Previous Page  132-133 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 132-133 / 168 Next Page
Page Background

Gönülden Kaleme

Çocukluğumda büyüklerimizin

gözlerinin içine bakardık, bizi de

oynadıkları maça alsınlar diye.

Yaşıtlarımızlamaç yapıyorduk

ama bu bize yetmiyordu. Henüz

altı yaşındaydım; bir gün abileri-

miz maç yapmak için toplanmış-

lardı ve bir kişi eksik oldukları

için bana “Kaleye geçmek ister

misin?” dediler. Büyük bir sevinç-

le kabul ettim. Bu arada bizim

takımkaptanımız rakip takım

oyuncularıyla centilmenlik an-

laşması yaptı. Rakip takım oyun-

cuları topa abanmayacak yani

kaleye bütün güçleriyle şut çek-

meyeceklerdi. Maç başlamış, ka-

leye gelen bir-iki topu şans eseri

kurtarmıştım. Üstüne de bir gol

atıp galip duruma geçmemiz

sanırım rakibi kızdırdı. Bir anlık

öfkesine yenik düşen rakip, tüm

gücüyle topa vurdu. Top yüzümde

patladı (topun şiddetli biçimde

yüzüme geldiğini belirtmek için

patladı ifadesini kullandım) tabiî

canım çok yandı ve ağlamaya

başladım. Oyun durmuş, herkes

başımdaydı. En başta da şutu

çeken abi vardı. Çok üzgündü,

gönlümü almak için ne yapaca-

ğını şaşırmış durumdaydı. Benim

ağlamam tüm oyuncuların üzül-

mesine sebep olmuştu. Çünkü bir

çocuğun canı yanmıştı ve ağlı-

yordu. Hiçbirinin vicdanı oyuna

devam etmek istemedi ve maçı

bıraktılar.

Bu olay bana o yaşlarda futbolun

çok güzel bir oyun olduğunu

göstermiş, zaten sevdiğim futbolu

bir kez daha sevmeme neden ol-

muştu. Bizler o dönemde aileleri-

mizden aldığımız terbiye gereği,

ahlâklı ve vicdanlı olmayı,

büyüklerimize saygılı, küçükleri-

mize sevgi, sabır ve hoşgörülü

olmayı bir erdemolarak

görürdük. Hayatımboyunca

bu öğretiler hayatımın

merkezinde yer aldı.

Bu hatıramı neden anlattım? Ba-

şakşehir-Trabzonspor maçında

Trabzonspor formasıylamaçı Ba-

şakşehir tribününden seyreden

iki küçük çocuğun formalarının

çıkarılmasının istenmesi ve

formaların ters giydirilmesiyle

sona eren olay üzerine yazmak

gereği duydum.

Benmümkün olduğunca Başak-

şehir’in Avrupa kupası maçlarına

giderim. Maça gelen taraftarların

birçoğunun üstünde kendi tut-

tukları takımlarının formaları

vardır. Başakşehir’i desteklemek

içinmaça gelirler. O renk cüm-

büşü benim için hoşgörüyü temsil

eder. Futbol sahalarında görmek

istediğim tablonun Başakşehir

Futbol Kulübü nezdinde başlamış

olmasından, zamanla diğer

stadyumlara da sirayet edeceğini

umarak büyükmutluluk duyu-

yordum. Her ne kadar Avrupa

kupası maçı olsa da “Darısı lig

maçlarının başına” derken bu

olaymeydana geldi.

Sizlere kısaca olayı hatırlatmak

istiyorum. Başakşehir-Trabzon-

spor maçını seyretmek için bir

baba, iki çocuğunu yanına alarak

maça gelmiş. Üstlerinde de tut-

tukları takımlarının formalarıyla

çocukların babası, Başakşehir

tribününde yerlerini almakta bir

sakınca görmemiş. Büyük bir

ihtimalle daha evvel herkesin

kendi tuttuğu takımın formasıyla

maça geldiğini görmüş, belki de

bumaçlardan birine gelmişti ve

tepki görmeyince de çocuklarıyla

o tribünde maçı seyretmek istedi.

Sanırımbirilerinin çocukları şi-

kâyet etmesiyle güvenlik görevli-

İsmail Gökçek

Bir çocuğun yüreğine

nasıl holiganlık

tohumları ekilir

leri çocukları tribünden çıkart-

maya yeltendi. Neden “Sanırım”

dedim; çünkü bu güvenlik görev-

lileri tribünde farklı takımların

formalarını görmüş ve bu du-

ruma alışkındı. Hiçbir güvenlikçi-

nin kendi kararıyla harekete

geçeceğine ihtimal vermiyorum.

Burada iki olay var; birincisi ve en

önemlisi çocukların ruhlarında

bıraktığı derin izler ve yaşadık-

ları korku. Çocukların dimağla-

rına şu duygu yer etmiştir;

bundan sonra kendi tuttukları

takımınmaçlarında rakip takım

formalı taraftar olmayacak,

eğer tribüne girmişse en hoyrat

biçimde dışarı çıkarılacaktır.

Çocuk-büyük fark etmez. Çünkü

kendisine bu şekilde davranılmış

ve o gün tribünde bulunanların

çoğu olayı seyretmekle yetin-

miştir.

İkincisi de tahammülsüzlüğün

tavan yapması ve vicdanların

susması. O gün o tribünde

yaşanan olaya şahitlik eden ve

müdahalede bulunmayan herkes

vicdanlarını sorgulamalıdır.

Kendi çocuklarını o çocukların

yerine koyarak, “Ya bu olay

benim çocuklarımın başına

gelseydi ne yapardım?” diye

empati yapmalı ve tepki verme-

liydiler. Mutlaka az sayıda tepki

gösterenler olmuştur ama

azınlıkta kaldıkları için etkili

olamadılar. Herkes bu olaya tepki

gösterse ve o çocukların forma-

ları çıkarttırılıp ters giydirilme-

seydi, çocukların yüreklerine

holiganlık yerine sevgi tohumları

ekilecek, birlikte maç seyretme

kültürü pekişecekti.

Başakşehir Futbol Kulübü gerekli

tepkiyi göstermiş ve güvenlik

firmasının sözleşmesini iptal

ettiğini açıklamıştır. Bence bu

yeterli değil. O çocukların gönlü

alınmalı. Eğer okula gidiyorlarsa

futbolcuların katılımıyla okulla-

rına gidilerek futbolda şiddetin

yeri olmadığını, bunun bir oyun

olduğunu anlatan toplantılar

düzenlenmeli. Başakşehir

Kulübü’nün toplumda sağladığı

sempatiyi bu şekilde kullanması,

diğer kulüplerimize de örnek

olacaktır.

Devlet bir kampanya başlatmalı-

dır. İlköğretimden başlamak

üzere tüm eğitimkurumlarında

beden eğitimi dersleri artırılmalı

ve beden eğitimi ders içerikleri

değiştirilmeli, fiziksel aktivitele-

rin yanında, tüm spor branşları-

nın bir oyun olduğu, hoşgörü ve

rakibe saygının oyunun gereği

olduğu öğretilmelidir. Bu kam-

panya, başta futbolumuz olmak

üzere tüm spor dallarında holi-

ganlığın azalmasına sebep

olacaktır ki; bu da sporumuzun

gelişimine katkıda bulunmak

demektir. Toplumumuzda pek

çok sporcu örnek alınmakta.

Tüm çocukların sevdikleri spor

dallarındamutlaka bir idolleri

vardır. Bunların vereceği mesaj-

lar çocuk ve gençlerin kulakla-

rına küpe olacaktır.

Takım oyunlarının bazıları üç,

bazıları da iki sonuçludur.

Bu güzel oyunun birlikte seyredi-

lince güzelleştiğini, tatlı tatlı

birbirimizi kızdırmakla seyrine

doyum olmayan bir gösteri oldu-

ğunu unutmadanmaçlara gidil-

mesi gerekiyor ki, bu tür olaylara

sebebiyet verilmesin.

Sağlıkla kalın.

132

133