Previous Page  122-123 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 122-123 / 168 Next Page
Page Background

122

123

Kopa’dan başkası değildi.

Kulüpler düzeyinde Real Madrid ile

Avrupa’nın zirvesinde yer almak,

millî takımlar düzeyinde de Fransa

ile dünya üçüncülüğü yaşamak

Kopa’nın popülaritesini kat be kat

arttırmıştı. Nitekimyılsonuna

gelindiğinde de kendisi Altın Top

ödülüne lâyık görülerek Avrupa’da

yılın futbolcusu seçilecekti.

Üçüncü Avrupa zaferi

ve Reims’e dönüş

Real Madrid’in 1958’de Macarların

efsane ismi Ferenc Puşkaş’ı renkle-

rine bağlamasıyla birlikte, kulüp

tarihinin en önemli hücumbeşlisi

olan Kopa-Rial-Di Stefano-Puş-

kaş-Gento hattı da tamamlanı-

yordu. Bu beşli sayesinde Real

Madrid’in Avrupa’da yine sırtı yere

gelmeyecekti. Şampiyon Kulüpler

Kupası’nda sırasıyla Beşiktaş,

Wiener SC ve Atletico Madrid’i

devirerek adını finale yazdıran

Beyaz Şimşekler, dört yıl önce

olduğu gibi bir kez daha Stade de

Reims’e rakip olmuştu. Kopa’nın

eski takımına karşı mücadele ettiği

finali Real Madrid, Mateos ve Di Ste-

fano’nun golleriyle 2-0 kazanmış,

böylece üst üste dördüncü kez

Avrupa’nın en büyük kupasını

müzesine taşımıştı. Real Madrid’in

ligdeki şampiyonluk serisineyse

Barcelona ara vermişti.

Kopa, nasıl 1956’da Stade de Reims

formasıyla Real Madrid’e karşı

Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde

oynadıktan sonra Madrid’in yolunu

tuttuysa, 1959’da da Real Madrid ile

aynı kupada Reims’e karşı final

oynamasının ardından Reims’e

dönecekti. Madrid’de işler gayet iyi

gitmekteyken böyle bir karar

almasının başlıca sebepleriyse,

Fransa’da yaşamayı özlemesi ve

o dönemlerde büyük turnuvalar

haricinde millî takıma yurtdışından

oyuncu çağrılmaması (dolayısıyla

millî takımda daha çok yer almak

istemesi) idi.

Yıldız oyuncu Reims’de adeta bı-

raktığı yerden devam etmişti. 1960

ve 1962’de kırmızı-beyazlı ekiple iki

Fransa şampiyonluğu daha yaşa-

yan Kopa’nın bu dönemdeki en

büyük talihsizliğiyse, ülkesinde

düzenlenen 1960 Avrupa Şampiyo-

nası’nı -ki bu tarihin ilk Avrupa

Şampiyonası olma özelliğine de

sahipti- sakatlığı nedeniyle kaçır-

masıydı. Öte yandan Fransa, 1962

Dünya Kupası’naysa katılma

hakkını elde edememişti.

Kapkara bir sene

1963-64 sezonuysa Kopa’nın

hayatındaki tartışmasız en karanlık

döneme denk geliyordu. Dört yaşın-

daki oğlu Denis, kansere yenik

düşmüştü. Acıların en büyüğünü

yaşamakta olan yıldız oyuncunun

saha içindeki performansı da bu

elimvaka sonrasında ister istemez

ciddi biçimde düş-müştü. Bu

durum, Fransa Millî Takımı Teknik

Direktörü Georges Verriest’in

Kopa’yı kadroya almamasına yol

açarken, Kopa karara büyük tepki

göstermiş ve Verriest’i, kendisinin

özel durumunu görmezden

gelmekle ve âdil davranmamakla

suçlamıştı. Bunun neticesinde

Kopa’nınmillî takımkariyerine de

son nokta, hayli nahoş bir biçimde

konmuş oluyordu.

Uğursuz sezon, kulüp cephesinde

de etkisini göstermekteydi. Reims’i

yıllardan beri başarıdan başarıya

taşıyan Albert Batteux, Kopa’nın da

yaşadığı şokun etkisiyle sezona

kötü bir giriş yapan takımda işler

düzelmeyince görevden ayrılmıştı.

Batteux’nun gidişi sonrasındaysa

Reims hepten iflâs ediyor ve sezon

sonu geldiğinde de ikinci lige

düşmekten kurtulamıyordu.

Ancak bu talihsizlik sonrasında

Kopa ne 33 yaşına gelmiş olmayı

bahane edip futbolu bırakacak ne

de birinci ligdeki bir başka kulübe

transfer olmaya çalışacaktı. Bun-

lardan ziyade o zor zamanda kulü-

bünün yanında yer almayı tercih

etti ve iki sezon boyunca ikinci

ligde top koşturmaktan gocunmadı.

1965-66 sezonu sonunda Reims

yeniden birinci lige dönecekti. Kopa

ise bir yıl daha birinci ligde oynadı

fakat Reims tekrar küme düşünce

bu kez daha fazla ısrarcı olmayarak

36 yaşında futbola veda etti.

Futbolculuğu döneminde, Fransa

Profesyonel Futbolcular Sendi-

kası’nın (UNFP) kuruluşuna öncü-

lük eden isimlerden biri olan Kopa,

futbolu bıraktıktan sonra da bir

müddet bu sendika bünyesinde

görev alarak futbolcuların iş şartla-

rının iyileştirmesi adına çalışma-

larda bulundu. Son yıllarını ailesiyle

birlikte Angers ve Korsika’da geçi-

ren büyük yıldız, 3 Mart 2017 tari-

hine gelindiğindeyse hayata

gözlerini yumdu. Ya da kimbilir,

belki de 54 yıllık hasretin ardından

biricik oğlu Denis’ye kavuşmuştu.

Gelgelelim tambu noktada yeni bir

sorun baş gösterecekti. Real Mad-

rid’in en büyük yıldızı Di Stefano,

Kopa ile neredeyse bire bir aynı

rolde oynamaktaydı. Bunun üzerine

Arjantin asıllı efsane, teknik direk-

törleri Luis Molowny’den Kopa’yı

sağ açıkta değerlendirmesini iste-

mişti. Kopa da yeni görev alanında,

Reims’de yaptıklarına kıyasla

başlangıçta biraz etkisiz kalmıştı.

Fakat çok geçmeden bu bölgede de

kendisini kabul ettiren Kopa, Real

Madrid’in de en önemli oyuncula-

rından birine dönüşmüştü. Real,

Kopa’nın da altı gollük katkısıyla

sezon sonunda, bir önceki yıl Athle-

tic Bilbao’ya kaptırdığı şampiyonlu-

ğun yeniden sahibi olacaktı.

Şampiyon Kulüpler Kupası’nda da

RapidWien, Nice ve Manchester

United’ı saf dışı bırakarak finale

kalan Beyaz Şimşekler, finalde de

Fiorentina’yı 2-0mağlup ederek üst

üste ikinci kez zafere uzanmıştı.

Kopa, aynı zamanda bu anlamlı

kupayı kazanan ilk Fransız futbolcu

olma şerefine de ulaşmıştı.

1957-58 sezonunda da Real Madrid

hızından bir şey kaybetmiyordu.

Ligde ezeli rakipleri Atletico Mad-

rid’in önünde şampiyon olmuşlardı.

Şampiyon Kulüpler Kupası’nda da

Royal Antwerp, Sevilla ve Vasas ile

oynadıkları eşleşmelerde rakiple-

rine rahatça üstünlük sağlayarak

finale gelmişler, bu son aşamada da

Milan’ı uzatmalarda 3-2 mağlup

ederek Avrupa şampiyonluğu

unvanlarını bir kez daha muhafaza

etmişlerdi. Kopa da sezon boyunca

takımı adına ligde sekiz, Avrupa’da

da üç kez ağları havalandırmıştı.

Altın Top’u alan ilk Fransız

Söz konusu sezonun bitiminde, fut-

bol dünyasının gözleri, İsveç’te dü-

zenlenecek olan Dünya Kupası’na

çevrilmişti. Dört yıl önceki hayal kı-

rıklığını bu kez unutturmak isteyen

Kopa ve arkadaşlarının ilk turdaki

rakipleriyse Yugoslavya, Paraguay

ve İskoçya olmuştu. Fransa, ilkma-

çında Paraguay önünde gövde gös-

terisi yapıp 7-3’lük galibiyete imza

atarken Kopa da bir golle skora kat-

kıda bulunuyordu. Ancak Fransızlar

bir sonraki maçlarında Yugos-

lavya’ya 3-2 mağlup olacaktı. Yine

de gruptaki son karşılaşmada

İskoçya’yı Fontaine ve Kopa’nın

golleriyle 2-1 mağlup eden Fransa,

averajla grubu lider bitirerek çeyrek

finale yükseliyordu.

Fransızlar, çeyrek finalde, turnuva-

nın sürpriz ekiplerinden Kuzey

İrlanda karşısında zorlanmazken

rakiplerini 4-0mağlup ediyordu.

Yarı finaldeyse, 17 yaşındaki Pele

engeline takılıyor ve genç yıldızın

hat-trick yaptığı maçta sahadan

5-2’lik yenilgiyle ayrılıyorlardı.

Üçüncülükmücadelesindeyse

Fransa, dört yıl öncesinin şampi-

yonu Federal Almanya’yı 6-3’le

bozguna uğratırken gollerden birini

penaltıdan Kopa atmıştı. Böylelikle

Fransa, o ana kadar Dünya Kupala-

rındaki en büyük başarısını elde

ediyordu. Fransızların golcüsü Just

Fontaine ise attığı 13 golle Dünya

Kupalarında belki de ebediyen

kırılamayacak bir rekorun sahibi

olmuştu. Fontaine’in gollerinin

çoğundaki gizli kahramansa