![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0043.jpg)
lerdeki sabırsızlığın bir nebze
daha artmış olması da gayet
doğal. Böylesine sabırsızlığın
hâkim olduğu bir ortamda sezon
öncesi hazırlıklarında takımın
başında bulunamamak gibi bir
dezavantajı da bulunan Advoca-
at’ın yeni görevinde ne yapacağı
da haliyle tambir muamma. Bu
noktada isterseniz Advocaat’ın
kariyerinin satırbaşlarını kısaca
bir hatırlayalımve Türkiye’de
neler yapabileceğini bu veriler ışı-
ğında değerlendirmeye çalışalım.
27 Eylül 1947’de Lahey’de dünyaya
gelen Dick Advocaat, futbola da
bu kentin takımı olan Den Ha-
ag’da başlamıştı. Genç takımda
geçirdiği yıllardan sonra 21 Mayıs
1967’de A takımla ilk resmi ma-
çına çıkan Advocaat defansif orta
saha olarak görev yapmaktaydı.
Ancak üst düzey bir futbolcu ol-
duğu söylenemezdi ve futbolcu-
luk yıllarında sıradan bir kariyer
geçirdi. 1967-68 sezonunda takı-
mıyla birlikte kazandığı Hollanda
Kupası, 18 yıllık profesyonel fut-
bolculuk ömründeki tek kayda
değer başarısı olacaktı. 1973’te
Den Haag’dan ayrıldıktan sonra
Roda, Venlo ve ABD’de de Chicago
Sting takımlarının formalarını
giyen Advocaat, 1979-80 sezo-
nunda bir kez daha Den Haag’a
döndüyse de burada tek sezon
geçirdi, ardından da Sparta Rot-
terdam, Berchemve Utrecht’te
oynayarak 1984 yılında futbolcu-
luk kariyerini noktaladı.
Michels’in yanında
önemli görev
Advocaat, futbolculuğunun son
yıllarında aynı zamanda amatör
bir takım olan DSVP’yi çalıştıra-
rak bir yandan teknik direktörlük
konusunda da deneyimkazan-
maya başlamıştı. Futbolu bırakır
bırakmaz da sürpriz bir teklifle
karşı karşıya kaldı. Hollanda fut-
bolunun efsane teknik direktörü
Rinus Michels, bir kez daha millî
takımın başına geçmişti ve yar-
dımcısı olarak da Advocaat’ı gör-
mek istiyordu. Böylesine büyük
bir teknik adamın yanında dene-
yimkazanmak, genç bir teknik
direktör adayının hayallerini süs-
leyecek cinsten bir gelişmeydi.
Dolayısıyla Advocaat gelen bu
teklifi hiç düşünmeden kabul
edecekti.
Hollanda futbolu Cruyff, Rensen-
brink, Krol, Neeskens, Haan, Rep,
van Hanegemgibi yıldızlarıyla
1970’lere damgasını vurmuş ve
peş peşe iki Dünya Kupası’nda
final oynama başarısını göster-
mişti. Ancak bu yıldızlar 1980’lere
gelindiğinde yavaş yavaş futbol-
dan kopmaya başlamıştı ve
bunun sonucunda da millî takım
1982 Dünya Kupası ile 1984 Av-
rupa Şampiyonası’na katılama-
mıştı. Bunun üzerine de KNVB
(Hollanda Futbol Federasyonu)
çareyi tekrar Michels’in kapısını
çalmakta bulmuş ve ‘General’ lâ-
kaplı teknik adamı 10 yıllık aranın
ardındanmillî takımın başına
geçmeye de ikna etmişti. Michels
ve ekibinin bu yeni dönemde yap-
maları gereken başlıca hamle de
yeni kuşak oyunculardan uyumlu
bir millî takımyaratabilmekti.
Aslında Michels, bu açıdan bakıl-
dığında yine önemli bir kuşak ya-
kalayacağa benziyordu. Ruud
Gullit, Marco van Basten, Frank
Rijkaard, Ronald Koeman, Gerald
Vanenburg veWimKieft gibi
oyuncuların yaşları hep 20-22
aralığındaydı ve yakın gelecekte
önemli isimler olmaları beklenen
bu oyuncuların etrafında kurula-
cak bir millî takımda çok önemli
başarılara imza atabilirdi.
Bu doğrultuda Michels ve Advo-
caat ikilisinin önündeki ilk ciddi
sınav, Meksika’da düzenlenecek
olan 1986 Dünya Kupası’ydı. Ele-
melerde Hollanda; Macaristan,
Avusturya ve Kıbrıs RumKesimi
ile birlikte yer aldığı grupta Maca-
ristan’ın arkasından ikinci sırayı
alarak play-off’a kalmıştı kalma-
sına ama maçların henüz yarısı
geride kaldığında Michels KNVB
yönetimiyle yaşadığı anlaşmazlık
neticesinde görevi bırakmış, onun
yerine de Leo Beenhakker getiril-
mişti. Advocaat ise yardımcı an-
trenörlük görevini sürdürüyordu.
Play-off’taysa Hollanda, komşusu
Belçika engeline takıldı. İlkmaçı
deplasmanda 1-0 kaybeden Por-
takallar, kendi evindeki rövanşta
2-0’ı yakaladıysa da bitime beş
dakika kala Georges Grün’ün at-
tığı gol, Belçika’yı Meksika’ya gö-
türecekti. O Belçika, daha sonra
turnuvada da yarı finale kadar
gidecekti.
Üst üste ikinci kez Dünya Ku-
pası’na gidilememesi neticesinde
Beenhakker de görevden ayrılır-
ken KNVB bir kez daha Michels’e
ricacı olacak ve tarafların yeniden
anlaşması sayesinde de EURO 88
elemelerine Portakallar yeniden
Michels yönetiminde girecekti.
Advocaat, bu dönemdeyse kısa bir
süre daha Michels ile birlikte oldu
zira 1987 yazında Haarlem takı-
mından gelen teklif, kendisine ilk
kez profesyonel bir takımın ba-
şında birinci adam olma fırsatını
sunmuştu ve o da tercihini bu
yönde kullanacaktı. Ancak Advo-
caat’ın bu iş için biraz aceleci
davrandığını da söylemeden geç-
memek lâzım. NitekimHollanda
Millî Takımı, EURO 88 elemelerin-
den başarıyla çıktıktan sonra tur-
nuvada da İngiltere ve Federal
Almanya gibi rakipleri devirerek
finale yükselecek, burada da Sov-
yetler Birliği’ni 2-0mağlup ederek
tarihinin ilk ve şu ana kadarki tek
büyük turnuva zaferini yaşaya-
caktı. Advocaat bir yıl önce Haar-
lem’in teklifini kabul ederek bir
bakıma tarihe geçen o şampiyon
kadro içerisinde yardımcı antre-
nör olarak da olsa yer alma şan-
sını kaçırmıştı.
Birinci adamlıktaki
ilk deneyimler
Haarlem ise Hollanda Ligi’nin
vasat takımlarındandı. 1980’lerin
başında Ruud Gullit’i futbol piya-
sasına sunan takım olarak dikkat
çekmişler, biri Gullit’li kadroyla
olmak üzere iki kez ligde dördün-
cülük elde etmişler fakat sonra-
sında yine alt sıralara doğru inişe
geçmişlerdi. Advocaat yöneti-
mindeyse küme düşme korkusu
yaşamadılarsa da üst sıraları da
zorlayamadılar ve ilk sezonda
dokuzuncu, ertesi sezonda da
10’uncu sırayı aldılar. Ancak Ad-
vocaat’ın ayrılması sonrasında
geçirdikleri tek sezonda ligden
düşüp bir daha Eredivisie’ye gele-
memeleri de dikkatlerden kaç-
mayan bir ayrıntı niteliğinde.
Advocaat’ın Haarlem sonrasın-
daki durağıysa Schiedamse kulü-
büydü. O zamanlar ikinci ligde yer
alan bu takıma gitmesi, Advocaat
için ilk başta bir geri adım olarak
görüldüyse de takımın başındaki
ilk sezonunda şampiyonluğa
ulaşan Advocaat, kırmızı-yeşilli
ekibi 20 yıl aradan sonra yeniden
Eredivisie ile tanıştıran isim ol-
mayı başaracaktı. Bu, aynı za-
manda Advocaat’ın teknik
direktörlük kariyerindeki ilk ciddi
başarısıydı.
Öte yandan Rinus Michels, Hol-
landa’nın Leo Beenhakker yöne-
timinde ikinci turda veda ettiği
1990 Dünya Kupası sonrasında
son kez millî takımın başına
getiriliyordu. Bir kez daha yar-
dımcısı olarak Advocaat’ı görmek
istemesi üzerine Advocaat da us-
tasını kırmayacak ve hem Schie-
damse’yi çalıştırıp hem de millî
takımda Michels’in yardımcılığını
yapacaktı. Lâkin Advocaat’ın
Schiedamse ile Eredivisie’deki
tek sezonu çok da parlak geç-
medi. Takım ligi sondan üçüncü
sırada tamamladı ve play-out ile
kümede kalabildi. Sonrasındaysa
kulüp yönetimi Dordrecht kulü-
büyle birleşme kararı aldı ve
takım 1991-92 sezonunda
SVV/Dordrecht ’90 adıyla müca-
dele etti. Advocaat takımını bu
sezonda da kümede tuttuysa da
sezon bitiminde görevini bıraka-
caktı.
Michels bayrağı
devrediyor
Michels’in yardımcılığındaysa
Hollanda, EURO’92 elemelerinde
Portekiz, Yunanistan, Finlandiya
ve Malta’yı geride bırakarak tur-
nuvaya katılma hakkını elde etti.
Burada da ilk turda İskoçya ve
Almanya’yı yenen, Bağımsız Dev-
letler Topluluğu ile de berabere
kalan son şampiyon, fazla zorlan-
madan yarı finale yükselmişti.
Ancak yarı finalde, turnuvanın
sürpriz ekibi Danimarka’ya, 120
dakikası 2-2 bitenmaç sonra-
sında penaltılarla elenen Porta-
kallar üst üste ikinci kez bu
kupayı kazanma şansını da kaçı-
rıyordu.
Söz konusu Danimarka maçı, aynı
zamanda Michels’in başarılarla
dolu teknik adamlık kariyerindeki
sonmaçtı. Turnuvanın bitimiyle
birlikte emekliliğini açıklayan ef-
sane teknik adamın ardındansa
millî takımın başına geçecek isim
olarak, yardımcısı Dick Advoca-
at’ta karar kılınmıştı.
Advocaat, Haarlemve Schiedam-
se’yi çalıştırdığı esnada savunma
tedbirini ön plana alan bir oyun
anlayışı benimsemişti ve bu
durum, önceliğin daima hücum
futbolu olduğu Hollanda’da hoş
karşılanmamış, kendisi de zaman
zaman “defansif futbol oynattığı”
gerekçesiyle eleştirilere maruz
kalmıştı. Elbette Hollanda Millî Ta-
kımı’nda ipleri eline aldıktan
sonra takıma nasıl bir futbol oy-
natacağı da merakla bekleniyordu
ve onu az önce bahsedilen neden-
den ötürü eleştirenlerde de açık-
çası endişeli bir bekleyiş hâkimdi.
Hollanda Millî Takımı’nın teknik
direktörü olarak Advocaat’ı bek-
leyen ilk ciddi sınav, 1994 Dünya
Kupası elemeleriydi. İngiltere,
Polonya, Türkiye, Norveç ve San
Marino ile aynı grupta mücadele
eden Portakallar, elemelerin
sürpriz ekibi Norveç’in ardından
ikinci sırayı alarak turnuvaya ka-
84
85
Advocat, teknik adamlık kariyerinin ilk adımlarını
‘General’ lâkaplı Rinus Michels’in yanında attı