

ğişti. Son beş maça girilirken ye-
niden zirveye kurulanWolves,
kalan kısa sürede daha fazla hata
yapmayınca da tarihinin ilk lig
şampiyonluğuna uzandı. Tabiî
bunun aynı zamanda Cullis’in
teknik adamlık kariyerindeki ilk
lig şampiyonluğu olduğunu da
söylemeye herhalde gerek yok.
WolverhamptonWanderers’ın bu
dönemde prestijine prestij katan
gelişmelerse, sadece kazandığı bu
şampiyonlukla sınırlı değildi. 1953
yazında kulübün stadyumu olan
Molineux’ya ışıklandırma sistemi
kurulmuştu. Gece maçları o dö-
nemde yeni yeni gelişmekte olan
televizyon yayıncılığının da önce-
likli tercihi durumundaydı zira
herkesin evlerinde olduğu akşam
saatlerinde yayınlanacak bir maç,
izlenilirliğin tavan yapması anla-
mına geliyordu. Bunun yanı sıra o
dönemde uluslararası düzeydeki
dostlukmaçlarına verilen önem
de bugünküyle kıyaslanamaya-
cak kadar fazlaydı. Zira Avrupa’da
henüz kulüpler düzeyinde tümkı-
tayı kapsayan uluslararası bir or-
ganizasyon yoktu ve farklı
ülkelerden takımların karşı kar-
şıya gelmesi de bu dostlukmaç-
ları sayesinde mümkün
olabiliyordu. Bumaçlar önemli
futbol ülkelerininmillî yıldızlara
sahip büyük takımlarına karşı
oynandığında da bir kupa finali
kadar ilgi görüyordu.
Işıklar altında gösteri
zamanı
Cullis o dönemde televizyonun
gücünü erkenden kavrayanlar-
dandı ve Molineux’nun ışıklandı-
rılması sonrasında takımının,
ekranlardan yayınlanacak birçok
özel maçta yer almasını sağla-
mıştı. Bunlardan en önemlileriyse
Avrupa’nın yükselen yıldızı konu-
mundaki Sovyet futbolunun tem-
silcileri Dinamo Moskova ve
SpartakMoskova, Arjantin tem-
silcisi Racing Club ve o dönemde
dünyanın en korkulan futbol ül-
kesi olan Macarların şampiyonu
Honved ile yapılanmüsabaka-
lardı.
Wolves, ışıklar altındaki ilk özel
maçında, Güney Afrika karmasını
3-1 mağlup etmişti. Kısa süre
sonra da Racing Club önünde yine
aynı skorla bir galibiyet alınmıştı.
O dönemAsya konfederasyonuna
mensup olan İsrail’in Maccabi Tel-
Aviv takımıysa 10-0’la hezimete
uğratılmıştı ve takım, Avrupa dı-
şındaki üç kıtadan gelen rakiple-
rine karşı da üstünlük sağlamıştı.
Ada içerisindeyse İskoç şampi-
yonu Celtic’i 2-0mağlup etmiş-
lerdi. Bunun ardından gözlerine
Kıta Avrupası’ndan gelecek ra-
kiplere çevirdiler ve ilk olarak, 9
Kasım 1953’te SpartakMoskova
ile yaptıkları maçta güçlü rakiple-
rini, hepsi son 10 dakikada gelen
gollerle olmak üzere 4-0mağlup
etmeyi başardılar.
Wolves bumaçları yaparken, 25
Kasım 1953 tarihinde, futbol tari-
hinin en çok önem atfedilen özel
maçlarından biri, Wembley Sta-
dı’nda oynanacaktı. İngiltere,
Macaristan’ı konuk ediyordu ve o
tarihe kadar İngilizler, kendi sa-
halarında Kıta Avrupası’ndan bir
takıma maç kaybetmemişti.
Ancakmaç tamamen Macarların
hâkimiyeti altında geçiyordu.
Henüz ilk dakikada Nandor Hi-
degkuti ile öne geçen Macarlara
karşı İngilizler 13’üncü dakikada
Jackie Sewell ile eşitliği sağladıysa
da 27’nci dakika geride kaldığında
skorboard konuk takımın 4-1’lik
üstünlüğünü göstermekteydi.
Karşılaşmanın ilk yarısı 4-2 sona
erecek, maç da Macarların 6-3’lük
müthiş galibiyetiyle noktalana-
caktı.
İngilizlerin ilk kez bir rakip karşı-
sında, üstelik kendi sahalarında
bu denli acz içine düşmeleri ve
Macarların bunu yaparken yakla-
şık 30 yıldır İngiliz futbolunda
neredeyse tek taktik olarak belle-
nenWM taktiğinin bütün defola-
rını ortaya çıkartırcasına
geliştirdikleri WW taktiğiyle oy-
namaları, bumaçın futbol tarihin-
deki önemli kilometre taşlarından
biri olarak kayıtlara geçmesinin
başlıca sebepleriydi.
İngilizler bumaçın rövanşı niteli-
ğinde bir özel maça altı ay sonra
da Budapeşte’de çıkmış, fakat bu
kez de rakiplerine 7-1 mağlup ol-
maktan kurtulamamıştı. İngiliz
futbolunun onurunun en çok kı-
rıldığı iki maç, herhalde Macaris-
tan’a karşı oynanan bumaçlardı.
O dönemdünyanın gelmiş geçmiş
en etkileyici takımı olarak görü-
len Macarlar, 1954 yazında İs-
viçre’de düzenlenen ve adeta
yegâne favori oldukları Dünya
Kupası’ndaysa finalde Federal Al-
manya’ya sürpriz bir biçimde 3-2
yenilmişti. Yine de turnuva ba-
şında aynı Almanya’yı (aynı de-
diysek iki maç arasındaki
kadrolarda dört oyuncu farklıydı)
8-3 mağlup etmişlikleri de vardı
ve çoğu kişiye göre hâlâ dünyanın
en güçlü takımı konumundaydı-
lar. OMacaristan’ın kadrosunun
büyük bölümü de Honved kulübü
futbolcularından oluşmaktaydı.
Macarlardan alınan
müthiş rövanş
Wembley’deki o meşhur maçtan
yaklaşık bir yıl sonra, Wolver-
hamptonWanderers, Honved ile
Molineux’da bir özel maç ayarladı.
13 Aralık 1954’te oynanacak olan
karşılaşma, anons edildiği andan
itibaren Ada’da en çok konuşulan
futbol konularının başını çek-
meye başlamıştı. Çoğu kişi Hon-
ved’inWolves’a kaç tane atacağını
tartışmaktaydı. Azınlıkta kalan
bir kesiminse halen İngiliz futbolu
adına umudu vardı veWolves’un,
bumaçta Macarlardan o beklenen
rövanşı almasını bekliyorlardı.
Beklenen gün geldiğinde Honved
tamkadro olarak Molineux’nun
çimlerinde arz-ı endam ediyordu.
Kimyoktu ki o kadroda? Başta
Ferenc Puşkaş olmak üzere Zol-
tan Czibor, Sandor Kocsis, Jozsef
Bozsik, Gyula Lorant ve Laszlo
Budai, Dünya Kupası’nda Maca-
ristan’ın kadrosunda yer alıp bu
maçta Honved adına sahaya çıka-
cak isimlerdi. Wolves’taysa takım
kaptanı BillyWright, bir yıl önceki
İngiltere-Macaristanmaçında da
sahaya İngilizlerin kaptanı olarak
çıkmıştı.
Karşılaşmaya Honved çok etkili
başlamış ve 10’uncu dakikada
Sandor Kocsis, 14’üncü dakikada
da Ferenc Machos’un golleriyle
erkenden iki farklı üstünlüğü ya-
kalamıştı. Maçın ilk 45 dakikası
da Honved’in 2-0’lık üstünlüğüyle
sona ermişti. Devre arasında
Cullis görevlilerden sahayı sula-
malarını isteyecekti. Böylece
Honved’in başarılı pas oyununun
sekteye uğrayabileceğini düşünü-
yordu. Kendisi ayrıca rakiplerinin
bol pas yaparak üstlerine gelme-
sine karşı isabetli uzun toplarla
avantaj yakalayabileceklerini
hesaplamıştı.
İkinci yarıya bu yönde hamleler
yapılarak çıkıldı ve görüldü ki
Cullis’in hesapları tutmuştu. Wol-
ves, 49’uncu dakikada penaltıdan
Johnny Hancocks’ın golüyle farkı
bire indirirken sonraki dakika-
larda Honved ağırlaşmış zeminde
gerçekten de zorlanıyor, Wolves
ise uzun toplarla rakibinin açığını
kolluyordu. Bu taktik de son çey-
rek saat içerisinde meyvelerini
verecekti. 76 ve 78’inci dakika-
larda hızlı gelişen ataklar netice-
sinde DennisWilshaw’un
asistlerinde Roy Swinbourne’un
peş peşe attığı iki gol, skoru 3-2
Wolves lehine çeviriyordu. Kalan
sürede ev sahibi ekip skoru tut-
mayı başarınca da tarihinin en
prestijli galibiyetlerinden birini
elde etti.
Avrupa kupalarının
doğuşuna vesile olmak
Maç sonunda İngiliz basınında
WolverhamptonWanderers
“dünya şampiyonu” olarak adlan-
dırılmaya başlamıştı. Öyle ya,
dünyanın en iyi oyuncularından
kurulu bir takımı dize getirmiş-
lerdi. Öncesinde de üç farklı kıta-
dan gelen takımları mağlup
etmeyi başarmışlardı. Nitekim
Stan Cullis de bizzat bu görüşe
katılacak ve kendilerinin artık
dünyanın en iyi takımı olduğunu
dile getirecekti.
Elbette bu görüşe karşı çıkanlar
da oldu ve bunların başında da
Kıta Avrupası’ndan spor gazeteci-
leri gelmekteydi. Özellikle
L’Equipe gazetesinden Gabriel
Hanot, Jacques Ferran ve Jacques
de Ryswick gibi yazarlar, o dönem
Real Madrid ve Milan takımlarının
Wolves’tan daha güçlü olduklarını
iddia etmekteydi fakat bu konu-
daki soru işaretlerinin dağılması
için de artık harekete geçilmesi
gerektiğini, Avrupa’da kulüple-
rarası bir turnuva düzenlenmesi-
nin artık şart olduğunu belirtiyor-
lardı. Henüz altı ay önce kurulmuş
olan UEFA da bu çağrılar karşı-
sında kayıtsız kalmayacak ve
1955-56 sezonuyla birlikte Şam-
piyon Kulüpler Kupası organize
74
75
Wolves 1953’te ışıklandırılan stadı Molineux’da
pek çok uluslararası maça çıkmış, bunlardan
birinde SpartakMoskova’yı 4-0 yenmişti.
İngiltere’nin Macarlardan hesabını Puşkaş’lı
Honved’i yenen Cullis’in takımı sormuştu