Previous Page  86-87 / 114 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 86-87 / 114 Next Page
Page Background

tılma hakkını elde edecekti ki,

İngiltere’nin devre dışı kaldığı bir

ortamda bu kayda değer bir başa-

rıydı. Üstelik Hollanda oynadığı 10

maçta rakip filelere 29 gol gönde-

rerek Avrupa elemelerinin en

golcü takımı olmuştu ki, Advoca-

at’ın defansif futbol oynatmasın-

dan korkanlar da durumun pek

de düşündükleri gibi olmadığını

görüp rahatlamıştı. Haarlemve

Schiedamse gibi küme düşmeye

namzet takımlarda Advocaat

biraz daha tedbirli oynamayı

tercih etmişti belki ama Hollanda

gibi zirveye oynamayı hedefleyen

bir ekipte de korkacak bir şeyi

olmadığını göstermişti.

Mucizeyi Branco’nun

frikiği engelledi

Turnuvadaysa Hollanda ilkma-

çında Suudi Arabistan karşısında

hiç beklemediği kadar zorlanıyor

ve son dakikalarda bulduğu golle

2-1 kazanıyordu. Portakallar ikinci

maçlarında da Belçika’ya tek golle

mağlup olmuştu ve Advocaat da

hayatında o ana kadarmaruz kal-

dığı en ağır eleştirilerle karşı karşı-

yaydı. Zira takım, oynadığı futbolla

tat vermediği gibi, sonmaçta ala-

cağı bir ters sonuçta elenme tehli-

kesiyle de yüz yüzeydi. Ancak iş o

raddeye gelmedi ve sonmaçta

Fas’ı 2-1 yenen Hollanda, üçlü ave-

rajla grubunu lider bitirerek ikinci

tura kalmayı bildi.

İkinci turda İrlanda Cumhuriyeti’ni

fazla zorlanmadan 2-0mağlup

eden Hollanda’nın çeyrek finaldeki

rakibiyse, turnuvanın 1 numaralı

favorisi konumundaki Brezilya’ydı.

Turnuvanın belki de en güzel 90

dakikasına sahne olanmücade-

lede ilk yarı dengede gittikten

sonra Brezilya ikinci yarıya etkili

bir başlangıç yapmış ve 63’üncü

dakikaya gelindiğinde 2-0’lık üs-

tünlüğü yakalamıştı. Ancak sa-

dece bir dakika sonrasında Dennis

Bergkamp farkı bire indirirken,

76’da da AronWinter skora den-

geyi getirmişti. Oyunda ibre Hol-

landa’ya döneceğe benziyordu ki

81’inci dakikada Brezilya, Bran-

co’nun frikikten attığı golle bir kez

daha öne geçiyor vemaçı da bu

skorla tamamlayarak adını yarı fi-

nale yazdıran taraf oluyordu.

Dünya Kupası sonrasındamillî

takımdaki görevini bırakanAdvo-

caat, yıl sonunda PSV Eindho-

ven’ın başına geçerek Eredivisie’ye

dönüyordu. Ancak PSV’nin başına

biraz zorlu bir zamanda geçmişti

zira Ajax o dönemde fırtına gibi es-

mekteydi. Öyle ki Amsterdam

ekibi o sezonun sonunda Şampi-

yonlar Ligi’nde şampiyon olacak,

ertesi sezon da bu kupayı finalde

Juventus’a penaltılar neticesinde

kaybedecekti.

PSV ve Rangers’ta gelen

şampiyonluklar

PSV adına talihin döndüğü ansa

1996 yazıydı. Zira futbolda Bos-

man kuralının uygulanmaya

başlaması, 1996 yazına denk geli-

yordu ve bu durum o esnada belki

de en çok Ajax’ı vurmuştu.

Önemli oyuncularının çoğunu be-

delsiz olarak İtalyan ve İspanyol

kulüplerine kaptıran Ajax, mec-

buren bir yeniden yapılanma içine

girecekti ve bu süreç de PSV’ye

yarayabilirdi. Nitekim 1996-97 se-

zonu, Eindhoven ekibi için çok iyi

geçiyor ve Advocaat’ın öğrencileri

ligi zirvede tamamlamayı başarı-

yordu. Bu da Advocaat’ın en üst

kademede kazandığı ilk lig şam-

piyonluğu olmuştu.

PSV’nin bir kez daha Ajax’ın geri-

sine düşüp ligi ikinci sırada bitir-

diği 1997-98 sezonu sonrasın-

daysa Advocaat kulüpten ayrıla-

caktı. Aynı yıl, İskoçya’da Celtic,

Rangers’ın dokuz yıllık şampi-

yonluk serisini sona erdirmişti ve

Rangers yönetimi de yeniden ta-

kımı zirveye taşıyacak bir teknik

direktör arayışı içine girmiş, so-

nunda da Advocaat’ta karar kıl-

mıştı. Bu birliktelik, ilk sezondan

itibaren hayli verimli olacak ve

Rangers, 1998-99 sezonunda ül-

kesindeki üç kupayı birden kaza-

nacaktı. Glasgow ekibi, ertesi

sezon da Hollandalı teknik adam

yönetiminde ligi ve federasyon

kupasını kazanırken ligde Celtic’e

21 puan fark yapmış, rakip filelere

de 96 gol göndermişti. Ancak

2000-2001 sezonunda bu kez rol-

ler değişiyor ve Celtic yarışta ipi

en önde göğüsleyen taraf olu-

yordu. 2001-2002 sezonunda da

Celtic lige daha iyi başlayınca,

Aralık ayına gelindiğinde Advo-

caat istifasını verecek ve İskoçya

macerasını noktalayacaktı.

Millî takımda

II. Advocaat dönemi

İskoçya’da bunlar yaşanırken,

Hollanda’daysa büyük bir şok

hâkimdi. Zira millî takım, 2002

Dünya Kupası’na katılmayı başa-

ramamıştı. Dibe vurulan bu dö-

nemde takımı toparlayıp yeniden

zirveye oynatabilecek isim olarak

da KNVB, Advocaat’a odaklan-

mıştı ve hazır kendisinin de

Rangers’tan ayrılmış olması ne-

deniyle taraflar, sekiz yıl aradan

sonra bir kez daha bir araya geldi.

Millî takımdaki ikinci dönemine

EURO 2004 elemeleriyle başlayan

tecrübeli teknik adam, Çek Cum-

huriyeti, Avusturya, Moldova ve

Beyaz Rusya’nın bulunduğu

grupta Çeklerin gerisinde ikinci

sırayı almasının ardından play-

off’ta İskoçya’ya 0-1 ve 6-0’lık

skorlarla üstünlük sağlayarak

finaller için gereken vizeyi aldı.

Portekiz’deki turnuvadaysa Hol-

landa ilk turda Çek Cumhuriyeti,

Almanya ve Letonya ile rakip ol-

muştu. İlkmaçında Almanya ile

1-1 berabere kalan Portakallar,

ikinci maçtaysa Çek Cumhuriyeti

ile karşılaşıyordu ve bu karşı-

laşma belki de Advocaat’ın kari-

yerinde yönettiği en kötümaç

olarak hafızalara kazınacaktı.

Portakallar, henüz 19’uncu daki-

kasında 2-0 öne geçtikleri maçta

sahadan 3-2’likmağlubiyetle ay-

rılmıştı ve Çeklerin hocası Karel

Brückner’in her değişiklikte ofan-

sif bir hamle yapıp saha içi dizili-

şini de 3-4 kez değiştirmesi,

maçın sonlarında da neredeyse

6-7 oyuncuyla hücum etmesi,

buna karşılık Advocaat’ın Robben

ve van der Meyde gibi kanat

oyuncularını çıkartıp yerlerine

Bosvelt ve Reiziger gibi defansif

oyuncuları koyması, Hollanda ba-

sınının elindeki bütün eleştiri ok-

larını Advocaat’a çevirmesine yol

açmıştı. Yine de Hollanda, son

maçında Letonya’yı 3-0mağlup

edecek ve Almanya’nın devre dışı

kaldığı bir ortamda Çeklerin ar-

dından ikinci olarak çeyrek finale

yükselmeyi bilecekti.

Portakalların çeyrek finalde İsveç

ile oynadıkları maçsa turnuvanın

belki de en sıkıcı mücadelesiydi.

Golsüz sona eren 120 dakika son-

rasında Hollanda, rakibini penaltı-

larla geçip yarı finale yükselmişti

belki ama izleyenlerden pek bir

pozitif övgü aldıkları söylene-

mezdi. Yarı finaldeyse ev sahibi

Portekiz’e 2-1 mağlup olan Hol-

landa, EURO 2004 defterini kapa-

tıyordu. Turnuvada gelinen nokta

fena değildi belki ama takımın

oynadığı negatif futbol, Hollanda

futbol kamuoyunda büyük tepki

çekmişti ve bir anda çığ gibi artan

baskılar sonucunda da Advocaat

turnuva dönüşünde istifasını ver-

86

87

1994 Dünya Kupası’nda Hollanda’yı yıkan Branco golü

Advocaat’ın Rangers macerası

iyi başlayıp kötü bitmişti

Advocaat’ın Hollanda’sı EURO 2004’ün yarı finalinde Portekiz engeline takılmıştı