genç oyuncu kendisini Sporting’den
Manchester’a taşıyacak olan
uçaktaki yerini almıştı bile.
Ferguson’un Ronaldo’ya güveni o
kadar fazlaydı ki, genç yıldız ada-
yına daha ilk sezonundan, George
Best, Eric Cantona ve David Beck-
hamgibi United efsaneleriyle öz-
deşleşmiş olan 7 numaralı formayı
emanet ediyordu. Tabiî o günlerde
Ronaldo, henüz şimdiki gibi bir gol
makinesine evrilmiş değildi. Buna
rağmen genellikle sağ kanatta
oynadığı ilk sezonunda United
formasıyla tüm turnuvalarda 40
maça çıkan genç oyuncu, altı kez de
gol sevinci yaşamıştı. Aynı yaz Por-
tekiz Millî Takımı’yla da EURO
2004’te boy gösteren Ronaldo,
kendi evlerindeki finalde Yunanis-
tanmucizesinin gerçekleşmesi-
neyse engel olamayacaktı. Ronaldo,
bir sonraki sezondaysa United’la
toplam 50maça çıkıp dokuz defa
fileleri havalandırıyordu.
2005 yazına gelindiğindeyse futbol
dünyası, yeni bir yıldızın doğuşuna
tanıklık etmekteydi. Hollanda’da
düzenlenen Dünya Gençler Şampi-
yonası’nda Arjantin’in 18 yaşını
yeni dolduran oyuncusu Lionel
Messi, izleyenlere adeta yakın
gelecekte, futbolla ilgilenen herke-
sin kendisine odaklanıp kalacağına
dair sinyaller vermekteydi. Muaz-
zambir solo performansla Arjan-
tin’in turnuvanın sonuna kadar
gitmesinde başrol oynayan Messi,
2-1 kazandıkları final maçında da
Nijerya’ya iki penaltı golü atarak
turnuvayı olabilecek en iyi şekilde
tamamlamıştı. Yıllardır Marado-
na’nın veliahdını aramakta olan Ar-
jantin’de de Messi adeta bir mesih
olarak görülmeye başlanmıştı.
Barcelona, Messi’deki potansiyelin
çok daha evvel farkına varmıştı.
Henüz 13 yaşındayken altyapısına
dâhil olduğu Katalan ekibinde
2004-2005 sezonunda A takıma
yükselen Messi, Dünya Gençler
Şampiyonası sonrasında da B ile
A takımlar arasında gidip gelmeyi
bırakacak ve Barça’nın A takımında
düzenli olarak kendisine yer
bulacaktı.
Erkenden zirveye
yerleştiler
Dolayısıyla, 2005-2006 sezonundan
itibaren Ronaldo ile Messi, futbolse-
verlerin en çok ilgiyle takip ettiği
iki genç yıldız olarak futbol dünya-
sında iyiden iyiye sivrileceklerdi.
Tabiî bu noktada, iki yaş büyük ol-
ması avantajıyla Ronaldo takımında
daha fazla süre almakta ve bir
nebze daha ön plana çıkmaktaydı.
Örneğin söz konusu sezonda Porte-
kizli oyuncu 47 maçta United for-
ması giyerken 12 kez de gol sevinci
yaşamıştı. Messi ise Barcelona
adına 25 maçta oynayıp sekiz gol
kaydetmişti. Öte yandan, Messi,
henüz başrolde olmasa da Barce-
lona ile kariyerinin ilk Şampiyonlar
Ligi şampiyonluğunu da kazan-
mıştı. Ronaldo’nun ise United’da
henüz sadece bir FA Cup zaferi
bulunuyordu.
2006 yazındaki Dünya Kupası’ysa
Ronaldo adına çok daha iyi
geçecekti. Messi, Arjantin’de
teknik direktör Jose Pekerman’dan
kamuoyunun beklediği kadar süre
alamazken, Ronaldo ise Portekiz’in
banko oyuncularından biri olmuştu.
Üstelik Arjantin, çeyrek finalde Al-
manya’ya penaltılarla elenirken,
Portekiz ise aynı turda İngiltere’yi
yine penaltılarla geçerek yarı finale
yükselmişti. Maçta, Ronaldo’nun,
United’dan takım arkadaşı olan
Rooney ile yaşadığı gerginlik
sonrasında İngiliz yıldızın kırmızı
kart görmesine sebep olmasıysa
onu bir anda Ada’da istenmeyen
adamhaline de getirecekti. Portekiz
ise yarı finaldeyse Fransa’ya tek
golle teslim olacaktı.
2006-2007 sezonu, iki genç yıldızın
artık dünya futbolunda ağırlıklarını
iyiden iyiye hissettirmeye başladık-
ları sezon olarak kayıtlara geçe-
cekti. Ronaldo, 17’si Premier Lig’de
olmak üzere 23 golle sezonu
tamamlarken Kırmızı Şeytanlarla
kariyerindeki ilk lig şampiyonlu-
ğunu da yaşamıştı. United,
Şampiyonlar Ligi’ndeyse Milan’a
yarı finalde elenmişti. Messi ise
Barcelona forması altında ligde 14,
toplamda da 17 kez gol sevinci ya-
şamıştı. Genç Arjantinlinin Camp
Nou’da oynanan ve 3-3 sona eren
El Clasico’da yaptığı hat-trick ise ne
denli sıradışı bir potansiyeli oldu-
ğunu en net şekilde göstermesini
sağlamıştı. Yıl sonunda Altın Top ve
FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu
ödüllerinde de iki isim, sezonun
yıldızı Kaka’dan sonra ikinci ve
üçüncü sıraları alacaklardı.
İkilinin futbol dünyasında tam
anlamıyla hâkimiyet kurmaya
başlayacağı sezonsa 2007-2008
sezonu olacaktı. Tabiî bu sezonda
asıl atağı yapan taraf, Cristiano Ro-
naldo’ydu. Portekizli yıldız, Premier
Lig’de oynadığı 34maçta rakip file-
leri 31 kez havalandırırken, Şampi-
yonlar Ligi’nde de 11 maçta sekiz gol
buluyor ve Manchester Untied’ın iki
kulvarda da zafere ulaşmasında en
büyük paya sahip oluyordu.
Ronaldo ayrıca sezon genelinde
toplam42 gole imzasını atarak 43
yıldır 46 golle Manchester United’ın
bir sezonda en çok gol atan oyun-
cusu unvanını elinde bulunduran
Denis Law’un rekorunu kırmaya da
çok yaklaşmıştı. Ronaldo, sezon
sonunda da hemAltın Top hemde
FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu
ödüllerini de kazanacaktı. Messi ise
iki ödülde de Ronaldo’nun ardından
ikinci sırayı alırken sezonu
40maçta 16 golle kapamıştı.
Şampiyonlar Ligi
finalindeki düello
Messi, 2008-2009 sezonundan
itibarense çok daha skorer bir
oyuncuya dönüşecek ve Ronaldo ile
arasındaki rekabet de iyiden iyiye
hissedilmeye başlanacaktı.
Barcelona, Messi’nin attığı 23 golün
de büyük katkısıyla, La Liga’da üç
yıl sonra yeniden zirveye çıkarken
bu şampiyonluk, aynı zamanda
Messi’nin kariyerinde, başrolde yer
aldığı ilk lig şampiyonluğu olma-
sıyla da dikkat çekiyordu. Ronaldo
ise Kırmızı Şeytanlarla üst üste
108
109