Previous Page  124-125 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 124-125 / 168 Next Page
Page Background

ayrılığın ardındaki asıl sebep ortaya

çıktı, Matthaeus, MacaristanMillî

Takımı’nın başına geçiyordu.

Macarların hedefi, eski görkemli

günlerine geri dönmekti ve bu

doğrultuda da ilk olarak 20 yıla yak-

laşmakta olan Dünya Kupası hasret-

lerine son vermek istiyorlardı.

Kısacası Matthaeus’un önündeki ilk

hedef, 2006 Dünya Kupası elemele-

riydi. Elemelerde Hırvatistan, Bulga-

ristan, İsveç, İzlanda veMalta’ya

rakip olanMacarlar, grupta 10maçta

14 puan toplayabildi ki, bunların 12’si

İzlanda veMalta’dan alınmıştı.

Macar Millî Takımı’nda da umdu-

ğunu bulamayanMatthaeus, 2006

yılının başında görevini bırakıyor

ve yine beklenmedik bir adrese,

Brezilya’ya yöneliyordu.

Matthaeus’un yeni görev yeri, Bre-

zilya’nınAtletico Paranaense kulü-

büydü. Ne var ki burada da Parana

Eyalet Ligi’ne gayet iyi bir başlangıç

yapmasına karşın rahat edemedi.

Brezilya ile Almanya arasındaki

mesafe tahmin ettiğinden daha

yıpratıcı olmuştu ve bunun üzerine

iki ay sonra görevini bırakarak

ülkesine geri dönmeye karar verdi.

2005 yılında Red Bull firması,

Salzburg kulübüne isimsponsoru

olmuştu ve kulübün sadece Avus-

turya içerisinde değil, Avrupa gene-

linde de hatırı sayılır bir noktaya

gelmesini hedefliyordu. Bu doğrul-

tuda da 2006-2007 sezonu önce-

sinde kulübün futbol direktörlüğüne

Giovanni Trapattoni’yi, teknik direk-

törlüğe de Lothar Matthaeus’u getir-

meyi kararlaştırmışlardı. Görevi

kabul edenMatthaeus, kötü anılara

sahip olduğuAvusturya’da bu kez

başarılı olacak ve takımına, yeni adı

altındaki ilk lig şampiyonluğunu

kazandıracaktı. Fakat buna karşın

kulüp yönetimi, sezon sonunda

kendisiyle yollarını ayırmayı tercih

edecekti.

2008-2009 sezonu içinMatthaeus

bu sefer İsrail’in yolunu tutuyor ve

Maccabi Netanya takımının başına

geçiyordu. Netanya, önceki iki se-

zonda ligini ikinci sırada tamamla-

mıştı. Matthaeus yönetimindeyse

dördüncü sıraya gerilediler. Sezon

sonundaysa kulüp yönetimi maddi

sorunları öne sürerekAlman teknik

adamın sözleşmesini yenilemeyece-

ğini açıkladı.

Bir yılı biraz aşan bir ara sonrasında,

2010 yılının Eylül ayına gelindiğinde

Matthaeus bu kez BulgaristanMillî

Takımı Teknik Direktörlüğü için kol-

ları sıvıyordu. Bulgarlar, EURO 2012

elemelerinde İngiltere, İsviçre, Kara-

dağ ve Galler’e rakip olmuşlar,

Matthaeus göreve gelmeden evvel

oynadıkları maçlarda da İngiltere’ye

deplasmanda 4-0, Karadağ’a da

içerde 1-0 kaybetmişlerdi. Mattha-

eus yönetiminde ilk olarak Galler’i

deplasmanda 1-0 yenip ardından

içerde İsviçre ve dışarda Karadağ ile

berabere kaldılarsa da sonrasında

alınan İsviçre ve İngilteremağlubi-

yetleri, EURO 2012 treninin kaçma-

sına neden oldu ve bunun

sonucunda da Bulgar Futbol Fede-

rasyonu, Alman teknik adamla yol-

ları ayırma kararı aldı. Bu da şu ana

kadar Matthaeus’un teknik direk-

törlükteki sonmacerası olarak

kayıtlara girdi.

Matthaeus ile birlikte Alman

Millî Takımı’nda ve Inter’de unu-

tulmazlar arasına giren Jürgen

Klinsmann da teknik adamlıkta,

eski takımarkadaşı gibi bekle-

diğini bulamayanlardan… Fut-

bolculuk yıllarında dünyanın en

önemli santrforları arasında yer

alan Klinsmann, 2004’te Alman

Millî Takımı’nın yeniden yapı-

landırılması çalışmaları çerçe-

vesinde Panzerlerin teknik

direktörlüğüne getirilmiş ve

böylece kariyerinde yepyeni bir

sayfa açılmıştı.

Klinsmann’ın göreve getirilme-

sinin hemen öncesinde Alman-

ya, millî takımlar düzeyindeki en

kötü tecrübelerinden birisini

yaşamıştı. EURO 2004’te ilk

turda Hollanda, Çek Cumhuri-

yeti ve Letonya ile birlikte yer

aldıkları grupta iki beraberlik ve

birmağlubiyet alarak erkenden

turnuvaya veda etmişlerdi.

Aslında Almanya, EURO 2000’i

de benzer bir biçimde, galibiyet

alamadan ilk tur sonunda

noktalamıştı fakat arada 2002

Dünya Kupası’nda oynanan final

belki de radikal tedbirlerin alın-

masını geciktirmişti. 2004’teki

fiyasko sonrasındaysa Alman

Futbol Federasyonu ülke ça-

pında futbolcu yetiştirmeye

yönelik çok daha ciddi projeler

üretmeye başlayacaktı. Ancak

bu esnada teknik adamlıkta

hiçbir deneyimi bulunmayan

Klinsmann’ınmillî takımın

başına getirilmesi de futbol

kamuoyunun önemli bir kesimi

tarafından ‘tuhaf’ karşılanmıştı.

Bazılarına göreyse Klinsmann

daha çok ön planda bir PR figürü

olarak tercih edilmişti ve teknik

ekipteki asıl taktisyen, onun

yardımcılığını üstlenen Joachim

Löw’dü.

Öyle ya da böyle, Almanya,

ev sahipliğini üstlendiği 2006

Dünya Kupası’na, Klinsmann

yönetiminde girdi. İlk tur grup-

larında Kosta Rika, Polonya ve

Ekvador ilemücadele edenAl-

manya’nın gruptan üçmaçını da

kazanarak çıkması sonrasın-

daysa genç teknik adamhak-

kındaki soru işaretleri sanki

hafiften dağılır gibi olmuştu.

Almanya, ikinci turda da İsveç

engelini çok zorlanmadan

aşacaktı. Fakat çeyrek finalde

Arjantin penaltılarla saf dışı bı-

rakılırken birtakımnegatif sin-

yaller de verilmeye başlamıştı.

NitekimAlmanya, yarı finalde

İtalya karşısında uzatmalara

gidenmaçın son anlarında peş

peşe yediği iki golle rakibine

teslimoluyor ve böylece şampi-

yonluk hayallerini noktalıyordu.

Yine de Portekiz’in

mağlup edilmesi sonrası

kazanılan dünya üçün-

cülüğü, çoğuAlmana

ilerisi için ümit vermişti.

Turnuva bitimindeyse

Klinsmann sözleşmesini

yenilemek istemediğini

belirtti ve bir süreliğine

ailesinin bulunduğu

ABD’ye dönme kararı

aldı, onun yerine de

görevi yardımcısı JoachimLöw

devraldı. Klinsmann’ın Birleşik

Devletler’deki münzevi hayatıysa,

2008’de BayernMünih’in başına

geçmesi için kendisine yapılan teklif

üzerine son bulacaktı.

Ne var ki, Klinsmann’ın Bayern

Münihmacerası hayal kırıklığıyla

sonuçlanacaktı. TakımBundesliga’yı

67 puanla ikinci sırada bitirirken son

yıllardaki en kötü görüntülerinden

birini ortaya koymuş ve onların

bu bozukluğundan istifade eden

Wolfsburg da tarihinin ilk şampi-

yonluğunu yaşamıştı. Şampiyonlar

Ligi’ndeyse çeyrek finale kadar

giden Bayern, bu turda Barcelona

tarafından kupanın dışına itilmişti.

BayernMünih yönetimi, tatsız geçen

bu dönemde Klinsmann ile vedalaş-

mak içinse sezon sonunu dahi

beklemedi ve taraflar arasındaki

sözleşme ligin bitimine beşmaç kala

feshedildi.

Bayern’deki görevinin sona ermesi-

nin ardından soluğu yenidenABD’de

alan Klinsmann, 2011 yazına gelindi-

ğindeyse ABDMillî Takımı’nın teknik

direktörlüğüne getiriliyordu.

Klinsmann aslında bu görevine hiç

de fena başlamadı. Takımı 2013’te

CONCACAF Gold Cup’ı kazanırken,

2014 Dünya Kupası elemelerini de

zirvede tamamlayarak Brezilya

vizesini rahat bir biçimde almıştı.

Brezilya’daki turnuvada da Almanya,

Portekiz ve Gana ile beraber yer

aldığı grupta Portekiz’i ekarte

ederek ikinci sırayı elde eden

ABD son 16 takımarasına adını

yazdırıyor, ikinci turdaki eşleşme-

deyse Belçika’ya uzatmalarda

teslimoluyordu.

Ancak bu güzel başlangıcın

ardından işler çok geçmeden

tersine dönecekti. 2015 CONCACAF

Gold Cup’a gelindiğinde ABD yarı

finalde Jamaika’ya, üçüncülük

maçında da Panama’yamağlup

oluyor ve bu turnuvada 15 yıl sonra

ilk kez kürsünün dışında kalıyordu.

2018 Dünya Kupası elemelerinin

final turuysa çok daha tatsız başladı.

ABD ilkmaçında kendi sahasında

Meksika’ya 2-1 mağlup olurken bir

sonraki karşılaşmadaysa deplas-

manda Kosta Rika önünde 4-0’lık

ağır bir yenilgi aldı ve grupta son

sıraya çakıldı. Bunun üzerine de ABD

Futbol Federasyonu, Klinsmann’ın

görevine son verdi.

Uzun yıllardır yaşantısını ABD’de

sürdürmekte olan Klinsmann’ın bu

olay sonrasında teknik adamlığa

devamedip etmeyeceğiysemerak

konusu. Zira kendisi, ikinci vata-

nında kredisini büyük ölçüde tüket-

miş durumda. Avrupa’dan bir görev

kabul etmesi halindeyse bu sefer

düzenini sil baştan inşa etmesi

gerekecek ki, vaktinde sırf bundan

duyduğu rahatsızlık yüzünden

AlmanMillî Takımı’ndaki görevine

devametmeye dahi yanaşmamıştı.

Jürgen Klinsmann

124

125