çalıştığı fabrikanın lojmanlarından
çıkıp daha küçük bir evde kalmaya
başlamışlardı. Başarılı bir öğrenci
olan Sepp ise çocuklara mesleki
eğitimde veren özel statüdeki bir
okula gitmekteyken, burasının cüzi
de olsa ücretini ödeyemeyecek hale
geldikleri için düz bir devlet oku-
luna gitmeye başlamıştı. Dahası,
kısa bir süre sonra, en küçükleri
Sepp’ten dokuz yaş büyük olan
ağabey ve ablalarının hepsi evlene-
rek yuvayı terk etmiş, Sepp anne-
siyle baş başa kalmıştı. Artık
sorumlulukları iyice artmıştı.
Dolayısıyla 14 yaşında ortaokulu
bitirmesinin ardından o da
çalışmaya başlayacaktı.
İlk futbolculuk yılları
Sepp, bu zor şartlar altında bir yan-
dan da futbolla haşir neşir olmaya
çabalıyordu. Ortaokulu bitireceği
sene, KJVMannheimkulübünde
futbol oynamaya başlamıştı. Kısa
bir süre sonra da daha önemli bir
kulüp olanWaldhof Mannheim’a
geçmişti. 1 Ocak 1914 tarihindeyse
Herberger, Waldhof’un A takımı
kadrosuna dâhil edilecekti. Ancak
A takımla çıkacağı ilkmaç için 20
Haziran 1915’e kadar beklemesi
gerekecekti. Genç oyuncu ileri uçta
görev yapmaktaydı ve deyimyerin-
deyse golü koklayan bir yapıya sa-
hipti. Fakat 1916 yılının Mart ayında
askere alınması neticesinde, Her-
berger’in futbolculukmacerası bir
süreliğine daha sekteye uğraya-
caktı. I. Dünya Savaşı’nın sonrasın-
daysa Herberger kendisini
tamamen futbola verebilecekti.
Waldhof, o dönemde futbolun
bölgesel düzeyde oynandığı Alman-
ya’da, Güney’in en etkili takımların-
dan biri haline gelmekteydi. 1920 ve
1921’deki Güney Almanya Şampiyo-
nalarındaWaldhof iki kez final
oynamış fakat iki finalde de daha
sonrasında Almanya Şampiyonala-
rını da kazanacak olan Nürnberg’e
kaybetmekten kurtulamamıştı.
Sepp Herberger iseWaldhof’un en
golcü ismi haline gelmişti. Takımın
hücumhattını oluşturan Sepp Her-
berger, Karl Höger veWilli Hutter
üçlüsünün şöhreti de çoktan yurt
çapına yayılmıştı. “3H Fırtınası” ola-
rak adlandırılan üçlü, millî takıma
da beraber çağrılacaktı. Böylece 18
Eylül 1921’de Helsinki’de Finlandiya
ile oynanan dostlukmaçında Her-
berger ilk kez millî formayı da sır-
tına geçirecekti. Golcü oyuncu, 3-3
sona erenmaçta iki kez rakip ağları
sarsmayı da başarmıştı.
Ağabeyi küstüren transfer
1922’de kariyerinin ilk transferini
gerçekleştiren Herberger, şehrin
öteki takımı olan VfRMannheim’a
geçiyordu. İşçi sınıfının takımı ola-
rak kabul edilenWaldhof’tan bur-
juva takımı olarak görülen VfR’a
gitmesi, Herberger’in ciddi tepki-
lerle karşılaşmasına da yol açmıştı
zira kendisi de bir işçi ailesinden
gelmekteydi. Hatta rivayete göre
ağabeyi John bile bu transfer
sonrası bir müddet Herberger ile
küsmüştü. Ancak başarılı oyuncu,
gördüğü bu tepkilerden etkilenme-
yecek ve istikrarlı çizgisini, yeni
takımında da sürdürecekti. VfR
Mannheim formasıyla 1925 yılında
Güney Almanya şampiyonasında da
mutlu sona ulaşan Herberger’in
saha içerisindeki liderliğiyse en çok
takdir edilen özelliklerinden biri ha-
line gelmeye başlamıştı ve bunun,
gelecekte asıl şöhretine kavuşacağı
teknik direktörlük için erken bir
işaret olduğu da aşikârdı.
Doğrusu Herberger’in de aklında,
futbolu bıraktıktan sonra teknik di-
lmanlar tarafından “Bernmuci-
zesi” (dasWunder von Bern)
olarak anılan 1954 Dünya Kupası
finali, futbol tarihinin en büyük
sürprizlerinden biri olarak ka-
yıtlara geçmişti. Çoğu futbol
meraklısının o güne kadar gör-
dükleri en haşmetli takımoldu-
ğunu düşündükleri Macaristan,
sadece iki hafta önce filelerine
sekiz gol gönderdiği Federal
Almanya’ya, üstelikmaçın
başında 2-0 öne geçmesine
rağmen 3-2 mağlup olmuş ve
mutlak favori olarak geldiği
turnuvadan eli boş dönmek
zorunda kalmıştı.
Federal Almanya cephesindeyse
kazanılan, bir dünya şampiyon-
luğundan çok daha fazlasıydı.
Ülke, tarihinin en büyük yıkı-
mını yaşadığı II. Dünya Sava-
şı’ndan çıkalı henüz sadece
dokuz yıl olmuştu. Müttefiklerin
işgalinin bitmesi ve Almanya
Federal Cumhuriyeti’nin kurul-
masının üzerindense sadece beş
sene geçmişti. Bu şartlar altında,
yeniden bir araya getirilen
Alman Millî Takımı’nın, katıldığı
ilk uluslararası turnuvada, şam-
piyon olmasına kesin gözüyle
bakılan takımı devirip kupaya
uzanması elbette sadece futbol
sahasıyla sınırlı bir olay olarak
görülmeyecek ve çoğu kişi bu
maçı, Almanya’nın küllerinden
yeniden doğuşunun başlıca
mihenk taşlarından biri olarak
kabul edecekti. Bu başarının baş
mimarı sayılabilecek teknik di-
rektör Sepp Herberger de şüp-
hesiz futbol tarihi içerisinde
kendisine özel bir yer edine-
cekti.
Josef “Sepp” Herberger, 28 Mart
1897’de, Almanya’nın güneyba-
tısındaki Mannheimkentinde,
bir işçi ailesinin altıncı çocuğu
olarak dünyaya gelmişti. Her-
berger, kalabalık ve yoksul bir
ailede yaşamanın güçlüklerini
küçük yaştan itibaren bizzat
tecrübe edecekti. 12 yaşınday-
ken babasının vefat etmesinin
ardındansa çektikleri zorluklar
iyiden iyiye artacaktı. Babasının
125
124
Sepp Herberger
Almanları 1954’teki ilk dünya
şampiyonluklarına taşıyan
Sepp Herberger’in ölümünün
üzerinden tam40 yıl geçti.
Usta teknik adam, II. Dünya
Savaşı’ndan harap halde çıkmış bir
ülkenin yeniden doğuşunda da
çorbada tuzu olanlardandı.
Alman hâkimiyetinin
mimarı
Onur Erdem
A
Herberger’in futbola başladığı Walhdof takımı...
Herberger, Almanya ile şut antrenmanında...