Previous Page  54-55 / 126 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 54-55 / 126 Next Page
Page Background

Çok şükür şu anda her şey daha iyi. Eko-

nomik anlamda Türkiye seviyesinde de-

ğiliz ancak her şey çok daha iyi şu anda.

Saraybosna’ya gittimve savaşın büyük

etkisini gözlerimle gördüm. Kurşun

delikleri bile duvarlarda halen duruyor.

Ancak kötü günler geride kaldı. Biz yine

futbola dönelim. O zor zamanlarda

futbolla nasıl tanıştın? Bir yanda

hayatta kalma savaşı verirken bu büyük

yeteneğin ortaya nasıl çıktı?

15 yaşına kadar hiçbir altyapı eğitimi

almadım. Sokaklarda top oynuyordum.

Savaştan sonraki süreçte futbola tut-

kuyla bağlandım. O zamanlar kendi kö-

yümde bir altyapı olmadığı için 15 yaşına

kadar sadece sokaklarda oynuyordum.

Başka şehirde bir kuzenimvardı. Erkek

kardeşim, kuzenimle konuştu, “Senin

yaşadığın yerde futbol kulüpleri var. Edin

futbolu çok seviyor. Onu alıp götürür

müsün?” dedi. O şekilde başka bir şehre

gittim. 2. Lig’de bir takımvardı. O takımın

da altyapı imkânları vardı. 15 yaşından

sonra futbolda bir şeyler öğrenmeye

başladım.

mahrumsunuz. Çünkü savaş zamanı ak-

lınızdaki tek şey “Hayatta nasıl kalırım?”

sorusu. Benimyaşadığımkasabanın 15

kilometre ilerisinde savaş çok şiddetli bir

şekilde yaşanıyordu. Zaten askerlik ça-

ğında olan herkes bu savaşa katılıyordu

ancak kadınlar ve çocuklar bu dönemde

kaçmak zorundaydı. Ben sürekli uçaktan

atılan bombaların sesini duyuyordum.

Bombalar bize 15 kilometre uzakta pat-

lasa bile gürültüsü şehir merkezine geli-

yordu. Ondan dolayı da o dönem

aklımızda olan tek şey hayatta kalabil-

mekti. Yemek kısıtlıydı. Okul yok,

hiçbir şey yok.

Bu herkes

adına yaşanan

çok kötü bir

deneyimdi.

Aileni tanıya-

bilir miyiz?

Savaşın ne

yazık ki halkı-

mın ve ailemin

üzerinde kalıcı

etkileri oldu. Babamda savaştaydı. Bilfiil

mücadele etti. Şu anda iyi ama savaştan

sonra bir hastalık geçirdi ve hâlâ bu has-

talığın etkileri sürüyor. 20 yıl oldu… Ken-

disi sürekli bazı ilaçları kullanmak

zorunda. Psikolojik olarak hâlâ etki-

lerini yaşıyor. Şu an tabiî ki daha

iyi ama etkileri maalesef sürü-

yor. Şöyle düşünün. En yakın

arkadaşlarından birisi o

zaman 20 yaşında… Savaşta

hayatını kaybediyor. Kuzenim

gözünü kaybetti. Bunun gibi parça-

lanan aileler oldu. Kocasını, babasını,

dedesini kaybedenler oldu. Benim ai-

lemde bu kadar kalıcı bir etki yaşanmadı

ama etkileri oldu. Bir kız ve bir erkek

kardeşimvar. Şu an kendi ailelerini kur-

dular. Ancak savaştan sonra normale

dönmek çok uzun zaman aldı. Okulu

bırakanlar oldu, işini kaybedenler oldu.

Ben 2 yaşındayken savaş başladı ve 5 yaşındayken de sona erdi.

Hatırladığımkare kare olan şeyler evden dağ eteklerine kaçışımız…

Çünkü evimizde güvende olmuyorduk ve hayatta kalmak için dağa

kaçmamız gerekiyordu.

Savaş bir insanın, bir milletin başına gelebilecek en kötü şey. Savaş

zamanı okul yok, yemek yok, temel ihtiyaçlardanmahrumsunuz.

Aklınızdaki tek şey “Hayatta nasıl kalırım?” sorusu. Uçaktan atılan

bombaların sesini duyuyordum.

Babamda savaştaydı. Bilfiil mücadele etti. Psikolojik olarak hâlâ

etkilerini yaşıyor. En yakın arkadaşlarından birisi o zaman 20

yaşında… Savaşta hayatını kaybediyor. Kuzenimgözünü kaybetti.

Bunun gibi parçalanan aileler oldu. Kocasını, babasını, dedesini

kaybedenler oldu.

Savaştan sonraki süreçte futbola tutkuyla bağlandım. Köyümde

bir altyapı olmadığı için 15 yaşına kadar sadece sokaklarda

oynuyordum. Başka bir şehirde yaşayan kuzenimin yanına gidip

oradaki 2. Lig takımının altyapısına girdim.

Gelişimim çok hızlı olduğu için 16.5 yaşındayken beni A takıma

aldılar. O zamanki pozisyonumorta sahanın göbeğindeydi. O halimle

normalde yaş grubumU16, U17 iken U19 Millî Takımı’na çağrıldım.

İki sezon sonra da Zeljeznicar’a transferimgerçekleşti.

Savaştan sonra babam çok küçük paralara çalıştı ve biz büyük,

geniş bir aileydik. Kıt kanaat geçiniyorduk. Yeri geldiğinde köyde

bulduğum işlerde çalıştım. Elime futbol gibi büyük bir fırsat

geçmişken bu fırsatın kaçmasına göz yumamazdım.

Zeljeznicar’la Slovenya’da kamptaydık ve İstanbul Büyükşehir

Belediyespor’la hazırlıkmaçımız vardı. Ancakmaça geç geldik.

Üstüne hakemde geç geldi. Maç oynanmayabilirdi ama sonunda

uzlaşma sağlandı ve oynandı. O gün omaçı oynamasaydımbugün

burada hiç olmayacaktımbelki.

Buraya adaptasyondaki en büyük etken tabiî ki Abdullah Hocam.

Bana çok güvendi. Her zaman arkamda durdu. Ondan sonra gelen

isimde o dönemkalemizi koruyan Kenan Hasagiç’tir. Ekrem

Ekşioğlu veWebo da çok konuşurdu benimle.

54

55