Previous Page  28-29 / 114 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 28-29 / 114 Next Page
Page Background

olan Anatoli Zelentsov’u yardımcılı-

ğına getirmişti ve ikili, öncelikle fi-

ziksel açıdan en fit oyuncuların

nasıl geliştirilebileceğine dair an-

trenmanmetotları üzerinde duru-

yorlardı. Ayrıca maçlarla ilgili de

döneminin çok ötesinde istatistik

çalışmalarında bulunuyorlar ve bu-

radan elde ettikleri verileri de yeni

taktikler geliştirmede kullanıyor-

lardı. Sonuçta son derece dinamik

ve taktiksel açıdan farklı oyun an-

layışlarını bir potada eritmeyi başa-

ran bir ekip ortaya çıkmıştı.

Bu yeni Dinamo Kiev, ilk sezonunda

hem ligi hemde kupayı kazanırken,

ikinci sezonunda Kupa Galipleri

Kupası’nda zafere ulaşacak ve

Avrupa’da kupa kazanan ilk Sovyet

takımı olma onuruna da erişecekti.

Final yolunda sırasıyla CSKA Sofya,

Eintracht Frankfurt, Bursaspor ve

PSV Eindhoven’ı deviren Dinamo,

finalde de Macar temsilcisi Ferenç-

varoş’u 3-0’la geçmeyi başararak

kupaya uzanmıştı.

Dinamo’nun Avrupa başarısı

bununla da sınırlı kalmayacaktı.

Birkaç ay sonra Süper Kupa’da, son

iki yılın Şampiyon Kulüpler Kupası

şampiyonu Bayern Münih ile karşı

karşıya geliyorlardı. Kimler yoktu ki

o Bayern Münih kadrosunda?

Son dünya şampiyonu Federal Al-

manya’nın da yıldızları olan Franz

Beckenbauer, Gerd Müller, Jörg

Schwarzenbeck ve Sepp Maier’in

yanı sıra 20 yaşındaki genç yıldız

Karl-Heinz Rummenigge’ye de

sahip olan Bayern, eşleşmenin

mutlak favorisi konumundaydı.

Fakat 9 Eylül’de Münih’te oynanan

ilkmaçı Dinamo, golcüsü Oleg Blok-

hin’in tek golüyle kazanmayı başa-

racaktı.

Dört hafta sonra Kiev’de oynanan

rövanştaysa günün kahramanı yine

Blokhin olacak ve iki kez ağları ha-

valandırarak takımını 2-0’lık galibi-

yete taşıyacaktı. Artık Kievlilerin

elinde, Almanlar karşısında,

1942’dekinden çok daha somut bir

zafer bulunuyordu. Üstelik yendik-

leri takım, çoğu kişi tarafından o es-

nada ‘dünyanın en iyi takımı’ olarak

kabul edilen bir yıldızlar toplulu-

ğuydu. Gelinen bu seviye, gerek Uk-

rayna futbolunun gerekse Sovyet

futbolunun kulüpler düzeyinde

geldiği en üst seviye sayılabilirdi ve

takımını yaklaşık bir buçuk sene

içerisinde bu seviyeye taşıyan

Valeri Lobanovski de bu başarıda

hiç şüphesiz aslan payına sahip

olan isimdi.

SSCBMillî Takımı’na

Dinamo Kiev damgası

Lobanovski’nin göstermiş olduğu

bu üstün başarı, Sovyet Futbol Fe-

derasyonu yetkililerinin de dikka-

tinden elbette kaçmayacaktı.

Sonuçta başarılı teknik adamı hem

SSCBMillî Takımı’nı hemde Dinamo

Kiev’i çalıştırması için ikna ettiler.

1976 Avrupa Şampiyonası elemele-

rine de SSCB, Lobanovski yöneti-

minde başladı. Bu sayede, Sovyet

takımında Dinamo Kiev etkisi de

iyice artmıştı. Hatta elemelerde

Türkiye ile oynadıkları ve 3-0

kazandıkları maçta takımın ilk

on birinin tamamı Dinamo Kievli

oyunculardan oluşmaktaydı. Ancak

grubunu lider tamamlayan ve son

sekiz takım arasına adını yazdıran

SSCB, bu aşamada Çekoslovakya

engeline takılacak ve o dönemde

dört takımın katılabildiği Avrupa

Şampiyonası’nın dışında kalacaktı.

Lobanovski ise Çekoslovakya’ya

elenilmesi sonrasında başarısız ol-

duğunu öne sürerekmillî takımdaki

görevini bırakacaktı. O Çekoslo-

vakya ise sonraki aşamadan da

alnının akıyla çıkarak Avrupa

şampiyonu olmayı başaracaktı.

Lobanovski’ninmillî takımdaki ilk

deneyimi istediği gibi gitmediyse de

kendisi Dinamo Kiev ile başarıdan

başarıya koşmayı sürdürecekti.

Dinamo artık ülkenin en önemli

futbol gücü haline gelmişti ve SSCB

dağılana kadar geçecek olan 15

sezon içinde altı kez daha ligi zir-

vede tamamlayacak, bunun yanına

beş de kupa zaferi ekleyecekti.

1982-83 arasında yine bir dönem

millî takımı çalıştıran Lobanovski

ise bu başarıların birer tanesini

kaçırmış, onun dışındaysa yine

Dinamo’yu şampiyonluklardan

şampiyonluklara taşıyan kişi olarak

kulübedeki yerini almıştı.

Dinamo Kiev’in ve Lobanovski’nin

uluslararası düzeydeki ikinci büyük

başarısı da Kupa Galipleri Kupa-

sı’nda, bu kez 1986 yılında yaşana-

caktı. Kupada Utrecht, Craiova,

RapidWien ve Dukla Prag’ı saf dışı

bırakarak adını finale yazdıran Di-

namo, finaldeyse Atletico Madrid’i

3-0’la geçmeyi başaracak ve bu

kupayı ikinci kez müzesine götüre-

cekti. Ancak bu başarı, 11 yıl önceki

gibi bir de Süper Kupa zaferiyle taç-

landırılamadı ve tekmaç üzerinden

oynanan final, Steaua Bükreş’e

1-0’la kaybedildi.

Lobanovski, SSCBMillî Takımı’nın

başındaki üçüncü ve son dönemi-

niyse 1986-1990 aralığında geçirdi.

Yine Dinamo Kievli oyuncuların

ağırlıkta olduğu kadrolarla müca-

dele eden Lobanovski’nin SSCB’si,

ilk sınavı olan 1986 Dünya Kupa-

sı’nda ilk turda grubunu lider ta-

mamlamasına karşın ikinci turda

Belçika karşısında, iki kez öne geç-

tiği maçı uzatmalarda 4-3 kaybe-

derek turnuvaya veda etti. Asıl

büyük başarıysa 1988 Avrupa Şam-

piyonası’nda gelecekti. Turnuvanın

ilk turunda Hollanda ve İngiltere

gibi iki rakibini mağlup ederek gru-

bunu lider tamamlayan SSCB, yarı

finalde de İtalya’yı 2-0’la geçerek

finale yükselmişti. Ancak finalde,

grup aşamasında 1-0 yendiği Hol-

landa’ya 2-0’la boyun eğen SSCB,

kupaya uzanamayacaktı. 1990

Dünya Kupası’ysa, SSCB’nin dağıl-

masının arifesinde, futbolda da

büyük hayal kırıklığı yaşamasına

neden oluyordu ve takım, ilk tur

gruplarını son sırada tamamlayarak

turnuvanın dışında kalıyordu.

Birliğin dağılması ve

sonrası

SSCB döneminde Dinamo Kiev ha-

ricinde ligde şampiyonluğa ulaşan

iki Ukrayna temsilcisi daha ol-

muştu. Bunlar 1972’de Zorya Voro-

şilovgrad (bugünkü adıyla Zorya

Luhansk) ve 1983 ile 1988’de bu ba-

şarıyı elde eden Dnipro Dnipropet-

rovsk takımlarıydı. Ayrıca Sovyet

Kupası’nda da Shakhtar 1980 ve

1983’te iki zafer daha elde ederken

1988’de Metalist, 1989’da da Dnipro

mutlu sona ulaşmayı başarmışlardı.

Dolayısıyla 1991’de SSCB dağıldı-

ğında, futbolda ağırlıkmerkezi iyice

Ukrayna’ya kaymış durumdaydı

ve yeni oluşan Ukrayna Millî

Takımı’nın da bumirası ne denli

değerlendirebileceği merakla

beklenmekteydi.

Ukrayna futbolunu bu yeni dö-

nemde ayağa kaldırmak da yine

Valeri Lobanovski’ye düşecekti.

SSCB’nin dağılması sonrasında bir

müddet Körfez ülkelerinde çalışıp

kısa yoldan servet sahibi olmayı

tercih eden tecrübeli teknik adam,

Birleşik Arap Emirlikleri ve Ku-

veyt’te geçirdiği yılların ardından

1997’de ülkesine döndü ve yeniden

Dinamo Kiev’in başına geçti.

Dinamo Kiev, Andrei Shevchenko

başta olmak üzere Sergei Rebrov,

Oleg Luzhny ve Andrei Husin gibi

önemli futbolculardan oluşan iyi bir

jenerasyon yakalamıştı. Lobanovs-

ki’nin bu oyuncular üzerindeki

etkisi de kendisini göstermekte

gecikmeyince 1997-98 sezonunda

Dinamo, Şampiyonlar Ligi’nde

etkileyici bir performans ortaya

koymuş ve çeyrek finale kadar

yükselmiş, daha da önemlisi bu

yolda Barcelona’yı deplasmanda

4-0 yenmek gibi olağanüstü bir

skora da imzasını atmıştı. Ertesi

sezonsa takımbir adımdaha ileri

gidecek ve çeyrek finalde, son şam-

piyon Real Madrid’i devre dışı bırak-

tıktan sonra yarı finalde Bayern

Münih’e 3-3 ve 0-1’lik skorlarla

elenecek, bir bakıma finali kıl

payıyla kaçıracaktı.

Lobanovski’nin vedası,

Shakhtar’ın çıkışı

Lobanovski’nin kulüpler düzeyinde

yakaladığı bu başarıyı bir kez daha

millî takımlar düzeyine de taşıması

istenmekteydi ve bunun sonu-

cunda Ukrayna Futbol Federas-

yonu, 2000 yılına millî takımlarının

başına geçmesi için tecrübeli tek-

nik adamla anlaşma sağladı.

Ancak elemelerde grubunu Polon-

28

29

Oleg Blokhin

Shakhtar Donetsk