![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0042.jpg)
gidebildiği için oldukça yıpratıcı bir
meslek olduğunu söylüyordu. Ben
de futbola stoper olarak başlamış-
tım. Kaleciliğe geçişimondan sonra
oldu. Kalede kendimi daha başarılı
görüyor ve kalecilik yapmak isti-
yordum açıkçası. Ancak babam
benim tercihlerime hiçbir zaman
karışmadı. Kararımne olursa olsun
bana hep destek verdi.
Stoperlikten kaleciliği geçisin
nasıl oldu?
Futbola Bucaspor’un spor okulunda
başladım. Şimdiki kulübüm olan Al-
tınordu’nun başkanı Seyit Mehmet
Özkan, o dönemde Bucaspor’un
başındaydı. İlk dönemler stoper
oynuyordum. Elit takıma kadar da
yükseldim stoper pozisyonunda.
Bir turnuvadaki maçımızda penaltı
atışları yapılacaktı ve kalecimiz
sakatlanmıştı. Ben de kaleciliğe
yatkınlığımolduğunu biliyordumve
penaltı atışları için gönüllü olarak
kaleye geçmek istedim. Birkaç pe-
naltı atışını kurtardım. Bunun üze-
rine altyapıdaki hocalarımız kaleci
olarak oynatmaya başladı beni.
10-11 yaşındaydım. Daha sonra
maçlarımızı izlemeye gelen aka-
demi hocaları tarafından beğenil-
dimve akademiye çağrıldım. Daha
sonra da başkanımız Seyit Mehmet
Özkan’ın Altınordu Kulübü’nün baş-
kanı olması ve Bucaspor’un altya-
pısını buraya taşımasıyla birlikte
şimdiki kulübüme geçiş yaptım.
Altınordu, genç oyuncu gelişimine
son derece önemveren ve Türk
futboluna yeni yetenekler kazan-
dıran bir kulüp. Bu kulübün oyun-
cusu olarak, kulübünün felsefesini
nasıl tanımlarsın? Bu yapının,
senin gelişimine nasıl etkisi oldu?
Altınordu, bir hayat okulu gibi. Hem
futbolu bize meslek olarak gösterip,
mesleğimizde gelişmemiz sağlanı-
yor hemde futbol dışı sosyal aktivi-
telerin yanı sıra yabancı dil dersleri
gibi konularda eğitimveriliyor.
Satranç dersleri alıyoruz mesela.
Bazen topluca sinema ve tiyatrolara
götürüyor eğitimcilerimiz. Bu gibi
aktiviteler de kişisel gelişimimize
katkıda bulunuyor.
Nisan ayında, henüz 17 yaşına
girmemişken TFF 1. Lig’de
Altınordu’nun kalesini korudun…
Sene başında U21 Ligi’nde oyna-
maya başladım. İkinci yarıdan itiba-
ren de TFF 1. Lig’de mücadele eden
Altınordu’nun A Takımı’nda kad-
roya girmeye başladım. U21 Ligi’nde
açık ara liderdik ve takım iyi oldu-
ğundan ötürümaçlarda bana fazla
top gelmiyordu açıkçası. Buna rağ-
men kulübün de anlayışı olarak ho-
calarımbana güvendi ve A takımda
antrenmana çıkma sansı verdi. TFF
1. Lig’deki ilkmaçıma da 19 Nisan
2017’de Boluspor karşısında çıktım.
Evimizde oynadığımız maçı 2-0 ka-
zandık. Sonraki hafta da Balıkesir-
spor ile deplasmanda 1-1 berabere
kaldığımız maçta forma giydim.
Böylelikle, 17 yaşımı doldurmaya bir
ay kala profesyonel ligde iki maçta
sahada yer almış oldum. Sezonun
en kritik döneminde, bana güvenip
iki maçta kaleye koydu hocalarımız.
Bu da benim özgüvenimi arttırdı
tabiî ki. Desteklerinden ötürü
kendilerine teşekkür ediyorum.
Bumaçların ardından da U17
Avrupa Şampiyonası Finalleri
hazırlıkları için Millî Takımkampına
katıldım.
İlk profesyonel maçında neler
hissettin peki?
Çok farklı duygular yaşadım o
maçta. Benim için oldukça özel bir
karşılaşmaydı. İlk yarı, sahanın
içinde değildim sanki (gülüyor).
İkinci yarıda ise psikolojik olarak
alıştım. Bahsettiğimgibi, hocaları-
mız da maç öncesi ve maç sırasında
çok destek verdi bana. O yüzden
heyecanlıydım ama hiç stres
yaşamadımdiyebilirim.
Kalesini koruduğun U17 Millî Ta-
kımı, Avrupa Şampiyonası’nda yarı
final oynadı ve aynı zamanda da
Ekim’deki U17 Dünya Kupası
Finalleri’ne yükseldi. Sana göre bu
başarının nedenleri neler?
Takımdaki arkadaşlık oldukça iyi.
Adeta bir okul havası var takımı-
mızda diyebilirim. Kamp olarak
sadece Millî Takım’da beraber
olmamıza rağmen, kulüplerimizde
olduğumuz günlerde de tüm arka-
daşlarımızla sürekli konuşuyoruz.
Deplasmanlara gittiğimizde
görüşme fırsatı bulabilirsek, görüş-
meye çalışıyoruz. Dolayısıyla, birbi-
rimizi çok iyi tanıyor ve anlıyoruz.
zaman basketbol oynamayı
hiç bırakmak istememiştim.
Birkaç ay futbolla basketbolu
bir arada götürdümo yüzden.
Hâlâ boş zamanlarımda bas-
ketbol oynarım. Daha sonra
futbola daha çok yeteneğim
olduğu anlaşılınca, futbol oy-
namaya devam ettim. Babam
futbol oynamama çok destek
veriyordu ama kaleci olmamı
hiç istemiyordu başta. Kaleci-
lerin sahadaki en baskı altın-
daki kişiler olduğunu ve
kaleci bir hata yaptığı zaman,
tüm takımın emekleri boşa
“
“
“
“
“
82
83
Annem, lisanslı bir atletmiş.
Babamda kaleciymiş ve
İzmirspor’da oynamış. İsmi
Hüseyin Özer. AğabeyimNihat
Cemre Özer de profesyonel olarak
basketbol oynuyor. Karşıyaka ve
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde
oynamıştı. Şimdi Yaşar
Üniversitesi’nde forma giyiyor.
Sporla tanışmam, 6-7 yaşında
jimnastik ve yüzmeyle oldu.
Daha sonra bir süre basketbol da
oynadım. Hatta futbola başladığım
zaman basketbol oynamayı hiç
bırakmak istememiştim. Futbola
daha çok yeteneğim olduğu
anlaşılınca, futbol oynamaya
devam ettim.
İlk dönemler stoper oynuyordum.
Bir turnuvadaki maçımızda penaltı
atışları yapılacaktı ve kalecimiz
sakatlanmıştı. Gönüllü olarak
kaleye geçmek istedim. Birkaç
penaltı atışını kurtardım. Bunun
üzerine altyapıdaki hocalarımız
beni kaleci olarak oynatmaya
başladı.
Adeta bir okul havası var
takımımızda. Birbirimizi çok iyi
tanıyor ve anlıyoruz. Başarımız
tesadüfî veya sürpriz değil. İyi bir
jenerasyona sahibiz. Hırvatistan’da
hatalarımızdan ders de aldık.
Dünya Kupası’na şampiyonluk
hedefiyle gideceğiz.
Manuel Neuer’i beğeniyle takip
ediyorum. Özgüveni beni her
zaman çok etkilemiştir. Daima
disiplinlidir. Bunu için de basit
hatalar yapan bir kaleci değil.
Ayrıca, bazen ileriye çıkıp
savunmada kademeye giriş
özelliğinin olmasını da kendime
çok yakın buluyorum.