Previous Page  50-51 / 92 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 50-51 / 92 Next Page
Page Background

rusunu söylemek gerekirse Millî Takımımız kötü bir günündeydi

ve daha istekli oynayan Portekiz, Pepe’nin 61’deki golüyle 1-0

öne geçmişti. Daha sonra Fenerbahçe formasını giyecek olan

Raul Meireles’in uzatma bölümündeki golü de skoru 2-0 olarak

belirlemişti.

Sıra İsviçre maçındaydı ve artık kaybetmeye tahammülümüz

yoktu. 11 Haziran’da St. Jakob Park’ta oynananmaçta yağan

yağmur sahayı adeta göle çevirmişti. İlk on birinde Gökhan İnler,

Hakan Yakın ve Eren Derdiyok gibi üç Türk oyuncuyu da barın-

dıran İsviçre yağmurla coşmuş gibiydi. Millî Takımımız ise ilk

yarıda adeta sahada yoktu. 32’de İsviçre’yi 1-0 öne geçiren

Hakan Yakın’ın boş kaleye atamadığı ikinci gol, maçın da kırılma

anıydı. İkinci yarıda yağmur diniyor, Millî Takımımız bu turnu-

vada sık sık tekrarlayacağı gibi geri dönüyordu. 57’de Semih

Şentürk beraberliği sağlamış, 90’da Arda Turan, 2-1’lik galibiyeti

ilân etmişti.

15 Haziran’da Cenevre Stadı’nda oynanan Çek Cumhuriyeti ma-

çında daha da fazlasını yapacaktı Millî Takım. Çekler 34’te Jan

Koller, 62’de Jaroslav Plasil’in golleriyle 2-0 öne geçtiğinde “Bu iş

bitti” diyenler çok yanılacaktı. Türkiye, inanılmaz bir geri dö-

nüşü gerçekleştirerek 75’te Arda Turan’la farkı bire indirecek,

Nihat Kahveci’nin 88 ve 90’da attığı gollerle maçı 3-2 kazanarak

çeyrek finale yükselmeyi başaracaktı. Artık herkes son dakika

golleriyle müthiş finallere imza atan Türkiye’yi konuşuyordu.

Çeyrek finaldeki Hırvatistanmaçı 20 Haziran’da Avusturya’nın

başkenti Viyana’daki Ernst Happel Stadı’nda oynandı. 90 dakika

golsüz sona erince yarı finale yükselecek takımı belirlemek

üzere uzatma bölümüne geçildi. Dakikalar 119’u gösterirken Ivan

Klasnic’in golü Hırvatları 1-0 öne geçirdi. Oyuncularımızın çoğu

yere serilmiş, golün şokunu yaşıyor, Rüştü başta olmak üzere

birkaç tecrübeli isim ise onlara henüz her şeyin bitmediğini an-

latmaya çalışıyordu. Ancak bu sözlere inanmak gerçekten de

çok güçtü. Lâkinmaç bitmeden hiçbir şeyin bitmeyeceğinin is-

patı gibiydi Türk Millî Takımı o turnuvada. Skorboardda 120. da-

kika geride kalıp uzatmalara geçildiğinde Rüştü Reçber’in rakip

ceza sahasına doldurduğu topa Emre Aşık yükselip rakibini bo-

zuyor, boşta kalan topu Semih Şentürk Hırvatistan ağlarına yol-

luyordu. Bu defa yere serilme sırası Hırvat futbolculardaydı,

Türkiye bir kez daha geri dönmeyi başarmıştı. Seri penaltılar

bizim çocuklarınmüthiş bir özgüvenle topun başına geçtiği, Hır-

vatların ise moral bozukluğuyla dizlerinin titrediği böyle bir or-

tamda atıldı. Hırvatlar sadece Srna ile bir atışı gole çevirirken,

millîlerimiz Arda Turan, Semih Şentürk ve Hamit Altıntop’la ki-

reçli noktadan hedefi vuruyor, penaltılarda sağlanan bu üstün-

lük Avrupa Şampiyonaları tarihinde Türkiye’yi ilk kez yarı

finalist yapıyordu.

Final elimizi uzatıp tutabileceğimiz kadar yakında duruyordu

şimdi. Bunun için St. Jakob’daki maçta Almanya’yı saf dışı bırak-

mamız gerekiyordu. Lâkin sakat ve cezalı oyuncular nedeniyle

kadro kurmak oldukça zor bir hale gelmişti. Almanya karşısında

sahaya çıkan on birin ideal takımımız olduğunu kimse söyleye-

mezdi. Fakat o on bir Almanya’ya kök söktürdü. 23’te Uğur

Boral’ın golüyle öne geçen Millî Takımımız, 26’da Bastian Schwe-

insteiger ve 80’de Miroslav Klose’den yediği gollerle geriye

düşse de 86’da Semih Şentürk’le bir kez daha eşitliği sağladı. Ge-

riye dört dakika kalmıştı ve herkes “Türkiye’den yine bir son

dakika golü gelir mi?” diye bekliyordu. Gol geldi ama Türkiye’den

değil, Almanya’dan. 90’daki Philipp Lahmgolü Almanya’ya final

kapısını açıyor, ay-yıldızlılara ise Avrupa Şampiyonaları tari-

hinde ilk defa yarı final oynamanın gururu kalıyordu.

50

51