Previous Page  92-93 / 120 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 92-93 / 120 Next Page
Page Background

finalde Leeds United’la karşı

karşıya gelmiş, Zagreb’de 2-0

kazandığı ilkmaçın ardından İngil-

tere’deki rövanşta da 0-0’lık bir

beraberlik elde ederek kupayı

Yugoslavya’ya getirmişti.

Dinamo’nun özellikle yarı finalde,

Frankfurt deplasmanında ilkmaçı

3-0 kaybettikten sonra Zagreb’deki

rövanşı uzatmalarda 4-0 kazana-

rak finale çıkmasıysa Yugoslav

futbolunun en epik hikâyelerinden

biri olarak tarihteki yerini almıştı.

Yugoslav kulüplerinin bir sonraki

sefer Avrupa’da bir kupa almaya

yaklaşmasıysa 1978-79 sezonunda,

UEFA Kupası’nda olacaktı. Bu kez

Kızılyıldız; Dinamo Berlin, Sporting

Gijon, Arsenal, West Bromwich ve

Hertha Berlin’i eleyerek adını finale

yazdırmıştı. Finaldeyse Kızılyıldız’ın

karşısına o dönemde Avrupa’nın en

istimüzerindeki takımlarından biri

olan Borussia Mönchengladbach

çıkmıştı. Belgrad’daki ilkmaç,

Kızılyıldız’ın 1-0 öne geçmesine

karşın 1-1 sonuçlanırken,

Almanya’daki rövanşta Gladbach

tek golle galip gelmeyi başarıyor

ve böylece Yugoslav ekipleri bir

Avrupa kupasını daha ellerinden

kaçırmış oluyordu.

1980’lerinse Yugoslav futbolu adına

pek parlak geçtiği söylenemezdi.

Millî takım 1982 Dünya Kupası ile

1984 Avrupa Şampiyonası’na katıl-

mıştı belki ama iki turnuvada da ilk

turda elenmişti. Hele hele üç maçta

üç mağlubiyet aldıkları ve kalele-

rinde de 10 gol gördükleri EURO 84

onlar için tambir facia olmuştu.

Kulüpler düzeyinde de Avrupa

kupalarında herhangi bir Yugoslav

takımı final görememişti. Zeljezni-

car’ın 1984-85 sezonunda UEFA

Kupası’nda oynadığı yarı final ise

teselli ikramiyesinden fazlaca bir

anlam ifade etmeyecekti.

Gençlerde gelen dünya

şampiyonluğu

Ancak 1980’lerin sonuna gelindi-

ğinde Yugoslav futbolunun çehre-

sini değiştirebilecek düzeyde bir

jenerasyon da ortaya çıkmaktaydı.

1987’de Şili’de düzenlenen Dünya

Gençler Şampiyonası’nda genç millî

takımları şampiyonluğa ulaşarak

Yugoslavya’nın o seviyedeki en

büyük başarısını elde etmişti.

Turnuvada finale kadar oynadığı

beş maçı da kazanan ve bunlardan

birinde Brezilya’yı da 2-1 mağlup

eden Yugoslavya, finaldeyse Fede-

ral Almanya’yı 1-1 biten 120 dakika

sonrasında penaltılarla devirerek

mutlu sona ulaşmıştı. Kimler yoktu

ki o kadroda? Robert Jarni, Igor Sti-

mac, Zvonimir Boban, Robert Prosi-

necki, Predrag Mijatovic ve Davor

Suker gibi ileriki yıllarda Avrupa

futboluna damga vuracak şöhretle-

rin yolu hep o kadrodan geçmişti.

Ne var ki bu kadronun, A takımlar

düzeyinde kendisini tam anlamıyla

gösterebilmesi için zaman yeterli

olmayacaktı, zira ülke olarak

Yugoslavya sona doğru geliyordu.

Aslında Yugoslavya’yı uzun yıllar

boyu bir arada tutan başlıca unsur,

sosyalist cumhuriyetin kurucula-

rından olan ve 35 yılı aşkın bir süre

boyunca ülkeyi yöneten Mareşal

Tito’ydu. Tito’nun 4 Mayıs 1980’de

hayatını kaybetmesinden sonra

ülkede milliyetçi akımlar da günden

güne güçlenmeye başlamıştı. Buna,

1980’lerin sonuna doğru Doğu Av-

rupa’da sosyalizmin gitgide zayıfla-

ması da eklenince (her ne kadar

Yugoslavya Doğu Bloku üyesi ol-

masa da) ülkenin yakın gelecekte

parçalanması artık kaçınılmaz bir

hal almıştı.

Dinamo Zagreb-Kızılyıldız

meydanmuharebesi

Yugoslavya’nın parçalanacağına

dair siyasi hayatta birçok işaret

gösterilebilirdi belki ama günlük

hayatta bu işaretlerden en belirgin-

lerinden biri, yeşil sahalarda

yaşanacaktı. Söz konusu hadise,

13 Mayıs 1990 tarihinde oynanan

Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçında

yaşanıyordu. Maçtan kısa bir süre

önce Yugoslavya’da II. Dünya Savaşı

sonrasındaki ilk çok partili seçim-

lere gidilmişti ve 6 Mayıs’taki ikinci

tur seçimlerde de Hırvatistan’da

milliyetçi Franjo Tudjman’ın önder-

liğini yaptığı Hırvat Demokratik

Birlik Partisi birinci gelmişti. Hırva-

tistan’ın bağımsızlığından yana

olan Tudjman’ın zaferi, ülkede Sırp-

larla Hırvatlar arasındaki gerilimi de

arttırmıştı. Bir Hırvat takımı olan

Dinamo Zagreb ile Sırp Kızılyıldız

arasındaki maç da bu gergin or-

tamda oynanacaktı.

Karşılaşma öncesinde Belgrad’dan

Kızılyıldız’ın Delije taraftar grubuna

mensup üç bin kişinin Zagreb’e gel-

mesi, zaten ortalığın karışabilece-

ğine delaletti. Gruba, aynı zamanda

gönüllü bir Sırp paramiliter grubu-

nun da elebaşı olan Zeljko Raznato-

vic’in, nam-ı diğer Arkan’ın liderlik

etmesiyse aslında ortalığın karış-

mamasının sürpriz olacağını gös-

termekteydi. NitekimDelije’nin

Zagreb’e varmasından kısa bir süre

sonra şehrin sokaklarında Delije

üyeleriyle Dinamo Zagreb’in

taraftar grubu olan Bad Blue Boys

üyeleri arasında çatışmalar baş

göstermişti.

Söz konusu iki grubun, Maksimir

Stadı’nın tribünlerinde rahat dur-

ması da elbette beklenecek şey de-

ğildi. Öyle de olmuştu. Daha maç

başlamadan Delije üyeleri polis ba-

rikatını aşarak Bad Blue Boys üye-

lerinin üzerine saldırmış, diğer

yandaki Bad Blue Boys üyeleriyse

sahaya inip Delije’nin olduğu tri-

bünlere girmeye çalışmış ve ortalık

arapsaçına dönmüştü. Kavga esna-

sında bir Bad Blue Boys üyesini

coplayan bir polisi tekmeleyen

Dinamolu Zvonimir Boban ise bu

olaydan sonra Hırvatistan’da adeta

ulusal kahramana dönüşecekti.

Böyle bir ortamda maçın oynana-

madığını söylememize ise herhalde

gerek yok! İşin ironik tarafı, biraz

önce bahsedilen dünya şampiyonu

genç millî takımın yıldızlarından

Robert Prosinecki, bir Hırvat

olmasına karşın Kızılyıldız forması

giymekteydi ve ertesi sezon Kızıl-

yıldız’ın Şampiyon Kulüpler Kupası

şampiyonluğunda da kilit isimler-

den birisi olacaktı.

Milan’ı sisli hava kurtardı

Dinamo Zagreb-Kızılyıldız meydan

muharebesinden sadece dört hafta

sonra Yugoslavya Millî Takımı, 1990

Dünya Kupası için İtalya’nın yolunu

tutmuştu. Yugoslavya turnuvada

son şampiyon Arjantin’e çeyrek fi-

nalde penaltı atışları sonrasında

elenecekti. 28 yıl önceki dördüncü-

lükten sonra yarı finalin bu kez kıl

payıyla kaçırılmış olması, önem-

senmeyecek bir başarı olarak görü-

lemezdi elbet ama Yugoslav futbolu

zirveye, Yugoslavya bitmek üzerey-

ken çıkacaktı.

Kızılyıldız, Avrupa şampiyonluğun-

dan iki yıl önce, 1988-89 sezonunda

da aslında böylesi bir başarıyı elde

edebilecek potansiyelde olduğunu

göstermişti. Şampiyon Kulüpler

Kupası ikinci turunda İtalyan şam-

piyonu Milan ile eşleşen kırmızı-

beyazlılar, Milano’daki ilkmaçta

Dragan Stojkovic’in golüyle öne

geçmiş, 90 dakika sonunda da

Belgrad’a 1-1’lik beraberlikle dön-

müştü. İki hafta sonraki rövanş

maçında da işler Kızılyıldız’ın iste-

diği gibi gidiyordu. İkinci devrenin

başlarında Dejan Savicevic’ten

gelen gol, Yugoslav şampiyonuna

1-0’lık üstünlüğü getirmişti, üstelik

Milan, Paolo Virdis’in atılması nede-

niyle oyuna 10 kişi devam etmek-

teydi. Ancak sahaya, görüş mesafe-

sini neredeyse tamamen sıfırlayan

bir sis çökmesi nedeniyle karşı-

laşma 65. dakikada tatil edildi.

Şili’de 1987’de dünya gençler şampiyonu olan Jarni’li, Stimac’lı,

Boban’lı, Prosinecki’li, Suker’li, Mijatovic’li Yugoslavya...

Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçında dayak yiyen Dinamolu taraftarı korumak

isteyen Boban, tekme attığı polisin copundan nasibini alıyor....

Milanmaçının sis sebebiyle yarıda kalması,

Kızılyıldız’ı bir kupa zaferinden etmişti.

92

93