2010-2011 sezonunu Bosna-Her-
sek Premier Ligi ekiplerinden
Zeljeznicar takımında geçirdin.
İlk sezonunda Şampiyonlar Ligi
tecrübesi yaşadın. Bu zor günler-
den geldikten sonra Şampiyonlar
Ligi senin için nasıl bir tecrü-
beydi? Sahaya çıktığın anı
hatırlıyor musun?
Evet, çok iyi hatırlıyorum. Bir
sezon 1. Lig’de oynadıktan sonra
her şey hızlı gelişti ve Şampiyon-
lar Ligi’nde oynadım. Bunda o
zamanki hocalarımın da büyük
katkısı vardı. Ayrıca takımda
benden büyük ve tecrübeli fut-
bolcular bana çok yardımcı oldu.
O süreçten bu sürece gelmemde
hepsinin büyük katkısı vardı.
2011-2012 sezonunda yolun o
zamanki İstanbul Büyükşehir
Belediyespor ile kesişti. Seni kim
keşfetti? Transfer hikâyeni bize
anlatır mısın?
O sezon Zeljeznicar olarak sezon
başı kampımız Slovenya’daydı.
İstanbul Büyükşehir Belediyespor
da oradaydı. Kendileriyle bir
hazırlıkmaçımız vardı. Maçımız
normalde 18.00’de başlayacaktı.
Ancak biz 17.30’da geldik. Biliyor-
sunuz ki maça çok daha önce gel-
mek gerekiyor. Üstüne hakemde
geç geldi. Karşılaşma oynanacak
mı, oynanmayacakmı diye bir
belirsizlik oluştu. Ama ufak doku-
nuşlar gerçekten insanın hayatını
değiştirebiliyor. Sonucunda uz-
laşma sağlandı ve maç oynandı.
O gün o maçı oynamasaydım
bugün burada hiç olmayacaktım
belki; bambaşka bir yerde olacak-
tım. O gün sol açık oynadım. İyi de
oynadım. Zaten kulübümle kont-
ratımbir sene içinde bitiyordu.
Oradaki performansımdan sonra
Abdullah Avcı Hocamda benimle
ilgilenmeye başladı ve transferim
20 gün içinde bitti.
İstanbul’da uçaktan indiğin an,
bir gün buraya kadar gelebilece-
ğini hayal ediyor muydun?
Daha önce belirttiğimgibi ken-
dime hiçbir zaman uzun vadeli
hedefler koymadım. Uçaktan in-
diğimgün de uzun vadeli hedefle-
rimyoktu. Dediğimgibi sezon
başlamadan 20 gün önce geldim.
Bosna-Hersek Ligi çok başka bir
lig, burası çok başka bir lig. Türki-
ye’deki takımların kalitesi çok
daha yüksek. Oyuncuların çok
kaliteli olduğu, çok daha farklı bir
havada gerçekleşen bir lige
gelmiştim. Takıma adaptasyon
sürecim çok önemliydi. Şöyle
düşünün. Genç yaşta buraya
geliyorsunuz. 20 gün sonra ilk
maçınıza çıkıyorsunuz ve Galata-
saray’a karşı oynuyorsunuz, ilk
11’de sahaya çıkıyorsunuz ve maçı
2-0 kazanıyorsunuz. Bu benim
için çok büyük bir olaydı. Dediğim
gibi hiçbir zaman uzun vadeli
hedefler koymadım. Gün gün,
sezon sezon yaşadım. Şu anda da
olduğumyerdeyim.
20 günde takıma adapte oldu-
ğunu gözlemledik. İlk sezonda
Süper Lig’de 33, Süper Final Av-
rupa Ligi Grubu’nda 3, Ziraat Tür-
kiye Kupası’nda da 1 maç forma
giydin ve 2343 dakika gibi rekor
bir süreye ulaştın. İlk sezonunda
neler doğru gitti de hiç zorluk
çekmeden, alışma süreci yaşa-
madan başarılı olabildin?
Zaten buraya gelirken çok odaklı
gelmiştim. Buranın beklentilerini
öğrenip, bu beklentilere göre tec-
rübeler edindikten sonra çok
daha farklı yerlere ulaşacağımı
biliyordum. Ama buraya adaptas-
yondaki en büyük etken tabiî ki
Abdullah Avcı Hocam… Bana çok
güvendi. Her zaman arkamda
durdu. Başka hoca olsa belki kötü
oynayan oyuncusunu bir maç
O takımFK Buduc-
nost Banovici’ydi.
Buradaki günlerini
anlatır mısın?
Oraya gittiğimde 2
sezon boyunca U15
takımında oyna-
dım. Ancak gelişi-
mim çok hızlı
olduğu için 16.5 ya-
şındayken beni
A takıma aldılar.
Bu takımnormalde
bir sezon öncesi 1.
Lig’de yer alıyorken
2. Lig’e düşmüştü.
16.5 yaşındayken
A takımda oyna-
maya başladım.
O zamanki pozis-
yonumorta saha-
nın göbeğindeydi.
Ve o halimle de
normalde yaş gru-
bumU16, U17 iken
U19 Millî Takımı’na
çağrıldım. İki sezon
sonra da Zeljezni-
car’a transferim
gerçekleşti.
15 yaşında futbola
başlayıp 16.5 ya-
şında Bosna-Her-
sek U19 Millî Takımı’na
yükselecek kadar hızlı bir
gelişimgösteriyorsun.
Bunun sebebi yaşadığın
zor günler olabilir mi?
Kesinlikle… Geçmişte yaşadı-
ğım zorluklar beni olgunlaş-
tırdı. Savaştan sonra babam
çok küçük paralara çalıştı ve
biz büyük, geniş bir aileydik.
Bizim evde babam, annem, kız
kardeşim, erkek kardeşim,
ben, dedemve büyükannem
vardı. Kıt kanaat geçiniyorduk.
Yeri geldiğinde köyde buldu-
ğum işlerde çalıştım. Aileme
yardımcı oldum. Elime futbol
gibi büyük bir fırsat geçmiş-
ken bu fırsatın kaçmasına
göz yumamazdım. Kendime
çok uzun vadeli hedefler koy-
madım. Günbegün yaşadım.
Kısa vadeli hedefler koydum.
Bu fırsatı en iyi şekilde değer-
lendirmemgerekiyordu. Bu
süreçte bana inanan hocalar
da oldu. İyi antrenörlerle karşı-
laştım. Onların bana duyduğu
güveni ve verdikleri fırsatı en
iyi şekilde geri ödemek iste-
dim. Şu an bulunduğum
yerdeyim.
26 yaşında olmana rağmen
hayattan çok büyük tecrübe-
ler edinmişsin ve bu her ha-
linle belli oluyor. Büyük bir
olgunluk var üzerinde…
Toptan baktığınız zaman 2
sene altyapı, 2 sene de A takım
kariyerim oldu ve sonra trans-
fer oldum. Ama küçük yaşta
bunları yaşamak bana çok
büyük tecrübe kattı.
“
“
Başakşehir diğer kulüplerden
daha farklı bir kulüp; özel bir
kulüp. Şu anda hayatta
futbol ve maddi anlamda
sahip olduğumne varsa
Başakşehir’e borçluyum.
O yüzden de Başakşehir’in
bana verdiklerini geri
ödemeye çalışıyorum.
Bir futbolcunun kariyerindeki
en büyük başarı Dünya
Kupası’nda oynamaktır ve
bu bana da nasip oldu. Şöyle
düşünün; 15 sene içinde bir
ülke doğuyor ve bu ülke
Dünya Kupası’na gidiyor.
Öyle anlar yaşandı ki;
insanlar Bosna-Hersek’te
bizi gördüklerinde ağladı.
56
57