TamSaha Dergisi - 141 - page 94-95

Turgay diye telaffuz etmesinin ardın-
dan Turgay adını kullanmaya başladı.
1952 yılında lisedenmezun oldu.
Lise hayatı boyunca forvet oynamıştı
Turgay Şeren… Ancak Galatasaray’da
forma giymeye başlayınca o dönemki
teknik direktör Peter Molloy’un yön-
lendirmesiyle kaleci pozisyonuna
geçti.
Kariyeri boyunca formasını giydiği Ga-
latasaray’daki ilkmaçına 1949-1950
sezonunda çıktı. 30 Ekim 1949’da, Vefa
ile oynanan ve takımının 1-0 kazan-
dığı İstanbul Ligi karşılaşmasında ilk
kez sarı-kırmızılı formayı sırtına ge-
çirdi. 6 Kasım 1949’daki 1-0 kaybettik-
leri Fenerbahçe maçında ilk derbi
heyecanını yaşadı. Omaçta kalesinde
gördüğü gol, aynı zamanda Şeren’in
Galatasaray’da oynadığı resmî maç-
larda yediği ilk goldü. İstanbul Futbol
Ligi’nin 1949-50 sezonunda 9 maça
çıkıp kalesinde 7 gol görürken takımı
Galatasaray ligi üçüncü sırada tamam-
ladı ve Millî EğitimKupası’nda oyna-
maya hak kazandı. Takımının bu
organizasyonda oynadığı 14maçın
13’ünde koruduğu kalede 5 gol gördü.
Şeren, sakatlığı sebebiyle 23 Ni-
san’daki Fenerbahçe maçında oynaya-
mamıştı. Ligde en az gol yiyen takım
olan Galatasaray, ligi Fenerbahçe’nin
ardından ikinci sırada tamamladı. Tur-
gay Şeren, sezonu toplamda 22 ligma-
çıyla bitirdi ve bumaçlarda toplam 11
gol yerken 11 maçta kalesinde gol gör-
medi.
1954-55, 1955-56 ve 1957-58 sezonla-
rında İstanbul Profesyonel Ligi;
1961-62 ve 1962-63 sezonlarında
Lig; 1962-63, 1963-64 ve 1965-66
sezonlarında Türkiye Kupası şampi-
yonlukları yaşadı. Sarı-kırmızılı for-
maya 1966-1967 sezonunda veda etti
rahmetli Şeren…
Kalecilik yaptığı süre boyunca 369’u
lig olmak üzere 405 resmi maçta görev
aldı. Yeşil sahalara veda ettiği gün;
resmî maçlar göz önüne alındığında
Galatasaray tarihinin en çokmaça
çıkan oyuncusuydu Turgay Şeren.
1950 ile 1952 yılları arasında Ümit Millî
Takım’da, 1950 ile 1966 yılları arasında
ise AMilli Takım’da oynadı.
Rahmetli Turgay ağabey için 17 Hazi-
ran 1951 tarihinin çok ayrı bir önemi
bulunuyor… Çünkü bu tarihte Türkiye;
Berlin’deki Olimpiyat Stadı’nda Batı
Almanya’nın karşısına çıktı. Bu tarih
aynı zamanda Batı Almanya için de
çok büyük önem taşıyordu. Almanlar;
İkinci Dünya Savaşı sonrası ilk ulus-
lararası futbol karşılaşmasını bizimle
yapacaktı.
Millîlerimiz henüz 19 yaşındaki kaleci
Turgay Şeren’in yanı sıra Naci Özkaya
(Galatasaray), Müjdat Yetkiner (Fener-
bahçe), Eşref Özmenç (Beşiktaş), Ali
İhsan Karayiğit (Beşiktaş), Hüseyin
Saygun (Beşiktaş), Mehmet Ali Has
(Fenerbahçe), Erol Keskin (Fener-
bahçe), Recep Adanır (Beşiktaş), Gün-
düz Kılıç (Galatasaray), Muzaffer Tokaç
(Galatasaray) ilk 11’iyle sahadaydı.
Tribünde yaklaşık 110 bin kişi vardı! Ki
bu rakam şu an için bile çok büyük bir
hayaldir! Çünkü Fenerbahçe 52, Gala-
tasaray 55, Beşiktaş 42 bin kişilik stat-
lara sahip! Türkiye’de bu ebatta bir stat
yok! Avrupa’nın en büyük stadı olan
Camp Nou 99 bin 354, Wembley ise 99
bin kişilik kapasiteye sahip!
Ayrıca o tarihlerde millî maçlar çok
büyük bir olaydı… Avrupa’da savaş bir-
kaç yıl önce bitmişti ve harp nedeniyle
ara verilenmaçların yeniden başla-
ması insanların ilgisini zirveye çıkarı-
yordu. Berlin şehrinin de bugünkü
haline göre dörtte üçü yoktu! Havaala-
nının bile sadece pisti kalmıştı. Millî
Takımımız bu piste Dakota tipi uçakla
zar-zor inebilmişti.
Türk futbolu şüphesiz ki bugüne kadar birçok büyük değer
yetiştirdi, yetiştirmeye de devam ediyor. Ancak bazı insanlar
var ki, bu devrandan göçüp gittiklerinde gönlümüzde bıraktıkları
büyük boşluk sanki hiç dolmayacak gibi geliyor…
İşte bu isimlerden biri de adını spor tarihimize altın harflerle
yazdırmış Turgay Şeren büyüğümüzdü.
erkesin kalbindeki yeri elbet
farklıdır Turgay ağabeyin ama
ben kendisini çok sıcak bir soh-
bet ve muhabbetle hatırlıyorum.
2000 yılıydı… O zamanlar çalıştı-
ğımAkşamGazetesi’nde muha-
birliğin yanı sıra rahmetli Kazım
Kanat ağabeyin de asistanlığını
yapıyordum. 18 yaşında genç bir
gazeteci adayıydımve Kazım
ağabey gibi dev bir gazeteci bile
beni başlı başına büyülüyordu.
Ekranlarda görünenmuhalif kişi-
liğinin ardında kocaman bir kalp
yatıyordu ve kendisinden gerçek-
ten çok şey öğreniyordum.
Ayaklı bir kütüphane gibiydi.
Bir gün gazeteye geldimve spor
servisinin ortasında toplanmış
kalabalığı uzaktan gördüm. İlk
dikkatimi çeken uzun boylu biri-
nin tok sesiydi… Turgay ağabey
etrafında toplanmış çalışanlarla
sohbet ediyordu. Ben geldiğimde
de Kazım ağabey, “İşte benim
asistan da geldi Turgay ağabey…
Kıpır kıpır bir kerata…” diyerek
beni tanıştırdı. Düşünsenize 18
yaşında gencecik bir çocuksunuz
ve karşınızda kocaman boyuyla
sevecenmi sevecen bir Turgay
Şeren var… Elini öptüm; kısa da
olsa sıcacık bir sohbet etme im-
kânı buldum… O günden sonra
kendisini maçlarda, basın tribün-
lerinde ya da televizyon stüdyo-
larında gördüğümde de suratımda
kocaman bir gülümsemeyle koşa
koşa yanına gittimve beni her
defasında da aynı samimiyetle
karşıladı.
Peki kimdi Turgay Şeren? İnsan-
ların ona bu kadar büyük saygı ve
hürmet göstermesinin ardındaki
neden neydi?
15 Mayıs 1932 yılında Keçiören’de
doğdu… Mustafa Kemal Ata-
türk’ün özel kalemmüdür mua-
vinlerinden Sabit Şevki Şeren ve
öğretmen Münevver Şeren’in
ikinci erkek çocuğu olarak dün-
yaya geldi. İsmi, Mustafa Kemal
Atatürk tarafından Türkay olarak
kondu. İlkokul dördüncü sınıfa
kadar Çorlu’da okudu. İstan-
bul’daki Galatasaray Lisesi’nde
parasız yatılı sınavlarını kazandı
ve eğitimine burada devam etti.
Lise üçüncü sınıfta öğrenimgör-
düğü sırada babasını kaybetti.
Lise hayatında gerek öğretmen-
leri, gerekse arkadaşlarının adını
H
Berlin Panteri’ne saygı duruşu
Turgay Şeren
94
95
RasimArtagan
1...,74-75,76-77,78-79,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91,92-93 96-97,98-99,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,114-115,...128
Powered by FlippingBook