Previous Page  26-27 / 114 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 26-27 / 114 Next Page
Page Background

kırılmasını da yine Dinamo Ki-

ev’den başkası başaramayacaktı.

‘ÖlümMaçı’ efsanesi

Öte yandan Dinamo Kiev’in Ukray-

nalılar adına çok özel bir anlam

ifade etmesiyse, Sovyet Ligi’nde ve

Avrupa kupalarında kazanacağı

başarılardan çok daha öncesinde,

II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan

bir olay neticesinde gerçekleşe-

cekti. Hatta bu olay, zaman içeri-

sinde bire bin katılarak çok daha

farklı bir hale getirilecek ve adeta

bir efsaneye dönüşecekti. Söz ko-

nusu efsane, II. Dünya Savaşı esna-

sında işgalci Alman askerleriyle

Dinamo Kievli futbolcular arasında

oynandığı varsayılan ve bugün bir-

çok kaynakta kendisinden “ölüm

maçı” diye bahsedilmesine neden

olan bir müsabakaya dayanıyor.

Konu ile ilgili en detaylı araştırma-

lardan birini yapan ve bu araştır-

malar neticesinde ulaştığı bulguları

da “Dynamo: DefendingThe Honour

Of Kyiv” (Dinamo: Kiev’in Onurunu

Savunuş) adlı kitabında futbolse-

verlerle paylaşan Andy Dougan’a

göre bir grup Dinamo Kievli oyuncu,

işgal yıllarında, aralarına Lokomotiv

Kiev’den de üç oyuncu dâhil ederek

FC Start adında bir takımoluştur-

muşlardı. Bu yeni takım, o dönem

oynanmakta olan Kiev liginde boy

gösterecekti. Ligde yer alan diğer

takımlar arasındaysa işgalci asker-

ler tarafından kurulmuş takımlar

mevcuttu. Oynadığı maçların tama-

mına yakınını kazanan FC Start,

Nazilerinmüttefiki olan Rumenlerin

ve Macarların garnizonları arasın-

dan seçilen takımları da mağlup et-

meyi bilmişti. Hal böyle olunca, FC

Start’ın, Luftwaffe’nin (Alman Hava

Kuvvetleri) takımı olan Flakelf ile

yapacağı maç, büyük bir merakla

beklenmeye başlamıştı. Ukraynalı-

lar elbette ki FC Start’ınmaçı kaza-

nıp kendilerini gururlandırmasını

istiyorlardı ve beklentileri fazlasıyla

karşılık bulacak, FC Start, 6 Ağustos

1942’de oynananmaçta rakibini

5-1’lik ağır bir yenilgiye uğratacaktı.

Almanların bumağlubiyeti hazmet-

mesi tabiî ki kolay olmayacaktı.

Nitekimmaç biter bitmez, iki takım

arasında üç gün sonra yeni bir

karşılaşmanın yapılmasını talep

edeceklerdi. Dahası, bu yeni karşı-

laşmanın bir SS subayının hakemli-

ğinde yapılmasını da sağlayacak-

lardı. Fakat bu ‘ince ayar’ bile Nazi-

lerin istediği sonucun ortaya çık-

masını sağlayamayacak, FC Start

bu kez de 5-3’lük bir galibiyetle sa-

hadan ayrılmayı başaracaktı.

Dougan’ın anlattıklarına göre, maç

esnasında Nazileri skordan daha

çok aşağılayansa, FC Start’tan

Aleksey Klimenko’nun bir pozis-

yonda rakip kaleciyi çalımlaması-

nın ardından topu kale çizgisine

kadar sürmesi, fakat çizgiye gelince

geri dönüp topu orta sahaya kadar

gönderen bir şut çekmesiydi. Ken-

dilerine bu şekilde merhamet edil-

diğini görmek, maçı izleyen Nazileri

çileden çıkarmıştı.

Günümüzde bir futbol efsanesi ha-

lini alan anlatılarla gerçeklik ara-

sındaki kırılma noktasını bumaçın

bitiş düdüğünün teşkil ettiğini söy-

lenebilir. Zira bugün çoğu kişi, al-

dıkları bu galibiyetin cezası olarak

FC Start’lı futbolcuların kurşuna di-

zildiğini zannetmekte. İşin gerçe-

ğiyse o kadar trajik olmasa da yine

de hayli acı... Maçtan dokuz gün

sonra FC Start futbolcularının çoğu

gözaltına alınıp sorguya çekilmiş-

lerdi. Sorguya çekenlerin Naziler ol-

masının doğal bir sonucu olarak da

birçoğu ağır işkencelere maruz kal-

mıştı. Bu futbolculardan, aralarında

Klimenko’nun da bulunduğu üçü

daha sonra toplama kamplarına da

sevk edilmiş ve 24 Şubat 1943 tari-

hinde de bu kamplarda gerçekleşti-

rilen toplu infazlar esnasında

öldürülmüştü. Fakat bu cinayetlere

sebep olarak altı ay önce oynanan

maçın gösterilmesine dair herhangi

bir kanıt da bulunmamakta. Dolayı-

sıyla üç futbolcunun, sıradan bir

Nazi kırımının kurbanı olmaları da

gayet muhtemel.

II. Dünya Savaşı’nın bitiminde Al-

manlarınmağlup, Sovyetlerinse

galip tarafta yer almasının ardın-

dansa maçla ilgili anlatılanlar git-

gide daha abartılı bir hal alacaktı

zira bu durumNazi zulmüne karşı

nasıl şanlı bir direniş ortaya konul-

duğuna dair çok güzel bir propa-

ganda aracı ortaya çıkarıyordu.

Özellikle Brejnev döneminde bu

propaganda ciddi bir biçimde işle-

necekti. 1965 yılında, Naziler tara-

fından öldürüldüğü öne sürülen

futbolcuların anıları, kendilerine

verilen cesaret madalyalarıyla

onurlandırılmıştı. Hayatta kalan beş

futbolcuya da savaşta gösterdikleri

hizmetten ötürümadalya veril-

mişti. 1971’de de Kiev’e, konuyla il-

gili iki anıt dikildi. Karşılaşmanın

oynandığı Zenit Stadı’nın adı da FC

Start Stadı olarak değiştirildi. Lâkin

savaş sonrasında hayatta kalan FC

Start oyuncularının uzunca bir süre

NKVD (KGB’nin öncülü) tarafından

‘işbirlikçilik’ şüphesiyle takip altına

alındığının da altını çizmeden geç-

memek lâzım.

‘Ölümmaçı’ olarak adlandırılmaya

başlanan bu karşılaşmanın propa-

ganda etkisi, SSCB sınırlarını da

aşacaktı. 1962’de Macar yönetmen

Zoltan Fabri, “Ket Felido a Pokolban”

(Cehennemde İki Devre) adı altında

çektiği filmde söz konusu efsane-

den esinlenerekMacar futbolcula-

rın, işgalci Nazilere karşı ölümüne

yaptıkları bir futbol maçını anlata-

caktı. Bu film, özellikle yıllar geç-

tikçe kült bir yapıma dönüşecek ve

II. Dünya Savaşı ile futbolu ortak bir

paydada buluşturmasının da etki-

siyle, en ünlü futbol filmlerinden bi-

rine dönüşecekti.

İlk yükseliş emareleri

Söz konusu “ÖlümMaçı”na burada

noktayı koyup, futbolun Ukray-

na’daki kronolojik gelişimine kaldı-

ğımız yerden devam edecek

olursak, öncelikle Sovyet futbolu-

nun 1950’lerin ortasından itibaren

Avrupa’da büyük bir yükseliş içinde

olduğunu vurgulamak gerekir.

SSCB, 1956 Melbourne Olimpiyatla-

rı’nda futbolda altınmadalyaya

uzanırken 1960’ta da ilk kez düzen-

lenen Avrupa Şampiyonası’nda

zafere ulaşmıştı. Ne var ki bu başa-

rılarda Ukrayna futbolunun payı

yok denecek kadar azdı. 1956’daki

kadronun tamamı dört Moskova ta-

kımının (CSKA, Spartak, Dinamo ve

Torpedo) oyuncularından oluşmak-

taydı. 1960’taki kadrodaysa Dinamo

Kiev’den iki oyuncu, Yuri Koinov ile

Yuri Kovalyov yer almaktaydı ki

bunlardan sadece Koinov final

maçında sahaya çıkmıştı.

Ukrayna futbolunun Sovyet futbolu

içindeki yükselişi içinmilat olarak

kabul edilebilecek yılsa, 1961 olu-

yordu. O yıl Dinamo Kiev, Sovyet

Ligi’nde tarihinin ilk şampiyonlu-

ğuna ulaşırken, Sovyet Kupası’nı

da, o günkü adıyla Stalino, bugünkü

adıyla Donetsk şehrinden çıkan

mütevazı bir takım, Shakhtar mü-

zesine götürmüştü. Shakhtar, bu

başarısını ertesi sezon da tekrarlar-

ken, Dinamo Kiev ise 1966-68 yılları

arasında üç sene üst üste ligi şam-

piyonlukla tamamlayacaktı.

Dinamo ayrıca 1964 ve 1966’da

Sovyet Kupası’nı da kazanan taraf

oluyordu. 1969’daysa Lviv şehrinden

Karpaty takımı Sovyet Kupası’nı

kazanarak Ukrayna’yı onurlandıran

bir diğer ekip olmayı başaracaktı.

Ve Lobanovski iş başında

Ukrayna futbolunun Sovyet futbolu

içerisindeki ağırlığı, 1970’lerde iyice

artacaktı. Bundaki en büyük paysa,

bugün artık tüm zamanların en

önemli teknik adamları arasında

gösterilmekte olan Valeri Loba-

novski’ye ait olacaktı. Lobanovski,

1974 başında Dinamo’da göreve

başlamadan önce takım 1971’de bir

lig şampiyonluğu daha kazanmış ve

iyiden iyiye kendisini ülkenin en iyi

birkaç takımından biri olarak kabul

ettirir hale gelmişti. Fakat Loba-

novski, elde edilen başarıların SSCB

topraklarıyla sınırlı kalmasını iste-

miyor ve Dinamo’nun, bütün dün-

yanın saygı duyduğu bir takıma

dönüşmesini amaçlıyordu. Bunun

için de öncelikle çalışma metotları-

nın bilimsel bir biçimde geliştiril-

mesi üzerinde duracaktı.

Lobanovski, genç bir akademisyen

26

27

Dinamo Kiev