sonra oynatmazdı. Ancak Abdul-
lah Hoca bunun tam tersini yaptı.
Mesela oynadığımız bir Fener-
bahçe maçı vardı. 4-1 kaybetmiş-
tik. Omaçta kötüydüm.
50. dakikada oyundan alınmıştım.
Başka hoca olsa bir
sonraki maç
oynatmayabilirdi
ama Abdullah Hoca
bunu yapmadı.
Diğer maçta 3-0
kazanmıştık ve
ben üç asist yap-
mıştım. Genç
oyuncular için
güven çok önemli.
Abdullah Hoca
bana bu güveni
verdi. Gelişimim-
deki en büyük
etken Abdullah Av-
cı’dır. Ondan sonra
gelen isimde o dönemkalemizi
koruyan Kenan Hasagiç’tir. Ken-
disi de Bosnalı. Benim adaptasyo-
numu kolaylaştıran en büyük
etkenlerden birisiydi. Bana sürekli
neler yapmamgerektiğini anlattı.
Türkiye’de istenilen, beklenilen
nedir anlattı. Bana çok yardımcı
oldu. İyi takım arkadaşlarımvardı.
Mesela EkremEkşioğlu vardı. Çok
konuşurdu benimle. Forvetimiz
Webo’ydu. Çok konuşurdu be-
nimle. Çok tecrübeli bir oyun-
cuydu. İyi bir arkadaşlık vardı.
Takım arkadaşlarım çok iyiydi,
hocamız iyiydi, ekibimiz iyiydi ve
bugünlere geldim.
Başakşehir her sezon üzerine ko-
yarak ilerleyen çok başarılı bir
kulüp. Sen de neredeyse altyapı-
dan beri adım adımbu ilerleyişin
safhalarında yer aldın. Başakşe-
hir’i bize nasıl anlatırsın? Nasıl bir
sistemi var Başakşehir’in?
Başakşehir benimkulübüm. De-
diğiniz gibi kendimi burada altya-
pıdan çıkmış gibi hissediyorum.
Her şeyini gördüm, her şeyini ya-
şadımburanın. İlk Süper Lig’deki
zamanını yaşadım… Bir alt lige
düşme zamanını yaşadım. Orada
şampiyonluk yaşadımve yeniden
Süper Lig’e döndük. Buradaki her
dönemi gördüm. Duyduklarım,
gördüklerimve bildiklerimkada-
rıyla Başakşehir diğer kulüpler-
den daha farklı bir kulüp; özel bir
kulüp. Şu anda hayatta futbol ve
maddi anlamda sahip olduğumne
varsa Başakşehir’e borçluyum. Bu
şekilde düşünüyorum. O yüzden
de Başakşehir’in bana verdiklerini
geri ödemeye çalışıyorum. Çünkü
kendimi borçlu hissediyorum.
Ben buralara geldiysemher şey
Başakşehir sayesinde… Başakşe-
hir gençlere önemveren bir kulüp.
Ben genç yaşta geldimve 1 sene
benden ne istendiğini anlamakla
geçti. Bugün takımımızda Cengiz
diye bir oyuncu var. Çok genç ve
iyi bir oyuncu. Büyük potansiyeli
var. Umarımbu şans Cengiz’e de
verilir. UmarımCengiz beni de
geçer ve benden çok daha iyi
yerlere gelir. Böyle bir kulübümüz
var.
Anladığımkadarıyla kendini
Başakşehir’e ait hissediyorsun.
Süper Lig’den düştüğünüz
zaman bu yüzdenmi ayrılmadın
takımdan?
Takımdüştüğü zaman ayrılan ve
ayrılmak isteyen oyuncular oldu.
Kalanlar da oldu. Takımdüştüğü
zaman Başkanımız bana, “Edin bir
yere gitmeni istemiyoruz. Sana
güveniyoruz. Bu takımgeri döne-
cek. Bu takımı hep beraber Süper
Lig’e çıkartacağız” demişti. Ben
de, “Tamam” demiştim. 2. Lig’deki
maçlarımıza baktığımız
zaman birçokmaçta sağ
bek oynadım. Ama bunu
da hiçbir zaman dert
etmedim. Amacımız
takımı yeniden buraya
çıkarmaktı. Dediğiniz
gibi kendimi buraya ait
hissediyorum. Takımı
düşürdük ve yeniden
geri çıkardık. Başka bir
yere gitmeyi istemedim.
Başakşehir’deki performansınla
doğru orantılı olarak Bosna-Her-
sek Millî Takımı’nın da formasını
istikrarlı bir şekilde terletiyor-
sun. Takımınla yakaladığın en
büyük başarı 2014 yılında Dünya
Kupası’na gitmekti. O arenada
boy gösterdin. Şu anda Türkiye de
Bosna-Hersek de yine Dünya
Kupası’na gidebilmek için uğraş
veriyor. Dünya Kupası’nda forma
giymek nasıl bir duygu? Bunu
bize nasıl anlatırsın?
Bir futbolcunun kariyerindeki en
büyük başarı Dünya Kupası’nda
oynamaktır ve bu bana da nasip
oldu. Dünya Kupası elemelerini
başarıyla geçtik ve finallere kal-
dık. Bunlar bizim için çok güzel
anlardı. İlkmaçı-
mızı Maracana
Stadı’nda Arjan-
tin’le oynadık.
Karşınızda Messi
var. Ben o maçta
sonradan oyuna
girdim. Bunlar
kolay kolay hafı-
zalardan çıkma-
yacak çok güzel
anılar. Şöyle düşünün; 15 sene
içinde bir ülke doğuyor ve bu ülke
kısacık geçmişine rağmen Dünya
Kupası’na gidiyor. Öyle anlar
yaşandı ki; insanlar Bosna-Her-
sek’te bizi gördüklerinde ağladı.
İnsanlar çok duygu yüklüydü. Yı-
kılan bir devlet, savaşan bir devlet
ortaya çıkıp Brezilya’daki Dünya
Kupası’nda kendisini temsil edi-
yor. O kadroda Edin Dzeko vardı.
Dzeko’nun İngiltere’de ilk sene-
siydi. Ne olursa olsun bu oyuncu-
lar oraya geldiği zaman herkesin
aklında Millî Takımvardı. Herkes
çok duygusaldı. Özellikle Millî
Marşımız okunurken çok duygu-
luyduk. Çok güzel anılardı. Bir
oyuncunun yaşayabileceği mü-
kemmel anılardı. Bir de şöyle bir
şey var; ben, ağabeyimve ba-
bamdan hep Maracana Stadı’nı
duyuyordum. Kulağımda hep bu
stadın adı vardı. Çocukluğum
bunu duymakla geçti. Sonra o
statta maç oynamak bana nasip
oldu. Köyüme döndükten sonra
insanlar bana, “Dünya Kupası’nda
oynadın. Maracana’da oynadın.
Artık futbolu bırakabilirsin” di-
yordu. Orayı çok üst seviyede
görüyorlardı. Büyük bir
olaydı bizim için
.
Bosna-Hersek son
zamanlarda çok iyi bir
ivme yakaladı ve dik-
katleri üzerine çekiyor.
Avrupa Şampiyonası’na
gidemediniz ancak
Dünya Kupası yolunda
3 maçta 2 galibiyet elde
ettiniz ve 9 puanlı Bel-
çika ile Yunanistan’ı 6
puanla kovalıyorsunuz.
Estonya, Güney Kıbrıs
ve Cebelitarık’ın da yer
aldığı H Grubu’nu
değerlendirir misin?
Şu gerçeği kabul etmek
lâzım. Belçika, Avru-
pa’nın en iyi takımların-
dan bir tanesi. Kadrosu-
na baktığımız zaman
zaten üst seviyede oy-
58
59