Previous Page  66-67 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 66-67 / 162 Next Page
Page Background

lım. Yaşamkoçu babası, abisi, öğ-

retmeni olur. Bizler çocuklarımıza

kötü bir şey öğretemeyiz ki…

Baba sigara içiyordur; “Sigara içme

oğlum” der. Para kaybetmiştir,

“Paranı tut oğlum” der.

Futbolcuların o dönemlerde

yöneticileriyle nasıl bir ilişkisi

vardı; bu dönemnasıl?

Kendimi örnek vereyim. Bir kişi

haricinde hayatımda kimsenin

ofisine gitmedim. Sadece rahmetli

Hüsnü Çil’in yazıhanesine gittim.

Grundig’in Genel Müdürü’ydü. O da

yalnız gitmedim, 2-3 arkadaş gittik.

O huyumyoktur. İdarecilerin ofisle-

rine gideyim, sohbet edeyim. Yapan

arkadaşlar vardır. Olabilir. Benim

hiçbir gazeteciyle hiçbir şekilde bir

alışverişim olmadı. Kimseyle ne

kavgamoldu ne başka bir şey.

23 senelik futbol hayatımda 2 sarı,

1 kırmızı kartımvar. Kırmızı kartta

da yanlış atıldım. Sarı olması gere-

kirken kırmızı oldu. Federasyon bu

yanlışı düzeltti sonra. Yani top oy-

nadım, kazanınca sevindim; kaybe-

dince üzüldüm. Futbolu bıraktım.

Fenerbahçeli Yaşar olarak hâlâ iti-

bar görüyorum. Hoşuma da gidiyor.

Kulübümhakkında kötü konuşan

birisini konuşturmadım. Kendimde

konuşmadım. Şöhretten çok sevil-

mek önemli. Beni Galatasaraylısı,

Beşiktaşlısı ve Trabzonsporlusu

hep sevdi. Her zaman hissettirdiler

bunu. Benim için sevilmek önemli.

Hangi şehre gittiysembunu gör-

düm. Bu benim çok hoşuma gitti.

O gün çok kazanan oyuncuların

büyük çoğunluğu bugün iyi şart-

larda yaşayamıyor maalesef. Bu

durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Ben Fenerbahçe’ye geldiğimde

Türkiye rekoru ile geldim. Ama o

zaman Bosman kanunları yoktu.

Rakam olarak Gaziantepspor ben-

den 27 milyon lira bonservis bedeli

kazandı; bir de İstanbul’da yapılan

özel maçın hasılatını aldı. Ben de bir

ev aldımKurbağalıdere’de… Bir de

araba aldım. Biraz akrabalarıma da-

ğıttım; para bitti. Biz o zaman araba

konuşurduk. Şimdikiler çiftlik ko-

nuşuyor. 100 dönüm, 200 dönüm…

Yat konuşuyorlar, kat konuşuyorlar.

3 milyon eurodan aşağı imza atan

kaleci yok neredeyse… Aynı şey

değil. Ben de o dönemFenerbahçe

ve Millî Takımkalecisiydim. Şimdi

oynayanlar da çok yetenekli.

Arz-talepmeselesi. Onlar istiyor,

öbürleri de veriyor. 1990’dan sonra

bu rakamlar arttı. Hatta İstanbul-

spor’u ve Adanaspor’u alan Cem

Uzan başlattı diyebilirimbu rakam-

ları. Baya büyük bir sektör oldu

dünya çapında… Kıyaslama açısın-

dan sorduğunuzda rakamlar çok

farklı. O dönembize de imrenen

vardı. Beni gazeteler yazdı. 27 mil-

yon liraya ne alınır dediler. Ama ben

almadımki… Kulüpler aldı. Ben bir

ev aldım, bir araba aldım, para bitti

diyorum. Şimdi öyle değil. 3 milyon

euroya neler alınır? İstediğin kadar

harca…

Peki, o günlerdeki Türk spor

medyası nasıldı; bugünkü şartlar

nasıl? O zamanlar daha serbest

bir ortamvardı ancak bugün çok

sınırlandırıldılar. Bu durumu nasıl

değerlendiriyorsunuz?

Çok fark var. Enteresan… Ben hiçbir

zaman soğuk bir insan olmadım.

Ama şöyle düşündüm. Ben iyiysem

iyi yazacak, kötüysemkötü yaza-

cak dedim. Kimsenin ofisine gitme-

dim. Bu yüzden bana kızanlar da

oldu. Ama o zaman gazetecilikte

antrenmana çocukları gönderiyor-

lardı. Fotoğraf çekiyordu o çocuk.

Editör de altını dolduruyordu. Bakış

açısı farklıydı. Acımasızca eleştiriler

vardı. Şimdi öyle değil. Neden?

Şimdiki gazeteciler de kendilerini

geliştirdi. Onlar da Hollanda’daki,

Almanya’daki gazeteciler neler

yazıyorlar diye bakıyor. Asparagas

haber fazla yok. Ama ben tahmin

ediyorumki gazetecilik okullarında

“Futbol nasıl yazılır?” diye bir ders

yok. Herkes kafasına göre yazıyor.

Millî Takım’a gelelim… Sizin zama-

nınızda da çok kaliteli oyuncular

vardı ancak o dönemki Millî Takı-

mımız hatırı sayılır başarılarla

hatırlanmıyor. Bugün çok farklı

bir durumvar. 1990’ların ikinci

yarısından itibaren çıkışta olan

Millî Takımımız EURO 2016 finalle-

rine katıldıktan sonra şimdi Dünya

Kupası’na gitmek için uğraşıyor.

Bugünkü Millî Takımımızı nasıl

değerlendirirsiniz?

Benim zamanımda Millî Takım’la

maça giderken, “2-0’a razıyız”

diyen arkadaşları görüyordum.

Uçaktasın, takım arkadaşın, “3 olur;

4 olmasın” diyor. Üzülüyordum.

Böyle bir zihniyette maça çıkan

futbolcunun başarısı ne olur?

Tamamen tesadüfe kalır. Şerefli

mağlubiyetler olur. Ama sonradan

cesur antrenörler çıktı ülkemizde…

Başta Fatih Hocamız… Kazanmanın,

yenmenin ne olduğunu anlattı.

Futbolculara ağabeylik yaptı.

Bunlara Şenol Hoca, Mustafa Hoca

da dâhil. Onların çok katkısı var.

Fatih Hoca kampa Amerikalıları

getirdi. Turnuvalar oynattı. Özgüven

verdi. Gençlere önemverdi. Bugün

yöneticiler de kendilerini yeniledi

federasyonda… Bugün bütün

takımlara bakın, şehirlere bakın,

yönetimlere, tesislere bakın…

Muazzam statlar, muazzam tesisler.

Artı yayıncı kuruluş rakamları çok

yükseldi. İlerlemek için imalat

lâzım. Üretkenlik olması lâzım.

Bu üretkenliği Fatih Hoca iş başın-

dayken çok ilerlettik.

Kaleciliği bıraktıktan sonra

futboldan hiç kopmadınız ve birçok

takımda kaleci antrenörlüğü

yaptınız. “Ben kaleciliği bıraktım,

kaleci antrenörümhiç olmadı”

dediniz demin… Kaleci antrenör-

lüğü yeni yeni oturan bir meslek.

Kaleci antrenörlerinin futbolun

ve ekibin içindeki yeri nedir?

Sorunları var mı?

Ben 1994mezunuyum. İlk kaleci

antrenörlerinden biriyim. Kaleciler

yalnız adamlar. Diğer oyuncular ka-

çırabilir, yanlış pas atabilir. Kaleci

skor adamıdır. Yediği zaman tabela

değişiyor. Onun için her zaman iyi

bir psikoloğa ihtiyacı var. İyi psiko-

log kimdir? Başta çocuğudur… Aile

yaşantısıdır. Karısıdır, babasıdır,

annesidir, kardeşidir… Sonra hoca-

sıdır. Yani kaleci antrenörü; “Hadi

aslanım… Olabilir. Yiyebilirsin sen

bu golü. Sen çok kurtardın bizi.

Devam et. Biz sana güveniyoruz”

demelidir. Programlı antrenmanları

da yaptırırlarsa kaleci yenecek golü

yer; yenmeyecek olanı yemez.

Kendine özgüveni oluşmuştur.

Arkadaşları da “Yaşar bunu yemez,

çaprazdan yemez” diye düşünür.

Her zaman başarılı olurlar. Bizim

zamanımızda yoktu ama bizden

sonra da olmayacak diye bir şey

yok. Ben de bunların öncülerinden

biriyim. İşimi de seviyorum. Bildiğin

işi yapacaksın. Bu ticarette de

böyle. Bardak satarken deri işine

girersen iflâs edersin.

Türkiye’de ve dünyada beğendiği-

niz kaleciler hangileridir? Hangi

özelliklerini beğenirsiniz?

İdolümolan kaleciler var. Brezilya

Millî Takımı’nın kalecisi Felix… Çok

az seyrettim. Sepp Maier, Dino Zoff…

Hatta Lev Yaşin’le tokalaşma şan-

sına da eriştim. Ama seyretmedim…

Son zamanlarda Juventus’un kale-

cisi Buffon’u beğeniyorum. Tür-

kiye’de şu anda millî kaleciler çok

formda. Volkan Babacan, Volkan

Demirel, Onur Kıvrak çok formda.

Beşiktaşlı Tolga Zengin çok iyi

kaleci… Yabancı olarakMuslera…

Geçen sezon Serkan Kırıntılı çok

formdaydı. Konumuz kalecilik.

Yabancı kalecilik var evet ama

hepsi de iyi kaleci değil. Birkaç ismi

kenara koyarsak iyi değil. İtalya’da

bir ara yabancı kaleci yasağı vardı.

Bu yasak Türkiye’de de uygulana-

bilir.

Kalecilik kariyerinizde sizi en çok

hangi futbolcu zorladı?

Şansı tutan oyuncular vardı.

Galatasaray’da Tarık Hodziç vardı

mesela… Gol kralı olmuştu.

Sonrasında Sarıyer’e gitmişti.

Sarıyer’e karşı oynadığımız bir

maçta, “Hocambeni oynat, Yaşar’a

şansım tutuyor” demiş… Hocası da

oynatmış. Seremonide yan yana

giderken “Kardeş bugün sana iki

tane” dedi… Ben de, “Eskidendi o”

dedim. Attı o gün iki tane… Vardı

şansı tutan oyuncular. Benimde

şansımın tuttuğu oyuncular vardı.

Onlar da bana atamazlardı.

Bugün hangi futbolcunun ya da

futbolcuların karşısında kaleci

olmak istemezdiniz?

Ben kimlerle oynadım… Hiç kork-

madım. Sokrates’lere karşı oyna-

dım. Bir tek Platini yoktu; Bordeaux

maçında oynadım. Tigana’lar vardı.

Korkumyoktu. Güzel gol atmışsa,

“Helâl olsun” demişimdir. Çünkü

ben bir maçı 270 dakika yaşarım.

Maçtan önce rakibimi göz önüne

getirirdim. 90 dakika maç oynar-

dım. Maç sonu da, “Ne yaptım” diye

düşünürdüm. Korkumyoktu ama

beğendiğim çok oyuncu vardı.

Bizimunuttuğumuz, sizin eklemek

istediğiniz bir şey var mı?

Çokmutlu oldum. Sağ olun. Hem

eskiye gittik hemyeniyi konuştuk.

Şu çatı altında fotoğrafımı gördüm,

çok gururlandım. İsterimki kızımla

oğlumda gelse, benim fotoğrafımı

görse. Buraya herkesin fotoğrafı

asılmaz. Çok teşekkür ederim.

66

67