Previous Page  82-83 / 118 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 82-83 / 118 Next Page
Page Background

golleriyle 2-0 yenen Chelsea, ardın-

dan Londra’da ligin güçlü ekiplerin-

den Everton’ı gole boğuyor ve

5-0’lık galibiyetle hanesine üç puan

daha yazdırıyordu. Ardından Midd-

lesbrough deplasmanından da tek

gollü bir galibiyet çıkaran Maviler,

böylece üst üste altıncı maçını da

gol yemeden kazanmış oluyordu.

Yakalanan bu galibiyet serisiyle

birlikte Chelsea, liderlik koltuğuna

da yeniden kurulmuştu.

26 Kasım’da Tottenham ile Stamford

Bridge’de oynanacakmaç, sezonun

en kritik dönemeçlerinden birisiydi.

Maç öncesinde Chelsea 28 puanla

ilk, Tottenham ise 24 puanla beşinci

sıradaydı. İki ekibin arasında da Li-

verpool, Manchester City ve Arse-

nal sıralanıyordu. Karşılaşmadan

çıkabilecek her türlü sonuç,

zirvedeki hesapları değiştirecek

türdendi. Mücadelede ilk golü 11.

dakikada Eriksen ile Tottenhambu-

lurken Chelsea ilk yarının sonunda

Pedro ile beraberliği yakalıyordu.

İkinci yarının başlarında da Moses,

Chelsea’yi öne geçiren golü attı ve

maç da 2-1 Mavilerin lehine sona

erdi.

Bumaçtan bir hafta sonra Chelsea

daha da zorlu bir viraja giriyordu.

Manchester City deplasmanına çı-

kacaklardı ve rakiplerinin sadece

bir puan önündelerdi. Bir puan geri-

lerinde bekleyen bir başka takımda

Liverpool’du ve bumaçın skoruna

göre ligin zirvesini Liverpool da ele

geçirebilirdi. Maçın ilk yarısının so-

nunda Gary Cahill’in kendi ağlarını

havalandırması neticesinde 1-0 ge-

riye düşen Chelsea, ikinci yarıda çok

hızlı ve ani ataklara çıkarak rakibini

sersemletiyor ve bu sayede Costa,

Willian ve Hazard imzalı üç golle

3-1’lik galibiyete uzanıyordu. Aynı

hafta Liverpool’un da Bournemouth

deplasmanında 4-3 kaybetmesi

sonrasında Chelsea’yi üç puan geri-

den izleyen Arsenal ikinci sıraya

yükselecekti ve Chelsea artık şam-

piyonluğun en büyük adayı oldu-

ğunu iyice hissettirmeye başlamıştı.

Manchester City zaferini, üçü de tek

golle elde edilenWest Bromwich,

Sunderland ve Crystal Palace galibi-

yetleri takip ederken, Noel önce-

sinde Chelsea’nin serisi 11 maça

çıkıyordu. Mavilerin, ikinci sıradaki

Liverpool ile arasında da altı puan

fark olmuştu. 26 Aralık’ta Bourne-

mouth engeli de 3-0’lık skorla geçi-

lirken, yılın son gününde Stoke City

de 4-2 mağlup edilecek, galibiyet

serisi de 13 maça çıkacaktı. Antonio

Conte ise Ekimve Kasım’dan sonra

Aralık’ta da Premier Lig’de ayın

teknik direktörü seçiliyor ve bu

ödüle üç ay üst üste lâyık görülen

ilk teknik adam oluyordu.

Zirvede tek başına

Chelsea’nin galibiyet serisi,

4 Ocak’ta Tottenham ile bu kez

White Hart Lane’de oynadıkları

maçta aldıkları 2-0’lık skorla son

buluyordu. Yine de Chelsea, bumağ-

lubiyete rağmen beş puanlık farkla

zirvedeki yerini korumaktaydı. Bu

mağlubiyetin yaralarını ertesi hafta

Leicester City’yi deplasmanda 3-0

yenerek saran Chelsea, bir sonraki

hafta da Hull City’yi 2-0mağlup edi-

yor ve bu periyotta takipçilerinin de

puan kayıpları yaşaması sayesinde

ikinci sıradaki Arsenal’in sekiz puan

önünde, zirvede yalnız kalıyordu.

31 Ocak’a gelindiğinde, Chelsea bu

kez Liverpool deplasmanına çıkı-

yordu. Maviler zorlumücadelenin

ilk yarısını David Luiz’in golüyle 1-0

önde kaparken ikinci yarıdaWijnal-

dum’un golüne engel olamasa da en

azından sahadan 1-1’lik beraberlikle

ayrılıyordu. Üstelik haftaya ikinci

sırada giren Arsenal de evinde

Watford karşısında sürpriz bir

mağlubiyet almıştı ve böylece

Chelsea zirvede dokuz puanlık bir

avantajın sahibi haline gelmişti.

Liverpool maçından sadece dört

gün sonra Chelsea bu kez kendi sa-

hasında Arsenal ile karşılaşıyordu

ve Mavilerin bumaçtan alacağı bir

galibiyet, aynı zamanda Arsenal’in

de yarışta tamamen devre dışı bıra-

kılması anlamına geliyordu. Chelsea

maçın 13. dakikasında Marcos

Alonso ile 1-0 öne geçerken, ikinci

yarının başlarında Hazard ile farkı

ikiye çıkarıyor, bitime beş dakika

kala da Fabregas ile rakibine son

darbeyi indiriyordu. Duraklamalarda

Giroud’dan gelen golse skoru belir-

ledi ve Chelsea 3-1’lik galibiyetle

Arsenal’i dördüncü sıraya iterken

Tottenham ile arasındaki dokuz

puanlık farkı da korumuş oldu.

Conte’nin öğrencileri bundan bir

sonraki hafta Burnley ile deplas-

manda 1-1 berabere kalsalar bile,

Tottenham’ın da Liverpool’a yenil-

mesi sonucunda zirvede yine de

sekiz puanlık bir avantaja sahipti.

Öte yandan Chelsea, ara transfer

döneminde kadrosuna herhangi bir

takviyede bulunmaya çalışmazken,

yeterince forma şansı bulamayan üç

önemli ismiyle de yollarını ayırdı.

Brezilya Millî Takımı’nda da oynayan

Oscar, Çin’in Shanghai SIPG kulü-

büne tam 60milyon sterlin karşılı-

ğında transfer olurken, Nijeryalı

Jon Obi Mikel de bir başka Çin

kulübü olan Tianjin TEDA’ya gitti.

Savunmadaki tecrübeli isim

Branislav Ivanovic ise Rusya’nın

Zenit kulübü tarafından transfer

edildi. Böylece Chelsea’nin bu sezon

için net transfer harcaması da 20

milyon sterlinin altına düşmüş oldu

ki bu, gelecek sezon Şampiyonlar

Ligi’ne geri dönecek olmanın şere-

fine Abramovich’in kesenin ağzını

iyice açacağına dair bir işaret olarak

da yorumlanabilir.

Üçlü savunmayı

yeniden parlattı

Chelsea’nin bu çıkışında en çok dik-

kat çeken noktalardan biriyse, Con-

te’nin taktiksel tercihleri… Chelsea,

başta Mourinho dönemleri olmak

üzere son yıllarda genellikle 4-2-3-1

ile 4-3-3 arasında değişen varyas-

yonları sahaya yansıtmaktaydı.

Ancelotti’nin görev yaptığı dönemde

4-3-1-2 ve 4-4-2 varyasyonlarını

da kullanmışlardı. Conte’nin gelişi-

nin ardındansa 3-5-2 ve onun de-

fansif varyantı olan 5-3-2 ile ofansif

varyantı 3-3-4’ü kullanmaya başla-

yan Chelsea, bunun yanı sıra 3-4-3

dizilişine de sık sık başvurmaktan

kaçınmadı.

Premier Lig’de takımların büyük

çoğunluğunun hep dörtlü savunma

anlayışını benimsemesi, Chelsea’nin

ise üçlü savunmayla oynayarak

ligde açık ara zirvede yer alıyor

olması, yıllar sonra belki de futbol-

daki taktiksel değişimlerin tarihi

anlatılırken önemli bir kilometre

taşı olarak bile gösterilecektir.

Böyle bir durumda Conte de elbette

bu değişiminmimarı olarak kabul

edilecek. Aslında sırf bu ihtimal bile,

İtalyan teknik adamın İngiltere’de

yapmakta olduğu işlerin ne denli

önemli olduğunu anlatmak açısın-

dan fazlasıyla yeterli.

Bireysel performansları da

arttırdı

Conte’nin başarısının sadece tak-

tiksel beceriye indirgenmesi ise

kendisine yapılacak büyük bir hak-

sızlık olacaktır. Zira kendisinin en

çok ön plana çıkan yönlerinden biri,

oyuncuların bireysel performansını

en üst seviyeye çekmesi ve hiç

beklenmedik isimleri, alışılmadık

rollerde parlatarak onlardan verim

alabilmesi…

Örnek vermek gerekirse, bu sezon

özellikle 13 maçlık galibiyet serisinin

yakalandığı dönemde ağırlıklı ola-

rak uyguladıkları 3-4-3’ün sağ ve

sol kanatlarına bakalım. Bu sis-

temde sağ kanat Victor Moses’a,

sol kanat da Marcos Alonso’ya

emanet edildi. Moses, beş yıl önce

Chelsea’ye, 21 yaşındaki bir kanat-

forvet oyuncusu olarakWigan’dan

transfer edilmişti. Ancak Nijeryalı

oyuncu, ilk sezonunda beklentileri

karşılayamamış ve sonraki üç se-

zonu sırasıyla Liverpool, Stoke City

veWest Ham’da kiralık olarak ge-

çirmişti. Bu sezon ise Moses, bek-

lenmedik bir biçimde Conte’nin

vazgeçilmez isimlerinden biri oldu.

Üstelik sahada da bugüne kadar pek

oynamadığı bir role soyunmasına

rağmen. Genellikle sağ açıkta veya

forvette görev yapmaya alışmış bir

oyuncu, bütün sağ koridoru kullan-

maya başlamıştı ve kısa sürede de-

fansif görevlerine de gayet iyi

82

83

Victor Moses ve Marcos Alonso