Previous Page  68-69 / 152 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 68-69 / 152 Next Page
Page Background

Pep Guardiola’nın elinde mükemmel bir takıma dönü-

şen City sahaya hangi dizilişle çıkıyor? Bu sorunun

tek bir cevabı yok. Hatta bu sorunun önemi de yok.

Guardiola, City’nin başına geldiğinden beri aralarında

4-1-4-1, 4-3-3, 4-2-3-1, 3-1-4-2 ve 3-1-5-1’in de

bulunduğu 10’a yakın dizilişle sahaya çıktı. Ne var ki ilk

düdükten itibaren Guardiola’nın rehberimi-

zin ikinci maddesinde bahsettiğimiz

prensipleri devreye girdiği için bu dizilişler

arasındaki fark hemen kayboluyor.

Guardiola’nın istediği temel şey, oyuncularının bu

prensipler ve pas oyunu sayesinde yaratılan boşluklara

hareket ederek rakip kaleye gitmesi. Tek bir

parçası çıkarılan ve diğer parçaları bu boşluğun

yardımıyla hareket ettirerek çözmeye çalıştığımız

çocukluğumuzdan kalma o bulmaca gibi, City de

aslında bulduğu o ilk boşluğu rakip kaleye kadar

taşıyarak çözüme gidiyor. Bunu yaparken de saha

içindeki dizilişin hiçbir önemi kalmıyor.

Dizilişler arasında en ciddi farkı yaratıyor gibi görünen

üçlü savunma - dörtlü savunma tercihi de özellikle

içe kat eden bekler yüzünden çok fazla anlam ifade

etmiyor. Örneğin Kasım ayındaki Arsenal maçına

dörtlü savunmayla başlayan Guardiola, Arsenal’in

presi yüzünden top yapmakta zorlanınca Delph’i

sol ön liberomevkiine kaydırdı ve pratikte üçlü

savunmaya dönmüş oldu. Bu ufak dokunuş da kilidi

açtı ve galibiyeti hazırladı.

Dizilişi Kafaya Fazla Takmayın

5

Guardiola’nın taktik dehası ve gerektiğinde imdada

yetişen Ederson’un sol ayağı sayesinde savunmadan

çıkmakta pek zorlanmayan Manchester City, sahadaki

vaktinin çoğunu rakip defansın kilidini çözmeye

çalışmakla geçiriyor. Özellikle henüz geriye düşmedik-

leri dakikalarda rakipler neredeyse tümoyuncularıyla

savunma yaptığı için, bu kilidi çözmek kolay olmuyor.

Bu rakiplere karşı akla gelen ilk çözümyöntemi çalım.

Ne var ki Lionel Messi sizin takımınızda değilse ve

bir de Premier Lig’de mücadele ediyorsanız çalım

konusuna bugünkü Guardiola gibi bakmak

isteyebilirsiniz.

Prensip olarak Guardiola sadece ileri üçlüdeki kanat

oyuncularından -yani bu sezon için konuşursak Sane

ve Sterling’den- bire birde adam eksiltmelerini istiyor.

Zaten takımın pozisyon kapma üzerine kurulu hücum

taktiği işe yaradığında bu isimler sadece tek bir çalımla

pozisyon yaratabilecekleri koşullarda topla buluşuyor.

Böylece çalımlarıyla skora çok daha yüksek yüzdelerle

katkı yapabiliyorlar. (Örneğin bu sezon Sterling’in

attığı toplam çalım sayısı düşse de attığı gol sayısı

yükseldi.) Üstelik o bölgelerdeki başarısız çalım

denemelerinin rakip adına etkili kontratağa dönüşme

riski de orta sahaya kıyasla çok daha düşük.

Altını çizmeden geçmeyelim; Guardiola bu prensibi

konusunda artık diğer prensipleri kadar katı değil.

Özellikle rakip takımların bazen kanat çalımlarını bile

kademeye girmeye hazır bir ya da iki futbolcuyla kar-

şılayacak kadar tek yönlü oynaması, orta sahadaki

dripling denemelerine Guardiola’nın bir noktaya kadar

müsamaha göstermeye başlamasına neden oldu.

Çalımın Yeri Kanatlar

6

Kâğıt üzerinde, dörtlü savunma

oynayan bir takımın geride en

zayıf olduğu noktalar bekleriyle

o kanadın stoperi arasında kalan

noktalar. Ne var ki hücum-sa-

vunma dengesini oturtmuş

takımlar defans hatlarını

çok geriye kurmadıkları için

bahsettiğimiz alanlara atılan

topları kesmek için çoğu zaman

araya uzatılan bir ayak yetiyor.

Oysa Manchester City’nin rakipleri

için bu durumbiraz daha farklı.

City’ye karşı geriye fazlasıyla

yaslanan takımlar söz konusu

olduğunda, bahsettiğimiz zayıf

nokta ceza sahasının yan çizgi-

siyle kale alanı çizgisi arasında

kalan bölgeler haline geliyor.

Manchester City’nin hücumda en

sık hedeflediği bölgeler de zaten

bu bölgeler. Bazen Sane ve

Sterling’in tek bir çalımı

oyuncuların bu bölgelere girme-

sine yetiyor. Bazen de kanattan

devşirme orta sahalar Bruyne

ve Silva’nın hücumcu açıklarla

kurdukları ortaklıklar ve verkaç

denemeleriyle sorun çözülüyor.

Bunun da yetmediği hallerde zaten

devreye beklerin desteği giriyor

ve her iki kanatta da üçgenler

kurulabiliyor.

Beklerle Stoperlerin Arasına HücumEdin

7

Guardiola, Manchester

City’nin başında geçirdiği ilk

sezonu değerlendirirken

apaçık bir şekilde, “Beni

kovmaları lâzımdı” demişti.

Zira geldiği yaz kulüp yöne-

ticilerine 213 milyon euroluk

transfer harcaması yaptıran

Pep, bunun sonucunda

teknik direktörlük kariyeri-

nin ilk kupasız sezonunu

geçirdi. Oysa elinde kötü bir

kadro da yoktu. Kadroya

göre taktik oluşturan bir

teknik adam, şampiyondan

muhtemelen 15 puan fark

yemezdi.

Ne var ki Guardiola için

sistemher zaman günü

kurtarma girişimlerinden

önce geldi. Barcelona yolcu-

luğu bir yenilgi ve bir bera-

berlikle başladığında, henüz

“Ben sistemimin arkasında

duracağım” restini çekebi-

lecek krediye sahip bir

teknik adamdeğildi. Ancak

tamolarak bunu yaptı ve

haklı da çıktı. İngiltere’de

geçirdiği ilk Aralık ayında

Leicester City’ye 4-2 kay-

bettikleri ve 15 maçta

dört galibiyette kaldıkları

dönemde, “Sorun sistem

değil. Ben bu takıma ho-

şuma giden futbolu oynat-

maya geldim” dediğindeyse

birçokları, “Burası Premier

Lig, başka lige benzemez”

yorumunu yapıyordu.

Bu yoruma, “Evet Premier

Lig’in kendine has özellik-

leri var ama saha aynı saha”

yanıtını vererek kendini

Önce Sistem, Sonra Kadro

8

68

69