dukça ilginç bir andı…”
Atatürk sevgisi
Tecrübeli futbol adamı iki yıllık
İtalya macerasının ardından Gala-
tasaray’a geri döner. Ardından 1955
yılında da aktif futbol yaşantısına
Galatasaray’da nokta koyar. 1948-
1954 yılları arasında ay-yıldızlı for-
mayı da 13 kez giyer ve 1 gol atar.
Ay-yıldızlı forma altında çok ilginç
bir hikâyesi de vardır Bülent
Eken’in… Türkiye, 1948 Londra
Olimpiyatları’nda Yugoslavya ile
çeyrek final maçı yapar. Bobek
isimli futbolcu, markajından bir
türlü kaçamadığı Bülent Eken’i
kızdırmanın yolunu, Atatürk’e dil
uzatarak bulmayı hedefler. Nihaye-
tinde hedefine de ulaşır. Atatürk’e
edilen sözlere dayanamayan Bülent
Eken, çok sert bir tekme atar
Bobek’e ve neticesinde de kırmızı
kart görür. Aynı maçta Mitiç isimli
oyuncu da aynı şekilde Şükrü
Gülesin’i kızdırır ve aynı şekilde
oyuncumuz kırmızı kart görür;
Türkiye karşılaşmayı 3-1 kaybeder
ve elenir.
Bülent Eken’in Atatürk sevgisi çok
başkadır. Atatürk’le tanışmasını
Eken bir röportajında şöyle anlat-
mıştır:
“…Atatürk, uzaktan aile tanıdığı-
mızdı. BabamÖmer Naili, Sofya’da
ataşeydi. Oradan da tanışırlar. 4.5-5
yaşlarındaydım, efsane pilot Vecihi
Hürkuş aile dostumuz. Moda’da
gösteri uçuşu yapacakmış. Göste-
riye gittik. Atatürk orada beni
gördü, kucağına aldı ve babama,
‘Naili, bu çocuk ne kadar bana ben-
ziyor’ dedi. O anı iyi hatırlıyorum...”
İlginç anılar birbirini takip eder…
Türk futbolu, bazı özel maçlarda
kaleye geçen futbolcuları unuta-
maz… Bu olaylardan birisi de bir
Fenerbahçe-Galatasaraymaçında
yaşanır… Galatasaray kalecisi
Necdet sakatlanır. Takımkaptanı
Bülent Eken bir karar verir ve
kaleye geçer. 83 dakika kalede kalır
ve karşılaşma 2-2 sonuçlanır.
Futbolla ilgili hemen hemen her-
kese bu sorumuhakkak sorulmuş-
tur: “Dünyadaki en iyi futbolcu
sizce kimdir?..”
Bu soruya Bülent Eken’in kimsenin
aklına-hayaline gelmeyecek bir
cevabı vardır:
“…Ben hasbelkader birçok yerde
oynadım. Şimdi herkes Pele diyor,
Maradona diyor ama benimgördü-
ğüm en büyük futbolcu Fenerbah-
çeli Fikret Arıcan’dı. Ben onun
kadar büyük topçu görmedim.
Futbolda iki önemli oluşumvardır:
Gol yapmak ve gol yememek.
Fikret abi, kalecilik hariç, çünkü
boyu kısaydı, sahanın her yerinde
oynayabilir, hemgol atar hemde
gol atılmasını engelleyebilirdi. Biz
gençtik, o yaşlıydı ama yine bize
kök söktürürdü. Top hâkimiyetinde
kesinlikle Messi’den daha iyiydi
ama Messi daha çabuk. Fikret abi-
nin altı bacağı var gibiydi. Ama
Messi’nin biraz daha hızlı olduğunu
söyleyebilirim.”
Ustalık diploması İtalya’dan
Eken yeşil sahalara veda etse de
kopamaz meşin yuvarlaktan… İşini
lâyıkıyla yapmak isteyen bir teknik
direktör olmayı kafasına koymuş-
tur ve bunun yolu da öncelikle eği-
timden geçmektedir. İtalya
macerası, Eken’e çok önemli tecrü-
beler katmakla birlikte gördüğü
futbol eğitimi de kafasına kazın-
mıştır. Bu sebeple futbolculuk kari-
yerine nokta koyduktan sonra tek-
nik direktörlük eğitimi için yine
İtalya’nın yolunu tutar. Antrenörlük
kursu için önce Triese’ye, ardından
da Milano’ya gider. Bütün İtalyan
teknik direktörler, Milano’daki bu
okuldanmezun olur. Eken de bu
okulu başarıyla bitirir ve teknik
adamlık kariyeri başlar.
1963 yılında Türk Millî Takımı'nı ça-
lıştıran Bülent Eken, başta Galata-
saray, Karagümrük, İzmirspor,
Karşıyaka, Adanaspor, Altay ve
Göztepe olmak üzere birçok takı-
mın teknik direktörlüğünü üst-
lendi. Eken, 1970-71 sezonunda
Adanaspor ile 2. Lig'i ilk sırada ta-
mamlayıp 1. Lig’e (Bugünkü Süper
Lig) yükselmeyi başardı.
Bülent Eken 91 yaşına kadar aktif
şekilde çalışma hayatını sürdürdü.
25 Temmuz 2016 tarihinde 93 ya-
şındayken nefesi son bulsa da yeşil
sahalara bıraktığı birbirinden de-
ğerli izler; dünya var oldukça silin-
meyecek.
Türk futbolunda yaprak dökümü sürüyor. Spor tarihimize adını altın harflerle yazdıran
Turgay Şeren’in ardından bir büyük değerimizi daha Temmuz ayı içerisinde kaybettik.
Galatasaray’ın efsane isimlerinden, AMillî Takımımızın da teknik direktörlüğünü yapmış
Bülent Eken, 93 yaşında hayata gözlerini yumdu…
3 yıllık yaşamına gerçekten çok
güzel hatıralar sığdırdı koca
çınar… 26 Ekim 1923 doğumlu
olan Bülent Eken, 1940 yılında
Galatasaray’da futbola başladı.
Hatta yaşı küçük olduğu için bazı
maçlarda özel izinle oynuyordu.
Defans oyuncusu olarak futbol
hayatına start veren Bülent
Eken, “zamanın en iyi stoperi”
olarak anılıyordu. Sert futboluyla
rakiplerine korku salan futbol
efsanesi, “Ben serttim ama
akşamda rakip takımoyuncula-
rıyla beraber oturur sohbet
ederdik. Kimse benden şikâyet
etmezdi” diye konuşurdu.
İki kardeş bir arada
“Rakibimne kadar büyürse ben
de o kadar büyürüm” düsturuyla
futbol oynayan Bülent Eken,
henüz 10 yaşındayken Türkiye
Yüzme Şampiyonu olmuştu.
Sporcu kişiliğini çocuk yaşta
ortaya koyan Bülent Eken, daha
sonra sırıkla atlama dalında da
önemli başarılar elde etti.
Ayakları iri olduğu için Bülent
Eken’in adı bir anda, “Paytak Bü-
lent”e çıkmıştı. Kardeşi Reha
Eken’le bir dönemGalatasa-
ray’da birlikte forma giydi.
Galatasaray’daki başarılı futbolu,
Bülent Eken’in uluslararası are-
nada da fark edilmesini sağla-
mıştı. Ordu Millî Takım, İtalya ile
maç yapacaktı. O zamanki adıyla
Millî Müdafaa Bakanlığı, Bülent
Eken’i Ankara’ya çağırır. Eken,
tecrübesi nedeniyle bakanlık ta-
rafından Ordu Millî Takımı’nın
antrenörlüğüne atanır. Ordu Millî
Takım, Eken’in önderliğinde İtal-
ya’ya gider. Oradaki başarılı fut-
bolunun ardından da Roma’ya
transfer olur. Ancak çeşitli an-
laşmazlıklar nedeniyle bu trans-
fer gerçekleşmez.
İtalya’da bir Türk
Yine de İtalya ile Bülent Eken’in
bağı kopmaz. Kendisini çok be-
ğenen İtalya’nın Salernitana
kulübü, Galatasaray’ın başarılı
defans oyuncusunu transfer
eder. Eken, Şükrü Gülesin’le bir-
likte Avrupa’ya giden ilk futbol-
culardandır… Hemen sonrasında
da Lefter, Bülent Esel, Can Bartu
gibi isimler Avrupa’nın yolunu
tutar… Bir yıllık Salernitana ma-
cerasının ardından İtalya’ın ünlü
Palermo kulübüne transfer olur,
bir yıl da burada top oynar.
Tecrübeli oyuncunun Paler-
mo’ya transferi de hayli ilginçtir.
Şükrü Gülesin, Palermo’ya
transfer olmuştur ve Bülent
Eken’in, Salernitana’daki maçla-
rının hepsine Palermo takımını
götürür. Bu vesileyle de Palermo
takımı, Bülent Eken’i iyice tanır;
bir sezon sonra da transfer eder.
Bülent Eken, Palermo’daki bir
anısını şöyle anlatır:
“Bir maç esnasında bir pozisyon
oldu. Ben röveşataya kalktım.
Güzel bir vuruş oldu ancak gol
olmadı. Pozisyon bittikten birkaç
saniye sonra İtalya’nın o dö-
nemki aktrislerinden bir tanesi
maç durduğu anda yanıma geldi
ve boynuma sarıldı. Benimle fo-
toğraf çektirdi. Benim için ol-
9
Bülent Eken
100
101
RasimArtagan
Futbolun koca çınarı