

haline getiren Alex Ferguson’a
kadar birçok isim örnek verilebi-
lir. Söz konusu isimlerden biraz
daha evveline bakıldığındaysa en
çok ön plana çıkacak isimlerden
biri, hiç kuşku yok ki 1950’lerin en
iyi takımlarından birini yaratan
Stan Cullis olacaktır.
II. Dünya Savaşı sonrasında Avru-
pa’da birçok alanda olduğu gibi
futbolda da hayat adeta sıfırdan
başlamaktaydı. Savaş patlak
verdiğinden beri ara verilen ligler
yeniden start alacaktı. Ancak
savaş öncesinde en verimli ça-
ğında olan futbolcuların artık
emeklilik dönemlerinin yaklaş-
ması veya savaştan evvel yeni
yeni profesyonelliğe adım at-
makta olan futbolcuların kendile-
rini bir anda sıfır tecrübeyle orta
yaşlı futbolcu statüsünde bulma-
ları, takımların da yapılarını altüst
etmişti.
Böylesine bir dönemde en büyük
iş teknik adamlara düşmekteydi.
Zira kadroları yeniden şekillendi-
recek ve takımların kimliklerini
yeniden inşa edecek kişiler on-
lardı. Manchester United’da Matt
Busby, Arsenal’da TomWhittaker
ve Portsmouth’ta Bob Jackson,
savaş sonrasındaki ilk 15 yıllık
dönemde takımlarına birden fazla
şampiyonluk kazandırarak bu
alanda ön plana çıkan teknik di-
rektörlerden olacaklardı. Tümbu
isimlerin en önünde gelen kişiyse,
WolverhamptonWanderers’ı bu
dönemde Ada’nın belki de en
önemli futbol gücüne dönüştüren
Stan Cullis’ti.
Futbolculuğa uzanan yol
Cullis, eğer yaşasaydı, içinde bu-
lunduğumuz ayda bir asrı geride
bırakacaktı. 19 Ekim 1916’da,
Manchester Kanalı’nın güneyin-
deki Ellesmere Port adlı kentte
dünyaya gelen efsane teknik
adamdoğduğunda I. Dünya Savaşı
sürmekteydi ve Birleşik Krallık’ın
da savaşın önemli aktörlerinden
birisi olması nedeniyle ülke hayli
sıkıntılı dönemlerden geçmek-
teydi. Çalışma saatleri fazla ama
ücretler düşüktü. Gıda ürünleri-
nin teminatı zordu. Her ne kadar
Cullis ilkokula başladığında savaş
artık bitmiştiyse de yakın za-
manda geçirilmiş olan o buhranlı
günler belki de Cullis’in de so-
runlu bir çocukluk geçirmesine
yol açıyordu. Cambridge Road
School’da geçirdiği öğrencilik
yıllarında pek de hayatından
memnun bir genç olduğu söyle-
nemezdi. Okulu bitirdikten sonra
gazetecilikle uğraşmayı planlı-
yordu fakat bunun da yine de
Cullis’in hayalindeki meslek oldu-
ğunu iddia etmek zordu.
Aynı yıllarda Cullis’in hayattaki
asıl tutkusu da kendisini belli et-
meye başlamıştı. Derslerinden
arta kalan vaktinin çoğunu so-
kaklarda meşin yuvarlağın peşin-
den koşarak harcamaktaydı ve
bir süre sonra da Ellesmere Port
Wednesday adlı yerel kulübün
genç takımında futbol oynamaya
başlayacaktı. Cullis’in buradaki
en önemli takım arkadaşıysa,
1960’larda Manchester City ile bir
lig şampiyonluğu da yaşayacak
olan geleceğin bir diğer ünlü
teknik adamı, Joe Mercer’dı.
Santrhaf mevkiînde görev yapan
Cullis, kısa süre içerisinde defan-
sif sezgileri ve zamanında müda-
haleleriyle yaşıtları arasında
WolverhamptonWanderers’ı 1950’lerde sadece İngiltere’nin değil dünyanın en önemli futbol
kulüplerinden birine dönüştüren Stan Cullis eğer yaşasaydı bu ay 100. doğumgününü
kutluyor olacaktı. Bu vesileyle Cullis’in başarılarını kısaca yâd ediyor ve usta teknik adamın
anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
utbolunmucidi Bri-
tanyalılar, doğal ola-
rak bugüne dek
futbol tarihine damga
vuran çok sayıda
teknik adamda ye-
tiştirdi. Bu hususta
İngilizlerin tarihlerin-
deki tek dünya şam-
piyonluğuna imza
atan Alf Ramsey’den,
Britanya’ya ilk Şam-
piyon Kulüpler Kupa-
sı’nı getiren ve bunun
yanına üst üste
dokuz lig şampiyon-
luğu ekleyen Celtic
efsanesi Jock Stein’a,
NottinghamForest’ı
peş peşe iki Avrupa
şampiyonluğuna ta-
şıyan Brian Clo-
ugh’tan Liverpool ile
bu başarıyı tamüç
kez yaşayan Bob Pa-
isley’ye ve son olarak
da İskoçya’da Aber-
deen’i yönetirken
Celtic-Rangers hege-
monyasını kırmayı
başaran, ardından da
çeyrek asrı aşkın
süre görev yaptığı
Manchester Uni-
ted’da takımını dün-
yanın 1 numarası
Stan Cullis
Onur Erdem
Wolverhampton efsanesini yaratan adam
70
71
F
Cullis’li Wolverhampton. 1930’lu yıllar