

atan ilk İzlandalı futbolcu olarak
tarih sayfalarındaki yerini ala-
caktı.
Bir İzlanda temsilcisinin tur at-
lama sevincini yaşayacağı ilk eş-
leşmeyse, 1967-68 sezonunda,
Şampiyon Kulüpler Kupası’ndaydı.
İzlanda şampiyonu Valur, turnu-
vanın ilk turunda eşleştiği Lük-
semburg temsilcisi Jeunesse
Esch’i 1-1 ve 3-3 bitenmaçlar
sonrasında deplasman golü kuralı
sayesinde saf dışı bırakmıştı.
Ancak Valur ikinci turda Macar
şampiyonu Vasas karşısında tu-
tunamayacak ve iki maçta kale-
sinde toplam 11 gol görecekti.
Aslında bu başarısızlıklar, daha
önce de belirtilen bir sorunun so-
nucuydu. O da ülkenin sınırlı nü-
fusuydu. İzlanda iyi futbolcu
çıkaramayan bir ülke değildi as-
lında. Hatta nüfusuna oranla bu
konuda gayet başarılı olduğu bile
iddia edilebilirdi fakat belli bir se-
viyenin üzerinde 11 oyuncuyu bir
araya getirip iyi bir takımyarat-
mak… İşte tamda o noktada tıka-
nıyorlardı. Yoksa yurtdışına
oyuncu ihraç etmeye birçok ülke-
den erken başlamışlardı ve ihraç
ettiklerinden bazıları da sadece
gitmekle kalmıyor, gittikleri yerde
iz bırakmayı da başarıyorlardı.
Yurtdışında forma giyen ilk
İzlandalı futbolcu Albert Gud-
mundsson’du. Gudmundsson,
Glasgow’da Rangers, Arsenal,
Nancy, Milan, Racing Club ve Nice
tecrübelerinin ardından futbolu
ülkesinde Valur ve Hafnarfjör-
dur’da top oynayarak noktala-
mıştı. İzlanda’nın bir sonraki
önemli ihracatı Asgeir Sigurvins-
son olacaktı. 18 yaşındayken
Standard Liege’e transfer olan,
ardından kısa bir Bayern Münih
tecrübesi yaşayan İzlandalı, 35
yaşına kadar Stuttgart formasını
giymiş ve 2004’te KSI tarafından
İzlanda’nın son 50 yıldaki en iyi
oyuncusu seçilmişti. Sigurvins-
son ile hemen hemen aynı dö-
nemlerde forma giyen Arnor
Gudjohnsen de 1978’de, 17 yaşın-
dayken Belçika’nın Lokeren
takımına gitmiş, Anderlecht ve
Bordeaux’da forma giyip İsveç
liginde top koşturduktan sonra
futbolu ülkesinde bırakmıştı.
Gudjohnsen’in kariyerindeki en
ilginç anlardan biriyse, oğlu Eidur
ile birlikte aynı millî maçta forma
giymesiydi. 24 Nisan 1996’da,
İzlanda’nın Estonya’yı deplas-
manda 3-0mağlup ettiği özel
maçın ikinci yarısında baba Arnor
oyundan çıkarken yerine oğul
Eidur girmişti. Şöhreti babası Ar-
nor’unkini de geride bırakacak ve
birçok kişiye göre gelmiş geçmiş
en başarılı İzlandalı futbolcu ola-
cak Eidur Gudjohnsen’in kariyer
öyküsünden devam edecek olur-
sak… Futbola Valur altyapısında
başlayan Eidur, 16 yaşında PSV’ye
transfer olarak kariyer anlamında
çok büyük bir adım atmıştı belki
ama bir yıl sonra ayak bileğinin
kırılması hemPSV günlerinin bit-
mesine hemde kendisinin iki yıl
futboldan uzak kalmasına yol
açınca bir anda başa dönmek zo-
runda kaldı. Kısa bir süre KR’de
futbol oynayan, sonra da Bolton
Wanderers’a transfer olan Eidur,
burada gösterdiği performansla
2000 yılında Chelsea’ye transfer
olmayı başaracaktı. Londra eki-
binde altı sezon oynayan Eidur,
burada iki Premier Lig şampiyon-
luğu yaşadıktan sonra 2006 ya-
zında Barcelona’ya transfer oldu.
Barça’da daha çok rotasyon
oyuncusu olarak görev yapsa da
2009’da Şampiyonlar Ligi şampi-
yonu olan kadronun bir parçasıydı
ve bu sayede, bugüne kadar Kupa
1’de şampiyonluk yaşamış tek İz-
landalı futbolcu olma onurunun
da sahibi olacaktı. 30 yaşında Bar-
celona’dan ayrılan Gudjohnsen,
aradan geçen yedi sene içinde
futbol seyyahlığına soyunup 11
farklı kulübün formasını giydi ve
geçtiğimiz ay da futbol hayatını
noktaladığını açıkladı. Gudjohn-
sen aynı zamanda attığı 26 golle
İzlanda Millî Takımı tarihinin en
golcü oyuncusu konumunda…
Bu dört önemli oyuncu haricinde
yurt dışında başarı kazanan diğer
İzlandalı oyunculardan kısaca
bahsetmek gerekirse… 1990’lar
jenerasyonunun önde gelenlerin-
den olan Eyjolfur Sverrisson, kari-
yerinin çoğunu Bundesliga’da,
Stuttgart ve Hertha Berlin forma-
larıyla geçirirken Stuttgart ile bir
lig, Hertha ile de iki kupa şampi-
yonluğu yaşadı. 1994-95 sezo-
nunda da Beşiktaş forması giyen
Sverrisson, siyah-beyazlılarla da
bir şampiyonluk gördü. Aynı ku-
şaktan Sigurdur Jonsson, genç
yaşında geldiği SheffieldWednes-
28
29
day’de başarılı bir dönemgeçir-
dikten sonra 23 yaşında Arsenal’e
transfer olmuştu fakat peş peşe
gelen sakatlıklar sonrasında
Arsenal’de yeterince oynama
şansı bulamadı. Ülke futbolunun
1980’lerdeki önemli golcülerinden
Petur Petursson ise Feyenoord ve
Anderlecht gibi kulüplerde oyna-
mış, Feyenoord ile bir Hollanda
Kupası kazanmıştı. 1990’ların
sonundan 2010’ların başlarına
kadar 15 sezon boyunca İngiltere
liglerinde forma giyen ve bunların
11’ini Premier Lig’de geçiren
Hermann Hreidarsson ise 2008’de
Portsmouth ile bir FA Cup zaferine
imza atmıştı.
İzlanda, bahsi geçen oyuncular-
dan Sigurvinsson, Arnor Gud-
johnsen, Sverrisson, Petursson
ve Jonsson’un bir arada oynaya-
bildiği 1980’lerin sonunda aslında
kendi imkânları doğrultusunda iyi
bir jenerasyon yakalamış sayılırdı.
Fakat 1990 Dünya Kupası eleme-
lerinde SSCB, Avusturya, Türkiye
ve Demokratik Almanya ile aynı
grupta yer alan İzlanda, grup ikin-
cisi olarak turnuvaya katılan
Avusturya’nın iki puanlı sistemde
üç puan gerisinde kalmasına kar-
şın yine de grubun son sırasından
kurtulamayacak ve önemli bir
fırsatı kaçıracaktı.
Eidur Gudjohnsen’in formunun
zirvesinde olduğu yıllardaysa,
EURO 2004 elemeleri esnasında
İzlanda belki de ilk kez büyük bir
turnuvaya çok yaklaşıyordu. Bu
sefer elemelerdeki rakipleri Al-
manya, İskoçya, Litvanya ve Faroe
Adaları idi. Ancak İzlanda, grubu
14 puanla ikinci sırada tamamla-
yan İskoçya’nın bir puan arka-
sında kalarak play-off şansını
kaçıracaktı ki İskoçlara karşı oy-
nadıkları iki maçı da kaybetmeleri
bunda en büyük etken olmuştu.
Öte yandan İzlanda’da, daha önce
de bahsedilen nüfus ve iklim
sorunlarının asgari düzeyde his-
sedilmesi için tamda bu yıllarda
kayda değer çalışmalar başlatıl-
mıştı. Nüfus sorunuyla başa çıkıl-
ması için neredeyse her köye
futbol sahaları yapılmaktaydı ve
iklim sorununun çözümü de bu
sahaların kapalı salonlarda, suni
çim zeminle inşa edilmelerinde
bulunmuştu. Bu sayede zemin ba-
kımıyla ve yağışlı havalarla ilgili
problemler ortadan kaldırılmıştı.
Hatta kış aylarındaki karanlık so-
runu da salonlardaki aydınlatma
sayesinde çözülmüştü. Bunun
yanı sıra KSI, ülkedeki antrenörle-
rin sayısının arttırılması yönünde
de teşvik edici çalışmalarda
bulunmaktaydı.
Bu çalışmaların da kısa süre içeri-
sinde meyvesini verdiği söylene-
bilir zira günümüzde İzlanda’da
UEFA Pro lisansına sahip 13 tek-
nik direktör, UEFA A lisansı
bulunan 196 antrenör ve UEFA B
lisansı olan 639 futbol adamı var.
Kıyaslama yapmak gerekirse ül-
kemizde şu an 400’ün üzerinde
Pro lisans sahibi teknik direktör
var fakat İzlanda’da 25 bin kişiye
Eidur Gudjohnssen