Previous Page  54-55 / 150 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 54-55 / 150 Next Page
Page Background

anısı var. Çünkü çocukluk kahra-

manımın boşalttığı yeri doldurdum.

İyi de sezon geçirmiştim. Benim tek

bir hatamvardı. Belki de taraftar-

lara kendimi çok iyi anlatamadım.

Oradaki bütün gerçeği en yalın ha-

liyle ArseneWenger biliyor. Çünkü

o dönemBarcelona, Real Madrid, AC

Milan, kulübün kapısını çaldılar.

ArseneWenger de bana, “Eğer

gitmek istiyorsan böyle teklifler

var” dedi. Ben de kendisine, “Hayır

ben kalmak istiyorum. Daha çok

başarılı olmak istiyorum” diye net

bir karşılık vermiştim. 31 gol attığım

bir sezondan sonra ufak sakatlıklar

yaşadım. Bileğimdöndü, kas sakat-

lığı yaşadım. Ama taraftarlar bunu

hep, “Adebayor Arsenal’de kalmak

istemiyor. Sürekli yeni bahaneler

üretiyor” diye algıladı. Halbuki ben

kendimi çok açık bir şekilde Arsene

Wenger’e ifade ettim. Ama ne yazık

ki taraftarlara çok fazla ifade

edemedim. Bu tarz şeyler olduktan

sonra bir günWenger’le konuştuk

ve bana, “Adebayor, bak artık taraf-

tarlar seni istemiyor. Sen de artık

yoluna bakabilirsin” dedi. O zaman-

lar Arsenal kadar göz önünde olma-

yan Manchester City’den bir teklif

almıştım. Bana projelerini anlattılar.

O zamanlar şu anki büyüklüklerine

ulaşmasalar bile bu projeyi sunum-

larından ötürü tekliflerini kabul

ettim.

ÖzellikleThierry Henry’nin

ayrıldığı 2007-2008 sezonunda

herkesin gözü senin üzerindeydi.

Herkes senin ne yapacağını merak

ediyordu. Ancak sen güçlü bir

duruş sergiledin ve 36 Premier Lig

maçında 24 gol attın. Bu sayede

Afrika’da yılın futbolcusu seçildin.

Nasıl hatırlıyorsun o günleri?

Afrika’da yılın futbolcusu seçildi-

ğimde Tanrı tarafından kutsandı-

ğımı hissettim. Çünkü baktığınız

zaman Togo’nun sokaklarından,

mahalle arasından çıkmış bir çocuk

10 sene sonra bunu gerçekleştiriyor.

Çok özel bir andı. Takdir edersiniz ki

bu oyu veren de Togolular değildi.

Oyu veren koskoca bir kıtanın in-

sanlarıydı. O yüzden bunlar benim

çocuklarıma, torunlarıma anlatabi-

leceğim çok özel anılar oldu. Togo

futbolu, Afrika ve dünya futbolunda

çok ileri seviyelerde değil. Ama

buna rağmen bir Togolu olarak

Afrika’da yılın futbolcusu ödülünü

almak çok büyük bir olay. Çünkü

baktığınız zaman Jay Jay Okocha,

Afrika’nın yetiştirdiği en önemli

oyunculardan birisidir. O bile bu

ödülü alamamışken benim almam,

ülke futbol tarihine, Afrika futbol

tarihine ismimi kazımambenim

için Tanrı’nın bir lütfuydu.

O sezonki müthiş performansın

sonrasında Milan ve Barcelona’nın

senin için astronomik rakamlar

teklif ettiklerini medya uzun

günler yazmıştı. Ancak sen bir

sezon daha Arsenal’de kaldın.

Dünyanın birçok ünlü kulübünden

baş döndüren teklifler alan 25

yaşındaki bir oyuncu, bu durumla

nasıl baş edebildi ve Arsenal’de

devam etme kararını nasıl aldı?

Ben hiç tereddüt etmedim. İlk geldi-

ğimgünden beri Arsenal’de çok

istekliydim. Çocukluk kahramanım

Kanu orada oynamıştı. Onun pozis-

yonunda oynamak benim için çok

büyük bir olaydı. Ben sadece ho-

cama, “Teklifler beni ilgilendirmiyor.

Benim işim saha içinde… Saha dışı

idari kısım size ait” dedim. Benim

için çok da zor olmadı bu kararı

vermek.

Manchester City’ye artık kendisini

kanıtlamış bir oyuncu olarak

transfer oldun. Ancak burada

Tevez, Santa Cruz, Jo, Balotelli gibi

rakiplerin vardı. Buna rağmen

1.5 sezonda 45 maçta 19 gol attın.

Bu kadar güçlü forvetlerin

arasındaki çekişmeyi ve yarışı

bize anlatır mısın?

Bu da futbolun güzel yanı.

Rekabetin içinde olmak… Ben her

zaman şuna inanırım. Bir insan, bir

futbolcu, bir kulübe gittiği zaman

sahip olduklarını o kulübe vermeli

evet ama o kulüpten de bir şeyler

öğrenmeli. Ben Manchester City’de

de çok şey öğrendiğime inanıyo-

rum. Belki insanlar o sezonu çok

başarılı bulmuyor olabilir. Ama yine

de baktığınız zaman 45 maçta 19 gol

yazıyor istatistiklerimde. Orada şu

an futbolun efsane diyebileceğimiz

isimleriyle oynadım. Craig Bellamy,

Tevez, Patrick Viera, Yaya Toure,

Kolo Toure gibi oyuncular var.

Bu insanlarla beraber oynayıp,

hepsinden bir şeyler öğrenmek

benim için büyük bir keyifti. Bu

oyuncularla hâlâ görüşüyorum.

Arsenal günlerimde başka bir

efsanenin bana bir tavsiyesi vardı.

O bana hep, “Emmanuel futbolda bir

sır yoktur. Futbolun en büyük sırrı

ısrarla arayınca kendisine, ‘Benim tanıdığımbir

tane ArseneWenger var; o da Arsenal’in

menajeri’ dedim. O da bana, ‘İyi o zaman bana

çabuk Emmanuel’i ver’ deyince telefonu sana

getirdim” dedi. İnanamıyordum. Birisinin

benimle dalga geçtiğini düşünüyordum. Sonra

bana telefonu verdiği zaman sesini duyar

duymaz tanıdım. Çünkü ArseneWenger

televizyonlarda da oldukça boy gösteren,

İngiltere’de çok büyük ağırlığı olan, herkesin

tanıdığı bir insan. Futbolun en tepesindeki

isimlerden birisi. Sesini duyar duymaz o oldu-

ğunu anladım. Başka birisinin beni işletmedi-

ğini anladım. Kendisinin ArseneWenger

olduğunu söyledi. Ben de ona, “Evet, sizin için

ne yapabilirim?” diye sorduğumda “Benim için

oynamanı istiyorum” deyince, “Bunu gerçek-

tenmi istiyorsunuz yoksa şaka mı yapıyorsu-

nuz?” diye sordum. İnanamadım çünkü. O da,

“Hayır gerçekten istiyorum” dedi. Ben de,

“Eğer gerçekten istiyorsanız yarın ilk uçakla

geliyorumve Londra’da imzamı atıyorum. Ben

de sizin için oynamak istiyorum” karşılığını

verdim. Akabinde menajerimin telefonunu

verdim. İki gün içinde görüşmeler bitti ve Ar-

senal’e imza attım. İlk başta inanamamıştım.

Arsenal’de hepsi birbirindenmuhteşem 3.5

sezon geçirdin. 138maça çıktın ve 63 gol attın.

Dünya senin adını Arsenal’de ezberledi.

O günlere geri döndüğün zaman sevinçlerini

ve hüzünlerin nelerdi?

Benim çocukluk kahramanımNijeryalı

Nwankwo Kanu’ydu… Kendisi millî takımda

4 numarayı giydiği için ben de Togo Millî Takı-

mı’nda 4 numarayı giyiyorum. O ayrıldıktan

sonra Arsenal’e geldimve ondan boşalan 25

numaralı formayı aldım. Benim için böyle de bir

54

55

Afrika’da yılın futbolcusu seçildiğimde Tanrı

tarafından kutsandığımı hissettim. Togo’nun

sokaklarından çıkmış bir çocuk 10 sene sonra

bunu gerçekleştiriyor. Çok özel bir andı.

Takdir edersiniz ki bu oyu veren de Togolular

değil, koskoca bir kıtanın insanlarıydı.

Bir futbolcu, bir kulübe gittiği zaman sahip

olduklarını o kulübe vermeli evet ama

o kulüpten de bir şeyler öğrenmeli.

Ben Manchester City’de çok şey öğrendiğime

inanıyorum. Orada futbolun efsane

diyebileceğimiz isimleriyle oynadım.

Hepsinden bir şeyler öğrenmek benim için

büyük bir keyifti.

Arsenal günlerimde bir efsanenin bana bir

tavsiyesi vardı. O bana hep, “Emmanuel

futbolda bir sır yoktur. Futbolun en büyük

sırrı çok çalışmaktır” derdi. Bunu söyleyen

Thierry Henry’ydi. Onun tavsiyelerine uydum.

Orada da çok sıkı çalışmaya devam ettim.

Bir otobüstesiniz ve üzerinize kurşunlar

yağıyor. Kişisel asistanımkollarımda can

verdi. Hayat bir kurşun uzaklığındaydı.

O günden sonra şunu fark ettim. İster zengin,

ister fakir ol, en iyisi sağlıklı olmak. Ben her

gün Tanrı’ya şükrediyorum. Belki de o yüzden

beni sürekli gülen yüzümle görüyorsunuz.

Afrika Kupası’ndan sonra gelen teklifleri

süzgeçten geçirdim. Ama en belirleyici olan,

AlioumSaidou ile yaptığımgörüşmeydi.

Saidou bana kulübün plan ve projelerini,

nasıl bir evrimgeçirdiğini anlattı.

Başakşehir’e gelmemle beraber gülümseyen

yüzümü herkes görmeye başladı.

Abdullah Hoca diyaloğa çok açık.

Bazı hocalar kendisini kapatır, “Benim

dediğimdoğru” prensibini savunur.

Ama Abdullah Hoca sürekli “Takımı nasıl

geliştirebiliriz?” sorusunu soruyor.

Oynadığımız futbolu dünya futboluna

entegre etmeye çalışan, insanların

tavsiyelerini dinleyen, değer veren bir hoca.