Previous Page  60-61 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 60-61 / 162 Next Page
Page Background

bahçe ağırlıklı bir takım

vardı. 2. Lig’den Millî Ta-

kım’a seçilmek parmakla

gösterilecek bir olaydı.

İlk gittiğimde Fatih Hoca,

Mustafa Denizli Hoca,

Şenol Hoca as oyunculardı.

1979 yılında rahmetli Sabri

Kiraz Hocamız beni aldı

Millî Takım’a. Türkiye’de

en fazla Millî Takım’a giden

oyunculardan biriyim. Yıl

olarak 12. Ama sayısal ola-

rak en az millî olan kaleci-

lerden birisiyim. O dönem

çokmaç yoktu. Yabancı

ülkelerden özel maç teklifi

bile gelmiyordu bize.

Avrupa Şampiyonası

olsun, Dünya Kupası olsun

kolayca elenebilen bir

takımhüviyetindeydik.

Millî Takım’a seçildikten

sonra büyük takımların

transfer listesine girdiniz

ve neticesinde 1981-1982

sezonunda Fenerbahçe’ye

transfer oldunuz. Transfer

hikâyenizi anlatır mısınız?

Anadolu kulüplerinden

Millî Takım’a seçilen oyun-

cuları yönetimleri ya da

utbola Ankara Altındağspor’da başladınız

ve alt kademelerde oynadıktan sonra 2. Lig

takımlarından Gaziantepspor’a transfer

oldunuz. Gaziantepspor’daki başarınızın

ardından 2. Lig’den AMillî Takım’a

yükseldiniz. O günleri biraz anlatır mısınız?

Gaziantepspor’u 1. Lig’e biz çıkardık, şampiyon

olduk. 17 yaşında gittimGaziantepspor’a ve

oynamaya başladım. İki sezon oynadımorada.

1981-1982 sezonunun başında da Fenerbah-

çe’ye geldim. 2. Lig’deyken AMillî Takım’a

seçildim. Bu Türkiye’deki ilklerdendir. Pek

bilmiyorumbunu başaran var mıdır? O zaman

Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Fener-

60

61

2. Lig’deyken AMillî Takıma seçildim.

Bu Türkiye’deki ilklerdendir. O zaman

Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor,

Fenerbahçe ağırlıklı bir takımvardı.

2. Lig’den Millî Takım’a seçilmek

parmakla gösterilecek bir olaydı.

Türkiye’de en fazla Millî Takım’a giden

oyunculardan biriyim. Yıl olarak 12.

Ama sayısal olarak en az millî olan

kalecilerden birisiyim. O dönem çok

maç yoktu. Yabancı ülkelerden özel maç

teklifi bile gelmiyordu bize.

Sarıyer’de bir sezonda 12 penaltının,

8’ini kurtardım. Türkiye’de en çok

penaltı atan, en çok kurtaran kaleciyim.

Penaltı atmak, kurtarmaktan daha

zordur. Atamayınca “Kaçırdı” deniyor.

Ama kaleci kurtarınca, “Kurtardı”

oluyor.

Penaltı kurtarmanın 10-15 etkenini

sayabilirim size. Daha önce hangi

köşeye atmış? Sağ ayakla mı, sol ayakla

mı atmış? Kaleciler yanıltmak için sağa

gider gibi yapar sola gider; sola gider

gibi yapar sola gider yine… Bazıları

bakarak atar. Bazıları bakmadan vurur.

Bunların hepsi analiz edilmeli.

23 yıllık futbol kariyerimde

5 şampiyonluğum, Cumhurbaşkanlığı

Kupaları, Türkiye Kupaları var,

en az gol yiyen kaleci unvanımvar.

Ama insanların zihninde kalan tek şey

İngiltere maçı… Ben o İngiltere maçında

çok kişiyi kurtardım. Fatura olduğu gibi

bana çıkartıldı.

Sağ olsun gazeteci arkadaşlar bana

hemen “kova” damgasını vurdu.

Bu damgayı yiyeli 32 sene geçti.

Şimdi adamkendisi 30 yaşında,

7-8 yaşındaki oğluna diyor ki;

“Bu amcanı tanıdınmı? Fenerbahçe’de

oynadı, Millî Takım’da oynadı ama

8 gol yedi.” Bunlar üzücü şeyler…

Dışkapı’da, 19 Mayıs Stadı’nın altında

küçük odalar vardı. Kulüp takımları

orada soyunur ve sahaya çıkardı.

Elimde annemin verdiği filenin

içindeki eşofmanlarla yürüye yürüye

giderdim. En az 5 kilometre yürürdüm.

İdman biterdi, küçük olduğumuz için

soyunma odasını biz yıkardık.

Saçımız ıslak eve giderdik.

Gaziantep’e geldiğimde 17-18

yaşındayım. İdmanda canı sıkılan,

yorulana kadar bana şut atardı. İdman

sahası toprak. Vücudumuzun her

tarafı yara-bere içinde oluyordu.

“Çay söyle bana… Ceketimi getir…

Kramponumu al…” Bu tip istekleri de

vardı. Ayakçılık yapardık. Anneme

bakmam lâzım. Okulu lisede

bırakmışım. “Başaracağım” dedim.

Malzeme sıkıntısı vardı kulüplerde.

Kulüpte yemek çıkmazdı. Otobüslerle

giderdik deplasmanlara. Otobüsün

arasında yatarak giderdikmaçlara…

Çok zor şartlardı. Benimbir resmim

var. Çamurdan bir tek gözlerim

gözüküyor. Böyle sahalarda çalıştık.

Adana’ya Spor Yazarları Kupası’na

gittiğimiz zaman ışıklandırmalı

sahada oynuyoruz diye sevinirdik.

O ışığın altında oynamak bizi acayip

motive ediyordu. İyi oynamak için

elimizden geleni yapıyorduk. Büyük

sahalara gittiğimizde en iyi

oyunumuzu oynardık. Çünkü

futbolcular bunlara lâyık.

Futbolcunun bir defa meslek

sevgisinin olması lâzım. 18 yaşında

Millî Takım’a gelen arkadaşlar var.

Bir 18 daha oynasan 34-35…

Kalecinin 38… Akıllı olacak. Şu anki

şartlar sülalesini kurtarır. İyi bir

yatırımla kurtarır. İyi bir yaşam

koçu seçmeli… Parasını da iyi

değerlendirirse ömür boyu rahat eder.

F