Previous Page  84-85 / 114 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 84-85 / 114 Next Page
Page Background

lerdeki sabırsızlığın bir nebze

daha artmış olması da gayet

doğal. Böylesine sabırsızlığın

hâkim olduğu bir ortamda sezon

öncesi hazırlıklarında takımın

başında bulunamamak gibi bir

dezavantajı da bulunan Advoca-

at’ın yeni görevinde ne yapacağı

da haliyle tambir muamma. Bu

noktada isterseniz Advocaat’ın

kariyerinin satırbaşlarını kısaca

bir hatırlayalımve Türkiye’de

neler yapabileceğini bu veriler ışı-

ğında değerlendirmeye çalışalım.

27 Eylül 1947’de Lahey’de dünyaya

gelen Dick Advocaat, futbola da

bu kentin takımı olan Den Ha-

ag’da başlamıştı. Genç takımda

geçirdiği yıllardan sonra 21 Mayıs

1967’de A takımla ilk resmi ma-

çına çıkan Advocaat defansif orta

saha olarak görev yapmaktaydı.

Ancak üst düzey bir futbolcu ol-

duğu söylenemezdi ve futbolcu-

luk yıllarında sıradan bir kariyer

geçirdi. 1967-68 sezonunda takı-

mıyla birlikte kazandığı Hollanda

Kupası, 18 yıllık profesyonel fut-

bolculuk ömründeki tek kayda

değer başarısı olacaktı. 1973’te

Den Haag’dan ayrıldıktan sonra

Roda, Venlo ve ABD’de de Chicago

Sting takımlarının formalarını

giyen Advocaat, 1979-80 sezo-

nunda bir kez daha Den Haag’a

döndüyse de burada tek sezon

geçirdi, ardından da Sparta Rot-

terdam, Berchemve Utrecht’te

oynayarak 1984 yılında futbolcu-

luk kariyerini noktaladı.

Michels’in yanında

önemli görev

Advocaat, futbolculuğunun son

yıllarında aynı zamanda amatör

bir takım olan DSVP’yi çalıştıra-

rak bir yandan teknik direktörlük

konusunda da deneyimkazan-

maya başlamıştı. Futbolu bırakır

bırakmaz da sürpriz bir teklifle

karşı karşıya kaldı. Hollanda fut-

bolunun efsane teknik direktörü

Rinus Michels, bir kez daha millî

takımın başına geçmişti ve yar-

dımcısı olarak da Advocaat’ı gör-

mek istiyordu. Böylesine büyük

bir teknik adamın yanında dene-

yimkazanmak, genç bir teknik

direktör adayının hayallerini süs-

leyecek cinsten bir gelişmeydi.

Dolayısıyla Advocaat gelen bu

teklifi hiç düşünmeden kabul

edecekti.

Hollanda futbolu Cruyff, Rensen-

brink, Krol, Neeskens, Haan, Rep,

van Hanegemgibi yıldızlarıyla

1970’lere damgasını vurmuş ve

peş peşe iki Dünya Kupası’nda

final oynama başarısını göster-

mişti. Ancak bu yıldızlar 1980’lere

gelindiğinde yavaş yavaş futbol-

dan kopmaya başlamıştı ve

bunun sonucunda da millî takım

1982 Dünya Kupası ile 1984 Av-

rupa Şampiyonası’na katılama-

mıştı. Bunun üzerine de KNVB

(Hollanda Futbol Federasyonu)

çareyi tekrar Michels’in kapısını

çalmakta bulmuş ve ‘General’ lâ-

kaplı teknik adamı 10 yıllık aranın

ardındanmillî takımın başına

geçmeye de ikna etmişti. Michels

ve ekibinin bu yeni dönemde yap-

maları gereken başlıca hamle de

yeni kuşak oyunculardan uyumlu

bir millî takımyaratabilmekti.

Aslında Michels, bu açıdan bakıl-

dığında yine önemli bir kuşak ya-

kalayacağa benziyordu. Ruud

Gullit, Marco van Basten, Frank

Rijkaard, Ronald Koeman, Gerald

Vanenburg veWimKieft gibi

oyuncuların yaşları hep 20-22

aralığındaydı ve yakın gelecekte

önemli isimler olmaları beklenen

bu oyuncuların etrafında kurula-

cak bir millî takımda çok önemli

başarılara imza atabilirdi.

Bu doğrultuda Michels ve Advo-

caat ikilisinin önündeki ilk ciddi

sınav, Meksika’da düzenlenecek

olan 1986 Dünya Kupası’ydı. Ele-

melerde Hollanda; Macaristan,

Avusturya ve Kıbrıs RumKesimi

ile birlikte yer aldığı grupta Maca-

ristan’ın arkasından ikinci sırayı

alarak play-off’a kalmıştı kalma-

sına ama maçların henüz yarısı

geride kaldığında Michels KNVB

yönetimiyle yaşadığı anlaşmazlık

neticesinde görevi bırakmış, onun

yerine de Leo Beenhakker getiril-

mişti. Advocaat ise yardımcı an-

trenörlük görevini sürdürüyordu.

Play-off’taysa Hollanda, komşusu

Belçika engeline takıldı. İlkmaçı

deplasmanda 1-0 kaybeden Por-

takallar, kendi evindeki rövanşta

2-0’ı yakaladıysa da bitime beş

dakika kala Georges Grün’ün at-

tığı gol, Belçika’yı Meksika’ya gö-

türecekti. O Belçika, daha sonra

turnuvada da yarı finale kadar

gidecekti.

Üst üste ikinci kez Dünya Ku-

pası’na gidilememesi neticesinde

Beenhakker de görevden ayrılır-

ken KNVB bir kez daha Michels’e

ricacı olacak ve tarafların yeniden

anlaşması sayesinde de EURO 88

elemelerine Portakallar yeniden

Michels yönetiminde girecekti.

Advocaat, bu dönemdeyse kısa bir

süre daha Michels ile birlikte oldu

zira 1987 yazında Haarlem takı-

mından gelen teklif, kendisine ilk

kez profesyonel bir takımın ba-

şında birinci adam olma fırsatını

sunmuştu ve o da tercihini bu

yönde kullanacaktı. Ancak Advo-

caat’ın bu iş için biraz aceleci

davrandığını da söylemeden geç-

memek lâzım. NitekimHollanda

Millî Takımı, EURO 88 elemelerin-

den başarıyla çıktıktan sonra tur-

nuvada da İngiltere ve Federal

Almanya gibi rakipleri devirerek

finale yükselecek, burada da Sov-

yetler Birliği’ni 2-0mağlup ederek

tarihinin ilk ve şu ana kadarki tek

büyük turnuva zaferini yaşaya-

caktı. Advocaat bir yıl önce Haar-

lem’in teklifini kabul ederek bir

bakıma tarihe geçen o şampiyon

kadro içerisinde yardımcı antre-

nör olarak da olsa yer alma şan-

sını kaçırmıştı.

Birinci adamlıktaki

ilk deneyimler

Haarlem ise Hollanda Ligi’nin

vasat takımlarındandı. 1980’lerin

başında Ruud Gullit’i futbol piya-

sasına sunan takım olarak dikkat

çekmişler, biri Gullit’li kadroyla

olmak üzere iki kez ligde dördün-

cülük elde etmişler fakat sonra-

sında yine alt sıralara doğru inişe

geçmişlerdi. Advocaat yöneti-

mindeyse küme düşme korkusu

yaşamadılarsa da üst sıraları da

zorlayamadılar ve ilk sezonda

dokuzuncu, ertesi sezonda da

10’uncu sırayı aldılar. Ancak Ad-

vocaat’ın ayrılması sonrasında

geçirdikleri tek sezonda ligden

düşüp bir daha Eredivisie’ye gele-

memeleri de dikkatlerden kaç-

mayan bir ayrıntı niteliğinde.

Advocaat’ın Haarlem sonrasın-

daki durağıysa Schiedamse kulü-

büydü. O zamanlar ikinci ligde yer

alan bu takıma gitmesi, Advocaat

için ilk başta bir geri adım olarak

görüldüyse de takımın başındaki

ilk sezonunda şampiyonluğa

ulaşan Advocaat, kırmızı-yeşilli

ekibi 20 yıl aradan sonra yeniden

Eredivisie ile tanıştıran isim ol-

mayı başaracaktı. Bu, aynı za-

manda Advocaat’ın teknik

direktörlük kariyerindeki ilk ciddi

başarısıydı.

Öte yandan Rinus Michels, Hol-

landa’nın Leo Beenhakker yöne-

timinde ikinci turda veda ettiği

1990 Dünya Kupası sonrasında

son kez millî takımın başına

getiriliyordu. Bir kez daha yar-

dımcısı olarak Advocaat’ı görmek

istemesi üzerine Advocaat da us-

tasını kırmayacak ve hem Schie-

damse’yi çalıştırıp hem de millî

takımda Michels’in yardımcılığını

yapacaktı. Lâkin Advocaat’ın

Schiedamse ile Eredivisie’deki

tek sezonu çok da parlak geç-

medi. Takım ligi sondan üçüncü

sırada tamamladı ve play-out ile

kümede kalabildi. Sonrasındaysa

kulüp yönetimi Dordrecht kulü-

büyle birleşme kararı aldı ve

takım 1991-92 sezonunda

SVV/Dordrecht ’90 adıyla müca-

dele etti. Advocaat takımını bu

sezonda da kümede tuttuysa da

sezon bitiminde görevini bıraka-

caktı.

Michels bayrağı

devrediyor

Michels’in yardımcılığındaysa

Hollanda, EURO’92 elemelerinde

Portekiz, Yunanistan, Finlandiya

ve Malta’yı geride bırakarak tur-

nuvaya katılma hakkını elde etti.

Burada da ilk turda İskoçya ve

Almanya’yı yenen, Bağımsız Dev-

letler Topluluğu ile de berabere

kalan son şampiyon, fazla zorlan-

madan yarı finale yükselmişti.

Ancak yarı finalde, turnuvanın

sürpriz ekibi Danimarka’ya, 120

dakikası 2-2 bitenmaç sonra-

sında penaltılarla elenen Porta-

kallar üst üste ikinci kez bu

kupayı kazanma şansını da kaçı-

rıyordu.

Söz konusu Danimarka maçı, aynı

zamanda Michels’in başarılarla

dolu teknik adamlık kariyerindeki

sonmaçtı. Turnuvanın bitimiyle

birlikte emekliliğini açıklayan ef-

sane teknik adamın ardındansa

millî takımın başına geçecek isim

olarak, yardımcısı Dick Advoca-

at’ta karar kılınmıştı.

Advocaat, Haarlemve Schiedam-

se’yi çalıştırdığı esnada savunma

tedbirini ön plana alan bir oyun

anlayışı benimsemişti ve bu

durum, önceliğin daima hücum

futbolu olduğu Hollanda’da hoş

karşılanmamış, kendisi de zaman

zaman “defansif futbol oynattığı”

gerekçesiyle eleştirilere maruz

kalmıştı. Elbette Hollanda Millî Ta-

kımı’nda ipleri eline aldıktan

sonra takıma nasıl bir futbol oy-

natacağı da merakla bekleniyordu

ve onu az önce bahsedilen neden-

den ötürü eleştirenlerde de açık-

çası endişeli bir bekleyiş hâkimdi.

Hollanda Millî Takımı’nın teknik

direktörü olarak Advocaat’ı bek-

leyen ilk ciddi sınav, 1994 Dünya

Kupası elemeleriydi. İngiltere,

Polonya, Türkiye, Norveç ve San

Marino ile aynı grupta mücadele

eden Portakallar, elemelerin

sürpriz ekibi Norveç’in ardından

ikinci sırayı alarak turnuvaya ka-

84

85

Advocat, teknik adamlık kariyerinin ilk adımlarını

‘General’ lâkaplı Rinus Michels’in yanında attı