Previous Page  82-83 / 156 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 82-83 / 156 Next Page
Page Background

gidebildiği için oldukça yıpratıcı bir

meslek olduğunu söylüyordu. Ben

de futbola stoper olarak başlamış-

tım. Kaleciliğe geçişimondan sonra

oldu. Kalede kendimi daha başarılı

görüyor ve kalecilik yapmak isti-

yordum açıkçası. Ancak babam

benim tercihlerime hiçbir zaman

karışmadı. Kararımne olursa olsun

bana hep destek verdi.

Stoperlikten kaleciliği geçisin

nasıl oldu?

Futbola Bucaspor’un spor okulunda

başladım. Şimdiki kulübüm olan Al-

tınordu’nun başkanı Seyit Mehmet

Özkan, o dönemde Bucaspor’un

başındaydı. İlk dönemler stoper

oynuyordum. Elit takıma kadar da

yükseldim stoper pozisyonunda.

Bir turnuvadaki maçımızda penaltı

atışları yapılacaktı ve kalecimiz

sakatlanmıştı. Ben de kaleciliğe

yatkınlığımolduğunu biliyordumve

penaltı atışları için gönüllü olarak

kaleye geçmek istedim. Birkaç pe-

naltı atışını kurtardım. Bunun üze-

rine altyapıdaki hocalarımız kaleci

olarak oynatmaya başladı beni.

10-11 yaşındaydım. Daha sonra

maçlarımızı izlemeye gelen aka-

demi hocaları tarafından beğenil-

dimve akademiye çağrıldım. Daha

sonra da başkanımız Seyit Mehmet

Özkan’ın Altınordu Kulübü’nün baş-

kanı olması ve Bucaspor’un altya-

pısını buraya taşımasıyla birlikte

şimdiki kulübüme geçiş yaptım.

Altınordu, genç oyuncu gelişimine

son derece önemveren ve Türk

futboluna yeni yetenekler kazan-

dıran bir kulüp. Bu kulübün oyun-

cusu olarak, kulübünün felsefesini

nasıl tanımlarsın? Bu yapının,

senin gelişimine nasıl etkisi oldu?

Altınordu, bir hayat okulu gibi. Hem

futbolu bize meslek olarak gösterip,

mesleğimizde gelişmemiz sağlanı-

yor hemde futbol dışı sosyal aktivi-

telerin yanı sıra yabancı dil dersleri

gibi konularda eğitimveriliyor.

Satranç dersleri alıyoruz mesela.

Bazen topluca sinema ve tiyatrolara

götürüyor eğitimcilerimiz. Bu gibi

aktiviteler de kişisel gelişimimize

katkıda bulunuyor.

Nisan ayında, henüz 17 yaşına

girmemişken TFF 1. Lig’de

Altınordu’nun kalesini korudun…

Sene başında U21 Ligi’nde oyna-

maya başladım. İkinci yarıdan itiba-

ren de TFF 1. Lig’de mücadele eden

Altınordu’nun A Takımı’nda kad-

roya girmeye başladım. U21 Ligi’nde

açık ara liderdik ve takım iyi oldu-

ğundan ötürümaçlarda bana fazla

top gelmiyordu açıkçası. Buna rağ-

men kulübün de anlayışı olarak ho-

calarımbana güvendi ve A takımda

antrenmana çıkma sansı verdi. TFF

1. Lig’deki ilkmaçıma da 19 Nisan

2017’de Boluspor karşısında çıktım.

Evimizde oynadığımız maçı 2-0 ka-

zandık. Sonraki hafta da Balıkesir-

spor ile deplasmanda 1-1 berabere

kaldığımız maçta forma giydim.

Böylelikle, 17 yaşımı doldurmaya bir

ay kala profesyonel ligde iki maçta

sahada yer almış oldum. Sezonun

en kritik döneminde, bana güvenip

iki maçta kaleye koydu hocalarımız.

Bu da benim özgüvenimi arttırdı

tabiî ki. Desteklerinden ötürü

kendilerine teşekkür ediyorum.

Bumaçların ardından da U17

Avrupa Şampiyonası Finalleri

hazırlıkları için Millî Takımkampına

katıldım.

İlk profesyonel maçında neler

hissettin peki?

Çok farklı duygular yaşadım o

maçta. Benim için oldukça özel bir

karşılaşmaydı. İlk yarı, sahanın

içinde değildim sanki (gülüyor).

İkinci yarıda ise psikolojik olarak

alıştım. Bahsettiğimgibi, hocaları-

mız da maç öncesi ve maç sırasında

çok destek verdi bana. O yüzden

heyecanlıydım ama hiç stres

yaşamadımdiyebilirim.

Kalesini koruduğun U17 Millî Ta-

kımı, Avrupa Şampiyonası’nda yarı

final oynadı ve aynı zamanda da

Ekim’deki U17 Dünya Kupası

Finalleri’ne yükseldi. Sana göre bu

başarının nedenleri neler?

Takımdaki arkadaşlık oldukça iyi.

Adeta bir okul havası var takımı-

mızda diyebilirim. Kamp olarak

sadece Millî Takım’da beraber

olmamıza rağmen, kulüplerimizde

olduğumuz günlerde de tüm arka-

daşlarımızla sürekli konuşuyoruz.

Deplasmanlara gittiğimizde

görüşme fırsatı bulabilirsek, görüş-

meye çalışıyoruz. Dolayısıyla, birbi-

rimizi çok iyi tanıyor ve anlıyoruz.

zaman basketbol oynamayı

hiç bırakmak istememiştim.

Birkaç ay futbolla basketbolu

bir arada götürdümo yüzden.

Hâlâ boş zamanlarımda bas-

ketbol oynarım. Daha sonra

futbola daha çok yeteneğim

olduğu anlaşılınca, futbol oy-

namaya devam ettim. Babam

futbol oynamama çok destek

veriyordu ama kaleci olmamı

hiç istemiyordu başta. Kaleci-

lerin sahadaki en baskı altın-

daki kişiler olduğunu ve

kaleci bir hata yaptığı zaman,

tüm takımın emekleri boşa

82

83

Annem, lisanslı bir atletmiş.

Babamda kaleciymiş ve

İzmirspor’da oynamış. İsmi

Hüseyin Özer. AğabeyimNihat

Cemre Özer de profesyonel olarak

basketbol oynuyor. Karşıyaka ve

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde

oynamıştı. Şimdi Yaşar

Üniversitesi’nde forma giyiyor.

Sporla tanışmam, 6-7 yaşında

jimnastik ve yüzmeyle oldu.

Daha sonra bir süre basketbol da

oynadım. Hatta futbola başladığım

zaman basketbol oynamayı hiç

bırakmak istememiştim. Futbola

daha çok yeteneğim olduğu

anlaşılınca, futbol oynamaya

devam ettim.

İlk dönemler stoper oynuyordum.

Bir turnuvadaki maçımızda penaltı

atışları yapılacaktı ve kalecimiz

sakatlanmıştı. Gönüllü olarak

kaleye geçmek istedim. Birkaç

penaltı atışını kurtardım. Bunun

üzerine altyapıdaki hocalarımız

beni kaleci olarak oynatmaya

başladı.

Adeta bir okul havası var

takımımızda. Birbirimizi çok iyi

tanıyor ve anlıyoruz. Başarımız

tesadüfî veya sürpriz değil. İyi bir

jenerasyona sahibiz. Hırvatistan’da

hatalarımızdan ders de aldık.

Dünya Kupası’na şampiyonluk

hedefiyle gideceğiz.

Manuel Neuer’i beğeniyle takip

ediyorum. Özgüveni beni her

zaman çok etkilemiştir. Daima

disiplinlidir. Bunu için de basit

hatalar yapan bir kaleci değil.

Ayrıca, bazen ileriye çıkıp

savunmada kademeye giriş

özelliğinin olmasını da kendime

çok yakın buluyorum.