Previous Page  84-85 / 130 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 84-85 / 130 Next Page
Page Background

Pep Guardiola’nın sıradan bir adam

olmadığını artık herkes biliyor.

Manchester City’de ipleri eline

aldıktan sonra da işlerin eskisi gibi

olmayacağı aşikârdı. Henüz onun

City’sini çok az izleme şansı bulsak

da Guardiola’nın ekibinde saha içi ve

saha dışındaki birçok alışkanlık

kökten değişeceğe benziyor.

Futbol Kültür

Pep

ŞEHRE

indi

P

ep Guardiola’nın teknik adamlık ka-

riyeri ilginç bir döngü ile bugünlere

geldi. İlk evrede başına geçtiği ta-

kımı kısa süre içinde çılgınca pas

yaparken görürsünüz ve pas oyunu

size sıkıcı gelmiyorsa buna hayran

kalırsınız. İkinci evrede başarılar so-

mutlaşmaya başlar ve Guardiola’nın

fark yaratan detaylarına odaklanır-

sınız. Yani yeme içme rejimi, kamp

düzeni, disiplin anlayışı ve ilk ba-

kışta net görünmeyen taktiksel

incelikler gibi. Son evrede ise Guar-

diola hayatında değişiklik gereği

hisseder ve takımda kalıp kalmaya-

cağının üstüne yeni takımının han-

gisi olacağı konuşulur. Bütün bunlar

3-4 senelik bir döngüyü oluşturur

ve medyayı bu üç eksende peşinden

sürükleyip durur.

İşte o üçüncü evreyi Barcelona’nın

ardından Bayern’de de tamamladık-

tan sonra bu kez Manchester

City’nin hocası olarak tekrar başa

döndü Pep. Elbette bizi de peşinden

sürükleyerek... Yalnız artık ikinci

evredeki o ince detaylara nispeten

hâkim olduğumuz için şu an Pep’in

içinde bulunduğu ilk evreye biraz

daha kapsamlı göz atabiliriz. Nite-

kimbirkaç haftalık bir sezon hazır-

Mustafa Akkaya

lık süreci bile geçen senekilerden

çok daha farklı bir City izletmeye

yetti. Ve Guardiola işe henüz yeni

başlıyor.

İncelikler

Her şeyden önce Guardiola’ya dair

kimilerince söylenen “kolaycı” sıfa-

tına değinmek gerek. “Barcelona

zaten kendi eviydi, Bayern Bundes-

liga’nın tartışmasız lideri, o takımın

başına kimgeçse şampiyonluğa

oynatır” vs… Şimdi de adeta bu

kelâmları güçlendirircesine para

içinde yüzen City’nin başına geç-

mesi ister istemez Guardiola’nın

her seferinde rekabetin daha avan-

tajlı olduğu kısmına geçtiğini dü-

şündürebiliyor. Ne var ki, işler pek

de o kadar kolay değil. Evet, Guar-

diola gerçekten zengin bir kulübe

gidiyor. 2016 tarihli Deloitte Para

Ligi raporuna göre Manchester City

dünyanın en çok gelir sahibi olan

altıncı futbol kulübü ki, Barcelona

ve Bayern de sırasıyla ikinci ve be-

şinci konumdalar. Fakat şunu da

eklemek gerekir ki aynı raporda

City, üçüncü sıradaki United’ın ge-

risinde kalıyor. Ayrıca bugün ulaş-

tığımız noktada City gibi bir kulüp

sahibinin petrol zengini bir milyar-

der olmasının hiçbir önemi kal-

madı. Zira Finansal Fair Play

kuralları uygulanıyor ve bu doğrul-

tuda ilk ceza alanlardan biri de City

olmuştu. Artık Deloitte’un rapo-

runa girebilen, özellikle ilk 10’da yer

alan her kulüp finansal anlamda üç

aşağı beş yukarı yakın seviyede

diyebiliriz. En azından aralarında

ciddi uçurumlar yok. Son olarak

rapordaki ilk 10 kulübün beşinin,

ilk 20’nin ise dokuzunun Premier

Lig’de oynadığını eklemek gerek.

Kısacası elindeki finansal güce

odaklanmaktan ziyade Guardiola’yı

bekleyen son yılların en kızgın re-

kabetini görmekte fayda var.

Pep Guardiola’ya dair en çok öne

çıkan şey taktik dehâsı ve pas ta-

kıntısı olsa da aslında arka planda

bundan fazlasını yapıyor. City’ye

gelir gelmez etkisini gösteren uy-

gulamalarından biri, maçlardan bir

önceki gece otelde toplanıp kampa

girme alışkanlığını ortadan kaldır-

mak oldu. Üstelik bunu ilk kez

City’de uygulamıyor Pep. İspanyol

yazar GuillemBalague’nin Guar-

diola biyografisini okuyanlar

Xavi’nin bu konuya dair sözlerini

mutlaka hatırlar:

“Barça’daki en

önemli yeniliklerden biri otel

kamplarından kurtulmaktı. İlk

başta bana çok garip geldi çünkü

maçtan birkaç saat önce evde ol-

maya alışık değildim. Sanki yete-

rince hazır değilmiş gibi ve pasif

hissediyordum. Fakat zaman geç-

tikçe faydasını görmeye başladım.

Çok fazla düşünmek baskı yaratı-

yormuş ve bu ortadan kalkınca asıl

önemli şeylere odaklanmayı öğ-

rendim. Toplantıları minimize

etmek tümyıl genelinde stresimizi

azalttı.”

Guardiola’nın bu konuda

“Ben bir

polis değilim, oyuncularımı sürekli

kontrol etmek gibi bir takıntım

yok”

dediği de biliniyor. Futbolcula-

rının oyun planına ve taktiklere

olabildiğince berrak ve stressiz bir

zihinle odaklanmasını istiyor, hepsi

bu. Hatta yine Balague’nin kitabına

göre Pep, soyunma odasının fut-

bolcuların özel alanı olduğunu sa-

vunuyor. Barcelona kariyeri

boyunca maç öncesi ve sonrası o

odada gerektiğinden fazla kalmadı

ve orasının oyuncuların birbirle-

riyle her şeyi konuştuğu, hatta ge-

rekirse kendisini çekiştirdiği bir

özel bölge olarak kalması gerekti-

ğini düşündü.

84

85