TamSaha 124. Sayı - page 120-121

G
120
121
Rinus Michels
Portakalların babası
yolunda attığı ilk büyük adımolarak da tarihe
geçecekti. Oyunlarda SSCB futbolda altınmadalyaya
ulaşırken takımın en çok dikkat çeken isimlerinin
başında forvet oyuncularının adeta kâbusuna
dönüşen Yashin geliyordu.
Yashin için asıl büyük sınavsa 1958’deki Dünya
Kupası’ydı. SSCB de bu büyük turnuvaya ilk kez
katılmaktaydı. Turnuvada ilk turda Brezilya’nın
ardından grubunu ikinci sırada tamamlayan ve
İngiltere’yi saf dışı bırakma başarısını gösteren SSCB,
buna karşın çeyrek finalde ev sahibi İsveç’e diş
geçirememişti. Yine de ilk kez katıldıkları turnuvada
gelinen nokta, Sovyet kamuoyunda olumlu
karşılanmıştı. SSCB’nin futbol dünyasındaki asıl
büyük çıkışıysa 1960’ta düzenlenmeye başlanan
Avrupa Şampiyonası ile oldu. Turnuvanın ilk
organizasyonunda finalde Yugoslavya ile karşı
karşıya gelen Yashin ve arkadaşları, sahadan 2-1
galip ayrılmayı başarmıştı.
Ancak bu başarı, iki yıl sonra Şili’de düzenlenen
Dünya Kupası’na pek yansımadı. Her ne kadar SSCB;
Uruguay, Kolombiya ve Yugoslavya ile birlikte yer
aldığı ilk tur grubunu zirvede tamamlasa da çeyrek
finalde tıpkı dört sene önce olduğu gibi yine ev sahibi
ekibe boyun eğecekti.
1963 yılıysa, Yashin’in kariyerindeki en önemli
yıllardan biri olacaktı. DinamoMoskova ligde
şampiyonluğa ulaşırken Yashin oynadığı 38maçta
kalesinde yalnızca 14 gol görmüş vemaç başına 0.37
ile inanılması güç bir gol yeme yüzdesi tutturmuştu.
Bu olağanüstü başarı, onun sezon sonunda Avrupa’da
Yılın Futbolcusu seçilmesine ve Altın Top ödülünü
kazanmasına da vesile olacaktı. Yashin, 1956 yılından
beri dağıtılmakta olan bu ödülü kazanma başarısını
gösteren tek kaleci olma özelliğini günümüzde dahi
sürdürmekte...
1964’e gelindiğindeyse SSCB takımının önündeki yeni
hedef, Avrupa Şampiyonluğu unvanını korumaktı.
Bu uğurda bir kez daha finale kadar da geldiler ancak
Bernabeu Stadı’nda 100 bini aşkın seyirci önünde
oynadıkları finalde, turnuvanın ev sahibi İspanya’ya
2-1 yenildiler ve unvanlarını kaptırdılar.
İki yıl sonraki Dünya Kupası’ndaysa ilk turda İtalya,
Şili ve Kuzey Kore’yi geride bırakarak grubunu lider
tamamlayan SSCB, çeyrek finalde deMacaristan’ı
2-1’le geçiyor ve nihayet bu turnuvada ilk dörde
kalma başarısını gösteriyordu. Ancak bunun devamı
gelmedi ve SSCB yarı finalde Federal Almanya’ya,
üçüncülükmaçında da Portekiz’e 2-1’lik skorlarla
boyun eğerek dünya dördüncülüğüyle yetinmek
zorunda kaldı.
Yashin 1971’de aktif futbolculuk hayatını noktaladı.
Onuruna FIFA tarafından düzenlenen jübilesi
Moskova’nın o zamanki adıyla Lenin, bugünkü adıyla
Luzhniki Stadı’nda 100 bin futbolseverin önünde
oynandı. Karşılaşmada forma giyenler arasında
dönemin diğer süper starları Pele, Beckenbauer ve
Eusebio da vardı.
Yashin’in bu kadar uzun süren futbol hayatının
aksine normal hayatı ne yazık ki pek o kadar uzun
olmayacaktı. 20Mart 1990 tarihine gelindiğinde
Yashin 61 yaşında hayata veda etti. Ölümüne neden
olarak, 1986’da dizinden geçirdiği bir sakatlık sonrası
bacağının kesilmesi ve bu ameliyatın neden olduğu
birtakımsağlık sorunları gösterildi.
2000 yılında FIFA’nın dünyanın en seçkin spor
yazarlarına yaptırdığı oylamada Yashin “20. yüzyılın
en iyi on biri”ne seçildi. Bir başka deyişle kendisi 20.
yüzyılın en iyi kalecisi de seçilmiş oluyordu.
Uluslararası Futbol Tarihçileri ve İstatistikçileri
Kurumu da aynı tarihlerde tıpkı FIFA gibi Yashin’i
geride bıraktığımız asrın en büyük kalecisi ilân
ediyordu. Kariyeri süresince birer olimpiyat altın
madalyası ve Avrupa şampiyonluğunun yanı sıra
DinamoMoskova ile de beş lig ve üç kupa
şampiyonluğu yaşayan Yashin’in en akıl almaz
istatistiklerinden birisiyse yaklaşık 150 penaltı
vuruşunda gole izin vermemiş olmasıydı ki bugün bu
rekoru kırmayı bırakın, yanına yaklaşan bir başka
kaleci dahi bulunmamaktadır.
ünümüzde adı, gelişmesinde çok büyük pay
sahibi olduğu Total Futbol anlayışı ile neredeyse
eş anlamlı hâle gelmiş olan Rinus Michels, 9
Şubat 1928’de Amsterdam’da doğdu. 12 yaşında
Ajax altyapısında futbola başlayanMichels’in
kariyeri aslında, II. Dünya Savaşı’nın zorluklarla
dolu ortamı nedeniyle neredeyse başlamadan
bitecekti. Neyse ki 1945’te savaşın sona
ermesiyle birlikte Hollanda’da hayat yavaş yavaş
normale dönecek veMichels de futbol kariyerine
sorunsuz bir biçimde devamedecekti.
Ajax forması altında 1946’dan 1958’e kadar top
koşturanMichels’in bu yıllarda edindiği belki de
en büyük kazanım, toplu savunma-toplu hücum
ve ayağa pas anlayışlarını Hollanda futboluna ilk
yerleştiren isimlerden biri olan Jack Reynolds’ın
teknik direktörlüğünde kısa süre de olsa
çalışmış olmasıydı. Reynolds’ın düşünceleri
Michels’in futbol anlayışını da derinden
etkileyecekti.
NitekimMichels 1960’ta teknik adamlığa
başladığında da etkilendiği bu felsefe
doğrultusunda hareket edecekti. Teknik
direktörlük kariyerinin ilk yıllarında JOS ve DWS
kulüplerini çalıştıranMichels, 1965’teyse nihayet
yuvası denilebilecek Ajax’ın teknik
patronluğunu üstlenecekti. Michels’in bu
noktadaki bir diğer şansıysa, Ajax’ın
kendisinden önce Vic Buckingham tarafından
çalıştırılmış olmasıydı. Öyle ki Buckinghamda
Reynolds’ınkine, dolayısıyla daMichels’inkine
paralel oyun anlayışına sahip bir teknik
direktördü veMichels, Ajax’ta göreve
başladığında, oynatmaya çalıştığı oyun
felsefesine çok da yabancı olmayan bir oyuncu
grubuyla bir araya gelmişti.
Ajax’taki görevine adeta fırtına gibi başlayan
Michels ilk beş sezonunda dört kez Hollanda
Ligi’ni zirvede tamamladı. Bunun yanına iki de
kupa şampiyonluğu ekledi. Tümbunların
ötesinde en büyük başarısıysa 1968-69
sezonunda Ajax’ı Şampiyon Kulüpler Kupası’nda
finale taşımasıydı. AncakMichels’in öğrencileri
kendilerinden çok daha tecrübeli olan rakipleri
Milan önünde tutunamamış ve sahadan
4-1 mağlup ayrılmıştı. Yine de bu kupada bir
Hollanda takımının ilk kez final oynuyor olması
bir devrimniteliğindeydi.
Ajax’ın açtığı bu yoldan giden ezeli rakibi
Feyenoord ertesi sezon Kupa 1’i Hollanda’ya
getiren ilk takımoluyor, bu da Ajax’ı Avrupa’da
başarı yolunda daha da kamçılıyordu. Feyenoord
Avrupa şampiyonu olurken ligde zafere ulaşan
Ajax, böylece bir sonraki sezon Şampiyon
Kulüpler Kupası’nda boy gösterme hakkını elde
etmişti. Kupada final yolunda Celtic ve Atletico
Madrid gibi takımları saf dışı bırakanMichels’in
öğrencileri, finalde de sürpriz rakip
Panathinaikos’u van Dijk ve Haan’ın golleriyle
2-0 devirerek ezeli rakiplerinden hemen bir yıl
sonra bu büyük kupayı kazanmanın sevincini
1...,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,114-115,116-117,118-119 122-123,124-125,126-127,128-129,130-131,132-133,134-135,136-137,138
Powered by FlippingBook