![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0061.jpg)
İspanya’da son birkaç yıldır yaşa-
nan senaryonun bir benzerinin de
2015-16 sezonunda tekrarlandığına
tanıklık ettik. Neredeyse ezelden
beri olduğu gibi Barcelona ile Real
Madrid yine şampiyonlukmücade-
lesine girerken, son yıllarda çok iyi
bir çıkış yakalayan Atletico Madrid
de bu ikiliye katıldı ve son haftalara
kadar üç takımda yarışın içinde
oldu.
Real Madrid’in önceki sezonun so-
nunda Carlo Ancelotti ile yollarını
ayırması ve yeni sezona da Rafael
Benitez ile girecek olması, çoğu ki-
şiye göre büyük bir kumardı zira
Benitez, özellikle son yıllarda ka-
zandıklarından çok kaybettikleriyle
ön plana çıkan bir isimhaline gel-
mişti. NitekimBenitez aşısı tutmu-
yordu. Kasım ayında ligde ilk
yenilgisini Sevilla deplasmanında
alan, bir sonraki maçında da kendi
sahasında El Clasico’da Barcelona
önünde 4-0’lık ağır bir mağlubiyet
yaşayan Real Madrid’de Benitez
uzatmaları oynamaya başlamış,
beklenen ayrılıksa yılbaşında ger-
çekleşmiş ve takımın başına kulü-
bün efsanelerinden Zinedine Zidane
getirilmişti. Bu değişiklik yapıldı-
ğındaysa Real Madrid, Barcelo-
na’nın beş, Atletico Madrid’inse dört
puan gerisinde üçüncü sırada yer
alıyordu.
Ocak ortasından Mart ortasına
kadar Real ve Atletico’nun yedişer
puan kaybetmeleri, Barcelo-
na’nınsa bu dönemde 12 maçlık bir
galibiyet serisi yakalaması, çoğu ki-
şiye göre ligi bitirmişti. Son dokuz
haftaya girilirken Barça 75 puanla
zirvede yer alıyordu ve ikinci Atle-
tico Madrid ile aralarında sekiz pu-
anlık bir fark vardı. Real Madrid ise
63 puanla üçüncü sıradaydı.
Ancak ne olduysa 20 Mart-17 Nisan
arasındaki dört haftada oldu ve
Barcelona, uzun zamandır görül-
medik bir biçimde, peş peşe dört
maçta sadece bir puan alabildi.
İlk olarak Villarreal deplasmanında
2-0 öne geçmesine karşın 2-2 be-
rabere kalan Barça, ardından da
Nou Camp’taki El Clasico’da Real
Madrid’e, bir müddet 1-0 önde gö-
türdüğümaçı 2-1 kaybetti. Bir son-
raki maçında da Real Sociedad
deplasmanında tek gollü bir mağlu-
biyet alan Barça en sonunda da
kendi evinde Valencia’ya 2-1 yenildi
ve zirvede üç takım adeta kafa ka-
faya geldi. Barcelona ile Atletico
Madrid’in 76’şar puanı bulunuyordu
ve Barcelona averajla liderdi. Real
Madrid de bu ikilinin bir puan geri-
sindeydi.
Bu noktadan sonra geriye kalan beş
maç artık hata kaldıracak düzeyde
değildi. Hatayı yapansa Atletico
Madrid oldu. 8 Mayıs’ta, henüz beş
gün önce Bayern Münih’i eleyerek
Şampiyonlar Ligi’nde adını finale
yazdırmış olan Diego Siemone’nin
öğrencileri, ligden çoktan düşmüş
sonuncu Levante ile deplasmanda
yaptıkları maçı 2-1 kaybetti ve bir
bakıma ligde üçüncü sıraya razı
geldi. Barcelona ile Real Madrid ise
kalanmaçlarının hepsini kazanınca
şampiyon Barcelona, ikinci sırayı
alan tarafsa Real Madrid oldu. Bu üç
takımın yanı sıra La Liga’da dör-
düncü sırayı alan Villarreal de önü-
müzdeki yıl İspanya’yı Şampiyonlar
Ligi’nde teslim etme hakkını ka-
zandı. Rayo Vallecano, Getafe ve Le-
vante’nin son üç sırayı alarak veda
ettiği ligde gol krallığını kazanan
isimse, 40 kez rakip fileleri havalan-
dırma başarısını gösteren Luis Sua-
rez oldu. Suarez’i 35 golle Cristiano
Ronaldo ve 26 golle de Lionel Messi
takip etti.
La Liga
Zor da olsa Barcelona
120
121
hemen gerisindeydi.
Sonraki dört hafta Leicester ha-
nesine 10 puan daha yazdırıp li-
derlikteki yerini biraz daha
sağlamlaştırıyordu. Aynı esnada
ligde yaşanan bir diğer önemli
gelişmeyse, Chelsea Teknik Di-
rektörü Jose Mourinho’nun, ta-
kımdaki serbest düşüşün önüne
geçememesi nedeniyle görevini
bırakmasıydı. Mourinho ayrıldı-
ğında Chelsea 16 maçta 15 puanla
16. sırada, düşme hattının sadece
bir puan üzerinde yer alıyordu.
Leicester, Noel sonrasından Ocak
ortasına kadar geçen dönem-
deyse ciddi bir performans dü-
şüşü yaşayacaktı. Oynadığı beş
maçtan sadece birini kazanabilen
ve altı puan alan Ranieri’nin öğ-
rencileri, buna karşın zirveden
kopmamıştı ve 44 puanla lider
olan Arsenal’ın sadece averajla
gerisindeydi. Bir puan gerilerinde
de Manchester City vardı. Fakat
hemen bir sonraki hafta Chelsea,
Arsenal’a yenilip Manchester City
deWest HamUnited’la berabere
kalınca Leicester, sezon sonuna
kadar bir daha kalkmayacağı
liderlik koltuğunu yeniden ele
geçiriyordu.
26. haftada Arsenal’ın Leicester’ı
son saniye golüyle 2-1 yendiği
maçta zirvede tansiyon iyice yük-
selecekti. Tilkiler, 53 puanla lider-
liklerini sürdürmekteydi ama
hemen yanıbaşlarında 51’er pu-
anlı Tottenhamve Arsenal yer
almaktaydı. Fakat Leicester, bun-
dan sonraki yedi haftada 19 puan
toplayarak rakiplerine şans tanı-
madı ve en yakınındaki Totten-
ham ile arasındaki farkı yediye
çıkarttı. Artık herkes, Tilkilerin
tüm zamanların en büyük futbol
mucizelerinden birini gerçekleş-
tirmesini beklemekteydi ve
bunun için geri sayımbaşlamıştı.
1 Mayıs Pazar günü oynanacak
olan Manchester United-Leices-
ter Citymaçı, uzun süredir soru-
lan sorunun cevabını verebilecek
nitelikteydi. Leicester bumaçı ka-
zanması halinde, bitime iki hafta
kala şampiyonluğunu ilân
edecekti. Karşılaşma 1-1 sona er-
diğinde bu ihtimal gerçekleşme-
mişti belki ama ertesi akşam
oynanacak olan Chelsea-Totten-
hammaçında Tottenham’ın puan
kaybetmesi halinde de Leicester
yine muradına erecekti. Nitekim
Tottenham 2-0 öne geçtiği maçta
bu üstünlüğünü koruyamayıp
sahadan 2-2’lik beraberlikle ayrı-
lıyor ve böylece Tilkilerin aylardır
sürmekte olan peri masalı ger-
çeğe dönüşüyordu.
Leicester, Premier Lig’in kurul-
duğu 1992 yılından beri Manc-
hester United, Blackburn Rovers,
Arsenal, Chelsea ve Manchester
City’den sonra şampiyonluğa ula-
şan altıncı takım olmuştu. O güne
dek tarihindeki en önemli başarı-
ları, üç kez Lig Kupası’nı kazan-
mış olmalarıydı. Bunun haricinde
ligdeki en iyi dereceleri de ta 87
yıl evvel elde ettikleri ikincilikti.
Takımın genel çizgisiyse “asansör
takım” tâbirinin neredeyse tam
karşılığıydı zira en üst iki seviye
arasında 11 defa düşüp çıkmış-
lardı. Böyle bir takımın şampi-
yonluğa ulaşması da elbette ki
futbol tarihinde kendisine apayrı
bir sayfada yer bulacaktı. Leices-
ter’dan önce tarihinin ilk şampi-
yonluğunu elde eden son takımın
1978’de efsane teknik adamBrian
Clough yönetiminde zafere ula-
şan Nottingham Forest olduğunu
da belirtmeden geçmeyelim.
Premier Lig’de bu tarihi başarının
dışında kalan tabloya bakıldığın-
daysa, Leicester’ı son haftalara
kadar en çok sıkıştıran takım
olan Tottenham’ın, son maçında
puan kaybederek ikinci sırayı da
Arsenal’a kaptırdığı ve sezonu
üçüncülükle tamamladığı göze
çarpıyor. Dördüncü sırayı yani
son Şampiyonlar Ligi vizesini
alansa Manchester City olurken,
City’nin ezeli rakibi United ise be-
şincilikte kaldı ve UEFA Avrupa
Ligi’ne razı oldu. Tablonun son üç
sırasında kalıp Premier Lig’e veda
eden ekiplerse Newcastle United,
Norwich City ve Aston Villa olur-
ken, Villa, Premier Lig kuruldu-
ğundan beri ilk kez küme
düşmenin üzüntüsünü yaşadı.
Gol krallığı yarışındaysa Totten-
ham’lı Harry Kane 25 golle zirveyi
alırken, onu bir gol geriden Lei-
cester’ın kahramanı Jamie Vardy
ile Manchester City’li Sergio
Agüero takip etti.