Bunların haricinde kilosuna dikkat
etmeyenin kadro dışı kalması,
pizza, hamburger ve gazlı içecekle-
rin yasaklanması gibi birçok teknik
adamın uyguladığı kurallar da
Guardiola’nın öncelikleri arasında.
Hatta en bariz örnek olarak Samir
Nasri’nin ideal kilosuna ulaşana
dek takıma dâhil edilmeyişine ve
özel kilo verme programına tâbi
tutulmasına şahit olduk! Elbette
yemek demişken, Guardiola’nın
takımında iki öğle yemeğinin üst
üste aynı oturma düzeniyle yendi-
ğini görmeniz pekmümkün değil.
Zira her oyuncusunun başka bir
sandalyede farklı arkadaşlarıyla
oturmasına dikkat eder. Takım-
daşlığı sağlamak ve istemsizce bile
olsa gruplaşmayı engellemek için
atılan bu adım, Pep’e göre oyuncu-
larının birbirini daha iyi anlayabil-
mesi adına basit ama önemli bir
hamle.
Taktiksel değişim
2008 yazında başlayan teknik
adamlık serüvenine göz gezdirir-
sek, Guardiola gibi sıra dışı karak-
tere sahip birinin gün geçtikçe
daha cesur olduğunu söyleyebiliriz.
Barcelona’daki ilk zamanlarında
kulüpte hâlihazırda oturmuş olan
köklü taktik anlayışa bağlı kaldı.
Yine de o geleneksel ortamda bile
yenilikçi olmaktan uzak duramadı
Guardiola. Klasik bir teknik adamın
Zlatan İbrahimovic’e sarılabileceği
bir ortamda onu feda etmek adına
Messi’yi ileri üçlünün ortasına
yerleştirdi. Bu şüphesiz fazlasıyla
cesur bir hamleydi ve kısa sürede
tümdünya “yalancı 9” tâbiriyle
tanıştı, hatta onu uygulamaya kal-
kıştı. Messi’nin zirve yaptığı döne-
min bu pozisyonda geçtiğini ve
2011 model Barça’nın tüm futbol
tarihinde gördüğümüz en ölümcül
takımlar arasında bu görünümle
yer aldığını hatırlatmakta fayda
var. Ayrıca yalancı 9 gibi temel
taktik haline getirmese bile, rakibe
veya maçın gidişatına göre üçlü sa-
vunmayı da sıklıkla denedi Guar-
diola.
Barcelona’da Pep’e güven her
zaman tamamdı. O da kimseyi pek
yanıltmadı. Bavyera’ya geçerken
kulübü yöneten hemen herkesin
eski bir Bayern efsanesi olduğunu
ve kendisi hakkında sıkça konuşa-
caklarını biliyordu. Kulüpçülük
geleneğinin ve muhafazakârlığın
Barcelona’dakinden bile daha derin
olduğu bu ortamda tam aksine
daha deneysel bir Guardiola izledik.
Hatta kimi zaman o kadar abarttı
ki, maç öncesi açıklanan ilk 11’in
nasıl dizileceğini kimse tamolarak
tahmin edemez oldu! Sahaya doğal
stoper olmadan çıktığı da görüldü,
üç veya dört klasik kanat oyuncu-
sunu takıma monte ettiği de.
Philipp Lahm’ı ve David Alaba’yı
orta sahada denedi ve sonuç aldı.
Kısacası deneyselliği sonuna kadar
götürdü Bayern’de. Orada da tek bir
disipline bağlı kalmadı. İlk sezo-
nunda Bayern, Guardiola’dan
beklenmeyecek şekilde maç
başına 81 ile ligin en çok uzun top
atan takımıydı. Nitekim Jürgen
Klopp’un bunaltan pres oyununa
bir şekilde karşı koyabilmesi
gerekiyordu. Xabi Alonso’yu trans-
fer edişi ve Boateng’i bir uzun pas
canavarına dönüştürmesi böyle
oldu. Ertesi sezon ise aynı istatistik,
maç başına 67 uzun topa kadar
indi. Dortmund’un erimesiyle
beraber artık aklındaki asıl şeyleri
deneyebiliyordu. Bu şekilde son
zamanların en esnek Bayern’ini
izletti Guardiola.
Ya City?
Peki, City’de ondan ne beklemeli-
yiz? Şu ana kadar izlediğimiz birkaç
maçına bakarsak tahmin edilmesi
gittikçe güçleşecek olan ve yine
birden fazla planı bulunan bir takım
seyredeceğimiz kesin. İlk hamlesini
millî takımkalecisi Joe Hart’ı ilk
11’inde düşünmeyerek gerçekleş-
tirdi Guardiola. Söylentiye göre o ve
ekibi, pas yüzdesi geçen sezon
yüzde 53’ün hemen altında kalan
Hart’tan antrenmanda topu bir
ayağından ötekine alıp uzun pas
atmasını ister. Sonuç olarak Hart
vasatı aşamaz ve topu güçlü
ayağına geçirmekte zorlanır.
Caballero ise geçen sezon pas
yüzdesinde ligin en iyi yedinci
kalecisi olan Hart’a göre ayaklarına
daha hâkimolsa bile refleks ve şut
durdurma söz konusu olunca
sıradan bir isim. O yüzden bunların
hepsini iyi yapabilen ve yüzde
84’lük ortalama pas yüzdesi ile
geçen sezon Avrupa birincisi olan
Barcelonalı Claudio Bravo, City’nin
yolunu tuttu.
Diziliş anlamında önemli bir fark da
defansın hemen ilerisinde yer alan
Fernandinho’nun önünde David
Silva ve De Bruyne’ün forma giy-
mesi oldu. Bu anlayış ilk bakışta
riskli görünebilir fakat City oyunu
geriden kurarken Fernandinho
adeta bir libero gibi iki stoperin ara-
sına geçiyor. Bekler ise bu esnada
taç çizgisi civarında oyunu geniş-
letmek yerine Brezilyalının bıraktığı
boşluğu doldurmak adına orta sa-
hada pozisyon alıyor. Oyunu geniş-
letme işi de kenarlardaki Sterling,
Nolito veya Navas’a düşüyor.
Elbette zincirlerin birbirine bağla-
nışı izlerken daha net görünüyor
ve City henüz bu taktiği mükem-
melleştirmek adına yolun başında.
Fakat ilk etapta şunu söyleyebiliriz
ki, özellikle Fernandinho, Silva ve
De Bruyne’ün önünde değerlendire-
bilecekleri ciddi boş alanlar oluşu-
yor. Ve hepsi de bu boşlukları
ustaca değerlendirebilecek kadar
zeki oyuncular. Belçikalı De Bruyne
de bu yenilikten gayet faydalanabi-
leceğinin farkında:
“Çok farklı bir
rol. Henüz tamalışamadık, ilk anda
kimse nereye koşu yapacağını bile-
medi. 10 numara gibi oynamıyorum
ama serbest bir 8 numara rolüyle
her yöne hareket edebiliyorum.”
Bu diziliş ilk görüldüğünde Silva ve
De Bruyne’ün pozisyonu birer
Lampard gibi gelebilir. Fakat onun
kadar çift yönlü koşmalarına gerek
yok. Öncelikli olarak düşünmeleri
gereken şey rakip yarı sahada boş
alan oluşturmak ve onu değerlen-
dirmek. Defansif açıdan onları
dönüşümlü olarak koruyan Fer-
nandinho ve iki bek bulunuyor
zaten. Yalnız Guardiola bu sistemin
çok benzerini Bayern’de sıklıkla
uygularken elinde Alaba, Lahmve
Xabi Alonso (veya Vidal) vardı.
Şu ana kadarki söylemlerine
bakarsak Fernandinho sayesinde
Alonso’yu pek aramayacak ama
Lahmve Alaba’nın City’dekilerden
çok daha zeki ve esnek isimler
olduğu da bir gerçek. Yine de sırf
Boateng’in Pep’in ellerinde geçirdiği
evrime bakarsak bu noktada
çok da peşin hükümvermemek
gerekir.
Pep Guardiola henüz 45 yaşında ve
şu anda dünyanın 1 numaralı tek-
nik adamı. Bunu sadece 7 yıllık
kariyerinde elde ettiği kupalarla
değil, oyuna kazandırdığı kimi
köklü, kimi işlevsel bir sürü yenilik
sayesinde söyleyebiliriz. Şu ana ka-
darki birkaç maç bile belli sinyalleri
verdi fakat Manchester City taraf-
tarı olsaydımbeni asıl heyecanlan-
dıran şey, Guardiola’nın hiç
bitmeyen pozitif değişimve
yenilenme tutkusu olurdu.
86
87
Guardiola’nın ilk kurbanı, ayaklarını iyi
kullanamayan Joe Hart oldu
Guardiola’nın orta alan
oyunundaki kilit isimleri
Silva, De Bruyne ve
Fernandinho