Previous Page  56-57 / 126 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 56-57 / 126 Next Page
Page Background

2010-2011 sezonunu Bosna-Her-

sek Premier Ligi ekiplerinden

Zeljeznicar takımında geçirdin.

İlk sezonunda Şampiyonlar Ligi

tecrübesi yaşadın. Bu zor günler-

den geldikten sonra Şampiyonlar

Ligi senin için nasıl bir tecrü-

beydi? Sahaya çıktığın anı

hatırlıyor musun?

Evet, çok iyi hatırlıyorum. Bir

sezon 1. Lig’de oynadıktan sonra

her şey hızlı gelişti ve Şampiyon-

lar Ligi’nde oynadım. Bunda o

zamanki hocalarımın da büyük

katkısı vardı. Ayrıca takımda

benden büyük ve tecrübeli fut-

bolcular bana çok yardımcı oldu.

O süreçten bu sürece gelmemde

hepsinin büyük katkısı vardı.

2011-2012 sezonunda yolun o

zamanki İstanbul Büyükşehir

Belediyespor ile kesişti. Seni kim

keşfetti? Transfer hikâyeni bize

anlatır mısın?

O sezon Zeljeznicar olarak sezon

başı kampımız Slovenya’daydı.

İstanbul Büyükşehir Belediyespor

da oradaydı. Kendileriyle bir

hazırlıkmaçımız vardı. Maçımız

normalde 18.00’de başlayacaktı.

Ancak biz 17.30’da geldik. Biliyor-

sunuz ki maça çok daha önce gel-

mek gerekiyor. Üstüne hakemde

geç geldi. Karşılaşma oynanacak

mı, oynanmayacakmı diye bir

belirsizlik oluştu. Ama ufak doku-

nuşlar gerçekten insanın hayatını

değiştirebiliyor. Sonucunda uz-

laşma sağlandı ve maç oynandı.

O gün o maçı oynamasaydım

bugün burada hiç olmayacaktım

belki; bambaşka bir yerde olacak-

tım. O gün sol açık oynadım. İyi de

oynadım. Zaten kulübümle kont-

ratımbir sene içinde bitiyordu.

Oradaki performansımdan sonra

Abdullah Avcı Hocamda benimle

ilgilenmeye başladı ve transferim

20 gün içinde bitti.

İstanbul’da uçaktan indiğin an,

bir gün buraya kadar gelebilece-

ğini hayal ediyor muydun?

Daha önce belirttiğimgibi ken-

dime hiçbir zaman uzun vadeli

hedefler koymadım. Uçaktan in-

diğimgün de uzun vadeli hedefle-

rimyoktu. Dediğimgibi sezon

başlamadan 20 gün önce geldim.

Bosna-Hersek Ligi çok başka bir

lig, burası çok başka bir lig. Türki-

ye’deki takımların kalitesi çok

daha yüksek. Oyuncuların çok

kaliteli olduğu, çok daha farklı bir

havada gerçekleşen bir lige

gelmiştim. Takıma adaptasyon

sürecim çok önemliydi. Şöyle

düşünün. Genç yaşta buraya

geliyorsunuz. 20 gün sonra ilk

maçınıza çıkıyorsunuz ve Galata-

saray’a karşı oynuyorsunuz, ilk

11’de sahaya çıkıyorsunuz ve maçı

2-0 kazanıyorsunuz. Bu benim

için çok büyük bir olaydı. Dediğim

gibi hiçbir zaman uzun vadeli

hedefler koymadım. Gün gün,

sezon sezon yaşadım. Şu anda da

olduğumyerdeyim.

20 günde takıma adapte oldu-

ğunu gözlemledik. İlk sezonda

Süper Lig’de 33, Süper Final Av-

rupa Ligi Grubu’nda 3, Ziraat Tür-

kiye Kupası’nda da 1 maç forma

giydin ve 2343 dakika gibi rekor

bir süreye ulaştın. İlk sezonunda

neler doğru gitti de hiç zorluk

çekmeden, alışma süreci yaşa-

madan başarılı olabildin?

Zaten buraya gelirken çok odaklı

gelmiştim. Buranın beklentilerini

öğrenip, bu beklentilere göre tec-

rübeler edindikten sonra çok

daha farklı yerlere ulaşacağımı

biliyordum. Ama buraya adaptas-

yondaki en büyük etken tabiî ki

Abdullah Avcı Hocam… Bana çok

güvendi. Her zaman arkamda

durdu. Başka hoca olsa belki kötü

oynayan oyuncusunu bir maç

O takımFK Buduc-

nost Banovici’ydi.

Buradaki günlerini

anlatır mısın?

Oraya gittiğimde 2

sezon boyunca U15

takımında oyna-

dım. Ancak gelişi-

mim çok hızlı

olduğu için 16.5 ya-

şındayken beni

A takıma aldılar.

Bu takımnormalde

bir sezon öncesi 1.

Lig’de yer alıyorken

2. Lig’e düşmüştü.

16.5 yaşındayken

A takımda oyna-

maya başladım.

O zamanki pozis-

yonumorta saha-

nın göbeğindeydi.

Ve o halimle de

normalde yaş gru-

bumU16, U17 iken

U19 Millî Takımı’na

çağrıldım. İki sezon

sonra da Zeljezni-

car’a transferim

gerçekleşti.

15 yaşında futbola

başlayıp 16.5 ya-

şında Bosna-Her-

sek U19 Millî Takımı’na

yükselecek kadar hızlı bir

gelişimgösteriyorsun.

Bunun sebebi yaşadığın

zor günler olabilir mi?

Kesinlikle… Geçmişte yaşadı-

ğım zorluklar beni olgunlaş-

tırdı. Savaştan sonra babam

çok küçük paralara çalıştı ve

biz büyük, geniş bir aileydik.

Bizim evde babam, annem, kız

kardeşim, erkek kardeşim,

ben, dedemve büyükannem

vardı. Kıt kanaat geçiniyorduk.

Yeri geldiğinde köyde buldu-

ğum işlerde çalıştım. Aileme

yardımcı oldum. Elime futbol

gibi büyük bir fırsat geçmiş-

ken bu fırsatın kaçmasına

göz yumamazdım. Kendime

çok uzun vadeli hedefler koy-

madım. Günbegün yaşadım.

Kısa vadeli hedefler koydum.

Bu fırsatı en iyi şekilde değer-

lendirmemgerekiyordu. Bu

süreçte bana inanan hocalar

da oldu. İyi antrenörlerle karşı-

laştım. Onların bana duyduğu

güveni ve verdikleri fırsatı en

iyi şekilde geri ödemek iste-

dim. Şu an bulunduğum

yerdeyim.

26 yaşında olmana rağmen

hayattan çok büyük tecrübe-

ler edinmişsin ve bu her ha-

linle belli oluyor. Büyük bir

olgunluk var üzerinde…

Toptan baktığınız zaman 2

sene altyapı, 2 sene de A takım

kariyerim oldu ve sonra trans-

fer oldum. Ama küçük yaşta

bunları yaşamak bana çok

büyük tecrübe kattı.

Başakşehir diğer kulüplerden

daha farklı bir kulüp; özel bir

kulüp. Şu anda hayatta

futbol ve maddi anlamda

sahip olduğumne varsa

Başakşehir’e borçluyum.

O yüzden de Başakşehir’in

bana verdiklerini geri

ödemeye çalışıyorum.

Bir futbolcunun kariyerindeki

en büyük başarı Dünya

Kupası’nda oynamaktır ve

bu bana da nasip oldu. Şöyle

düşünün; 15 sene içinde bir

ülke doğuyor ve bu ülke

Dünya Kupası’na gidiyor.

Öyle anlar yaşandı ki;

insanlar Bosna-Hersek’te

bizi gördüklerinde ağladı.

56

57