Previous Page  124-125 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 124-125 / 168 Next Page
Page Background

çalıştığı fabrikanın lojmanlarından

çıkıp daha küçük bir evde kalmaya

başlamışlardı. Başarılı bir öğrenci

olan Sepp ise çocuklara mesleki

eğitimde veren özel statüdeki bir

okula gitmekteyken, burasının cüzi

de olsa ücretini ödeyemeyecek hale

geldikleri için düz bir devlet oku-

luna gitmeye başlamıştı. Dahası,

kısa bir süre sonra, en küçükleri

Sepp’ten dokuz yaş büyük olan

ağabey ve ablalarının hepsi evlene-

rek yuvayı terk etmiş, Sepp anne-

siyle baş başa kalmıştı. Artık

sorumlulukları iyice artmıştı.

Dolayısıyla 14 yaşında ortaokulu

bitirmesinin ardından o da

çalışmaya başlayacaktı.

İlk futbolculuk yılları

Sepp, bu zor şartlar altında bir yan-

dan da futbolla haşir neşir olmaya

çabalıyordu. Ortaokulu bitireceği

sene, KJVMannheimkulübünde

futbol oynamaya başlamıştı. Kısa

bir süre sonra da daha önemli bir

kulüp olanWaldhof Mannheim’a

geçmişti. 1 Ocak 1914 tarihindeyse

Herberger, Waldhof’un A takımı

kadrosuna dâhil edilecekti. Ancak

A takımla çıkacağı ilkmaç için 20

Haziran 1915’e kadar beklemesi

gerekecekti. Genç oyuncu ileri uçta

görev yapmaktaydı ve deyimyerin-

deyse golü koklayan bir yapıya sa-

hipti. Fakat 1916 yılının Mart ayında

askere alınması neticesinde, Her-

berger’in futbolculukmacerası bir

süreliğine daha sekteye uğraya-

caktı. I. Dünya Savaşı’nın sonrasın-

daysa Herberger kendisini

tamamen futbola verebilecekti.

Waldhof, o dönemde futbolun

bölgesel düzeyde oynandığı Alman-

ya’da, Güney’in en etkili takımların-

dan biri haline gelmekteydi. 1920 ve

1921’deki Güney Almanya Şampiyo-

nalarındaWaldhof iki kez final

oynamış fakat iki finalde de daha

sonrasında Almanya Şampiyonala-

rını da kazanacak olan Nürnberg’e

kaybetmekten kurtulamamıştı.

Sepp Herberger iseWaldhof’un en

golcü ismi haline gelmişti. Takımın

hücumhattını oluşturan Sepp Her-

berger, Karl Höger veWilli Hutter

üçlüsünün şöhreti de çoktan yurt

çapına yayılmıştı. “3H Fırtınası” ola-

rak adlandırılan üçlü, millî takıma

da beraber çağrılacaktı. Böylece 18

Eylül 1921’de Helsinki’de Finlandiya

ile oynanan dostlukmaçında Her-

berger ilk kez millî formayı da sır-

tına geçirecekti. Golcü oyuncu, 3-3

sona erenmaçta iki kez rakip ağları

sarsmayı da başarmıştı.

Ağabeyi küstüren transfer

1922’de kariyerinin ilk transferini

gerçekleştiren Herberger, şehrin

öteki takımı olan VfRMannheim’a

geçiyordu. İşçi sınıfının takımı ola-

rak kabul edilenWaldhof’tan bur-

juva takımı olarak görülen VfR’a

gitmesi, Herberger’in ciddi tepki-

lerle karşılaşmasına da yol açmıştı

zira kendisi de bir işçi ailesinden

gelmekteydi. Hatta rivayete göre

ağabeyi John bile bu transfer

sonrası bir müddet Herberger ile

küsmüştü. Ancak başarılı oyuncu,

gördüğü bu tepkilerden etkilenme-

yecek ve istikrarlı çizgisini, yeni

takımında da sürdürecekti. VfR

Mannheim formasıyla 1925 yılında

Güney Almanya şampiyonasında da

mutlu sona ulaşan Herberger’in

saha içerisindeki liderliğiyse en çok

takdir edilen özelliklerinden biri ha-

line gelmeye başlamıştı ve bunun,

gelecekte asıl şöhretine kavuşacağı

teknik direktörlük için erken bir

işaret olduğu da aşikârdı.

Doğrusu Herberger’in de aklında,

futbolu bıraktıktan sonra teknik di-

lmanlar tarafından “Bernmuci-

zesi” (dasWunder von Bern)

olarak anılan 1954 Dünya Kupası

finali, futbol tarihinin en büyük

sürprizlerinden biri olarak ka-

yıtlara geçmişti. Çoğu futbol

meraklısının o güne kadar gör-

dükleri en haşmetli takımoldu-

ğunu düşündükleri Macaristan,

sadece iki hafta önce filelerine

sekiz gol gönderdiği Federal

Almanya’ya, üstelikmaçın

başında 2-0 öne geçmesine

rağmen 3-2 mağlup olmuş ve

mutlak favori olarak geldiği

turnuvadan eli boş dönmek

zorunda kalmıştı.

Federal Almanya cephesindeyse

kazanılan, bir dünya şampiyon-

luğundan çok daha fazlasıydı.

Ülke, tarihinin en büyük yıkı-

mını yaşadığı II. Dünya Sava-

şı’ndan çıkalı henüz sadece

dokuz yıl olmuştu. Müttefiklerin

işgalinin bitmesi ve Almanya

Federal Cumhuriyeti’nin kurul-

masının üzerindense sadece beş

sene geçmişti. Bu şartlar altında,

yeniden bir araya getirilen

Alman Millî Takımı’nın, katıldığı

ilk uluslararası turnuvada, şam-

piyon olmasına kesin gözüyle

bakılan takımı devirip kupaya

uzanması elbette sadece futbol

sahasıyla sınırlı bir olay olarak

görülmeyecek ve çoğu kişi bu

maçı, Almanya’nın küllerinden

yeniden doğuşunun başlıca

mihenk taşlarından biri olarak

kabul edecekti. Bu başarının baş

mimarı sayılabilecek teknik di-

rektör Sepp Herberger de şüp-

hesiz futbol tarihi içerisinde

kendisine özel bir yer edine-

cekti.

Josef “Sepp” Herberger, 28 Mart

1897’de, Almanya’nın güneyba-

tısındaki Mannheimkentinde,

bir işçi ailesinin altıncı çocuğu

olarak dünyaya gelmişti. Her-

berger, kalabalık ve yoksul bir

ailede yaşamanın güçlüklerini

küçük yaştan itibaren bizzat

tecrübe edecekti. 12 yaşınday-

ken babasının vefat etmesinin

ardındansa çektikleri zorluklar

iyiden iyiye artacaktı. Babasının

125

124

Sepp Herberger

Almanları 1954’teki ilk dünya

şampiyonluklarına taşıyan

Sepp Herberger’in ölümünün

üzerinden tam40 yıl geçti.

Usta teknik adam, II. Dünya

Savaşı’ndan harap halde çıkmış bir

ülkenin yeniden doğuşunda da

çorbada tuzu olanlardandı.

Alman hâkimiyetinin

mimarı

Onur Erdem

A

Herberger’in futbola başladığı Walhdof takımı...

Herberger, Almanya ile şut antrenmanında...