çeviriyordu. Çekler şaşkın,
ay-yıldız göklerdeydi şimdi…
Ama 1-0’lık skor da bize yetmezdi.
Gerisi mutlaka gelmeliydi. Çekler
ise kolay kolay pes edeceğe ben-
zemiyordu. Nitekim 17’nci daki-
kada kullandıkları kornerde
Sivok’un yaptığı kafa vuruşu di-
rekten dönerken, yürekler ağız-
lara geliyordu. Galiba bumaç
nefesleri sık sık kesecekti. Daki-
kalar 24’ü gösterirken Plasil’in sa-
vunmamızın arkasına kaçırdığı
Kaderabek, dar açıya rağmen ka-
leciyle karşı karşıya kaldığı pozis-
yonda vuruyor, ama köşeyi iyi
kapatan Volkan Babacan direk di-
binde topu kornere çeli-
yordu. Aynı Kaderabek,
31’inci dakikada da Ne-
cid’in kafayla çevirdiği
topa arka direkte boş
durumda iyi bir vuruş
yapamayacak ve kale-
miz önemli bir gol tehli-
kesinden daha
kurtulacaktı. 38’de ise Pla-
sil’in ceza alanı dışından çı-
kardığı sert şutu Volkan
Babacan kornere tokatlıyor ve
ilk yarının 1-0 galibiyetimizle bite-
ceğini tescil ediyordu. Bu arada
39’da sarı kart gören Kasımpaşalı
Pavelka’nın kalp atışları, birkaç
dakika sonra EmreMor’u çekerek
durdurduktan sonra ikinci sarı
korkusuyla iki katına çıkıyor,
ancak İskoç hakemoralı olma-
yınca Çekler 10 kişi kalmaktan
kurtuluyordu.
İkinci yarının başında da Çekler
daha diri bir biçimde üzerimize
gelmeye devamediyordu. Zaten
90 dakika boyunca bizden 7.5 ki-
lometre fazla koşmaları da fiziksel
olarak üst düzeyde olduklarının
göstergesiydi. Ancak bizimbece-
rikli ayaklarımız bu kadar koşu
farkına rağmen neredeyse Çekler
kadar topa sahip olacaktı. Rakibin
ikinci yarı başındaki bu diriliği 59
ve 61’inci dakikalarda Darida ve
Necid’in ayağından çıkan şutlarla
kalemizi yoklayacak, ancak Vol-
kan Babacan en doğru seçimol-
duğunu ispatlarcasına kalesini
gole kapatacaktı.
65’inci dakika ise önce çok kızdı-
ğımız sonra da büyük bir sevinçle
Benim tecrübemdeki birisi bir
şeyleri bekler ama boyutunu tah-
min edemedim. Kampın hedefle-
diğimiz ve olması gerektiği gibi
olmadığını açık yüreklilikle söyle-
yebilirim. Henüz büyümemiş, bü-
yümekte olan ve büyüdüğünü
sanan oyuncularımın hepsinde bir
dokunuşum, katkımvardır. Ha-
yatlarına da etkimvardır. Bu kad-
royu da ben kurdum. Kadroyu
oluşturan süreci de yönetmeye
çalışıyorum. Açıkçası olabilecek
her hadisenin de bedelini öde-
meye hazırım. Ciddi anlamda per-
formans düşüklüğümüz var.
Elemelerdeki Türkiye ile şu anki
Türkiye arasında bayâ bir fark var.
Açıkçası beklentimiz olan birçok
oyuncumuzun fiziki, psikolojik
veya özel hayat sorununu bir
arada yaşadık. Bunları hesapladık
ama bazen sıkıntı oluşturabiliyor.”
Kendisine ve ailesine yöneltilen
hakaretler de Terim’in gündemin-
deydi. “Türkiye’de herkes rahat
olabilir ama hiçbir yere kaçamaz-
lar. Herkes hakkını alacak” diyen
Fatih Hoca, kendisiyle ilgili yapılan
eleştirilere de “Bazılarına göre pek
matah birisi olmayabilirimama
Türkiye’deki bütünmatah
işleri ben yaptım” karşılığını verdi
ve “Utanması gereken birileri
varsa ben değilim. Onlar, bu takı-
mın, hocasının ve kafilenin bu
duruma gelmesini sağlayanlar
olmalı” ifadelerini kullandı.
21 Haziran akşamında Lens so-
kakları kırmızı-beyazlı, ay-yıldızlı
futbolseverlerle doluydu. Birkaç
gün öncesinde Nice gecesinin hem
Millî Takımımıza hemde Arda Tu-
ran’a zehir edilmesine inat bu defa
büyük bir sevgi, destek ve coşku
vardı. Stade Bollaert-Delelis tri-
bünlerinin büyük bölümünü
dolduracak bu coşku, maç
boyunca sürecek, verdiği deste-
ğin karşılığını da güzel bir gali-
biyetle alacaktı.
Çek Cumhuriyeti karşısına
çıkanMillî Takımon birinde
üç değişiklik göze çarpı-
yordu. Caner Erkin, Hakan
Çalhanoğlu ve Oğuzhan
Özyakup kulübeye çekil-
miş, İsmail Köybaşı, Emre
Mor ve Volkan Şen’e
şans verilmişti. İsmail,
Caner’in yerine sol
bekte, Emre, Hakan’ın
yerine sağ açıkta yer
alıyor, Arda Turan,
Oğuzhan’ın yerine orta sahaya
çekilirken, sol kanada da Volkan
yerleştiriliyordu.
Bu arada C Grubumaçları oynan-
mış, Kuzey İrlanda üçüncü sırada
yer almıştı. Çekleri yenmemiz, en
iyi üçüncüler arasında yer alabil-
mek amacıyla da eksi 2 averajlı
Arnavutluk’u geçmek için iki
farklı, sıfır averajlı Kuzey İrlanda’yı
geçebilmek için ise dört farklı ka-
zanmamız gerekiyordu.
İskoç hakemWilliamCollum’un
çaldığı düdükle birlikte “takım”
gibi bir Millî Takımsahne aldı Lens
gecesinde. Hırslı, istekli, arzulu ve
diri bir futbolcu topluluğu, birbiri-
nin açığını kapatmak için çaba
harcıyor, koşuyor, yardımlaşıyor,
hata yapsa bile telafi etmek için
uğraşıyor ve bu çabayı gören
tribünlerin de verdiği des-
tekle coşkuyu da yakalı-
yordu. Maçın sonunda
“sahanın en çok koşan
oyuncusu” unvanını ala-
cak kaptan Arda Turan’ın
10’uncu dakikada sağ ka-
nattan kaçırdığı EmreMor
adeta bir uçurtma gibi süzü-
lüp gidiyor, ceza sahasına gi-
rerken de görerek, bilerek
yaptığı asisti Burak Yılmaz gole
28
29