üçüncü lig şampiyonluğunu
yaşamış fakat bu kez ligde geçen
sezonun hayli gerisinde kalarak
18 gol atmıştı.
Şampiyonlar Ligi’ndeyse iki yıldızın
yolu finalde kesişecekti. Son şampi-
yon Manchester United, ilk turda
Villarreal, Aalborg ve Celtic’in ol-
duğu gruptan lider çıktıktan sonra
sırasıyla Inter, Porto ve Arsenal’i
eleyerek finale gelirken, Barcelona
ise Sporting, Shakhtar ve Basel’i
geçip lider tamamladığı ilk tur
sonrasında Lyon, Bayern Münih ve
Chelsea’yi devre dışı bırakarak son
düzlüğe gelmişti. 27 Mayıs 2009’da
Roma Olimpiyat Stadı’nda oynanan
finalde Katalan ekibi ve Messi, daha
ağır basan taraftı. Barcelona henüz
10. dakikada Eto’o’nun golüyle 1-0
öne geçip uzun süre hem futbol
hemde skor olarak üstünlüğünü
korurken, bitime 20 dakika kala
Messi’nin golüyle işi bitiriyor ve
tarihinde üçüncü kez Avrupa’nın
en büyük kupasını müzesine
götürüyordu.
Sezonun bitimindeyse Messi ile
Ronaldo arasındaki rekabet,
bambaşka bir boyuta taşınacaktı.
Zira Real Madrid, Portekizli yıldızı
renklerine bağlayabilmek için
Manchester United’a 94milyon
euro ödeyip dünya transfer reko-
runu kırmayı göze almıştı. Böylece
dünyanın en iyi iki oyuncusu,
dünyanın 1 numaralı rekabetindeki
iki ayrı tarafta yerlerini alacaktı.
Real Madrid-Barcelona rekabeti,
artık Ronaldo-Messi rekabeti
özelinde de yansımasını bulacaktı.
Ronaldo, Madrid’e geldiğinde,
Barcelona durdurulması neredeyse
imkânsız hale gelmiş bir takım
olarak görülmekteydi. 2009’da dört
kupa kazanmışlardı ve kalan ikisi
de (UEFA Süper Kupa ile FIFA Ku-
lüpler Dünya Kupası) yoldaydı. Real
Madrid, ligde son sekiz haftaya lider
girmesine karşın 31. haftada kendi
sahasında Barcelona’ya 2-0mağlup
olarak liderliği rakibine kaptıracak
ve sezonu da Barça’nın ardından
ikinci sırada tamamlayacaktı. Ligde
Messi’nin attığı 34 gole karşılık
Ronaldo 26 golde kalmıştı. Şampi-
yonlar Ligi’ndeyse Barcelona’yı
durduran, yarı finalde Inter olmuştu
fakat Real Madrid bu alanda da
rakibinden daha gerideydi, zira
ikinci turda Lyon’a elenmişlerdi.
Güney Afrika’da düzenlenen 2010
Dünya Kupası’na gelindiğindeyse iki
yıldız da aradıklarını pek bulama-
yacaklardı. Ronaldo’lu Portekiz,
ilk turda Brezilya ve Fildişi Sahili ile
golsüz berabere kalıp Kuzey Kore’yi
7-0mağlup ederken Ronaldo
sadece bir gol kaydetmişti. İkinci
turdaysa Portekiz, komşusu
İspanya’ya tek golle boyun eğerek
turnuvaya erkenden veda edecekti.
Arjantin ise kupaya iyi bir başlangıç
yaparken ilk turda Güney Kore,
Nijerya ve Yunanistan ile oynadığı
üç maçı da kazanarak ikinci tura
yükseliyordu. İkinci turda da
Meksika’yı uzatmalarda 3-1 yenen
Arjantin, kayıpsız geldiği çeyrek
finaldeyse Almanya karşısında
4-0’la bozguna uğramıştı. Messi’nin
yaşadığı hayal kırıklığıysa katmerli
olmuştu zira beş maçta bir kez dahi
gol sevinci yaşayamadan Güney Af-
rika’dan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Yıl sonuna gelindiğindeyse Messi
her şeye rağmen FIFA Altın Top
Ödülü’nün sahibi olurken, Ronaldo
bu kez kürsü dışında kalıyordu.
Gol rekorları altüst oluyor
2010-11 sezonuysa, Ronaldo ile
Messi’ninmüthiş bir gol düellosuna
girişmesine sahne olacaktı. Ligde
Ronaldo 40-31 ile öndeyken,
Şampiyonlar Ligi’ndeyse Messi’nin
12-6’lık üstünlüğü vardı. Diğer
kupalarda da Messi’nin 10,
Ronaldo’nun altı golü vardı ve iki
süper star da sezonu 53’er golle
tamamlıyordu. Fakat kazanılan
kupalar ve ödüller söz konusu
olduğunda ibre yine Messi’den
yanaydı. Barcelona bir kez daha
La Liga ve Şampiyonlar Ligi’nde
zafere ulaşmıştı. Messi Şampiyon-
lar Ligi’nde gol kralı olurken,
Manchester United’ı 3-1 yendikleri
maçta da bir gole imzasını atmıştı.
Ronaldo adına teselliyse, Real Mad-
rid’in Kral Kupası’nı finalde Barcelo-
na’yı 1-0 yenerek kazanmasıydı.
Maçtaki tek gol de Portekizliden
gelmişti. FIFA Altın Top ödülüyse
yine Messi’nin oluyordu.
Gol makinalarının savaşında en
hararetli dönemse herhalde 2011-12
sezonuydu. Bir önceki sezon ligde
40 golü bulan Ronaldo, bu kez 46
defa fileleri havalandıracaktı. Ancak
Messi ligi 50 golle tamamlayarak
kırılması güç bir rekora imzasını
atıyordu. Hatta bu, Avrupa’nın beş
büyük liginde, 1928’de Everton’lı
Dixie Dean’in attığı 60 golden sonra
ulaşılan en yüksek gol sayısıydı. Bir
başka deyişle modern zamanların
Avrupa gol rekoruydu.
Messi, böylesine büyük bir rekor
kırdıysa da La Liga’da gülen taraf bu
kez Ronaldo’lu Real Madrid olmuş
ve Barça’nın üç yıllık şampiyonluk
serisi son bulmuştu. Önceki sezo-
nun aksine Barcelona bu kez Kral
Kupası’nı müzesine götürmüştü.
Şampiyonlar Ligi’ndeyse iki ekip de
yarı finalde havlu atmış ve finalin
bir El Clasico’ya dönüşmesi ihtimali
ıskalanmıştı. Öte yandan Haziran
ayında düzenlenen Avrupa Şampi-
yonası’ndaysa Ronaldo’nun da
formasını giydiği Portekiz, yarı
finalde İspanya’ya penaltılar
sonucunda elenmekten kurtula-
mayacaktı. FIFA Altın Top Ödülü ise
üst üste üçüncü kez Lionel Messi’ye
gidecekti.
İkilinin istatistiklerle adeta dalga
geçercesine sürdürdüğü rekabet,
2012-13 sezonunda da hararetini
koruyordu. Messi ligde bu sefer de
46 kez rakip fileleri havalandırırken
Ronaldo ise 34 golde kalıyordu.
Sezon genelindeyse Messi’nin 60
golüne Ronaldo 55 golle karşılık
vermişti. La Liga’da şampiyonluk
yeniden Barcelona’nın olurken,
Şampiyonlar Ligi’ndeyse iki tarafın
finalde birbirleriyle karşılaşma
arzusu, tıpkı geçen sezon olduğu
gibi yine yarı finalde son buldu.
Real Madrid, Borussia Dortmund’a
elenirken, Barcelona ise Bayern
Münih tarafından saf dışı bırakıl-
mıştı. Ancak Real Madrid’in kupasız
kapattığı bu sezonun sonrasında
FIFA Altın Top Ödülü’nün Cristiano
Ronaldo’ya verilmesi, tartışmaları
da beraberinde getirdi. Çoğu kişiye
göre Şampiyonlar Ligi’nde müthiş
bir performansla şampiyonluğa
ulaşan Bayern Münih’ten bir
oyuncu ödülle onurlandırılmalıydı.
Bazılarıysa, iki isim arasında
kalınacaksa daha fazla gol atan ve
kendi liginde de şampiyonluk yaşa-
yan Messi’nin ödülü Ronaldo’dan
daha çok hak ettiğini savunuyordu.
Messi’ninmillî forma
bahtsızlığı
Ronaldo, bu tip eleştirilere cevabını,
bir sonraki sezon verecekti. Ligde
30maçta 31 gol atmıştı ve bu, ön-
ceki sezonlarına kıyasla düşük bir
sayı olarak görülebilirdi belki ama
Şampiyonlar Ligi’nde 11 maçta 17
kez ağları sarsması başlı başına
olaydı. Üstüne üstlük Real Madrid,
12 yıllık bir aranın ardından bu
kupayı kazanmayı başarıyor ve
toplamda 10. kez Avrupa’nın en bü-
yüğü oluyordu. Ronaldo, ezeli rakip-
leri Atletico Madrid’i uzatmalarda
4-1 mağlup ettikleri final maçında
da son golü atarak karşılaşmaya
noktayı koymuştu. Böylece Porte-
kizli oyuncu, 2008’de Manchester
United ile kazandığı Şampiyonlar
Ligi şampiyonluğundan sonra bu
başarıyı ikinci kez yaşıyordu.
Aynı yaz Brezilya’da düzenlenen
2014 Dünya Kupası’ndaysa işler
hiç de Ronaldo’nun istediği gibi
gitmeyecekti. İlk tur gruplarında
Almanya, ABD ve Gana ile aynı
grupta yer alan Portekiz, sadece
Gana’yı yenebiliyor ve dört puanla
110
111