Previous Page  74-75 / 114 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 74-75 / 114 Next Page
Page Background

ğişti. Son beş maça girilirken ye-

niden zirveye kurulanWolves,

kalan kısa sürede daha fazla hata

yapmayınca da tarihinin ilk lig

şampiyonluğuna uzandı. Tabiî

bunun aynı zamanda Cullis’in

teknik adamlık kariyerindeki ilk

lig şampiyonluğu olduğunu da

söylemeye herhalde gerek yok.

WolverhamptonWanderers’ın bu

dönemde prestijine prestij katan

gelişmelerse, sadece kazandığı bu

şampiyonlukla sınırlı değildi. 1953

yazında kulübün stadyumu olan

Molineux’ya ışıklandırma sistemi

kurulmuştu. Gece maçları o dö-

nemde yeni yeni gelişmekte olan

televizyon yayıncılığının da önce-

likli tercihi durumundaydı zira

herkesin evlerinde olduğu akşam

saatlerinde yayınlanacak bir maç,

izlenilirliğin tavan yapması anla-

mına geliyordu. Bunun yanı sıra o

dönemde uluslararası düzeydeki

dostlukmaçlarına verilen önem

de bugünküyle kıyaslanamaya-

cak kadar fazlaydı. Zira Avrupa’da

henüz kulüpler düzeyinde tümkı-

tayı kapsayan uluslararası bir or-

ganizasyon yoktu ve farklı

ülkelerden takımların karşı kar-

şıya gelmesi de bu dostlukmaç-

ları sayesinde mümkün

olabiliyordu. Bumaçlar önemli

futbol ülkelerininmillî yıldızlara

sahip büyük takımlarına karşı

oynandığında da bir kupa finali

kadar ilgi görüyordu.

Işıklar altında gösteri

zamanı

Cullis o dönemde televizyonun

gücünü erkenden kavrayanlar-

dandı ve Molineux’nun ışıklandı-

rılması sonrasında takımının,

ekranlardan yayınlanacak birçok

özel maçta yer almasını sağla-

mıştı. Bunlardan en önemlileriyse

Avrupa’nın yükselen yıldızı konu-

mundaki Sovyet futbolunun tem-

silcileri Dinamo Moskova ve

SpartakMoskova, Arjantin tem-

silcisi Racing Club ve o dönemde

dünyanın en korkulan futbol ül-

kesi olan Macarların şampiyonu

Honved ile yapılanmüsabaka-

lardı.

Wolves, ışıklar altındaki ilk özel

maçında, Güney Afrika karmasını

3-1 mağlup etmişti. Kısa süre

sonra da Racing Club önünde yine

aynı skorla bir galibiyet alınmıştı.

O dönemAsya konfederasyonuna

mensup olan İsrail’in Maccabi Tel-

Aviv takımıysa 10-0’la hezimete

uğratılmıştı ve takım, Avrupa dı-

şındaki üç kıtadan gelen rakiple-

rine karşı da üstünlük sağlamıştı.

Ada içerisindeyse İskoç şampi-

yonu Celtic’i 2-0mağlup etmiş-

lerdi. Bunun ardından gözlerine

Kıta Avrupası’ndan gelecek ra-

kiplere çevirdiler ve ilk olarak, 9

Kasım 1953’te SpartakMoskova

ile yaptıkları maçta güçlü rakiple-

rini, hepsi son 10 dakikada gelen

gollerle olmak üzere 4-0mağlup

etmeyi başardılar.

Wolves bumaçları yaparken, 25

Kasım 1953 tarihinde, futbol tari-

hinin en çok önem atfedilen özel

maçlarından biri, Wembley Sta-

dı’nda oynanacaktı. İngiltere,

Macaristan’ı konuk ediyordu ve o

tarihe kadar İngilizler, kendi sa-

halarında Kıta Avrupası’ndan bir

takıma maç kaybetmemişti.

Ancakmaç tamamen Macarların

hâkimiyeti altında geçiyordu.

Henüz ilk dakikada Nandor Hi-

degkuti ile öne geçen Macarlara

karşı İngilizler 13’üncü dakikada

Jackie Sewell ile eşitliği sağladıysa

da 27’nci dakika geride kaldığında

skorboard konuk takımın 4-1’lik

üstünlüğünü göstermekteydi.

Karşılaşmanın ilk yarısı 4-2 sona

erecek, maç da Macarların 6-3’lük

müthiş galibiyetiyle noktalana-

caktı.

İngilizlerin ilk kez bir rakip karşı-

sında, üstelik kendi sahalarında

bu denli acz içine düşmeleri ve

Macarların bunu yaparken yakla-

şık 30 yıldır İngiliz futbolunda

neredeyse tek taktik olarak belle-

nenWM taktiğinin bütün defola-

rını ortaya çıkartırcasına

geliştirdikleri WW taktiğiyle oy-

namaları, bumaçın futbol tarihin-

deki önemli kilometre taşlarından

biri olarak kayıtlara geçmesinin

başlıca sebepleriydi.

İngilizler bumaçın rövanşı niteli-

ğinde bir özel maça altı ay sonra

da Budapeşte’de çıkmış, fakat bu

kez de rakiplerine 7-1 mağlup ol-

maktan kurtulamamıştı. İngiliz

futbolunun onurunun en çok kı-

rıldığı iki maç, herhalde Macaris-

tan’a karşı oynanan bumaçlardı.

O dönemdünyanın gelmiş geçmiş

en etkileyici takımı olarak görü-

len Macarlar, 1954 yazında İs-

viçre’de düzenlenen ve adeta

yegâne favori oldukları Dünya

Kupası’ndaysa finalde Federal Al-

manya’ya sürpriz bir biçimde 3-2

yenilmişti. Yine de turnuva ba-

şında aynı Almanya’yı (aynı de-

diysek iki maç arasındaki

kadrolarda dört oyuncu farklıydı)

8-3 mağlup etmişlikleri de vardı

ve çoğu kişiye göre hâlâ dünyanın

en güçlü takımı konumundaydı-

lar. OMacaristan’ın kadrosunun

büyük bölümü de Honved kulübü

futbolcularından oluşmaktaydı.

Macarlardan alınan

müthiş rövanş

Wembley’deki o meşhur maçtan

yaklaşık bir yıl sonra, Wolver-

hamptonWanderers, Honved ile

Molineux’da bir özel maç ayarladı.

13 Aralık 1954’te oynanacak olan

karşılaşma, anons edildiği andan

itibaren Ada’da en çok konuşulan

futbol konularının başını çek-

meye başlamıştı. Çoğu kişi Hon-

ved’inWolves’a kaç tane atacağını

tartışmaktaydı. Azınlıkta kalan

bir kesiminse halen İngiliz futbolu

adına umudu vardı veWolves’un,

bumaçta Macarlardan o beklenen

rövanşı almasını bekliyorlardı.

Beklenen gün geldiğinde Honved

tamkadro olarak Molineux’nun

çimlerinde arz-ı endam ediyordu.

Kimyoktu ki o kadroda? Başta

Ferenc Puşkaş olmak üzere Zol-

tan Czibor, Sandor Kocsis, Jozsef

Bozsik, Gyula Lorant ve Laszlo

Budai, Dünya Kupası’nda Maca-

ristan’ın kadrosunda yer alıp bu

maçta Honved adına sahaya çıka-

cak isimlerdi. Wolves’taysa takım

kaptanı BillyWright, bir yıl önceki

İngiltere-Macaristanmaçında da

sahaya İngilizlerin kaptanı olarak

çıkmıştı.

Karşılaşmaya Honved çok etkili

başlamış ve 10’uncu dakikada

Sandor Kocsis, 14’üncü dakikada

da Ferenc Machos’un golleriyle

erkenden iki farklı üstünlüğü ya-

kalamıştı. Maçın ilk 45 dakikası

da Honved’in 2-0’lık üstünlüğüyle

sona ermişti. Devre arasında

Cullis görevlilerden sahayı sula-

malarını isteyecekti. Böylece

Honved’in başarılı pas oyununun

sekteye uğrayabileceğini düşünü-

yordu. Kendisi ayrıca rakiplerinin

bol pas yaparak üstlerine gelme-

sine karşı isabetli uzun toplarla

avantaj yakalayabileceklerini

hesaplamıştı.

İkinci yarıya bu yönde hamleler

yapılarak çıkıldı ve görüldü ki

Cullis’in hesapları tutmuştu. Wol-

ves, 49’uncu dakikada penaltıdan

Johnny Hancocks’ın golüyle farkı

bire indirirken sonraki dakika-

larda Honved ağırlaşmış zeminde

gerçekten de zorlanıyor, Wolves

ise uzun toplarla rakibinin açığını

kolluyordu. Bu taktik de son çey-

rek saat içerisinde meyvelerini

verecekti. 76 ve 78’inci dakika-

larda hızlı gelişen ataklar netice-

sinde DennisWilshaw’un

asistlerinde Roy Swinbourne’un

peş peşe attığı iki gol, skoru 3-2

Wolves lehine çeviriyordu. Kalan

sürede ev sahibi ekip skoru tut-

mayı başarınca da tarihinin en

prestijli galibiyetlerinden birini

elde etti.

Avrupa kupalarının

doğuşuna vesile olmak

Maç sonunda İngiliz basınında

WolverhamptonWanderers

“dünya şampiyonu” olarak adlan-

dırılmaya başlamıştı. Öyle ya,

dünyanın en iyi oyuncularından

kurulu bir takımı dize getirmiş-

lerdi. Öncesinde de üç farklı kıta-

dan gelen takımları mağlup

etmeyi başarmışlardı. Nitekim

Stan Cullis de bizzat bu görüşe

katılacak ve kendilerinin artık

dünyanın en iyi takımı olduğunu

dile getirecekti.

Elbette bu görüşe karşı çıkanlar

da oldu ve bunların başında da

Kıta Avrupası’ndan spor gazeteci-

leri gelmekteydi. Özellikle

L’Equipe gazetesinden Gabriel

Hanot, Jacques Ferran ve Jacques

de Ryswick gibi yazarlar, o dönem

Real Madrid ve Milan takımlarının

Wolves’tan daha güçlü olduklarını

iddia etmekteydi fakat bu konu-

daki soru işaretlerinin dağılması

için de artık harekete geçilmesi

gerektiğini, Avrupa’da kulüple-

rarası bir turnuva düzenlenmesi-

nin artık şart olduğunu belirtiyor-

lardı. Henüz altı ay önce kurulmuş

olan UEFA da bu çağrılar karşı-

sında kayıtsız kalmayacak ve

1955-56 sezonuyla birlikte Şam-

piyon Kulüpler Kupası organize

74

75

Wolves 1953’te ışıklandırılan stadı Molineux’da

pek çok uluslararası maça çıkmış, bunlardan

birinde SpartakMoskova’yı 4-0 yenmişti.

İngiltere’nin Macarlardan hesabını Puşkaş’lı

Honved’i yenen Cullis’in takımı sormuştu