Previous Page  120-121 / 156 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 120-121 / 156 Next Page
Page Background

İspanya’da son birkaç yıldır yaşa-

nan senaryonun bir benzerinin de

2015-16 sezonunda tekrarlandığına

tanıklık ettik. Neredeyse ezelden

beri olduğu gibi Barcelona ile Real

Madrid yine şampiyonlukmücade-

lesine girerken, son yıllarda çok iyi

bir çıkış yakalayan Atletico Madrid

de bu ikiliye katıldı ve son haftalara

kadar üç takımda yarışın içinde

oldu.

Real Madrid’in önceki sezonun so-

nunda Carlo Ancelotti ile yollarını

ayırması ve yeni sezona da Rafael

Benitez ile girecek olması, çoğu ki-

şiye göre büyük bir kumardı zira

Benitez, özellikle son yıllarda ka-

zandıklarından çok kaybettikleriyle

ön plana çıkan bir isimhaline gel-

mişti. NitekimBenitez aşısı tutmu-

yordu. Kasım ayında ligde ilk

yenilgisini Sevilla deplasmanında

alan, bir sonraki maçında da kendi

sahasında El Clasico’da Barcelona

önünde 4-0’lık ağır bir mağlubiyet

yaşayan Real Madrid’de Benitez

uzatmaları oynamaya başlamış,

beklenen ayrılıksa yılbaşında ger-

çekleşmiş ve takımın başına kulü-

bün efsanelerinden Zinedine Zidane

getirilmişti. Bu değişiklik yapıldı-

ğındaysa Real Madrid, Barcelo-

na’nın beş, Atletico Madrid’inse dört

puan gerisinde üçüncü sırada yer

alıyordu.

Ocak ortasından Mart ortasına

kadar Real ve Atletico’nun yedişer

puan kaybetmeleri, Barcelo-

na’nınsa bu dönemde 12 maçlık bir

galibiyet serisi yakalaması, çoğu ki-

şiye göre ligi bitirmişti. Son dokuz

haftaya girilirken Barça 75 puanla

zirvede yer alıyordu ve ikinci Atle-

tico Madrid ile aralarında sekiz pu-

anlık bir fark vardı. Real Madrid ise

63 puanla üçüncü sıradaydı.

Ancak ne olduysa 20 Mart-17 Nisan

arasındaki dört haftada oldu ve

Barcelona, uzun zamandır görül-

medik bir biçimde, peş peşe dört

maçta sadece bir puan alabildi.

İlk olarak Villarreal deplasmanında

2-0 öne geçmesine karşın 2-2 be-

rabere kalan Barça, ardından da

Nou Camp’taki El Clasico’da Real

Madrid’e, bir müddet 1-0 önde gö-

türdüğümaçı 2-1 kaybetti. Bir son-

raki maçında da Real Sociedad

deplasmanında tek gollü bir mağlu-

biyet alan Barça en sonunda da

kendi evinde Valencia’ya 2-1 yenildi

ve zirvede üç takım adeta kafa ka-

faya geldi. Barcelona ile Atletico

Madrid’in 76’şar puanı bulunuyordu

ve Barcelona averajla liderdi. Real

Madrid de bu ikilinin bir puan geri-

sindeydi.

Bu noktadan sonra geriye kalan beş

maç artık hata kaldıracak düzeyde

değildi. Hatayı yapansa Atletico

Madrid oldu. 8 Mayıs’ta, henüz beş

gün önce Bayern Münih’i eleyerek

Şampiyonlar Ligi’nde adını finale

yazdırmış olan Diego Siemone’nin

öğrencileri, ligden çoktan düşmüş

sonuncu Levante ile deplasmanda

yaptıkları maçı 2-1 kaybetti ve bir

bakıma ligde üçüncü sıraya razı

geldi. Barcelona ile Real Madrid ise

kalanmaçlarının hepsini kazanınca

şampiyon Barcelona, ikinci sırayı

alan tarafsa Real Madrid oldu. Bu üç

takımın yanı sıra La Liga’da dör-

düncü sırayı alan Villarreal de önü-

müzdeki yıl İspanya’yı Şampiyonlar

Ligi’nde teslim etme hakkını ka-

zandı. Rayo Vallecano, Getafe ve Le-

vante’nin son üç sırayı alarak veda

ettiği ligde gol krallığını kazanan

isimse, 40 kez rakip fileleri havalan-

dırma başarısını gösteren Luis Sua-

rez oldu. Suarez’i 35 golle Cristiano

Ronaldo ve 26 golle de Lionel Messi

takip etti.

La Liga

Zor da olsa Barcelona

120

121

hemen gerisindeydi.

Sonraki dört hafta Leicester ha-

nesine 10 puan daha yazdırıp li-

derlikteki yerini biraz daha

sağlamlaştırıyordu. Aynı esnada

ligde yaşanan bir diğer önemli

gelişmeyse, Chelsea Teknik Di-

rektörü Jose Mourinho’nun, ta-

kımdaki serbest düşüşün önüne

geçememesi nedeniyle görevini

bırakmasıydı. Mourinho ayrıldı-

ğında Chelsea 16 maçta 15 puanla

16. sırada, düşme hattının sadece

bir puan üzerinde yer alıyordu.

Leicester, Noel sonrasından Ocak

ortasına kadar geçen dönem-

deyse ciddi bir performans dü-

şüşü yaşayacaktı. Oynadığı beş

maçtan sadece birini kazanabilen

ve altı puan alan Ranieri’nin öğ-

rencileri, buna karşın zirveden

kopmamıştı ve 44 puanla lider

olan Arsenal’ın sadece averajla

gerisindeydi. Bir puan gerilerinde

de Manchester City vardı. Fakat

hemen bir sonraki hafta Chelsea,

Arsenal’a yenilip Manchester City

deWest HamUnited’la berabere

kalınca Leicester, sezon sonuna

kadar bir daha kalkmayacağı

liderlik koltuğunu yeniden ele

geçiriyordu.

26. haftada Arsenal’ın Leicester’ı

son saniye golüyle 2-1 yendiği

maçta zirvede tansiyon iyice yük-

selecekti. Tilkiler, 53 puanla lider-

liklerini sürdürmekteydi ama

hemen yanıbaşlarında 51’er pu-

anlı Tottenhamve Arsenal yer

almaktaydı. Fakat Leicester, bun-

dan sonraki yedi haftada 19 puan

toplayarak rakiplerine şans tanı-

madı ve en yakınındaki Totten-

ham ile arasındaki farkı yediye

çıkarttı. Artık herkes, Tilkilerin

tüm zamanların en büyük futbol

mucizelerinden birini gerçekleş-

tirmesini beklemekteydi ve

bunun için geri sayımbaşlamıştı.

1 Mayıs Pazar günü oynanacak

olan Manchester United-Leices-

ter Citymaçı, uzun süredir soru-

lan sorunun cevabını verebilecek

nitelikteydi. Leicester bumaçı ka-

zanması halinde, bitime iki hafta

kala şampiyonluğunu ilân

edecekti. Karşılaşma 1-1 sona er-

diğinde bu ihtimal gerçekleşme-

mişti belki ama ertesi akşam

oynanacak olan Chelsea-Totten-

hammaçında Tottenham’ın puan

kaybetmesi halinde de Leicester

yine muradına erecekti. Nitekim

Tottenham 2-0 öne geçtiği maçta

bu üstünlüğünü koruyamayıp

sahadan 2-2’lik beraberlikle ayrı-

lıyor ve böylece Tilkilerin aylardır

sürmekte olan peri masalı ger-

çeğe dönüşüyordu.

Leicester, Premier Lig’in kurul-

duğu 1992 yılından beri Manc-

hester United, Blackburn Rovers,

Arsenal, Chelsea ve Manchester

City’den sonra şampiyonluğa ula-

şan altıncı takım olmuştu. O güne

dek tarihindeki en önemli başarı-

ları, üç kez Lig Kupası’nı kazan-

mış olmalarıydı. Bunun haricinde

ligdeki en iyi dereceleri de ta 87

yıl evvel elde ettikleri ikincilikti.

Takımın genel çizgisiyse “asansör

takım” tâbirinin neredeyse tam

karşılığıydı zira en üst iki seviye

arasında 11 defa düşüp çıkmış-

lardı. Böyle bir takımın şampi-

yonluğa ulaşması da elbette ki

futbol tarihinde kendisine apayrı

bir sayfada yer bulacaktı. Leices-

ter’dan önce tarihinin ilk şampi-

yonluğunu elde eden son takımın

1978’de efsane teknik adamBrian

Clough yönetiminde zafere ula-

şan Nottingham Forest olduğunu

da belirtmeden geçmeyelim.

Premier Lig’de bu tarihi başarının

dışında kalan tabloya bakıldığın-

daysa, Leicester’ı son haftalara

kadar en çok sıkıştıran takım

olan Tottenham’ın, son maçında

puan kaybederek ikinci sırayı da

Arsenal’a kaptırdığı ve sezonu

üçüncülükle tamamladığı göze

çarpıyor. Dördüncü sırayı yani

son Şampiyonlar Ligi vizesini

alansa Manchester City olurken,

City’nin ezeli rakibi United ise be-

şincilikte kaldı ve UEFA Avrupa

Ligi’ne razı oldu. Tablonun son üç

sırasında kalıp Premier Lig’e veda

eden ekiplerse Newcastle United,

Norwich City ve Aston Villa olur-

ken, Villa, Premier Lig kuruldu-

ğundan beri ilk kez küme

düşmenin üzüntüsünü yaşadı.

Gol krallığı yarışındaysa Totten-

ham’lı Harry Kane 25 golle zirveyi

alırken, onu bir gol geriden Lei-

cester’ın kahramanı Jamie Vardy

ile Manchester City’li Sergio

Agüero takip etti.