

kırılmasını da yine Dinamo Ki-
ev’den başkası başaramayacaktı.
‘ÖlümMaçı’ efsanesi
Öte yandan Dinamo Kiev’in Ukray-
nalılar adına çok özel bir anlam
ifade etmesiyse, Sovyet Ligi’nde ve
Avrupa kupalarında kazanacağı
başarılardan çok daha öncesinde,
II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan
bir olay neticesinde gerçekleşe-
cekti. Hatta bu olay, zaman içeri-
sinde bire bin katılarak çok daha
farklı bir hale getirilecek ve adeta
bir efsaneye dönüşecekti. Söz ko-
nusu efsane, II. Dünya Savaşı esna-
sında işgalci Alman askerleriyle
Dinamo Kievli futbolcular arasında
oynandığı varsayılan ve bugün bir-
çok kaynakta kendisinden “ölüm
maçı” diye bahsedilmesine neden
olan bir müsabakaya dayanıyor.
Konu ile ilgili en detaylı araştırma-
lardan birini yapan ve bu araştır-
malar neticesinde ulaştığı bulguları
da “Dynamo: DefendingThe Honour
Of Kyiv” (Dinamo: Kiev’in Onurunu
Savunuş) adlı kitabında futbolse-
verlerle paylaşan Andy Dougan’a
göre bir grup Dinamo Kievli oyuncu,
işgal yıllarında, aralarına Lokomotiv
Kiev’den de üç oyuncu dâhil ederek
FC Start adında bir takımoluştur-
muşlardı. Bu yeni takım, o dönem
oynanmakta olan Kiev liginde boy
gösterecekti. Ligde yer alan diğer
takımlar arasındaysa işgalci asker-
ler tarafından kurulmuş takımlar
mevcuttu. Oynadığı maçların tama-
mına yakınını kazanan FC Start,
Nazilerinmüttefiki olan Rumenlerin
ve Macarların garnizonları arasın-
dan seçilen takımları da mağlup et-
meyi bilmişti. Hal böyle olunca, FC
Start’ın, Luftwaffe’nin (Alman Hava
Kuvvetleri) takımı olan Flakelf ile
yapacağı maç, büyük bir merakla
beklenmeye başlamıştı. Ukraynalı-
lar elbette ki FC Start’ınmaçı kaza-
nıp kendilerini gururlandırmasını
istiyorlardı ve beklentileri fazlasıyla
karşılık bulacak, FC Start, 6 Ağustos
1942’de oynananmaçta rakibini
5-1’lik ağır bir yenilgiye uğratacaktı.
Almanların bumağlubiyeti hazmet-
mesi tabiî ki kolay olmayacaktı.
Nitekimmaç biter bitmez, iki takım
arasında üç gün sonra yeni bir
karşılaşmanın yapılmasını talep
edeceklerdi. Dahası, bu yeni karşı-
laşmanın bir SS subayının hakemli-
ğinde yapılmasını da sağlayacak-
lardı. Fakat bu ‘ince ayar’ bile Nazi-
lerin istediği sonucun ortaya çık-
masını sağlayamayacak, FC Start
bu kez de 5-3’lük bir galibiyetle sa-
hadan ayrılmayı başaracaktı.
Dougan’ın anlattıklarına göre, maç
esnasında Nazileri skordan daha
çok aşağılayansa, FC Start’tan
Aleksey Klimenko’nun bir pozis-
yonda rakip kaleciyi çalımlaması-
nın ardından topu kale çizgisine
kadar sürmesi, fakat çizgiye gelince
geri dönüp topu orta sahaya kadar
gönderen bir şut çekmesiydi. Ken-
dilerine bu şekilde merhamet edil-
diğini görmek, maçı izleyen Nazileri
çileden çıkarmıştı.
Günümüzde bir futbol efsanesi ha-
lini alan anlatılarla gerçeklik ara-
sındaki kırılma noktasını bumaçın
bitiş düdüğünün teşkil ettiğini söy-
lenebilir. Zira bugün çoğu kişi, al-
dıkları bu galibiyetin cezası olarak
FC Start’lı futbolcuların kurşuna di-
zildiğini zannetmekte. İşin gerçe-
ğiyse o kadar trajik olmasa da yine
de hayli acı... Maçtan dokuz gün
sonra FC Start futbolcularının çoğu
gözaltına alınıp sorguya çekilmiş-
lerdi. Sorguya çekenlerin Naziler ol-
masının doğal bir sonucu olarak da
birçoğu ağır işkencelere maruz kal-
mıştı. Bu futbolculardan, aralarında
Klimenko’nun da bulunduğu üçü
daha sonra toplama kamplarına da
sevk edilmiş ve 24 Şubat 1943 tari-
hinde de bu kamplarda gerçekleşti-
rilen toplu infazlar esnasında
öldürülmüştü. Fakat bu cinayetlere
sebep olarak altı ay önce oynanan
maçın gösterilmesine dair herhangi
bir kanıt da bulunmamakta. Dolayı-
sıyla üç futbolcunun, sıradan bir
Nazi kırımının kurbanı olmaları da
gayet muhtemel.
II. Dünya Savaşı’nın bitiminde Al-
manlarınmağlup, Sovyetlerinse
galip tarafta yer almasının ardın-
dansa maçla ilgili anlatılanlar git-
gide daha abartılı bir hal alacaktı
zira bu durumNazi zulmüne karşı
nasıl şanlı bir direniş ortaya konul-
duğuna dair çok güzel bir propa-
ganda aracı ortaya çıkarıyordu.
Özellikle Brejnev döneminde bu
propaganda ciddi bir biçimde işle-
necekti. 1965 yılında, Naziler tara-
fından öldürüldüğü öne sürülen
futbolcuların anıları, kendilerine
verilen cesaret madalyalarıyla
onurlandırılmıştı. Hayatta kalan beş
futbolcuya da savaşta gösterdikleri
hizmetten ötürümadalya veril-
mişti. 1971’de de Kiev’e, konuyla il-
gili iki anıt dikildi. Karşılaşmanın
oynandığı Zenit Stadı’nın adı da FC
Start Stadı olarak değiştirildi. Lâkin
savaş sonrasında hayatta kalan FC
Start oyuncularının uzunca bir süre
NKVD (KGB’nin öncülü) tarafından
‘işbirlikçilik’ şüphesiyle takip altına
alındığının da altını çizmeden geç-
memek lâzım.
‘Ölümmaçı’ olarak adlandırılmaya
başlanan bu karşılaşmanın propa-
ganda etkisi, SSCB sınırlarını da
aşacaktı. 1962’de Macar yönetmen
Zoltan Fabri, “Ket Felido a Pokolban”
(Cehennemde İki Devre) adı altında
çektiği filmde söz konusu efsane-
den esinlenerekMacar futbolcula-
rın, işgalci Nazilere karşı ölümüne
yaptıkları bir futbol maçını anlata-
caktı. Bu film, özellikle yıllar geç-
tikçe kült bir yapıma dönüşecek ve
II. Dünya Savaşı ile futbolu ortak bir
paydada buluşturmasının da etki-
siyle, en ünlü futbol filmlerinden bi-
rine dönüşecekti.
İlk yükseliş emareleri
Söz konusu “ÖlümMaçı”na burada
noktayı koyup, futbolun Ukray-
na’daki kronolojik gelişimine kaldı-
ğımız yerden devam edecek
olursak, öncelikle Sovyet futbolu-
nun 1950’lerin ortasından itibaren
Avrupa’da büyük bir yükseliş içinde
olduğunu vurgulamak gerekir.
SSCB, 1956 Melbourne Olimpiyatla-
rı’nda futbolda altınmadalyaya
uzanırken 1960’ta da ilk kez düzen-
lenen Avrupa Şampiyonası’nda
zafere ulaşmıştı. Ne var ki bu başa-
rılarda Ukrayna futbolunun payı
yok denecek kadar azdı. 1956’daki
kadronun tamamı dört Moskova ta-
kımının (CSKA, Spartak, Dinamo ve
Torpedo) oyuncularından oluşmak-
taydı. 1960’taki kadrodaysa Dinamo
Kiev’den iki oyuncu, Yuri Koinov ile
Yuri Kovalyov yer almaktaydı ki
bunlardan sadece Koinov final
maçında sahaya çıkmıştı.
Ukrayna futbolunun Sovyet futbolu
içindeki yükselişi içinmilat olarak
kabul edilebilecek yılsa, 1961 olu-
yordu. O yıl Dinamo Kiev, Sovyet
Ligi’nde tarihinin ilk şampiyonlu-
ğuna ulaşırken, Sovyet Kupası’nı
da, o günkü adıyla Stalino, bugünkü
adıyla Donetsk şehrinden çıkan
mütevazı bir takım, Shakhtar mü-
zesine götürmüştü. Shakhtar, bu
başarısını ertesi sezon da tekrarlar-
ken, Dinamo Kiev ise 1966-68 yılları
arasında üç sene üst üste ligi şam-
piyonlukla tamamlayacaktı.
Dinamo ayrıca 1964 ve 1966’da
Sovyet Kupası’nı da kazanan taraf
oluyordu. 1969’daysa Lviv şehrinden
Karpaty takımı Sovyet Kupası’nı
kazanarak Ukrayna’yı onurlandıran
bir diğer ekip olmayı başaracaktı.
Ve Lobanovski iş başında
Ukrayna futbolunun Sovyet futbolu
içerisindeki ağırlığı, 1970’lerde iyice
artacaktı. Bundaki en büyük paysa,
bugün artık tüm zamanların en
önemli teknik adamları arasında
gösterilmekte olan Valeri Loba-
novski’ye ait olacaktı. Lobanovski,
1974 başında Dinamo’da göreve
başlamadan önce takım 1971’de bir
lig şampiyonluğu daha kazanmış ve
iyiden iyiye kendisini ülkenin en iyi
birkaç takımından biri olarak kabul
ettirir hale gelmişti. Fakat Loba-
novski, elde edilen başarıların SSCB
topraklarıyla sınırlı kalmasını iste-
miyor ve Dinamo’nun, bütün dün-
yanın saygı duyduğu bir takıma
dönüşmesini amaçlıyordu. Bunun
için de öncelikle çalışma metotları-
nın bilimsel bir biçimde geliştiril-
mesi üzerinde duracaktı.
Lobanovski, genç bir akademisyen
26
27
Dinamo Kiev