25
24
Nitekim bugünkü Ukrayna sınırları içerisinde yer alan
şehirler içerisinde futbolun ilk oynandığı yer de o dönemlerde
Avusturya-Macaristan sınırları içerisinde bulunan Lviv
şehriydi. 14 Temmuz 1894 tarihinde oynanan bu ilk maç, Sokil
adlı bir spor kulübünün organize ettiği bir gösteri maçıydı.
Müsabaka, bir spor şenliği esnasında futbolun tanıtımı
amacıyla oynanmıştı ve ilk golü atanın galip geleceği şekilde
kurallandırılmıştı. Bunun neticesinde de sadece altı dakika
sürmüştü. Aynı dönemde yine Lviv’de bölgesel bir futbol
federasyonu da kurulmuştu fakat bu kurumun, ülke
futbolunun gelişimine önemli bir katkı yaptığını söylemek
bir hayli güç.
Ukrayna’da futbolun gelişmesi, ülkenin 1922 yılında
Sovyetler Birliği bünyesine katılmasından sonra mümkün
olacaktı. Sosyalist rejim, beden terbiyesine büyük önem
vermekteydi ve bunun sonucunda devlet spor alanında da
ciddi bir yapılanma içerisine gidecek, tabiî bunu da doğrudan
yönetecekti. Takımların, kendi yağlarında kavrulmalarının
hayli zor olduğu fakir bir ülkede böylesine tepeden bir
desteğin sağlanması da elbette futbolun çok daha hızlı bir
şekilde gelişmesine ön ayak olacaktı.
SSCB’de devletin kurduğu organizasyonun işleyiş biçimiyse
genellikle Rusya haricindeki cumhuriyetlerde bir takımın
seçilmesi ve bölgedeki futbolun o takımın öncülüğünde
geliştirilmesine dayalıydı. Bu bakımdan, Ukrayna’da futbolun
lokomotifi olması için, 13 Mayıs 1927 yılında kurulan Dinamo
Kiev takımı seçilmişti. SSCB dağılana kadar Ukrayna’da
futbol adına ne kadar olumlu gelişme yaşandıysa, bunların
neredeyse hepsinde Dinamo’nun imzası olacaktı.
Yine de Dinamo Kiev’in, Rusya menşeili kulüpler arasından
sıyrılıp Sovyet futbolunun zirvesine yerleşebilmesi uzun bir
süre alacaktı. Öyle ki 1960’lara kadar Sovyet ligindeki
şampiyonluklarda sadece Moskova takımlarının imzası
bulunacaktı. Fakat bu zincirin kırılmasını da yine Dinamo
Kiev’den başkası başaramayacaktı.
İlk yükseliş emareleri
Ukrayna futbolunun Sovyet futbolu içindeki yükselişi için
milat olarak kabul edilebilecek yılsa 1961’di. O yıl Dinamo
Kiev, Sovyet Ligi’nde tarihinin ilk şampiyonluğuna ulaşırken,
Sovyet Kupası’nı da, o günkü adıyla Stalino, bugünkü adıyla
Donetsk şehrinden çıkan mütevazı bir takım, Shakhtar
müzesine götürmüştü. Shakhtar, bu başarısını ertesi sezon
da tekrarlarken, Dinamo Kiev ise 1966-68 yılları arasında üç
sene üst üste ligi şampiyonlukla tamamlayacaktı. Dinamo
ayrıca 1964 ve 1966’da Sovyet Kupası’nı da kazanan taraf
oluyordu. 1969’daysa Lviv şehrinden Karpaty takımı Sovyet
Kupası’nı kazanarak Ukrayna’yı onurlandıran bir diğer ekip
olmayı başaracaktı.
Ve Lobanovski iş başında
Ukrayna futbolunun Sovyet futbolu içerisindeki ağırlığı,
1970’lerde iyice artacaktı. Bundaki en büyük paysa, bugün
artık tüm zamanların en önemli teknik adamları arasında
gösterilmekte olan Valeri Lobanovski’ye ait olacaktı.
Lobanovski, 1974 başında Dinamo’da göreve başlamadan
önce takım 1971’de bir lig şampiyonluğu daha kazanmış ve
iyiden iyiye kendisini ülkenin en iyi birkaç takımından biri
olarak kabul ettirir hale gelmişti. Fakat Lobanovski, elde
edilen başarıların SSCB topraklarıyla sınırlı kalmasını
istemiyor ve Dinamo’nun, bütün dünyanın saygı duyduğu bir
takıma dönüşmesini amaçlıyordu. Bunun için de öncelikle
çalışma metotlarının bilimsel bir biçimde geliştirilmesi
üzerinde duracaktı.
Lobanovski, genç bir akademisyen olan Anatoli Zelentsov’u
yardımcılığına getirmişti ve ikili, öncelikle fiziksel açıdan en
fit oyuncuların nasıl geliştirilebileceğine dair antrenman
metotları üzerinde duruyordu. Ayrıca maçlarla ilgili de
döneminin çok ötesinde istatistik çalışmalarında
bulunuyorlar ve buradan elde ettikleri verileri de yeni
taktikler geliştirmede kullanıyorlardı. Sonuçta son derece
dinamik ve taktiksel açıdan farklı oyun anlayışlarını bir
potada eritmeyi başaran bir ekip ortaya çıkmıştı.
Bu yeni Dinamo Kiev, ilk sezonunda hem ligi hem de kupayı
kazanırken, ikinci sezonunda Kupa Galipleri Kupası’nda
zafere ulaşacak ve Avrupa’da kupa kazanan ilk Sovyet
takımı olma onuruna da erişecekti. Final yolunda sırasıyla
CSKA Sofya, Eintracht Frankfurt, Bursaspor ve PSV
Eindhoven’ı deviren Dinamo, finalde de Macar temsilcisi
Ferençvaroş’u 3-0’la geçmeyi başararak kupaya uzanmıştı.
Dinamo’nun Avrupa başarısı bununla da sınırlı kalmayacaktı.
Sovyetler Birliği, özellikle
1950’lerden itibaren dünya
futbolunda önemli bir güce
dönüşmeye başlamış ve
dağıldığı 1991’e kadar da bu
konumunu korumuştu.
1960’ta Avrupa şampiyonu
olan, 1964, 1972 ve 1988’de de
Avrupa Şampiyonası’nda final
oynayan SSCB, 1966 Dünya
Kupası’nı da dördüncülükle
tamamlamayı başarmıştı.
Sovyet futbolunun, Rusya ile
birlikte belkemiğini oluşturan iki güçten biri de Ukrayna’ydı.
Ancak SSCB’nin dağılması sonrasında Rusya nasıl EURO
2008’deki yarı final hariç futbolda aradığını bir türlü
bulamadıysa, Ukrayna da 2006 Dünya Kupası’ndaki çeyrek
final dışında bugüne dek ciddi bir başarı elde edebilmiş değil.
Son olarak, 24 takımın boy gösterdiği EURO 2016’da oynadığı
üç maçı da kaybeden ve bu karşılaşmalarda tek bir gol bile
kaydedemeyen Ukrayna, 24 katılımcı arasında en kötü
performansa sahip takım konumuna düştü. 2012’de de iki ev
sahibinden biri olduğu Avrupa Şampiyonası’nda yine gruptan
çıkma başarısını gösteremeyen Ukrayna, artık bir şekilde
şeytanın bacağını kırmak istiyor belki ama bunun nasıl
olacağı da meçhul.
Ukrayna, SSCB’nin dağılması sonrasında en iyi
jenerasyonunu 1990’ların sonunda yakalamıştı. Andriy
Shevchenko ve Sergei Rebrov’un başını çektiği o oyuncu
grubunun çoğu Dinamo Kiev kökenliydi ve 1999 yılında
Dinamo’nun Şampiyonlar Ligi’nde yarı final oynaması, hatta
finali kıl payıyla kaçırması sonrasında da yakın gelecekte
Ukrayna Millî Takımı’nın da uluslararası düzeyde çok büyük
işler başarabileceğine dair beklentiler bir hayli artmıştı.
Fakat biraz önce de söylendiği gibi bu beklentiler sadece
2006 Dünya Kupası’nda kısmen karşılık buldu. Bunun
haricinde başka Dünya Kupası’na katılamayan Ukrayna,
Avrupa Şampiyonaları’ndaysa henüz ilk turdan ötesini
görmeyi başaramadı.
Futbolun geç filizlendiği topraklar
Geçmişe bakıldığında, Ukrayna ile ilgili dikkat çeken ilk
ayrıntılardan biri, birçok Avrupa ülkesine kıyasla futbolla geç
tanışmış olması… Tabiî bunda, 19. yüzyılda Ukrayna
topraklarının büyük bölümüne sahip olan Çarlık Rusyası’nın
futbolu kıtada en geç ithal eden ülkelerden biri olmasının da
payı büyüktü.
Lobanovski’li
yılların özlemi
içerisinde
Ukrayna Futbolu
Ukrayna’yı önce SSCB
içerisinde, sonra da Avrupa
çapında önemli bir futbol gücü
haline getiren kişi, Valeri
Lobanovski’ydi. Ancak
2002’de hayatını kaybeden
Lobanovski sonrasında
Ukrayna futbolu, 2006 Dünya
Kupası haricinde hiç de
arzuladığı noktalara ulaşmayı
başaramadı.
Dinamo Kiev