likle genç oyuncuları inatla yetiş-
tirmek gibi uzun vadeli ve yüksek
riskli tutkusunu ele alırsak van
Gaal’in kariyerinin adeta mayın
tarlasında sürekli sağ kalabil-
meye benzediğini görebiliriz.
Farklı karakter
Bugünlerde Manchester United
kariyerinin son haftalarını yaşıyor
olabilir van Gaal. Takımdaki ikinci
sezonu geride kalmak üzereyken
ortada halen pek ümit vaat eden
bir tablo yok. Yine de gençlere
olan bağlılığını United’da da his-
settirdi Hollandalı teknik adam.
Nitekimo göreve geldiğinden bu
yana tam 14 altyapı oyuncusu ilk
kez resmî bir maçta kırmızı for-
mayı giyme fırsatı elde etti. Büyük
ihtimalle bu isimlerin bir veya iki
tanesi haricindekilerin tamamı
vasat birer kariyer hikâyesi yazıp
kısa sürede o parıltılı sahneden
sessizce inecek. Fakat bir yete-
neği işlemek zaten bu şekilde sa-
yısız deneme yapmaktan geçiyor.
Peki, van Gaal’i böylesine sıra dışı
yapan etkenler neler?
Her şeyden önce van Gaal’in fut-
bolculuk yıllarında bir yandan da
okullarda fiziksel eğitimdersi
verdiğini bir kenara not etmek
gerek. 12 yıl boyunca öğretmenlik
yapan yarı profesyonel bir fut-
bolcu günün birinde teknik adam
olduğunda elbette bu iki daldan
da izler taşıyacaktı. Başka bir
deyişle, teknik adam olarak van
Gaal’in aklındaki felsefeyi uygula-
mak adına gençleri tercih edişi,
onları en uygun biçimde şekillen-
dirişi ve katı bir disiplin sahibi
oluşunun altında öğretmenlik ka-
riyeri yatıyor.
Her ne kadar sert ve dediğim
dedik biri olarak bilinse de van
Gaal’in bu özellikleri genç oyun-
cuları çoğu zaman ürkütmüyor.
Zira futbol kitapları arasında say-
gın bir konuma sahip Brilliant
Orange’ın yazarı DavidWinner’a
göre onunla beraber çalışmış bir-
çok isimvan Gaal’in doğruculu-
ğunu ve dürüstlüğünü ön plana
çıkarıyor. Ayrıca oyuncularının
sürekli düşünmesini, birbirini
veya takım taktiğini eleştirmesini
isteyen ve onları buna özellikle
teşvik eden bir teknik adamvan
Gaal. Özellikle Ajax altyapısında
benimsenen sadece futbolcu
değil, adeta birer küçük teknik
adamyetiştirme mantığının da
buna ciddi katkısı var. Onun ta-
kımlarında sürekli iletişimve ya-
pıcı eleştirilerin her daimyeri olur.
İlk bakışta hiç öyle görünmese
bile van Gaal’in kendisi de aslında
eleştiriye açık biridir ama dinle-
diği şey sonucu fikrini değiştir-
mesi için gerçekten ikna edici bir
sav duymuş olması gerekir.
İşte tümbu özelliklerin bir araya
gelişi, van Gaal’i genç oyuncuların
gözünde sert fakat şeffaf ve ba-
bacan bir öğretmen kimliğine bü-
ründürüyor. Öğrencileri bu zorlu
ve emek isteyen yolu geçtikten
sonra ona kalıcı bir şekilde bağla-
nabiliyor. Litmanen, Kluivert,
Reiziger, Bogarde ve De Boer kar-
deşlerin Ajax sonrası kariyerle-
rinde onunla Barcelona’da
buluşması bir tesadüf değil. Aynı
şekilde Schweinsteger, Blind ve
Memphis’in sırf takımın başında
o var diye Old Trafford’a gelişi de
benzer sebepler taşıyor.
Sadece oyuncuları değil yardım-
cıları da van Gaal’e benzer bağlılığı
duyuyor. Ajax’a 1992 UEFA Kupa-
4 yaşındaki Van Gaal’i normal
biri olarak hatırlamak pek
mümkün değil. Henüz ergen-
lik sivilceleri yüzünden eksil-
memiş çocuklarla Avrupa’nın
zirvesine çıkması, Dünya Ku-
pası çeyrek finalinde penaltı
atışlarına geçilmeden hemen
önce kalecisini değiştirip tur
atlaması, saha kenarında dör-
düncü hakeme isyan ederken
kendini yerden yere atması
veya her an sosyal medyada
viral olma potansiyeli taşıyan
dalgalı basın toplantıları
sadece birkaç örnek. Sırf bu
olaylara bakarak van Gaal’in
kamuoyundan gelecek yo-
rumları düşünmeden kendi
tarzıyla hareket eden ve
cesur bir kişilik olduğunu
söyleyebiliriz. Çünkü bunların
tamamı risk taşıyan ve
olumlu sonuçlanmadığında
sahneyi çürük domatesle dol-
durtabilecek hareketler. Özel-
Futbol Kültürü
Louis van Gaal bugüne kadar
şahit olduğumuz en deli dolu
teknik adamlardan biri. Onun
çok renkli karakterindeki
cesaret ve öğretme eğiliminin
bileşimi, bir çok genç yeteneğin
birer dünya yıldızına
dönüşmesini sağladı. İster
tesadüf ister alın teri deyin,
adının geçtiği her ortamda
akıllaramutlaka gençlik aşısı
gelecek.
79
78
6
Mustafa Akkaya
Van Gaal ve gençleri
Ajax’ta Van Gaal’le
parlayan Litmanen,
çok sayıda arkadaşı
gibi hocasının
peşinden Barcelona’nın
yolunu tutmuştu.