

daha sık tercih edilerek takımın
önemli oyuncularından birisine
dönüşecek hemde uluslararası
düzeyde de kendisini gösterme
fırsatı bulacaktı. Şampiyon
Kulüpler Kupası’nda İngiltere’yi
temsil eden United, ilk turda
Shamrock Rovers ve ikinci turda
da Dukla Prag’ı eleyerek çeyrek
finale kalmış ve bu turda da Yu-
goslav şampiyonu Kızılyıldız ile
eşleşmişti. Old Trafford’daki ilk
maçta Yugoslav ekibi oyuna daha
etkili başlamış ve ilk devreyi de
Tasic’in golüyle 1-0 önde kapat-
mıştı. United’ı oyuna döndüren
isimse Charlton oluyor ve 65. da-
kikada attığı golle skora dengeyi
getiriyordu. Son 10 dakikaya giri-
lirken Eddie Colman’dan gelen
golse skoru belirleyecek ve böy-
lece ilkmaç 2-1 United’ın üstünlü-
ğüyle son bulacaktı.
Yine de iç sahada elde edilen
2-1’lik galibiyet önemli bir avantaj
sayılmazdı ve Belgrad’daki rö-
vanşta Busby’nin öğrencilerini
hayli zorlu bir 90 dakika bekle-
mekteydi. Fakat 5 Şubat’taki mü-
sabaka beklenenden çok daha
kolay geçecekti. Maçın henüz
ikinci dakikasında Dennis Viollet,
United’ı öne geçirirken, 30 ve 31.
dakikalarda Charlton sahneye
çıkıyor ve peş peşe iki gol birden
kaydederek bir bakıma takımının
yarı finale kaldığını erkenden ilân
ediyordu. Her ne kadar 3-0 biten
ilk yarı sonrası Kızılyıldız ikinci
devrede müthiş bir direnç ortaya
koyup skoru 3-3’e getirdiyse de
bu ev sahibi ekip için yeterli ol-
mayacak ve bu şekilde sona eren
maçın ardından Manchester Uni-
ted kupadaki son dört takım ara-
sındaki yerini alacaktı.
Münih’teki büyük trajedi
Ne var ki tarihinin o ana kadarki
belki de en önemli başarısının
eşiğinde olduğu düşünülen Manc-
hester United, aslen tarihinin en
büyük trajedisinden sadece bir
gün uzaktaydı. Ertesi gün İngilte-
re’ye dönüş yolunda Münih’te
yapılan aktarma, ‘Busby Babes’
adına acı sonun başlangıcı
niteliğindeydi. Manchester
United’ı taşıyan Airspeed AS-57
Ambassador modeli uçak, kısıtlı
bir yakıt kapasitesine sahip oldu-
ğundan Belgrad’dan havalandık-
tan bir süre sonra Münih’e, yakıt
ikmali için iniş yapmıştı. Ancak
uçak yeniden kalkışa hazırlandığı
esnada motorlarında bir sorun
baş göstermişti. İki denemede de
motorun gereğinden hızlı çalış-
masıyla ilgili sorun devam edince
uçak durdurulmuş ve yolcular da
havalimanının içine geri dön-
müştü. Aynı esnada kar yağışının
da başlamasıyla birlikte uçuş
ihtimali iyice ortadan kalkmıştı.
Hatta United’ın yıldız oyuncusu
Duncan Edwards bu esnada evine
“Bütün uçuşlar iptal oldu, yarın
uçacağız” yazan bir telgraf dahi
çekmişti.
Lâkin uçağın pilotu, ne yapıp edip
uçağı o gün kaldırmayı kafasına
koymuş ve mühendislerle görüş-
tükten sonra motoru daha düşük
devirde çalıştırmaya başlaması-
nın sorunu çözebileceğine kanaat
getirmişti. Aslında böyle bir du-
rumda, uçak kalkış için gerekli
hıza da daha uzun sürede ulaşa-
caktı fakat Münih’te pistin nor-
malden uzun olması sebebiyle bu
sorunun da üstesinden gelineceği
düşünülmüştü. Neticede yolcular
15 dakikalık bir aranın ardından
yeniden uçağa çağırılmış ve
kalkış için harekete geçilmişti.
Gelgelelimhesaplar tutmayacak
ve uçak kontrolünü kaybederek
pistten çıkacak, havaalanının
dışındaki bir eve çarparak durabi-
lecekti. Uçağın gövdesinin sağ
tarafıysa bir garaja çarpmış ve
garajın içindeki yakıt dolu
kamyon da çarpışmanın şidde-
tiyle infilak etmişti.
Uçaktaki yolculardan 20’si
çarpışma sonrasında hayatlarını
kaybetmişti. Bunların yedisi de
Manchester United’lı futbolcular
Geoff Bent, Roger Byrne, Eddie
Colman, Mark Jones, David Pegg,
Tommy Taylor ve LiamWhelan’dı.
Yaralı olarak hastaneye kaldırılan
Duncan Edwards ise 15 gün sonra
son nefesini verecekti. Takımın
antrenörlerinden TomCurry ve
Bert Whalley de hayatlarını kay-
bedenler arasındaydı. Keza kulüp
sekreteri Walter Crickman da…
Futbolculardan Johnny Berry ve
Jackie Blanchflower ise kazada
yaşadıkları sakatlıklar (kafatası
ve kalça kırığı gibi) nedeniyle bir
daha futbol oynayamayacaklardı.
Charlton ise korkunç kazayı hafif
yaralanmalarla atlatmıştı. Yakla-
şık üç hafta içerisinde de futbol
oynayabilecek düzeye gelecek ve
Manchester United’ın yeniden do-
124
ğuşu adına en çok bel bağlayacağı
isimlerin başında yer alacaktı.
Kazada ağır yaralanan Matt
Busby de bir sonraki sezon başla-
yana kadar sağlığına yeniden
kavuşacak ve takımın Charlton
liderliğinde yeniden inşası için
kolları sıvayacaktı. Bu doğrultuda
yapılacak en önemli hamleler ise
Denis Law ve George Best’in ta-
kıma kazandırılmaları olacaktı ki
böylece sadece Manchester
United’ın değil, futbol tarihinin
en önemli üçlülerinden biri ortaya
çıkacaktı. Bu noktaya birazdan
daha detaylı değineceğiz.
Kazadan üç hafta sonra
sahada
Tekrardan kaza sonrasında döne-
cek olursak, Charlton, yaralanan
futbolcular içerisinde hastaneden
ilk taburcu edilen isimdi ve kaza-
dan sekiz gün sonra İngiltere’ye
dönmüştü. Manchester United ise
genç takımından yaptığı oyuncu
takviyeleriyle 19 Şubat’ta yeniden
yeşil sahalara dönecek, hatta
SheffieldWednesday ile yapılan
Federasyon Kupası mücadelesini
de 3-0 kazanacaktı. Ancak kolu
kanadı kırık durumdaki takım,
ligde sezonun kalan bölümünde
oynadığı 14maçtan sadece birini
kazanabilecek ve puan cetvelinde
kendisine dokuzuncu sırada yer
bulabilecekti.
Bobby Charlton’ın sahalara dönü-
şüyse 1 Mart 1958’deWest Brom-
wich ile oynanan Federasyon Ku-
pası maçına denk geliyordu. Kar-
şılaşma 2-2 sona ermiş, dört gün
sonra oynanan tekrar maçınıysa
United tek golle kazanmıştı. Kır-
mızı Şeytanlar böylece kupada
yarı finale çıkarlarken sonrasında
Fulham engelini de aşarak finale
yükselecekler fakat finalde
BoltonWanderers’a 2-0mağlup
olarak büyük faciaya sahne olan
sezonu bir kupayla onurlandırma
fırsatını kıl payıyla kaçıracaklardı.
Şampiyon Kulüpler Kupa-
sı’ndaysa United’ın Kızılyıldız’ı
elemesinin ardından rakibi Milan
olmuştu. United, Old Trafford’da
güçlü rakibiyle yaptığı ilkmaçtan
2-1 galip ayrılmayı başardıysa da
Milano’daki rövanşta 4-0mağlup
olmaktan kurtulamayacaktı.
Geldikleri bu noktanın ötesine
geçebilmeleri için daha bir 10 sene
vardı.
Bunun yanı sıra üzücü sezonun
Bobby Charlton adına hayırlı
sayılacak bir gelişmesiyse millî
formayı ilk kez giyecek olmasıydı.
19 Nisan 1958’de Glasgow’da
İskoçya ile oynananmaçta millî
takımla ilk defa sahaya çıkan
Charlton, 4-0’lık galibiyette bir
golle pay sahibi olmayı da bilmişti.
Sezon sonuna gelindiğindeyse
Charlton, İsveç’te düzenlenecek
1958 Dünya Kupası içinmillî
takımkadrosunda kendisine yer
bulacaktı. Ancak United’ın başına
gelen felaket, İngiliz Millî Takımı’nı
da zayıflatmıştı. Üstüne üstlük
İngiltere turnuvanın ilk turunda
Brezilya, Sovyetler Birliği ve
Avusturya gibi zorlu rakiplerle
eşleşmişti. Sonuçta İngilizler üç
rakibiyle de berabere kalıyor, ar-
dından SSCB ile oynadıkları baraj
maçındaysa tek golle mağlup ola-
rak turnuvayı ilk tur sonunda
noktalamak zorunda kalıyordu.
En gollü sezon
1958-59 sezonu, Manchester Uni-
ted’ın Münih faciası sonrasındaki
ilk tam sezonu olması nedeniyle
ayrı bir öneme sahipti. Sezon baş-
larken, Kırmızı Şeytanların lige
tutunup tutunamayacağı bile
açıkçası bir muammaydı. Fakat
Bobby Charlton kariyerinin en
golcü sezonunu geçirerek takı-
mını sırtlayacaktı. Ligde oynadığı
38 maçta rakip fileleri 29 kez
havalandıran yıldız oyuncu takı-
mının en golcü oyuncusu olmuş,
ligde gol krallığına da çok yaklaş-
mış fakat 33 gollü Jimmy Grea-
ves’in az bir farkla gerisinde
kalmıştı. Charlton’ın sürüklediği
United ligi deWolverhampton
Wanderers’ın altı puan gerisinde
ikinci sırada tamamlıyordu.
Ne var ki bu başarılı çıkış sonra-
sında United, yeniden yapılanma-
125