![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0026.jpg)
Panama bu kez final turuna iyi bir
başlangıç yapıyor, Honduras ve
Meksika ile oynadığı ilk iki maçtan
dört puan çıkartıyordu. Ancak son-
raki beşmaçta galip gelemeyen ve
sadece üç puan toplayabilen takım,
şansını büyük ölçüde tüketme nok-
tasına gelmişti. 5 Eylül’de Trinidad
önünde alınan 3-0’lık galibiyet,
umutların Ekimayına taşınmasına
yol açmıştı belki ama bu periyottaki
ilkmaçta da deplasmanda ABD’ye
4-0mağlup olunmasıyla birlikte iş
mucizelere kalmıştı.
Buna göre grupta sonmaçlara giri-
lirkenMeksika ile Kosta Rika final-
leri garantilemişti. ABD ise 12 puanla
üçüncü sırada yer alırken Panama
10 puanla dördüncü, Honduras da 10
puan ve averajla beşinci sıradaydı.
ABD’nin sonmaçında üç puanlı grup
sonuncusu Trinidad’a konuk olması
da Panama’nın üçüncü sıra için şan-
sının büyük ölçüde tükendiğini gös-
terir nitelikteydi. Fakat
beklenmeyen oldu ve ABD, son sıra-
daki rakibi karşısındamaçların ilk
yarıları sona erdiğinde 2-0 yenik du-
rumdaydı. GelgelelimPanama da
evinde Kosta Rika karşısında 1-0
mağluptu. İkinci yarıların başlama-
sıyla birlikte önce ABD, Trinidad kar-
şısında farkı bire indiriyor, ardından
da Panama, Gabriel Torres’in golüyle
Kosta Rika önünde skora dengeyi
getiriyordu.
Öte yandan bir diğermaçta da Hon-
duras, Meksika karşısında 3-2 öne
geçmişti. Karşılaşmaların bu skor-
larla bitmesi halinde Honduras grup
üçüncüsü olarak doğrudan finallere
gidecek, ABD ise dördüncü sırayı
alarak kıtalararası play-off’a kala-
caktı. Ancak Roman Torres’in 88. da-
kikada attığı gol, Panama’nın sadece
Kosta Rika’yı değil, aynı zamanda
makûs talihini de yenmesini sağlı-
yor ve Orta Amerika ekibi böylece
ilk kez dünya futbolunun 1 numaralı
vitrinine çıkma şansını elde edi-
yordu.
32 yıl sonra ABD’siz bir turnuva
Panama’nın hikâyesi, CONCA-
CAF’taki hikâyede aslında madal-
yonun sadece bir yüzüydü. Diğer
yüzündeyse ABD’nin uzun yıllar
sonra ilk kez Dünya Kupası’nın dı-
şında kalması yer alıyor. 1990’dan
itibaren üst üste yedi Dünya Ku-
pası’na katılan ve bu alanda Bre-
zilya, Arjantin, Almanya, İtalya,
İspanya ve Güney Kore ile birlikte
sayılı ülkeler arasına giren
ABD’nin yakalamış olduğu bu
önemli seri, 2018 Dünya Kupası iti-
barıyla son buldu.
1930’da Uruguay’da düzenlenen ilk
Dünya Kupası’nda yer alan ve yarı
final oynayarak aslında tarihinin
de en büyük başarısını elde eden
ABD, 1934 ve 1950’deki turnuva-
larda da yer almış, hatta 1950’de
İngiltere’yi tek golle devirerek çok
büyük bir sürprize de imzasını at-
mıştı. Ancak sonrasında futbolun
ülkede bir türlü yeterli popülariteyi
yakalayamamasının da etkisiyle
ABD 40 yıl süresince Dünya Kupa-
larından uzak kaldı. 1990’da bu
büyük aranın ardından katıldıkları
ilk turnuvadaysa sıfır çekerek
büyük hayal kırıklığı yaşamışlardı.
1994’te ev sahipliğini yaptıkları
Dünya Kupası ile birlikteyse ABD
artık turnuvalarda belli bir stan-
dart tutturmaya başlayacaktı. O
turnuvada son 16’ya kalan ABD,
daha sonra da üç kez daha ilk tur
gruplarından çıkma başarısını
gösterecek, 2002’deyse bir adım
daha ileri giderek çeyrek final oy-
nayacaktı.
Bu noktadan sonra ABD’den asıl
beklenen, ülkede futbolun, geliş-
mekte olan MLS ile birlikte kendi-
sine iyi kötü bir kitle yaratmasının
da etkisiyle Dünya Kupalarında
daha da etkili bir takımhaline gel-
mesiydi. Şampiyonluktan veya fi-
nallerden bahsetmek için hâlâ çok
erkendi belki ama ABD en azından
bu turnuvada çeyrek final hatta
yarı final kovalayıp duracak bir po-
tansiyeli fazlasıyla barındırmak-
taydı. Ancak 2018 Dünya Kupası
elemeleri itibarıyla görüldü ki film
sanki ileri saracağına biraz geri
sarmaya başlamış gibi… Panama
ve Honduras gibi şu an neredeyse
hiçbir üst düzey oyuncuya sahip
olmayan iki takımın gerisinde ka-
lınarak CONCACAF elemelerinde
takılmak ve uzun yıllar sonra ilk
kez Dünya Kupası’nın dışında kal-
mak, bakalımBirleşik Devletler’de
zaten ağır aksak gelişmekte olan
futbolun kaderi üzerinde ne gibi
bir etki yaratacak?
Mısır şeytanın bacağını kırdı
Afrika kıtasının kendi içerisindeki
en önemli futbol gücünün Mısır
olduğu söylenebilir. Zira Kuzey
Afrika temsilcisi, Afrika Uluslar
Kupası’nı yedi defayla en çok ka-
zanan takımve bu alanda en
yakın takipçileri Kamerun’un da
iki şampiyonluk önündeler. Ayrıca
kulüpler düzeyinde de Mısır’ın en
önemli kulübü olan El Ehli, kazan-
dığı sekiz Afrika Şampiyonlar Ligi
şampiyonluğuyla kıtanın zirve-
sinde yer alıyor.
Ne var ki, iş Dünya Kupası’na gel-
diğinde bugüne dek Mısır’ın basi-
reti sürekli bağlanıyordu. 1934’te
İtalya’da düzenlenen Dünya Ku-
pası’na katılan Mısır, burada ilk
turda Macaristan ile eşleşmiş ve
rakibine 4-2 mağlup olup elenince
de oynadığı bu tekmaçın ardın-
dan ülkesine geri dönmek zo-
runda kalmıştı.
Mısır’ın bundan sonraysa yeniden
Dünya Kupası’nda boy gösterebil-
mek için 56 yıl beklemesi gereke-
cekti. 1990’da nihayet bu şansı
tekrar yakaladıklarında da adres,
56 yıl öncesindeki gibi yine
İtalya’ydı. Bu sefer de turnuvadaki
belki de en zorlu ilk tur grubuna
düşmüşler ve İngiltere, Hollanda,
İrlanda Cumhuriyeti üçlüsüne
rakip olmuşlardı. Turnuvadaki ilk
maçında son Avrupa şampiyonu
Hollanda karşısına çıkan Mısır,
güçlü rakibi karşısında sahadan
1-1’lik beraberlikle ayrılmayı ba-
şarıyordu. Bir sonraki maçında da
İrlanda ile golsüz berabere kalan
Mısır, ikinci tur umutlarını İngil-
tere ile yapacağı sonmaça taşı-
mıştı. Lâkin söz konusu karşılaş-
mayı tek golle kaybeden Kuzey
Afrika ekibi, grubunda son sırada
kalarak ikinci Dünya Kupası ma-
cerasını da erken tamamladı.
Bundan sonrasındaysa Mısır hep
yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiyse
de bir türlü o son eşiği atlayıp bir
Dünya Kupası’na gitmeyi başara-
50
51