çok çalışmaktır” derdi.
Kimdi o efsane?
Bunu söyleyenThierry Henry’ydi.
Onun tavsiyelerine uydum. Orada
da çok sıkı çalışmaya devam ettim.
Real Madrid’in o dönemki teknik
direktörü Jose Mourinho seni çok
istedi ve İspanya’nın dünyaca ünlü
kulübüne kiralandın. İspanya’da
nasıl bir ortambuldun? Jose
Mourinho ile ilişkin nasıldı?
Bugün futbol dünyasından hâlâ
görüştüğüm, fikir alışverişinde
bulunduğumbirkaç hoca vardır.
Harry Redknapp, TimSherwood,
Mourinho… Ve tabiî ki Arsene
Wenger… Bunlar hâlâ irtibatta
olduğumhocalar. Çünkü bu hocala-
rın hepsi benden ne istediklerini en
iyi şekilde açıkladılar. Benden alabi-
lecekleri en iyi performansı aldılar.
Mourinho da bunlardan birisiydi.
Benden en iyi şekilde yararlanmayı
bilen hocalardan birisiydi.
Kariyerindeki tek kupayı, yani İs-
panya Kral Kupası’nı Real Madrid’le
kazandın. Bumuhteşemkariyere
dönüp baktığın zaman şampiyon-
luklar ve kupalar kazanamama ko-
nusu hakkında ne düşünüyorsun?
Bunu bir şanssızlık olarak adlandı-
rıyorum. Çünkü baktığınız zaman
dünya üzerinde profesyonel oyna-
yıp, belki de kariyerlerinin çoğunu
yedek kulübesinde geçirip, oyuna
sonradan giren bir sürü oyuncu
benden daha fazla kupa kazanmış-
tır. İnsanların benimkadar tanıma-
dığı ancak ona rağmen benden
daha fazla lig şampiyonluğu, kupa
şampiyonluğu, UEFA hatta Dünya
Şampiyonluğu bulunan, belki
benimyarımkadar gol atmamış
oyuncular var. Ama bu futbol…
Futbolun bir cilvesi… Ben çok y
aklaştım lig şampiyonluğuna…
Arsenal’de ikincilikler yaşadım. Bir
tane kupamvar. Ama bir sonraki
kupayı bana Başakşehir verebilir.
Buna inanıyorum…
Real Madrid’den sonraki dört
sezonun Tottenham’da geçti.
İngiltere’ye dönme sebebin neydi?
Ayrıca Tottenhamgünlerini bize
anlatır mısın?
Beni bu zamana kadar anlayan en
iyi hocalardan birisi, daha önce de
söylediğimgibi Harry Redknapp’tı.
Onun isteğiyle Tottenham’a gittim.
Çok iyi performansla oynadığımı
düşünüyorumTottenham’da.
Ondan sonra Mauricio Pochettino
gelmişti. İlk başlarda işler onunla da
iyi gitti ama bir dönem sonra istedi-
ğini verememeye başladım. O da
benden istediğini alamamaya
başlamıştı. Sonra bir gün oturup iki
yetişkin gibi konuştuk. Güzel bir
ilişkimiz vardı ama bazen işler
yolunda gitmez, zorlarsın, zorlarsın
yine de olmaz. Benim için en iyi
yolun kulüpten ayrılmak olduğuna
karar verdik. Bu şekilde Totten-
ham’dan ayrıldım.
Biraz da millî takıma dönelim.
Togo’da doğdun ama aslen
Nijeryalısın. Ancak Nijerya’yı değil,
doğduğun toprakları seçtin.
Bunun sebebi neydi?
Bunun özel bir sebebi yok. Annem,
babamNijeryalı ama ben Togo’da
doğdum. Dünyaya gözlerimi To-
go’da açtım. Orada büyüdüm, orada
arkadaşlarım oldu. Sahip olduğum
tümhayat tecrübesini Togo’da
aldım. Onun için Nijerya’yı seçmek
için hiçbir neden görmedim.
Genelde futbolun gülen yüzü olarak
biliyoruz seni. Ancakmaalesef ki
çok üzücü olaylara da şahit oldun.
8 Ocak 2010 tarihinde Togo Millî
Takımı otobüsüne silahlı saldırı
yapıldı. O zor günlerden sonra Togo
Millî Takımı’nı bırakmak zorunda
kaldın. Bir dönem ara verdin.
Zor günlerle nasıl başa çıktın?
Bu saldırı hayatını nasıl etkiledi?
Benim için çok zor anlardı o saldırı-
nın yaşandığı zamanlar. Gözünüzün
önüne şunu getirin; bir otobüstesi-
niz ve üzerinize kurşunlar yağıyor.
Kurşunlarla beraber benim aynı or-
tamı paylaştığımkişisel asistanım
kollarımda can verdi. Hayat bir
kurşun uzaklığındaydı. Herkes için
geçerliydi bu. İğrenç bir saldırıydı.
Ölenler olmuştu. Dediğimgibi ölen-
lerden birisi de bana çok yakın bir
kişiydi ve kollarımda can verdi. Çok
dramatik anlardı. Bu travmayı
herkes kolay kolay kaldıramazdı.
Bu nedenden dolayı millî takımı
bırakmak istedimbelli bir süre.
Taraftarlardan da çokmesaj aldım,
“Bizi bırakma” diye. Ama sonuçta
hepimiz insanız. Yaşananlar gözü-
müzün önünde oldu. Gözümün
önünde tanıdığımkişilerin ölmesi
benim için kolay anlar değildi. Ama
sonra bir yandan da şunu fark
ediyorsunuz. Hayat size bir kurşun
uzaklığında. Bu olay 2010’da
yaşandı. Şu an 2017 ve ben size şu
anda röportaj veriyorum. Tanrı’nın
takdiri ki, hayatta kaldık. O günden sonra
şunu fark ettim. İster zengin ol, ister fakir ol,
en iyisi sağlıklı olmak. Sağlıklı yaşayabil-
mek. Ben her gün Tanrı’ya şükrediyorum.
Belki de o yüzden beni sürekli gülen
yüzümle görüyorsunuz. Çünkü şu anda TV
izlemek istediğiniz zaman kumandaya
basıp TV izleyebiliyorsunuz. Elini kıpırdata-
mayan insanlar var. TV açık olsa bile göre-
meyen, duyamayan insanlar var. Ondan
dolayı en önemli şey sağlık. Sağlıklı olmak,
sağlıklı yaşayabilmek. Yaşadığımher güne
sağlıklı olduğum için şükrediyorum.
Yaşadığın kötü günler arasında Marc
Vivien Foe’nin 2003 yılında Konfederasyon
Kupası’nda kalp krizi geçirerek hayatını
kaybetmesi de var. Hatta Foe ile formaları-
nızı değiş-tokuş etmiştiniz. Bu olayın da
seni derinden etkilediğini biliyoruz.
Yaşadığın duyguları anlatabilir misin?
Afrika Kupası Ocak ayında olmuştu. O ku-
panın kazananı, Konfederasyon Kupası’na
gidiyordu. Ben Ocak ayında formayı değiş-
miştimFoe ile…Marc Vivien Foe tümAf-
rika’nın saygı duyduğu bir isimdi. Ne yazık
ki aramızdan genç yaşta ayrıldı. Ben ilk
Afrika Kupası’nda oynamaya başladığım
zamanlarda PatrickM’Boma, Marc Vivien
Foe, Olambe büyük isimlerdi. Foe’nin vücut
yapısı çok farklıydı. Kısacık bir şort giyerdi.
Çorapları dizine kadar çekerdi. Çok uzun bir
oyuncuydu. Aramızdan erken yaşta
ayrılması üzücü. Umarım ailesi şu anda
iyi bir şekilde yaşıyordur.
Kötü günler artık çok geride kaldı ve
hayatında yepyeni bir sayfa açtın; Medipol
Başakşehir’e transfer oldun. Bu karar
Türkiye için de bir hayli sürprizdi ve büyük
yankı uyandırdı. Medipol Başakşehir ile
yolun nasıl kesişti?
Afrika Kupası’ndan önce beni menajerim
vasıtasıyla arayan takımlar vardı. Afrika
Kupası’nda maçlar oynadıktan sonra
arayanların sayısı daha da arttı. Hepsini
süzgeçten geçirdim. Ama en belirleyici olan,
AlioumSaidou ile yaptığımgörüşmeydi.
Saidou bana kulübün plan ve projelerini,
nasıl bir evrimgeçirdiğini anlattı. Ondan
sonra daha da fazla ikna oldum.
Başakşehir’e gelmemle beraber gülümse-
yen yüzümü herkes görmeye başladı.
Bunu insanlara sunmaya başlıyorum.
Umarım ilk senemde bir kupa kazanırız.
Başakşehir’de bugüne kadar geçirdiğin
56
57