Previous Page  80-81 / 118 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 80-81 / 118 Next Page
Page Background

yapacağı merak konusuydu. Kulüp

yönetimi, takımı yeniden toparlaya-

bilecek isimolarak, İtalyan teknik

adamAntonio Conte’de karar kıla-

caktı. Conte, dünya futbolundaki

yeni nesil teknik direktörler ara-

sında yıldızı en çok parlayanlardan

birisiydi fakat İtalya’ya göre hayli

farklı bir futbol iklimine sahip olan

İngiltere’de ne yapacağı da mu-

amma sayılırdı.

Futbolculuk döneminde 13 sezon

boyunca Juventus forması giyen ve

futbolu da bu kulüpte bırakan Conte,

2006’da teknik direktörlüğe alt lig-

lerde yer alan Arezzo’da başlamış

fakat bu ilk tecrübesinde başarısız

olmuştu. Ardından 2007-2008

sezonunun ortalarında, o esnada

Serie B’de düşme hattında yer

alan Bari’nin başına geçen ve

bir buçuk sene içerisinde

takımını Serie A’ya taşıyan

genç teknik adam, bu sa-

yede yeni kariyerindeki

ilk başarısını da elde

etmişti. Ne var ki, bu

başarının da etkisiyle

başına geçeceği Ata-

lanta’da bir kez daha

hayal kırıklığı yaşa-

yan Conte, dördüncü iş

deneyimi olan Siena’da

bir kez daha takımını

Serie A’ya taşıyarak ken-

disini ispat etme noktasına

geliyor, bunun sonucunda da

2011-2012 sezonu için Juventus’un

başına geçiyordu.

Juventus’ta rekordan

rekora koştu

Conte göreve geldiğinde, Calciopoli

skandalı nedeniyle aldığı yaraları

henüz tam saramamış bir Juventus

vardı. Siyah-beyazlılar, ellerinden

alınan şampiyonluklar hesaba katıl-

madığında, en son sekiz sene önce

ligi zirvede tamamlamışlardı.

Conte’nin Juventus’un başında geçi-

receği dönem ise kulübün yeniden

şahlanışına sahne olacaktı. Görev-

deki ilk sezonunda takımı namağlup

şampiyonluğa taşıyan genç teknik

adam, sonraki iki sezonda da zirveyi

başkasına bırakmadı. Juventus bu

sezonlarda namağlup değildi belki

ama takımın topladığı puanlarda da

attığı gollerde de artış vardı. Hatta

2013-14 sezonunda Juventus 102

puanla şampiyon olarak Serie A’da

bu alandaki rekoru kırmıştı.

Conte’nin Juventus’ta beklentileri

karşılayamadığı yegane

alansa Avrupa ku-

paları olmuştu.

Özellikle son sezonunda Şampiyon-

lar Ligi’nde Galatasaray’a yenilerek

grubunda üçüncü olan Juventus,

Avrupa Ligi’ne geçiş yapmış fakat

kendi stadında oynanacak finale

çok yaklaşmasına karşın, yarı fi-

nalde Benfica’ya elenmişti. Sezon

sonundaysa Conte, 2014 Dünya

Kupası’nda ilk turda elenerek büyük

bir şok yaşayan İtalya Millî Takı-

mı’nın başına geçiyordu.

Yeni görevinde Conte’yi bekleyen

ilk sınav, EURO 2016 elemeleriydi.

Eleme gruplarında Hırvatistan,

Norveç, Bulgaristan, Azerbaycan ve

Malta’ya rakip olan İtalya, oynadığı

10maçın yedisini kazanıp üçünde

berabere kalarak grubunu lider ta-

mamlamış ve turnuvaya katılma

80

81

hakkını elde etmişti. Turnuvadaysa

ilk turda Belçika, İrlanda ve İsveç’le

aynı grupta yer alan GökMavililer,

ilk iki maçını kazanıp grup liderliğini

garantilemiş, sonmaçındaysa İrlan-

da’ya tek golle yenilmişti. Bunun

ardından çıktıkları ikinci turdaysa

İtalya, son iki turnuvanın şampiyonu

olan İspanya’yı 2-0mağlup ederek

adeta bir devrin kapandığını ilân

etti. Ancak İtalya, çeyrek finalde

Almanya’ya, 120 dakikası 1-1 sona

erenmücadelede penaltılarla teslim

olacaktı. Turnuva sonrasındaysa

Conte, Nisan ayında anlaşmaya

vardığı Chelsea’nin resmen başına

geçti.

Chelsea’nin bu yeni dönemde, bir-

kaç sene öncesine kadar sürdür-

düğü transfer çılgınlıklarını

tekrarlayıp tekrarlamayacağı me-

rakla bekleniyordu. Ancak Conte,

kadroda radikal değişiklikler yap-

maktansa, belli başlı birkaç noktaya

pahalı ama etkili transferler yap-

mayı tercih edecekti. Yaz başında

hücumhattını Marsilya’dan Michy

Batshuayi ile takviye eden, ardından

da orta sahasına Premier Lig’in

sürpriz şampiyonu Leicester

City’den N’Golo Kante’yi getiren

Maviler, transferin son günündeyse

eski stoperleri David Luiz’i PSG’den,

sol bek Marcos Alonso’yu da Fioren-

tina’dan alıyor ve bu dört transfer

için 120milyon sterline yakın para

harcıyordu.

Başlangıçta üç maç iyi,

üç maç kötü

Yenilenmiş kadrosuyla ligin ilkma-

çınaWest HamUnited karşısında

çıkan Chelsea, zorlanmasına karşın

Diego Costa’nın son dakikada attığı

golle rakibini 2-1 mağlup ediyor ve

sezona galibiyetle giriyordu. Takım

bir sonraki hafta daWatford deplas-

manında geri düşmesine karşın son

10 dakikada bulduğu gollerle skoru

lehine çevirip sahadan yine 2-1’lik

skorla ayrılmayı başaracaktı.

Üçüncü haftadaki 3-0’lık Burnley

galibiyetiyse, Conte’nin yavaş yavaş

işleri yoluna koyduğuna işaret sayı-

labilirdi. Nihayetinde takım, 41 haf-

talık aranın ardından ligde yeniden

liderlik koltuğuna kavuşmuştu.

Ancak üç maçlık bu galibiyet serisi

sonrasında verilenmillî maç arası,

Chelsea’ye pek yaramayacaktı.

Aranın ardından çıktığı ilkmaçında

Swansea City deplasmanında 2-1

geriye düştüğümaçta bir puanı

bitime dokuz dakika kala Diego

Costa’nın attığı golle kurtaran

Chelsea, bir sonraki maçtaysa kendi

sahasında Liverpool’a 2-1’le boyun

eğerek sezonun ilk yenilgisini

alıyordu. Ardından Arsenal deplas-

manına çıkan Maviler, buradaysa

3-0mağlup olarak ağır bir darbe

yiyecekti. Takım ligde sekizinci

sıraya gerilemişti ve geçen sezonki

olumsuz tablonun bir benzeri

yaşanmaktaydı.

Müthiş galibiyet serisi

Ne var ki üç maçlık bu düşüş sonra-

sında Conte’nin öğrencileri muhte-

şembir yükseliş evresine girecekti.

İlk olarak Hull City’yi deplasmanda

2-0 yenen Maviler, ardından da iç

sahada Leicester City engelini zor-

lanmadan 3-0’la aştı. Bir sonraki

maçtaysa Chelsea artık ne kadar

iddialı olduğunu herkese ispatlaya-

caktı. Stamford Bridge’de Manches-

ter United’ı konuk ettikleri

karşılaşmada henüz ilk dakika

içinde Pedro ile öne geçen Londra

ekibi, 21’de Gary Cahill ile farkı ikiye

çıkartırken ikinci yarının ortala-

rında Hazard ve Kante ile birer gol

daha buluyor ve sahadan 4-0’lık

etkileyici bir galibiyetle ayrılıyordu.

Sonraki maçında Southampton’ı

deplasmanda Hazard ve Costa’nın