Previous Page  104-105 / 126 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 104-105 / 126 Next Page
Page Background

len Erol Keskin, kariyeri boyunca

sağ açık ve daha çok da sağ iç

mevkiînde oynadı. Sarı-lacivertli

forma altında 1947 ve 1948 yılla-

rında iki İstanbul Ligi, 1946 ve 1950

yıllarında iki Millî Küme şampi-

yonluğu yaşadı. Oynadığı 213

maçta 51 gol attı. 1951’de Adalet

Spor Kulübü’ne transfer oldu ve

1958-59 sezonuna kadar oynadık-

tan sonra aktif futbol hayatını

Adalet takımında sonlandırdı.

Onu yakından tanıyan isimlerden

Galatasaraylı Candemir Berkman,

Erol Keskin’i “Erol abi kafası önde

oynayan tiplerden değildi. Bir

pozisyon sonra ne yapacağını

hesap ederek oynardı. Erol abim o

dönemin en iyi sağ içiydi. Ben Erol

abimin o dönemin o mevkideki en

iyi oyuncusu olduğunu biliyorum”

sözleriyle anlatıyor.

Fenerbahçe ve Millî Takım’dan

arkadaşı Şükrü Ersoy ise “Erol

Keskin bugünkü 10 numaranın

gerçek tarifiydi. Sağ açıkta başladı.

Sağ içe geçtiği zaman genç, müca-

dele gücü ve top tekniği yüksek,

ara pasları olan harika bir oyun-

cuydu” ifadelerini kullanıyor.

Gerçek bir beyefendi olarak tanı-

nan ve sevilen Erol Keskin’i daha

yakından tanımak için dönemin

futbol şartlarıyla ilgili kendi ağzın-

dan çıkan şu cümleler de önemli

ipuçları veriyor:

“O günkü futbolla bugünkü ara-

sında muazzambir fark var. Topun

ağzı denilen iplerle bağlandığı yer

hele bir de kötü bir havada oynu-

yorsanız, alnınıza geldiğinde izi

birkaç gün çıkmaz. Ben topa da

kafa vurmamaya gayret ederdim,

o da ayrı. Çünkü neresi gelecek bi-

lemezsiniz. Bize bir yabancı antre-

nör geldi, ‘Herkes ayakkabılarını,

çoraplarını çıkarsın’ dedi. Herkesin

ayakları perişan. Bana geldi, ‘Çocu-

ğum sizin ayaklarınız nasıl böyle

düzgün kaldı?’ diye sordu. ‘Sör

dedim, ben ayakkabılarımı yarım

veya bir numara büyük yaptırıyo-

rum, içine de kalın çorap giyiyo-

rum’…”

O dönemde futbol ayakkabıları

Beykoz’daki ünlü Rumkunduracı

Dinyakos’a yaptırılırdı. Erol Keskin

ayak bakımına önemverdiği için

üzeri kalın ayakkabı istemez, özel

olarak ince derili ayakkabı yaptı-

rırdı: “O zamanlar ayakkabılarımızı

Dinyakosa’a yaptırırdık. Dinyakos

rakı severdi. Ayakkabıları daha iyi

yapsın diye ona giderken bir şişe

rakı götürür ‘Ustambu sizin ama

ne olur ayakkabıları benim istedi-

ğimgibi yap’ derdim.”

Erol Keskin’in lâkabı ise “Ayva”ydı.

Hatta Eylül ayına rastlayan bir ha-

zırlıkmaçının devre arasında se-

yirciler sahaya ayva yağdırmıştı.

Erol Keskin bu hatırasını anlattık-

tan sonra, “Neden böyle bir lâkabı

uygun gördüklerini bilmiyorum

ama belki bıyıklarım ince olduğu

için takmış olabilirler” diyordu.

Futbolu bıraktıktan sonra teknik

adamveya yönetici olarak oyunun

içinde kalmadı. Kendi işini kurmayı

tercih etti. Erol Keskin. Futbol oy-

nadığı dönemde de sonrasında da

hep sevilen ve saygı duyulan bir

insan olmaya devametti. OğluMert

Keskin, zaman zaman babasıyla İs-

tiklâl Caddesi’nde yürüyüşe çıktık-

ları günlerde yaşadıklarını şöyle

anlatıyor: “Mektepten dolayı Gala-

tasaraylılar çok olurdu. Babama

gösterilen sevgi ve saygı beni her

zaman çokmutlu etmiştir.”

Erol Keskin’in AMillî Takımımızın

formasını 15 kez giydiğini söyle-

miştik. İlkmillî maçına son derece

anlamlı bir günde çıktı. Millî Takı-

mımız, 1 Ağustos 1937’de Yugos-

lavya ile oynadığı maçın ardından

başlayan II. Cihan Harbi sebebiyle

10 yılı aşan bir sürede sahneden

çekilmek zorunda kalmıştı. Daha

doğrusu o dönemde uluslararası

futbol adeta mecburi bir tatile gir-

mişti. Savaşın sona ermesinin ar-

dından ilkmillî maçımızı 23 Nisan

1948’de yani Türkiye BüyükMillet

Meclisi’nin açılışının 28’inci seneyi

devriyesinde Atina’da Yunanis-

tan’la oynuyorduk. Panathinaikos

Ekimayının başında Türk futbolunun en nadide oyuncularından birini, Erol Keskin’i

kaybettik. Erol Keskin sadece sahadaki mevkiiyle değil, hayattaki duruşu ve

beyefendiliğiyle de gerçek bir 10 numaraydı.

kim ayının ilk gününde geldi acı haberi;

futbolumuzun nadide isimlerinden, en

beyefendi oyuncularından birini, Erol Keskin’i

de kaybetmiştik. Futbolumuza Fenerbahçe ve

Adalet formaları altında uzun yıllar hizmet

eden, AMillî Takımımızın formasını 15 kez

giyen ve ilk Dünya Kupası maceramızın da

önemli parçalarından biri olan Erol Keskin’i

Ekim’in başında ebediye uğurladık.

1927’nin 2 Mart’ında Feneryolu’nda dünyaya

gelen Erol Keskin, futbola başlamasını, “Efsane

Yolculuk” belgeselinde “Futbolu çok severdim.

Top oynamaya da Fenerbahçe çayırında başla-

dım. O dönemlerde her semtin bir tarlası ve her

tarlanın da bir takımı vardı. O tarla da buranın

gençlerini yetiştiren tarlaydı. Futbola herkes

orada başlardı. Feneryolu her zaman iyi futbol-

cular yetiştirmiştir Fenerbahçe kulübüne” söz-

leriyle anlatıyordu.

Dönemin entelektüel insanlarından Fevzi

Bey’in oğlu olan Erol Keskin, futbola başladığı

günlerle ilgili olarak “Benim için çok

mühimdir” dediği bir hatırasını ise şöyle

naklediyordu:

“Annembana çok düşkündü, kapıdan bile

çıkarmazdı. Tarlada top oynadığımız bir gün

evden biri akşamüstü kahvaltısını getirdi.

İçinde süt falan var. Ama o ortamda bu çok

doğru bir şey değildi. Kahvaltıyı getirene,

‘Çabuk bunlar geri götür. Bir daha da

getirme. Bu söylediklerimi anneme de

söyle’ dedim.”

1945 yılında Fenerbahçe’nin A takımına yükse-

E

Her hâliyle

10 numaraydı

Erol Keskin

Fenerbahçe'nin 1947-48 kadrosu. Ayaktakiler: Ahmet Erol,

Hilmi Ardağ, Cihat Arman, Müjdat (Müzdat) Yetkiner, SamimVar,

Fikret Kırcan, Selahattin Torkal. Oturanlar: Murat Alyüz,

Lefter Küçükandonyadis, Halit Deringör, Erol Keskin.

104

105