Previous Page  50-51 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 50-51 / 168 Next Page
Page Background

Panama bu kez final turuna iyi bir

başlangıç yapıyor, Honduras ve

Meksika ile oynadığı ilk iki maçtan

dört puan çıkartıyordu. Ancak son-

raki beşmaçta galip gelemeyen ve

sadece üç puan toplayabilen takım,

şansını büyük ölçüde tüketme nok-

tasına gelmişti. 5 Eylül’de Trinidad

önünde alınan 3-0’lık galibiyet,

umutların Ekimayına taşınmasına

yol açmıştı belki ama bu periyottaki

ilkmaçta da deplasmanda ABD’ye

4-0mağlup olunmasıyla birlikte iş

mucizelere kalmıştı.

Buna göre grupta sonmaçlara giri-

lirkenMeksika ile Kosta Rika final-

leri garantilemişti. ABD ise 12 puanla

üçüncü sırada yer alırken Panama

10 puanla dördüncü, Honduras da 10

puan ve averajla beşinci sıradaydı.

ABD’nin sonmaçında üç puanlı grup

sonuncusu Trinidad’a konuk olması

da Panama’nın üçüncü sıra için şan-

sının büyük ölçüde tükendiğini gös-

terir nitelikteydi. Fakat

beklenmeyen oldu ve ABD, son sıra-

daki rakibi karşısındamaçların ilk

yarıları sona erdiğinde 2-0 yenik du-

rumdaydı. GelgelelimPanama da

evinde Kosta Rika karşısında 1-0

mağluptu. İkinci yarıların başlama-

sıyla birlikte önce ABD, Trinidad kar-

şısında farkı bire indiriyor, ardından

da Panama, Gabriel Torres’in golüyle

Kosta Rika önünde skora dengeyi

getiriyordu.

Öte yandan bir diğermaçta da Hon-

duras, Meksika karşısında 3-2 öne

geçmişti. Karşılaşmaların bu skor-

larla bitmesi halinde Honduras grup

üçüncüsü olarak doğrudan finallere

gidecek, ABD ise dördüncü sırayı

alarak kıtalararası play-off’a kala-

caktı. Ancak Roman Torres’in 88. da-

kikada attığı gol, Panama’nın sadece

Kosta Rika’yı değil, aynı zamanda

makûs talihini de yenmesini sağlı-

yor ve Orta Amerika ekibi böylece

ilk kez dünya futbolunun 1 numaralı

vitrinine çıkma şansını elde edi-

yordu.

32 yıl sonra ABD’siz bir turnuva

Panama’nın hikâyesi, CONCA-

CAF’taki hikâyede aslında madal-

yonun sadece bir yüzüydü. Diğer

yüzündeyse ABD’nin uzun yıllar

sonra ilk kez Dünya Kupası’nın dı-

şında kalması yer alıyor. 1990’dan

itibaren üst üste yedi Dünya Ku-

pası’na katılan ve bu alanda Bre-

zilya, Arjantin, Almanya, İtalya,

İspanya ve Güney Kore ile birlikte

sayılı ülkeler arasına giren

ABD’nin yakalamış olduğu bu

önemli seri, 2018 Dünya Kupası iti-

barıyla son buldu.

1930’da Uruguay’da düzenlenen ilk

Dünya Kupası’nda yer alan ve yarı

final oynayarak aslında tarihinin

de en büyük başarısını elde eden

ABD, 1934 ve 1950’deki turnuva-

larda da yer almış, hatta 1950’de

İngiltere’yi tek golle devirerek çok

büyük bir sürprize de imzasını at-

mıştı. Ancak sonrasında futbolun

ülkede bir türlü yeterli popülariteyi

yakalayamamasının da etkisiyle

ABD 40 yıl süresince Dünya Kupa-

larından uzak kaldı. 1990’da bu

büyük aranın ardından katıldıkları

ilk turnuvadaysa sıfır çekerek

büyük hayal kırıklığı yaşamışlardı.

1994’te ev sahipliğini yaptıkları

Dünya Kupası ile birlikteyse ABD

artık turnuvalarda belli bir stan-

dart tutturmaya başlayacaktı. O

turnuvada son 16’ya kalan ABD,

daha sonra da üç kez daha ilk tur

gruplarından çıkma başarısını

gösterecek, 2002’deyse bir adım

daha ileri giderek çeyrek final oy-

nayacaktı.

Bu noktadan sonra ABD’den asıl

beklenen, ülkede futbolun, geliş-

mekte olan MLS ile birlikte kendi-

sine iyi kötü bir kitle yaratmasının

da etkisiyle Dünya Kupalarında

daha da etkili bir takımhaline gel-

mesiydi. Şampiyonluktan veya fi-

nallerden bahsetmek için hâlâ çok

erkendi belki ama ABD en azından

bu turnuvada çeyrek final hatta

yarı final kovalayıp duracak bir po-

tansiyeli fazlasıyla barındırmak-

taydı. Ancak 2018 Dünya Kupası

elemeleri itibarıyla görüldü ki film

sanki ileri saracağına biraz geri

sarmaya başlamış gibi… Panama

ve Honduras gibi şu an neredeyse

hiçbir üst düzey oyuncuya sahip

olmayan iki takımın gerisinde ka-

lınarak CONCACAF elemelerinde

takılmak ve uzun yıllar sonra ilk

kez Dünya Kupası’nın dışında kal-

mak, bakalımBirleşik Devletler’de

zaten ağır aksak gelişmekte olan

futbolun kaderi üzerinde ne gibi

bir etki yaratacak?

Mısır şeytanın bacağını kırdı

Afrika kıtasının kendi içerisindeki

en önemli futbol gücünün Mısır

olduğu söylenebilir. Zira Kuzey

Afrika temsilcisi, Afrika Uluslar

Kupası’nı yedi defayla en çok ka-

zanan takımve bu alanda en

yakın takipçileri Kamerun’un da

iki şampiyonluk önündeler. Ayrıca

kulüpler düzeyinde de Mısır’ın en

önemli kulübü olan El Ehli, kazan-

dığı sekiz Afrika Şampiyonlar Ligi

şampiyonluğuyla kıtanın zirve-

sinde yer alıyor.

Ne var ki, iş Dünya Kupası’na gel-

diğinde bugüne dek Mısır’ın basi-

reti sürekli bağlanıyordu. 1934’te

İtalya’da düzenlenen Dünya Ku-

pası’na katılan Mısır, burada ilk

turda Macaristan ile eşleşmiş ve

rakibine 4-2 mağlup olup elenince

de oynadığı bu tekmaçın ardın-

dan ülkesine geri dönmek zo-

runda kalmıştı.

Mısır’ın bundan sonraysa yeniden

Dünya Kupası’nda boy gösterebil-

mek için 56 yıl beklemesi gereke-

cekti. 1990’da nihayet bu şansı

tekrar yakaladıklarında da adres,

56 yıl öncesindeki gibi yine

İtalya’ydı. Bu sefer de turnuvadaki

belki de en zorlu ilk tur grubuna

düşmüşler ve İngiltere, Hollanda,

İrlanda Cumhuriyeti üçlüsüne

rakip olmuşlardı. Turnuvadaki ilk

maçında son Avrupa şampiyonu

Hollanda karşısına çıkan Mısır,

güçlü rakibi karşısında sahadan

1-1’lik beraberlikle ayrılmayı ba-

şarıyordu. Bir sonraki maçında da

İrlanda ile golsüz berabere kalan

Mısır, ikinci tur umutlarını İngil-

tere ile yapacağı sonmaça taşı-

mıştı. Lâkin söz konusu karşılaş-

mayı tek golle kaybeden Kuzey

Afrika ekibi, grubunda son sırada

kalarak ikinci Dünya Kupası ma-

cerasını da erken tamamladı.

Bundan sonrasındaysa Mısır hep

yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiyse

de bir türlü o son eşiği atlayıp bir

Dünya Kupası’na gitmeyi başara-

50

51