Previous Page  86-87 / 130 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 86-87 / 130 Next Page
Page Background

Bunların haricinde kilosuna dikkat

etmeyenin kadro dışı kalması,

pizza, hamburger ve gazlı içecekle-

rin yasaklanması gibi birçok teknik

adamın uyguladığı kurallar da

Guardiola’nın öncelikleri arasında.

Hatta en bariz örnek olarak Samir

Nasri’nin ideal kilosuna ulaşana

dek takıma dâhil edilmeyişine ve

özel kilo verme programına tâbi

tutulmasına şahit olduk! Elbette

yemek demişken, Guardiola’nın

takımında iki öğle yemeğinin üst

üste aynı oturma düzeniyle yendi-

ğini görmeniz pekmümkün değil.

Zira her oyuncusunun başka bir

sandalyede farklı arkadaşlarıyla

oturmasına dikkat eder. Takım-

daşlığı sağlamak ve istemsizce bile

olsa gruplaşmayı engellemek için

atılan bu adım, Pep’e göre oyuncu-

larının birbirini daha iyi anlayabil-

mesi adına basit ama önemli bir

hamle.

Taktiksel değişim

2008 yazında başlayan teknik

adamlık serüvenine göz gezdirir-

sek, Guardiola gibi sıra dışı karak-

tere sahip birinin gün geçtikçe

daha cesur olduğunu söyleyebiliriz.

Barcelona’daki ilk zamanlarında

kulüpte hâlihazırda oturmuş olan

köklü taktik anlayışa bağlı kaldı.

Yine de o geleneksel ortamda bile

yenilikçi olmaktan uzak duramadı

Guardiola. Klasik bir teknik adamın

Zlatan İbrahimovic’e sarılabileceği

bir ortamda onu feda etmek adına

Messi’yi ileri üçlünün ortasına

yerleştirdi. Bu şüphesiz fazlasıyla

cesur bir hamleydi ve kısa sürede

tümdünya “yalancı 9” tâbiriyle

tanıştı, hatta onu uygulamaya kal-

kıştı. Messi’nin zirve yaptığı döne-

min bu pozisyonda geçtiğini ve

2011 model Barça’nın tüm futbol

tarihinde gördüğümüz en ölümcül

takımlar arasında bu görünümle

yer aldığını hatırlatmakta fayda

var. Ayrıca yalancı 9 gibi temel

taktik haline getirmese bile, rakibe

veya maçın gidişatına göre üçlü sa-

vunmayı da sıklıkla denedi Guar-

diola.

Barcelona’da Pep’e güven her

zaman tamamdı. O da kimseyi pek

yanıltmadı. Bavyera’ya geçerken

kulübü yöneten hemen herkesin

eski bir Bayern efsanesi olduğunu

ve kendisi hakkında sıkça konuşa-

caklarını biliyordu. Kulüpçülük

geleneğinin ve muhafazakârlığın

Barcelona’dakinden bile daha derin

olduğu bu ortamda tam aksine

daha deneysel bir Guardiola izledik.

Hatta kimi zaman o kadar abarttı

ki, maç öncesi açıklanan ilk 11’in

nasıl dizileceğini kimse tamolarak

tahmin edemez oldu! Sahaya doğal

stoper olmadan çıktığı da görüldü,

üç veya dört klasik kanat oyuncu-

sunu takıma monte ettiği de.

Philipp Lahm’ı ve David Alaba’yı

orta sahada denedi ve sonuç aldı.

Kısacası deneyselliği sonuna kadar

götürdü Bayern’de. Orada da tek bir

disipline bağlı kalmadı. İlk sezo-

nunda Bayern, Guardiola’dan

beklenmeyecek şekilde maç

başına 81 ile ligin en çok uzun top

atan takımıydı. Nitekim Jürgen

Klopp’un bunaltan pres oyununa

bir şekilde karşı koyabilmesi

gerekiyordu. Xabi Alonso’yu trans-

fer edişi ve Boateng’i bir uzun pas

canavarına dönüştürmesi böyle

oldu. Ertesi sezon ise aynı istatistik,

maç başına 67 uzun topa kadar

indi. Dortmund’un erimesiyle

beraber artık aklındaki asıl şeyleri

deneyebiliyordu. Bu şekilde son

zamanların en esnek Bayern’ini

izletti Guardiola.

Ya City?

Peki, City’de ondan ne beklemeli-

yiz? Şu ana kadar izlediğimiz birkaç

maçına bakarsak tahmin edilmesi

gittikçe güçleşecek olan ve yine

birden fazla planı bulunan bir takım

seyredeceğimiz kesin. İlk hamlesini

millî takımkalecisi Joe Hart’ı ilk

11’inde düşünmeyerek gerçekleş-

tirdi Guardiola. Söylentiye göre o ve

ekibi, pas yüzdesi geçen sezon

yüzde 53’ün hemen altında kalan

Hart’tan antrenmanda topu bir

ayağından ötekine alıp uzun pas

atmasını ister. Sonuç olarak Hart

vasatı aşamaz ve topu güçlü

ayağına geçirmekte zorlanır.

Caballero ise geçen sezon pas

yüzdesinde ligin en iyi yedinci

kalecisi olan Hart’a göre ayaklarına

daha hâkimolsa bile refleks ve şut

durdurma söz konusu olunca

sıradan bir isim. O yüzden bunların

hepsini iyi yapabilen ve yüzde

84’lük ortalama pas yüzdesi ile

geçen sezon Avrupa birincisi olan

Barcelonalı Claudio Bravo, City’nin

yolunu tuttu.

Diziliş anlamında önemli bir fark da

defansın hemen ilerisinde yer alan

Fernandinho’nun önünde David

Silva ve De Bruyne’ün forma giy-

mesi oldu. Bu anlayış ilk bakışta

riskli görünebilir fakat City oyunu

geriden kurarken Fernandinho

adeta bir libero gibi iki stoperin ara-

sına geçiyor. Bekler ise bu esnada

taç çizgisi civarında oyunu geniş-

letmek yerine Brezilyalının bıraktığı

boşluğu doldurmak adına orta sa-

hada pozisyon alıyor. Oyunu geniş-

letme işi de kenarlardaki Sterling,

Nolito veya Navas’a düşüyor.

Elbette zincirlerin birbirine bağla-

nışı izlerken daha net görünüyor

ve City henüz bu taktiği mükem-

melleştirmek adına yolun başında.

Fakat ilk etapta şunu söyleyebiliriz

ki, özellikle Fernandinho, Silva ve

De Bruyne’ün önünde değerlendire-

bilecekleri ciddi boş alanlar oluşu-

yor. Ve hepsi de bu boşlukları

ustaca değerlendirebilecek kadar

zeki oyuncular. Belçikalı De Bruyne

de bu yenilikten gayet faydalanabi-

leceğinin farkında:

“Çok farklı bir

rol. Henüz tamalışamadık, ilk anda

kimse nereye koşu yapacağını bile-

medi. 10 numara gibi oynamıyorum

ama serbest bir 8 numara rolüyle

her yöne hareket edebiliyorum.”

Bu diziliş ilk görüldüğünde Silva ve

De Bruyne’ün pozisyonu birer

Lampard gibi gelebilir. Fakat onun

kadar çift yönlü koşmalarına gerek

yok. Öncelikli olarak düşünmeleri

gereken şey rakip yarı sahada boş

alan oluşturmak ve onu değerlen-

dirmek. Defansif açıdan onları

dönüşümlü olarak koruyan Fer-

nandinho ve iki bek bulunuyor

zaten. Yalnız Guardiola bu sistemin

çok benzerini Bayern’de sıklıkla

uygularken elinde Alaba, Lahmve

Xabi Alonso (veya Vidal) vardı.

Şu ana kadarki söylemlerine

bakarsak Fernandinho sayesinde

Alonso’yu pek aramayacak ama

Lahmve Alaba’nın City’dekilerden

çok daha zeki ve esnek isimler

olduğu da bir gerçek. Yine de sırf

Boateng’in Pep’in ellerinde geçirdiği

evrime bakarsak bu noktada

çok da peşin hükümvermemek

gerekir.

Pep Guardiola henüz 45 yaşında ve

şu anda dünyanın 1 numaralı tek-

nik adamı. Bunu sadece 7 yıllık

kariyerinde elde ettiği kupalarla

değil, oyuna kazandırdığı kimi

köklü, kimi işlevsel bir sürü yenilik

sayesinde söyleyebiliriz. Şu ana ka-

darki birkaç maç bile belli sinyalleri

verdi fakat Manchester City taraf-

tarı olsaydımbeni asıl heyecanlan-

dıran şey, Guardiola’nın hiç

bitmeyen pozitif değişimve

yenilenme tutkusu olurdu.

86

87

Guardiola’nın ilk kurbanı, ayaklarını iyi

kullanamayan Joe Hart oldu

Guardiola’nın orta alan

oyunundaki kilit isimleri

Silva, De Bruyne ve

Fernandinho