüm. Onlar uğura
çok inanır. İyi performans veren,
mücadele eden oyuncuya çok
inanırlar. Beni bırakmak isteme-
diler. 2 sene daha kaldım orada.
Hocamız da Guido Buchwald’dı.
Almanların efsane oyuncusu. Av-
rupaî bakış açısı olan bir hocayla
çalışmak benimdaha kolayıma
geliyordu. 3 seneye yakın Urawa
Redmaceram oldu, Tokyo’da ya-
şadım. Güzel bir deneyimdi. Ora-
nın kültürünü biliyorum. Hâlâ
arkadaşlarımvar, görüşüyorum.
Çok önemli bunlar tabiî ki.
R.A: Peki nasıl oldu da o oradan
Almanya’ya, FC Köln’e geri dön-
dünüz?
Şunu çok açık konuşayım… 2005
yılıydı. Fatih Hoca tekrar AMillî
Takım’a dönmüştü. Hayati 3 maç
vardı. Danimarka, Ukrayna ve Ar-
navutlukmaçları. Bu üç maçın da
mutlaka kazanılması gerekiyordu
ki Avrupa Şampiyonası elemele-
rinde play-off oynayabilelim…
Hoca tabiî bu olaylara alışık. Zoru
başaran bir yapısı var. Hatta Ja-
ponya’dayken hocanın imza attı-
ğını görmüştümTV’den… Tekrar
başa gelmesi beni çok sevindir-
mişti. İnanın o imza attıktan bir
saat sonra telefonda konuştuk.
Benim tekrar Avrupa’ya dönmemi
istedi. Millî Takım’da bizim jene-
rasyonun yakaladığı havayı tekrar
yaratmak istediğini anlattı bana.
O zaman bazı arkadaşlarımız
alınmıyordu. O arkadaşlarımızı
tekrar toplamıştı. Ben de o ara Av-
rupa’dan Köln’le görüşüyordum.
32 yaşındaydım. Hocamın iznini
alarak Köln’e gittim. Oradan da A
Millî Takım’a geldim. Danimarka
ile 2-2 berabere kalmıştık İstan-
bul’da. Ukrayna’yı orada yenip ar-
dından Arnavutluk’u da mağlup
ederek play-off şansı yakalamış-
tık. Burada tabiî ki hocanın bize
güveninin büyük payı var. Şu
anda bile hiçbir oyuncumuz özel-
likle Avrupa’ya olan transferlerde
hocanın görüşünü almadan iş
yapmaz. Onun fikirleri, düşünce-
leri bizim için çok önemlidir. Bir
oyuncunun başarısı böyle geliyor
zaten. Jenerasyon böyle oluşuyor.
R.A: Normalde yapılan fauller
akılda kalır hatta kalmaz bile…
Ancak siz yapmadığınız bir faul
yüzünden hafızalardasınız.
Herkes sizi 1996 Avrupa Futbol
Şampiyonası’nda Hırvatistan ile
oynadığımız maçın son bölü-
münde Goran Vlaovic’i düşürme-
yişiniz ve yediğimiz golle
hatırlıyor. O pozisyon nedeniyle
UEFA tarafından Fair-Play ödü-
lüne lâyık görüldünüz. Bu konuyu
çok yerde anlattınız. Ancak
aradan çok zaman geçti. Şimdi
geriye dönüp baktığınızda o
pozisyonla ilgili neler düşünüyor-
sunuz?
Hayatımda bir hata yaptım. Onda
da ödül aldım (herkes gülüyor).
Esasında 40 yaşına gelmeme de
gerek yok. Omaçtan sonra bile
bana bu soruyu sorsaydınız, “Dü-
şürürdüm” derdim. Ama burada
hocaya tekrar çok teşekkür edi-
yorum. Dışarıya karşı hiçbir
zaman beni ortaya atmadı, yem
etmedi. Çünkümağlup olan ve
çok şey kaybeden bir takımvar
ve birisinin üzerine suçu atmak
en kolayı… Bunu hiçbir zaman
yapmadı. Tabiî birebir hesaplaştı
benle (kahkaha atıyor). Bu ayrı
konu tabiî ki. Burada iyi niyet
vardı. O pozisyonda ben korner
için ileri açılmıştım. Dakika 90.
100metre depar atıp geliyorum.
İnsanlar bunu görmüyor tabiî.
Yaşanması gereken bir şeymiş.
Tecrübesizdim. Yapılmaması ge-
reken bir hata. Pahalıya patladı.
Ama ilerleyen hayatımda çok
büyük tecrübe oldu benim için.
Hembana hemde yeni gençlere
örnek oldu. Hâlâ daha oluyor. Bu
bence önemli bir olay.
R.A: Defansta oynayan ve kari-
yeri boyunca 491 maçta 26 gol
atan Alpay Özalan, 2002 Dünya
Kupası elemelerinde Make-
donya’ya 3 gol birden atmıştı.
Omaça geri gidersek hat-trick
yapmak nasıl bir duyguymuş?
Makedonya maçının hayatımda
çok özel bir yeri var. Millî Ta-
kım’da bir defans oyuncusunun
hat-trick yaptığı tekmaçtır o…
Zaten ilkleri ve tekleri hep ben
başardım (gülüyor). O gün bana
kısmetti. 3 gol attığımızı konuşu-
yoruz iyi hoş da o gün 3 tane de
gol yemiştik. Ben 3 gol attığım için
yırtıyorum aslında.
R.A: Madem efsane pozisyonlar-
dan söz ediyoruz. David Beck-
ham’a değinmeden olmaz…
Kadıköy’de oynanan 2004 Av-
rupa Şampiyonası eleme maçında
İngiltere adına Beckhampenaltı
kaçırınca gerçekten ona ne dedi-
niz? Aranızda nasıl bir diyalog
geçti?
Şu anda bakıyorum; yapmasay-
mışımdaha iyiymiş.
R.A: İnternette bir efsane dolaşı-
yor. Burada sizden doğrusunu
öğrenelim. “40 defa atsan, zaten
atamayacaktın” diye bağırmışsı-
nız?
Öyle demedim canım. O kadar
kibar değildim (gülüyor). Şunu
söyleyeyim. Yapılmaması gereken
bir olay. Benimmaçlarımı teker
teker inceleyin. Benmillî maç-
larda çok farklı bir havaya bürü-
nürüm. Benimmilliyetçilik ruhum
çok fazladır. O ay-yıldızlı formayı
giydiğim zaman fedai gibi olurum.
Beckham’la olan olayımız aslında
o maçla bağdaştırılmasın. İnsan-
lar bilmiyor tabiî ki. Onun da ön-
cesi var. Bir hafta evvel kendisiyle
Sunderland’da oynamıştık. Daha
önce de bir itişmemiz-kakışma-
mız olmuştu. O olay esasında
baktığın zaman geride olayları da
vardı. Ama mesela benim İngiltere
Premier Lig’de oynamam; onun
da İngiltere’nin en ünlü, en popü-
ler oyuncusu olması, olayı farklı
yerlere taşıdı. Esasında bu diya-
loglar İngiltere’de çok fazlasıyla
oluyor. Hiçbir zamanmaç sonuna
taşınmıyor. Bizimülkemizde çok
abartılıyor.
R.A: Ama herkes de bu olayı ha-
tırlıyor. Alpay Özalan deyince
David Beckham akıllara geliyor.
Hatırlanacak birkaç şey yapmı-
şımdemek ki (gülüyor). Böyle
yaşanması gerekiyordu, yaşadık.
Şu anki aklımla zaten yapmam.
O an onu gerektirmiş.
R.A: Bir şehir efsanesi daha var.
“Alpay Özalan’ın İngiltere kariye-
rini bu pozisyon bitirdi” deniyor.
Gerçekten öyle mi?
Öyle bir şey yok. Bunu çok net
söylüyorum. İngiltere’de oynadı-
ğım zaman deplasmanda bir ıslık-
lanma zaten vardı. Leeds United
ile Galatasaraymaçında istenme-
yen olaylar yaşanmıştı. Türk ol-
duğum için bana bu yüzden tepki
gösteriyorlardı. Beckham olayı
yaşanınca ıslıklar arttı tabiî. Gaze-
teler de abarttı. Ama onlar da
60
61
1...,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59 62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,78-79,80-81,...152
Powered by FlippingBook