TamSaha 124. Sayı - page 94-95

Kariyerinin tamamını Güney Amerika’da geçirdiği ve bu yıllarda millî takım
formasıyla da Dünya Kupalarında önemli bir başarı elde edilmediği için
Avrupalı futbolseverler tarafından çoğu zaman gözden kaçırılan bir figürdür
Silvio Marzolini. Güney Amerikalıların penceresinden bakıldığında Nilton
Santos ve Roberto Carlos’la birlikte tüm zamanların en iyi üç sol bekinden
biridir belki ama bu şöhreti de bir bakıma oynadığı kıtayla sınırlı kalmıştır.
20 yaşındayken transfer olduğu Boca Juniors formasını 12 yıl boyunca
başarıyla taşıyan ve sarı-mavili ekiple beş şampiyonluk yaşayan Marzolini,
hücum özellikleriyle parlayan bek oyuncularının aksine defansif
yetenekleriyle daha çok ön plana çıkmaktaydı ve bu tip bekler içerisinde belki
de futbol dünyasının gördüğü en parlak iki-üç kişiden birisiydi. 1960’larda bir
diğer efsane Giacinto Facchetti ile birlikte sol bekmevkiinin en parlak
isimlerinin başında gelen Marzolini’nin bu şöhretini sonraki dönemlere
yeterince taşıyamamasının en önemli nedeniyse, Arjantin’le katıldığı 1962 ve
1966 Dünya Kupalarında çeyrek finalden ötesini görememesiydi.
Boca Juniors’la 400’ün üzerinde maça çıkan Marzolini, hâlen bu takımın
formasını en çok giyen üçüncü oyuncu olma özelliğine de sahip.
94
95
Son günlerde bir hayli moda olan “oyunu iki yönüyle de oynayan orta saha
oyuncusu” tâbiri dillere pelesenk olmadan çok uzun yıllar önce bu deyimi
tam anlamıyla karşılayan bir futbolcu vardı: Jose Leandro Andrade.
Kariyerinin büyük bölümünü ülkesi Uruguay’ın iki büyük kulübü olan
Nacional ve Penarol’de geçiren Andrade’nin yıldızının asıl parladığı yerse
UruguayMillî Takımı’ydı. Andrade, Uruguay forması altında öncelikle 1924
ve 1928 Olimpiyatları’nda altınmadalyaya
uzanmıştı (Henüz Dünya Kupası
organizasyonu başlamamış olduğundan
1920’lerde olimpiyatlardaki futbol
turnuvasının bir dünya şampiyonası olarak
görüldüğünü de belirtmeden geçmeyelim).
1930’da Uruguay’da düzenlenen ilk Dünya
Kupası’nda da ev sahibi ekip zafere ulaşırken
takımın değişmez isimlerinden birisi yine
Andrade’ydi. Orta sahada takımın neredeyse
bütün defansif yükünü çeken, hatta genel
takım savunmasında da çoğu zaman defans
oyuncularından daha çok ön plana çıkan ve
tüm bunların yanında çoğu zaman hücum
organizasyonlarını da başlatan isim olan
Andrade, oynadığı devrin çok çok ötesinde
bir oyuncuydu. Şanssızlığıysa herhalde hayli
eskilerde kalan bir dönemde oynamış
olmasıdır. Zira o devirde birkaç istisna
haricinde hemen hemen hiçbir maç banda
kaydedilmiyordu ve Andrade’yi çıplak gözle
izlemiş olan nesilden de neredeyse kimse
hayatta kalmadı.
Bir futbolcu düşünün ki, Dünya Kupası’nda final oynasın, hatta o finalde bir
de gol kaydetsin ve bir kez de Avrupa’da yılın futbolcusu seçilsin. Herhalde
böylesine bir oyuncu futbol tarihinden söz açıldığında akla gelen ilk
isimlerden biri olmalıdır diye düşünebilirsiniz ancak Çek futbolunun
efsanelerinden Josef Masopust’un günümüzde hak ettiği itibarı gördüğünü
söyleyebilmek ne yazık ki güç.
Kariyerinin tamamına yakınını
Dukla Prag’da geçiren Masopust,
burada oynadığı 16 sezonda, dördü
üst üste olmak üzere sekiz kez
Çekoslovakya Ligi’nde şampiyonluk
sevinci yaşadı. Aynı dönemde millî
takımda da düzenli olarak forma giyen
Masopust’un en büyük başarısı da
Çekoslovakya ile 1962 Dünya Kupası’nda
final oynamak olacaktı. Finalde son
şampiyon Brezilya ile karşı karşıya gelen
Çekoslovakya, Masopust’un golüyle
1-0 öne geçse de Brezilya sahadan 3-1
galip ayrılmayı başarmıştı. Masopust’un
özellikle bu performansı, ona yıl sonunda
Altın Top ödülünü de getirecekti.
Masopust’un uluslararası düzeyde
böylesine önemli başarılar
yakalamasına karşın tüm zamanların
en iyileri sayılırken çoğu zaman
unutulmasının en büyük nedeniyse
elbette ismen çok daha büyük bir ligde
ve kulüpte oynamamasıydı.
Celtic’in 1967’de kazandığı Avrupa şampiyonluğunda nasıl savunmada takımı
sırtlayan isimBilly McNeill ise hücumda da yeşil-beyazlıların yıldızı Jimmy
Johnstone’dı. Sağ çizgide topu aldığında durdurulması neredeyse imkânsız olan
Johnstone, Ada futbolunun yetiştirdiği en özel yeteneklerden birisiydi. Ancak Billy
McNeill’ın biraz yukarıda anlattığımız kariyer hikâyesinin neredeyse aynısı Johnstone
için de geçerli… O da kaptanı gibi dokuz lig şampiyonluğunun yanı sıra bir Şampiyon
Kulüpler Kupası zaferi yaşamıştı ancak İskoçya’nın 1960’larda Dünya Kupalarında yer
alamaması ve İskoç Ligi’nin birinci sınıf bir lig olmaması gibi faktörlerden dolayı
Johnstone da hak ettiği takdiri tammânâsıyla göremedi. 2002 yılında Celtic
taraftarlarınca kulüp tarihinin en iyi oyuncusu seçilen Johnstone, 2006’da yakalandığı
ALS hastalığına yenik düşerek hayatını kaybetti. Vefatından bir süre sonraysa anısını
yaşatmak adına
kendi adını
taşıyan bir park
açıldı ve parka
da bronzdan bir
heykeli dikildi.
Orta Saha: Jose Andrade
Sol Bek: Silvio Marzolini
Sağ Açık: Jimmy Johnstone
Orta Saha: Josef Masopust
Sol Açık: Dragan Dzajic
Balkanlar, futbol dünyasına çok sayıda üstün yetenek armağan
etmiştir ve hemen hemen her 10 yıllık periyotta, dünya futbolunda iz
bırakan bir Balkan kökenli oyuncu olmuştur. Tüm bu yetenekler
arasında en çok ön plana çıkan ismin kim olduğu da elbette uzunca
tartışılacak bir konudur ama bu tartışmada oyların büyük bir
bölümünün Dzajic’e
çıkacağını tahmin etmek
için de herhalde falcı
olmak gerekmez. Her ne
kadar adını dünya
genelinde yeterince
duyurmuş olmasa da
Dzajic bugün Sırbistan’da
adeta halk kahramanı
olarak görülen birisi ve
kendisi bu noktaya da
elbette çok önemli
başarılar elde ederek
geldi. Son yıllarındaki iki
sezonluk Bastia
macerası hariç kariyerinin tamamını Kızılyıldız’da geçiren Dzajic,
kırmızı-beyazlı forma altında beş lig, dört de kupa şampiyonluğu
yaşarken 600’ün üzerindemaça çıktı ve rakip fileleri 400’e yakın
kez havalandırdı. Sol açık oynamasına karşın çoğu santrfordan fazla
gol atan Dzajic, bu özelliğini millî forma altında da defalarca
göstermişti. Dzajic’li Yugoslavya’nın en önemli başarısıysa, 1968
yılındaki Avrupa Şampiyonası’nda final oynamaktı.
Yarı finalde son dünya şampiyonu İngiltere’yi saf dışı bırakan tek
golün altına imzasını atan Dzajic, finalde de İtalya karşısında
Yugoslavya’yı 1-0 öne geçiren golü kaydetmişti.
Ancak 1-1 bitenmaç sonrası oynanan tekrar maçını İtalya
kazanmıştı. Millî takımla 85maça çıkan ve bumaçlarda 23 kez gol
sevinci yaşayan Dzajic, 2004 yılında Sırbistan-Karadağ Futbol
Federasyonu tarafından ülkesinde son 50 yılın en önemli futbolcusu
da seçilerek bir başka onura daha sahip olacaktı.
1...,74-75,76-77,78-79,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91,92-93 96-97,98-99,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,114-115,...138
Powered by FlippingBook