dınız. En unutamadığınız anları
bize anlatır mısınız?
İlk geldiğim zaman biraz olaylı
oldu. Çünkü Trabzonspor ile an-
laşamamıştım. Fenerbahçe’nin
teklifinden sonra gazeteler de
bu konuyla çok ilgilendi ve bir-
çok haber yaptı. Ama o dönem
Fenerbahçe bana gerçekten çok
büyük destek verdi. Taraftar
çok sahip çıktı. Geldiğim zaman
takım çok iyi bir durumda de-
ğildi. 2003-2004 sezonunun
ikinci yarısında daha iyi bir per-
formans gösterdim. Takımda
güzel oynadı. İlk sezon şampi-
yon olduk. Sonra yavaş yavaş
performansımyukarı çıktı.
Kariyerinizdeki ilk şampiyon-
luğu yaşadınız. Türkiye’de
şampiyonluk yaşamak nasıl bir
duygu?
Çok güzel bir duygu. Trabzons-
por’la Türkiye Kupası’nı kazan-
mıştım. O da çok güzel bir
duyguydu. Hemen sonrasında
Fenerbahçe ile şampiyonluğa
ulaşmak gerçekten anlatılması
zor, güzel hislerdi. Çokmutlu ol-
muştum. İkinci sene yine şam-
piyon olduk. Takımın başında
Daumvardı. Takımımız çok
iyiydi. Alex yeni gelmişti. Takım
tuttu. Her şey çok güzel oldu.
Üçüncü sezonda ise sonmaçta
şampiyonluğu kaybettik bili-
yorsunuz. Denizlispor maçında
çok iyi oynamıştık. Kariyerimin
unutamadığım anlarından biri-
sidir. Beş sezon Fenerbahçe’de
oynadım. Çokmutlu günler
yaşadım. Taraftar hep destek
verdi. Her şey çok güzeldi.
2008 yılında Fenerbahçe’den
Real Betis’e transfer oldunuz.
İspanya’da 58maçta 9 gol kay-
dettiniz. Uzun bir Türkiye ma-
cerasının ardından İspanya’yı
nasıl buldunuz?
Türkiye’de açıkçası daha mut-
luydum. Çünkü Türkiye insanı
çok sıcak. Brezilyalılara benzi-
yor. Ama İspanya’da durum
farklı. Eşimve çocuklarımın İs-
panya’da morali bozuldu. Çünkü
alışamadılar. Türkiye’yi çok aradılar
ve her defasında dönmek istedikle-
rini söylediler. O zaman Real Betis’le
üç senelik kontrat yapmıştım. Ama
ailemTürkiye’ye dönmeyi bu kadar
çok isteyince kontratımın bitmesini
beklemeden karar aldımve teklif-
leri değerlendireceğimi menajerime
söyledim. Daha sonra Beşiktaş’ın
teklifi geldi ve ben de hemen kabul
ettim.
HocamBeşiktaş’a gelmeden önce
Türkiye ile İspanya futbolu arasın-
daki farklara değinebilir miyiz?
İspanya’da futbol kalitesi biraz daha
yüksek. Takımlar çok kaliteli.
Çünkü küçük takımlarda bile oyun-
cular çok kaliteli olabiliyor. Barce-
lona ile Getafe karşı karşıya geldiği
zaman iki takımda çok zorlanıyor.
Bunu örnek olarak gösterebilirim.
Oyuncularımız Avrupa’da futbol
oynamak yerine genelde Süper
Lig’de kalmayı tercih ediyor.
Burada daha fazla para kazanıyor
olmanın da bu tercihte payı büyük
sanırım. Siz Fenerbahçe’den ayrılıp
Real Betis’e giderken neler düşün-
müş, neden böyle bir tercihte bu-
lunmuştunuz?
Çocukluğumdan beri İspanya’da,
La Liga’da oynamak istiyordum.
Ama böyle bir teklif gelmemişti hiç.
2008’de Avrupa Şampiyonası’nda
yarı final oynadık. Fenerbahçe de
Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale
çıkmıştı. O dönemde Real Betis beni
istedi. Ben de kabul ettim. Çünkü
Fenerbahçe ile kontratımbitiyordu.
Real Betis’ten teklif gelince de ha-
yalimi gerçekleştirmiş oldum.
Genç Türk oyuncuların Avrupa’ya
gitmesi için ne önerirsiniz?
Bence genç oyuncular daha iyi
idman yapmalı. Dinlenmelerine çok
daha fazla önemvermeliler. İyi din-
lenmeliler. Profesyonelce yaşamalı-
lar. Yiyeceklerine dikkat etmeliler.
18-19 yaşındaki bazı oyuncular ha-
yatlarına çok dikkat etmiyor. Bu da
çok yazık oluyor. Çünkü genç yaş-
larda profesyonelce yaşamayı öğ-
renmek; bir futbolcu için gerçekten
çok önemli.
İspanya’dan sonra yeniden Türki-
ye’ye, Beşiktaş’a döndünüz. İki se-
zonda 35 maça çıktınız. Türkiye’nin
üç güzide kulübünde forma giymek
nasıl bir his?
Beşiktaş’tan teklif gelince çok
mutlu oldum. Ama Real Betis’te
büyük bir sakatlık yaşadım. Büyük
bir ameliyat oldum. Beşiktaş’ta
daha iyi oynamak isterdim ama ol-
madı. Yaşımda artık ilerlemişti. Sa-
katlık bana çok sıkıntı verdi. Yine de
Beşiktaş zamanlarımgüzel geçti.
Türkiye Kupası şampiyonluğu ya-
şadım. Arkadaşlık ortamı çok iyiydi.
Çok iyi bir yönetimimiz vardı. Daha
iyi oynamak isterdim ama maalesef
olmadı.
Başarılarla dolu aktif futbol hayatı-
nıza 2013 yılında eski kulübünüz
Olaria’da nokta koydunuz. Olaria’ya
transfer olma nedeniniz neydi? Bir
vefa borcunuz mu vardı?
Futbola orada başladımve bu yüz-
den orada bitirmek istedim. Evet, bir
vefa göstermek istedim. Jest yap-
“
“
“
“
“
Kesinlikle Fatih Terim
diyorum. Çünkü beni Millî
Takım’a seçtiği zaman
kendisinden çok şey
öğrendim. Motivasyon ve
taktik açısından kendisinden
birçok şey öğrendim.
Maç sonları pozisyonları
değerlendirmek için takımla
toplantı yapardı. Bence
komple bir teknik direktör.
Kariyerimin büyük
çoğunluğu burada geçti.
Bunun için belki Brezilya’da
forma giyemedim. Ama ben
Brezilya Millî Takımı’nda
forma giyemedimdiye
üzüntülü değilim. Türkiye’de
forma giydiğim için çok
mutluyum. Kendimi buraya
ait ve bağlı hissediyorum.
Avrupa Şampiyonası’nda
forma giymek rüyaydı benim
için. Ama bugün bile Almanya
maçını hatırladığım zaman
üzülüyorum. Çünkü omaçı
kazanabilir ve finale
çıkabilirdik. O sene gerçekten
çok iyiydik. Takım çok iyiydi.
Arkadaşlık çok iyiydi. Oyuncu
grubunun kalitesi çok
yüksekti.
Deplasmanda 1 puan aldık ve
rakibimiz grubun en iyi
takımlarından birisiydi.
Hırvatistanmaçını izledim.
Genç bir takımımız var.
İnancımız çok yüksek.
Oyuncular başarıyı çok
istiyor. İnşallah Türkiye,
Dünya Kupası’na gidecek ve
ben de turnuvaya gidip
takımımı bir taraftar olarak
destekleyeceğim.
Türkiye'de oynadığınız dönemin oyuncularından bir takım
yapsanız; kadroya kimleri koyardınız?
Çok zor bir soru... Başlayalım o zaman... Kaleci Rüştü...
Stoperde Luciano ve Lugano...
Sağ bek Gökhan Gönül, sol bek Roberto Carlos.
Ön liberoda Mehmet Topal. Diğer orta saha Emre Belözoğlu.
Sol açık Tuncay Şanlı veya Arda Turan. Tabii kî ortada Alex.
Santrfor ise Semih Şentürk.
Aurelio’nun 11’i
44
45
Türkiye sevdalısı Aurelio’nun
kolunda iki kızının adı
yazıyor: Ayla ve Aylin.