![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0063.jpg)
ayrılığın ardındaki asıl sebep ortaya
çıktı, Matthaeus, MacaristanMillî
Takımı’nın başına geçiyordu.
Macarların hedefi, eski görkemli
günlerine geri dönmekti ve bu
doğrultuda da ilk olarak 20 yıla yak-
laşmakta olan Dünya Kupası hasret-
lerine son vermek istiyorlardı.
Kısacası Matthaeus’un önündeki ilk
hedef, 2006 Dünya Kupası elemele-
riydi. Elemelerde Hırvatistan, Bulga-
ristan, İsveç, İzlanda veMalta’ya
rakip olanMacarlar, grupta 10maçta
14 puan toplayabildi ki, bunların 12’si
İzlanda veMalta’dan alınmıştı.
Macar Millî Takımı’nda da umdu-
ğunu bulamayanMatthaeus, 2006
yılının başında görevini bırakıyor
ve yine beklenmedik bir adrese,
Brezilya’ya yöneliyordu.
Matthaeus’un yeni görev yeri, Bre-
zilya’nınAtletico Paranaense kulü-
büydü. Ne var ki burada da Parana
Eyalet Ligi’ne gayet iyi bir başlangıç
yapmasına karşın rahat edemedi.
Brezilya ile Almanya arasındaki
mesafe tahmin ettiğinden daha
yıpratıcı olmuştu ve bunun üzerine
iki ay sonra görevini bırakarak
ülkesine geri dönmeye karar verdi.
2005 yılında Red Bull firması,
Salzburg kulübüne isimsponsoru
olmuştu ve kulübün sadece Avus-
turya içerisinde değil, Avrupa gene-
linde de hatırı sayılır bir noktaya
gelmesini hedefliyordu. Bu doğrul-
tuda da 2006-2007 sezonu önce-
sinde kulübün futbol direktörlüğüne
Giovanni Trapattoni’yi, teknik direk-
törlüğe de Lothar Matthaeus’u getir-
meyi kararlaştırmışlardı. Görevi
kabul edenMatthaeus, kötü anılara
sahip olduğuAvusturya’da bu kez
başarılı olacak ve takımına, yeni adı
altındaki ilk lig şampiyonluğunu
kazandıracaktı. Fakat buna karşın
kulüp yönetimi, sezon sonunda
kendisiyle yollarını ayırmayı tercih
edecekti.
2008-2009 sezonu içinMatthaeus
bu sefer İsrail’in yolunu tutuyor ve
Maccabi Netanya takımının başına
geçiyordu. Netanya, önceki iki se-
zonda ligini ikinci sırada tamamla-
mıştı. Matthaeus yönetimindeyse
dördüncü sıraya gerilediler. Sezon
sonundaysa kulüp yönetimi maddi
sorunları öne sürerekAlman teknik
adamın sözleşmesini yenilemeyece-
ğini açıkladı.
Bir yılı biraz aşan bir ara sonrasında,
2010 yılının Eylül ayına gelindiğinde
Matthaeus bu kez BulgaristanMillî
Takımı Teknik Direktörlüğü için kol-
ları sıvıyordu. Bulgarlar, EURO 2012
elemelerinde İngiltere, İsviçre, Kara-
dağ ve Galler’e rakip olmuşlar,
Matthaeus göreve gelmeden evvel
oynadıkları maçlarda da İngiltere’ye
deplasmanda 4-0, Karadağ’a da
içerde 1-0 kaybetmişlerdi. Mattha-
eus yönetiminde ilk olarak Galler’i
deplasmanda 1-0 yenip ardından
içerde İsviçre ve dışarda Karadağ ile
berabere kaldılarsa da sonrasında
alınan İsviçre ve İngilteremağlubi-
yetleri, EURO 2012 treninin kaçma-
sına neden oldu ve bunun
sonucunda da Bulgar Futbol Fede-
rasyonu, Alman teknik adamla yol-
ları ayırma kararı aldı. Bu da şu ana
kadar Matthaeus’un teknik direk-
törlükteki sonmacerası olarak
kayıtlara girdi.
Matthaeus ile birlikte Alman
Millî Takımı’nda ve Inter’de unu-
tulmazlar arasına giren Jürgen
Klinsmann da teknik adamlıkta,
eski takımarkadaşı gibi bekle-
diğini bulamayanlardan… Fut-
bolculuk yıllarında dünyanın en
önemli santrforları arasında yer
alan Klinsmann, 2004’te Alman
Millî Takımı’nın yeniden yapı-
landırılması çalışmaları çerçe-
vesinde Panzerlerin teknik
direktörlüğüne getirilmiş ve
böylece kariyerinde yepyeni bir
sayfa açılmıştı.
Klinsmann’ın göreve getirilme-
sinin hemen öncesinde Alman-
ya, millî takımlar düzeyindeki en
kötü tecrübelerinden birisini
yaşamıştı. EURO 2004’te ilk
turda Hollanda, Çek Cumhuri-
yeti ve Letonya ile birlikte yer
aldıkları grupta iki beraberlik ve
birmağlubiyet alarak erkenden
turnuvaya veda etmişlerdi.
Aslında Almanya, EURO 2000’i
de benzer bir biçimde, galibiyet
alamadan ilk tur sonunda
noktalamıştı fakat arada 2002
Dünya Kupası’nda oynanan final
belki de radikal tedbirlerin alın-
masını geciktirmişti. 2004’teki
fiyasko sonrasındaysa Alman
Futbol Federasyonu ülke ça-
pında futbolcu yetiştirmeye
yönelik çok daha ciddi projeler
üretmeye başlayacaktı. Ancak
bu esnada teknik adamlıkta
hiçbir deneyimi bulunmayan
Klinsmann’ınmillî takımın
başına getirilmesi de futbol
kamuoyunun önemli bir kesimi
tarafından ‘tuhaf’ karşılanmıştı.
Bazılarına göreyse Klinsmann
daha çok ön planda bir PR figürü
olarak tercih edilmişti ve teknik
ekipteki asıl taktisyen, onun
yardımcılığını üstlenen Joachim
Löw’dü.
Öyle ya da böyle, Almanya,
ev sahipliğini üstlendiği 2006
Dünya Kupası’na, Klinsmann
yönetiminde girdi. İlk tur grup-
larında Kosta Rika, Polonya ve
Ekvador ilemücadele edenAl-
manya’nın gruptan üçmaçını da
kazanarak çıkması sonrasın-
daysa genç teknik adamhak-
kındaki soru işaretleri sanki
hafiften dağılır gibi olmuştu.
Almanya, ikinci turda da İsveç
engelini çok zorlanmadan
aşacaktı. Fakat çeyrek finalde
Arjantin penaltılarla saf dışı bı-
rakılırken birtakımnegatif sin-
yaller de verilmeye başlamıştı.
NitekimAlmanya, yarı finalde
İtalya karşısında uzatmalara
gidenmaçın son anlarında peş
peşe yediği iki golle rakibine
teslimoluyor ve böylece şampi-
yonluk hayallerini noktalıyordu.
Yine de Portekiz’in
mağlup edilmesi sonrası
kazanılan dünya üçün-
cülüğü, çoğuAlmana
ilerisi için ümit vermişti.
Turnuva bitimindeyse
Klinsmann sözleşmesini
yenilemek istemediğini
belirtti ve bir süreliğine
ailesinin bulunduğu
ABD’ye dönme kararı
aldı, onun yerine de
görevi yardımcısı JoachimLöw
devraldı. Klinsmann’ın Birleşik
Devletler’deki münzevi hayatıysa,
2008’de BayernMünih’in başına
geçmesi için kendisine yapılan teklif
üzerine son bulacaktı.
Ne var ki, Klinsmann’ın Bayern
Münihmacerası hayal kırıklığıyla
sonuçlanacaktı. TakımBundesliga’yı
67 puanla ikinci sırada bitirirken son
yıllardaki en kötü görüntülerinden
birini ortaya koymuş ve onların
bu bozukluğundan istifade eden
Wolfsburg da tarihinin ilk şampi-
yonluğunu yaşamıştı. Şampiyonlar
Ligi’ndeyse çeyrek finale kadar
giden Bayern, bu turda Barcelona
tarafından kupanın dışına itilmişti.
BayernMünih yönetimi, tatsız geçen
bu dönemde Klinsmann ile vedalaş-
mak içinse sezon sonunu dahi
beklemedi ve taraflar arasındaki
sözleşme ligin bitimine beşmaç kala
feshedildi.
Bayern’deki görevinin sona ermesi-
nin ardından soluğu yenidenABD’de
alan Klinsmann, 2011 yazına gelindi-
ğindeyse ABDMillî Takımı’nın teknik
direktörlüğüne getiriliyordu.
Klinsmann aslında bu görevine hiç
de fena başlamadı. Takımı 2013’te
CONCACAF Gold Cup’ı kazanırken,
2014 Dünya Kupası elemelerini de
zirvede tamamlayarak Brezilya
vizesini rahat bir biçimde almıştı.
Brezilya’daki turnuvada da Almanya,
Portekiz ve Gana ile beraber yer
aldığı grupta Portekiz’i ekarte
ederek ikinci sırayı elde eden
ABD son 16 takımarasına adını
yazdırıyor, ikinci turdaki eşleşme-
deyse Belçika’ya uzatmalarda
teslimoluyordu.
Ancak bu güzel başlangıcın
ardından işler çok geçmeden
tersine dönecekti. 2015 CONCACAF
Gold Cup’a gelindiğinde ABD yarı
finalde Jamaika’ya, üçüncülük
maçında da Panama’yamağlup
oluyor ve bu turnuvada 15 yıl sonra
ilk kez kürsünün dışında kalıyordu.
2018 Dünya Kupası elemelerinin
final turuysa çok daha tatsız başladı.
ABD ilkmaçında kendi sahasında
Meksika’ya 2-1 mağlup olurken bir
sonraki karşılaşmadaysa deplas-
manda Kosta Rika önünde 4-0’lık
ağır bir yenilgi aldı ve grupta son
sıraya çakıldı. Bunun üzerine de ABD
Futbol Federasyonu, Klinsmann’ın
görevine son verdi.
Uzun yıllardır yaşantısını ABD’de
sürdürmekte olan Klinsmann’ın bu
olay sonrasında teknik adamlığa
devamedip etmeyeceğiysemerak
konusu. Zira kendisi, ikinci vata-
nında kredisini büyük ölçüde tüket-
miş durumda. Avrupa’dan bir görev
kabul etmesi halindeyse bu sefer
düzenini sil baştan inşa etmesi
gerekecek ki, vaktinde sırf bundan
duyduğu rahatsızlık yüzünden
AlmanMillî Takımı’ndaki görevine
devametmeye dahi yanaşmamıştı.
Jürgen Klinsmann
124
125