eryüzündeki ulaşım imkânları-
nın gelişmesine paralel olarak,
uluslararası futbol turnuvaları
üzerinde de daha çok durul-
maktaydı. UEFA’nın 1954 yazın-
daki kuruluşunun ardından da
kulüpler düzeyinde Avrupa ge-
nelini kapsayacak bir turnuva
için düğmeye basılmıştı. Sadece
bir yıl sonra da Şampiyon Ku-
lüpler Kupası, Avrupa liglerinin
şampiyonlarını karşı karşıya
getirmeye başlayacaktı. Ancak
turnuvanın ilk beş sezonu, sa-
dece tek bir ekibin hâkimiyetine
sahne olacaktı. Real Madrid, üst
üste beş kez zafere ulaşarak
başka hiçbir takıma göz açtır-
mazken, bugün bile kırılamayan
bir rekorun da sahibi oluyordu.
Tabiî böylesine muhteşembir
rekorun altına imzasını atmak,
o günlerde İspanyol temsilcisini
futbol dünyasının enmuteber
ekibi haline de getirmişti.
Real Madrid, 1955-1960 yılları
arasında kazandığı beş Avrupa
şampiyonluğunun ardından,
1966’da bir kez daha bu turnu-
vada zirveye çıkacaktı. Ancak
sonrasında onlar adına hayli
sancılı bir süreç de başlayacaktı.
Yıllar geçiyor fakat bir türlü yeni
bir Avrupa şampiyonluğu gel-
miyordu. Bu dönemde, Avrupa
futbolu adına da yeni efsaneler
çıkacaktı. Sırasıyla Ajax, Bayern
Münih, Liverpool ve Milan peş
peşe Avrupa şampiyonlukları
kazanıp belirli dönemlere
damgasını vurmaktaydı.
Üstelik Real Madrid’in kupadan
uzak kaldığı bu yıllarda, onlar
gibi her daim zirveye oynama
alışkanlığı olmayan birçok
takım, bu dezavantajlarına
karşın Avrupa şampiyonluğuna
uzanabilmişti. Celtic, Feyenoord,
NottinghamForest, Aston Villa,
Steaua Bükreş, Porto, PSV Eind-
hoven, Kızılyıldız, Marsilya ve
Borussia Dortmund gibi… Hatta
NottinghamForest bu başarıyı
üst üste iki sezon elde etmişti.
Daha da kötüsü, Real Madrid,
şampiyonluğa bu denli uzak
olduğu yıllarda finale bile
sadece bir kez, 1981’de
çıkabilmiş, onda da Liverpool’a
tek golle teslim olmuştu.
Oysa Real Madrid, altıncı Avrupa
şampiyonluğunu kazandığı 1966
senesinden sonra kendi liginde
büyük hâkimiyetini sürdür-
müştü. O noktadan, 1980’lerin
başına kadar geçen 14 sezonda
dokuz kez ligi zirvede bitirirler-
ken onların ardından sadece üç
şampiyonlukla Atletico Madrid
gelebilmişti. 1980’lerin ilk
yarısında kendi liginde de bir
bocalama dönemi geçirip şam-
piyonluk kazanamayan Beyaz
Şimşekler, sonrasındaysa beş
yıl üst üste şampiyonluğa ulaş-
mıştı. Fakat Şampiyon Kulüpler
Kupası’nda bir türlü hedeflenen
zafer elde edilemiyordu.
1990’lara gelindiğindeyse, Real
Madrid adına senaryo bir nebze
daha kötüleşecekti. Zira Johan
Cruyff yönetimindeki Barce-
lona, ligde de Real’in hâkimiye-
tini kırmayı başarmış ve dört yıl
üst üste şampiyon olmuştu.
Dahası, Barcelona 1992’de
Şampiyon Kulüpler Kupası’nı
kazanmış, iki yıl sonra da artık
yeni adıyla Şampiyonlar
Ligi’nde finale kadar gitmişti.
Kadro kalitesi açısından Real
Madrid hep büyük yıldızları
kadrosunda barındırmayı
sürdürüyordu. Breitner, Netzer,
Stielike, Camacho, Santillana,
Butragueno ve Hugo Sanchez,
Avrupa şampiyonluğuna hasret
kalınan yıllarda Real formasını
terleten büyük isimlerden belki
de ilk akla gelenleri… Aslında
Real Madrid, 1985 ve 1986’da üst
üste iki UEFA Kupası zaferi
yaşamıştı fakat camianın asıl
beklentisi, Şampiyon Kulüpler
Kupası’nın kazanılmasıydı.
Lâkin yıllar geçmesine karşın
bu beklenti bir türlü karşılana-
mıyordu.
Jesus Gil’in Real’e ikramı
Real Madrid’in bu doğrultuda
kaderini değiştirecek isimlerin
belki de başında gelecek Raul
Gonzalez ise 1977 yılının 27 Ha-
ziran gününde Madrid’de g
özlerini dünyaya açmıştı.
O doğduğunda Madrid’in son
Avrupa şampiyonluğunun
üzerinden henüz 11 yıl geçmişti.
Raul, 10 yaşına gelip, yaşadığı
mahallenin takımı olan San
Cristobal’da futbol hayatına
ilk adımlarını attığı esnadaysa
bu hasret 21 yıla çıkmıştı.
Raul’u San Cristobal’ınminikler
takımında oynarken keşfeden
ve altyapısına dâhil eden ta-
113
112
Raul Gonzalez
Real Madrid’i
1960’lardan kurtardı
2000’lere taşıdı
Onur Erdem
Y
Real Madrid’in yakın
dönemine damga vuran
başlıca yıldızlarından birisi
olan Raul Gonzalez bu ay
40. yaş gününü kutlayacak.
TamSaha olarak yaşayan
efsaneyi tebrik ediyor,
kendisine uzun ömürler
diliyoruz.