Pep Guardiola’nın sıradan bir adam
olmadığını artık herkes biliyor.
Manchester City’de ipleri eline
aldıktan sonra da işlerin eskisi gibi
olmayacağı aşikârdı. Henüz onun
City’sini çok az izleme şansı bulsak
da Guardiola’nın ekibinde saha içi ve
saha dışındaki birçok alışkanlık
kökten değişeceğe benziyor.
Futbol Kültür
Pep
ŞEHRE
indi
P
ep Guardiola’nın teknik adamlık ka-
riyeri ilginç bir döngü ile bugünlere
geldi. İlk evrede başına geçtiği ta-
kımı kısa süre içinde çılgınca pas
yaparken görürsünüz ve pas oyunu
size sıkıcı gelmiyorsa buna hayran
kalırsınız. İkinci evrede başarılar so-
mutlaşmaya başlar ve Guardiola’nın
fark yaratan detaylarına odaklanır-
sınız. Yani yeme içme rejimi, kamp
düzeni, disiplin anlayışı ve ilk ba-
kışta net görünmeyen taktiksel
incelikler gibi. Son evrede ise Guar-
diola hayatında değişiklik gereği
hisseder ve takımda kalıp kalmaya-
cağının üstüne yeni takımının han-
gisi olacağı konuşulur. Bütün bunlar
3-4 senelik bir döngüyü oluşturur
ve medyayı bu üç eksende peşinden
sürükleyip durur.
İşte o üçüncü evreyi Barcelona’nın
ardından Bayern’de de tamamladık-
tan sonra bu kez Manchester
City’nin hocası olarak tekrar başa
döndü Pep. Elbette bizi de peşinden
sürükleyerek... Yalnız artık ikinci
evredeki o ince detaylara nispeten
hâkim olduğumuz için şu an Pep’in
içinde bulunduğu ilk evreye biraz
daha kapsamlı göz atabiliriz. Nite-
kimbirkaç haftalık bir sezon hazır-
Mustafa Akkaya
lık süreci bile geçen senekilerden
çok daha farklı bir City izletmeye
yetti. Ve Guardiola işe henüz yeni
başlıyor.
İncelikler
Her şeyden önce Guardiola’ya dair
kimilerince söylenen “kolaycı” sıfa-
tına değinmek gerek. “Barcelona
zaten kendi eviydi, Bayern Bundes-
liga’nın tartışmasız lideri, o takımın
başına kimgeçse şampiyonluğa
oynatır” vs… Şimdi de adeta bu
kelâmları güçlendirircesine para
içinde yüzen City’nin başına geç-
mesi ister istemez Guardiola’nın
her seferinde rekabetin daha avan-
tajlı olduğu kısmına geçtiğini dü-
şündürebiliyor. Ne var ki, işler pek
de o kadar kolay değil. Evet, Guar-
diola gerçekten zengin bir kulübe
gidiyor. 2016 tarihli Deloitte Para
Ligi raporuna göre Manchester City
dünyanın en çok gelir sahibi olan
altıncı futbol kulübü ki, Barcelona
ve Bayern de sırasıyla ikinci ve be-
şinci konumdalar. Fakat şunu da
eklemek gerekir ki aynı raporda
City, üçüncü sıradaki United’ın ge-
risinde kalıyor. Ayrıca bugün ulaş-
tığımız noktada City gibi bir kulüp
sahibinin petrol zengini bir milyar-
der olmasının hiçbir önemi kal-
madı. Zira Finansal Fair Play
kuralları uygulanıyor ve bu doğrul-
tuda ilk ceza alanlardan biri de City
olmuştu. Artık Deloitte’un rapo-
runa girebilen, özellikle ilk 10’da yer
alan her kulüp finansal anlamda üç
aşağı beş yukarı yakın seviyede
diyebiliriz. En azından aralarında
ciddi uçurumlar yok. Son olarak
rapordaki ilk 10 kulübün beşinin,
ilk 20’nin ise dokuzunun Premier
Lig’de oynadığını eklemek gerek.
Kısacası elindeki finansal güce
odaklanmaktan ziyade Guardiola’yı
bekleyen son yılların en kızgın re-
kabetini görmekte fayda var.
Pep Guardiola’ya dair en çok öne
çıkan şey taktik dehâsı ve pas ta-
kıntısı olsa da aslında arka planda
bundan fazlasını yapıyor. City’ye
gelir gelmez etkisini gösteren uy-
gulamalarından biri, maçlardan bir
önceki gece otelde toplanıp kampa
girme alışkanlığını ortadan kaldır-
mak oldu. Üstelik bunu ilk kez
City’de uygulamıyor Pep. İspanyol
yazar GuillemBalague’nin Guar-
diola biyografisini okuyanlar
Xavi’nin bu konuya dair sözlerini
mutlaka hatırlar:
“Barça’daki en
önemli yeniliklerden biri otel
kamplarından kurtulmaktı. İlk
başta bana çok garip geldi çünkü
maçtan birkaç saat önce evde ol-
maya alışık değildim. Sanki yete-
rince hazır değilmiş gibi ve pasif
hissediyordum. Fakat zaman geç-
tikçe faydasını görmeye başladım.
Çok fazla düşünmek baskı yaratı-
yormuş ve bu ortadan kalkınca asıl
önemli şeylere odaklanmayı öğ-
rendim. Toplantıları minimize
etmek tümyıl genelinde stresimizi
azalttı.”
Guardiola’nın bu konuda
“Ben bir
polis değilim, oyuncularımı sürekli
kontrol etmek gibi bir takıntım
yok”
dediği de biliniyor. Futbolcula-
rının oyun planına ve taktiklere
olabildiğince berrak ve stressiz bir
zihinle odaklanmasını istiyor, hepsi
bu. Hatta yine Balague’nin kitabına
göre Pep, soyunma odasının fut-
bolcuların özel alanı olduğunu sa-
vunuyor. Barcelona kariyeri
boyunca maç öncesi ve sonrası o
odada gerektiğinden fazla kalmadı
ve orasının oyuncuların birbirle-
riyle her şeyi konuştuğu, hatta ge-
rekirse kendisini çekiştirdiği bir
özel bölge olarak kalması gerekti-
ğini düşündü.
84
85