Previous Page  72-73 / 154 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 72-73 / 154 Next Page
Page Background

Alex de Souza

İyi ki geçtin

bu topraklardan

Yakın geçmişte Fenerbahçe’nin belki de en büyük yıldızı olan ve

ülkemizde oynadığı sekiz yıl içerisinde taraflı tarafsız her futbolseverin

sevgisini kazanan Alex de Souza bu ay 40. yaş gününü kutlamaya

hazırlanıyor. TamSaha olarak yaşayan efsaneyi tebrik ediyor,

kendisine uzun ömürler diliyoruz.

Onur Erdem

B

üyük takımlar, yapıları gereği her zaman

kadrolarında büyük oyuncular bulundurur-

lar. Ancak bu büyük oyuncuların sadece

çok az bir kısmı efsane mertebesine erişir.

Kolay değildir efsane olmak. Büyük fut-

bolcu olmanın yanı sıra oynadığınız takımı

da kendinizle beraber büyütmeniz elzem-

dir. Bu kadarı da yeterli değildir, kariyerini-

zin en parlak yıllarını o takımda geçirmeniz,

üzerinizde taşıdığınız renklerle özdeşleş-

meniz de lâzımdır. Lâkin belki de en

önemlisi, dolayısıyla da en zoru, ezeli

rakiplerinizin taraftarları tarafından da

sonsuz saygı beslenebilen bir isim olmayı

başarabilmenizin gerekmesidir.

Futbolumuzun asırlık çınarları olan

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ta bu

vasıfları bünyesinde barındırıp efsaneleş-

miş oyuncular düşünüldüğünde, uzun yıllar

boyunca akla gelen isimler genellikle

sarı-lacivertlilerden Zeki Rıza Sporel, Lefter

Küçükandonyadis, Can Bartu, sarı-kırmızı-

lılardan Gündüz Kılıç, Turgay Şeren, Metin

Oktay, siyah-beyazlılardan da Hakkı Yeten,

Şeref Görkey ve Recep Adanır’dı. Elbette bu

formaları büyük başarıyla taşıyan daha çok

fazla futbolcu olmuştu belki ama tüm

Türkiye tarafından sevilen, sayılan ve yıllar

geçse de unutulmayan başlıca yıldızların bu

isimler olduğunu söylemek de herhalde

yanlış olmayacaktır.

Lefterlerin, Metinlerin, Baba Hakkıların

devri bittikten sonraysa ülkemiz belki de

çok uzun bir süre hem o derece efendi ve

yetenekli hemde yediden yetmişe herkes

tarafından takdir gören bir futbolcuya

hasret kalmıştı. Böylesine bir oyuncunun

yıllar yıllar sonra dünyanın öbür ucundan

geleceğiniyse herhalde kimse tahmin

edemezdi. Gelgelelim akılların köşesinden

bile geçmeyecek bu durum, 21. yüzyılın

başlarında gerçeğe dönüşüyordu. Brezilyalı

bir futbolcu 2004 yılında Türkiye’ye ayak

bastı ve ayrıldığı 2012’ye kadar da hemye-

teneğiyle izleyenleri büyüledi hemde efen-

diliğiyle gönülleri kazandı. Sarı-lacivertli

formayı giyiyordu belki ama kendisini sarı-

kırmızı veya siyah-beyaz renklere gönül

72

73

verenlere bile fazlasıyla sevdirmişti.

Tahmin edebileceğiniz üzere mevzuba-

his oyuncu Alex de Souza’dan başkası

değil. Fenerbahçe’nin ve Türk futbolunun

yakın tarihine damga vuran isimlerden

olan Alex, bu ay 40. yaşını geride bıraka-

cak. TamSaha olarak Brezilyalı yıldızı

hem tebrik ediyor hemde futbol yaşantı-

sını ana hatlarıyla anımsatmak istiyoruz.

Coritiba’da parladı,

Palmeiras’ta yıldızlaştı

14 Eylül 1977’de Brezilya’nın Curitiba

kentinde dünyaya gelen Alex, futbola da

doğduğu şehrin takımı olan Coritiba’da

başlamıştı. 1995 yılının ilk aylarında,

henüz 17 yaşındayken Coritiba’nın

A takımına yükselmiş ve üstün futbol

IQ’suyla kısa sürede takımın yıldızların-

dan biri haline gelmişti. 1995 sezonunda

Coritiba, Parana Eyalet Ligi’ni ikinci

sırada tamamlarken Alex de ligin en iyi

genç oyuncusu seçiliyordu. Coritiba,

ertesi sezon da bu başarısını yinelerken

Alex bir adımdaha ileri giderek ligin

en iyi oyuncusu ödülüne de lâyık

görülüyordu.

Neredeyse çocuk yaşına rağmen elde

ettiği bu başarılar Alex’i Brezilya’nın en

büyük kulüplerinin radarına sokmakta

da gecikmeyecekti. Nitekim 1997 yılına

gelindiğinde Palmeiras kulübü

yöneticileri, genç yıldızın transferi

konusunda Coritiba yetkilileriyle

anlaşma sağladı ve Alex’in kariyerinde

de kendisini Güney Amerika çapında

şöhrete ulaştıracak yepyeni bir dönem

böylece başlamış oldu.

Alex’in Palmeiras ile ilk büyük başarısı,

1998 yılında, o dönemGüney Ameri-

ka’nın iki numaralı kupası olan Copa

Mercosur’un kazanılmasıyla geldi. Yeşil-

beyazlı ekip aynı yıl Brezilya Kupası’nı da

müzesine götürecekti. Bu başarılar

Alex’e Brezilya Millî Takımı’nın kapılarını

da açacaktı. 1999 senesiyse, genç yıldızın

hızlı yükselişi neticesinde zirveye ulaş-

tığı sene olacaktı. Alex önce Güney Ame-

rika’nın Şampiyonlar Ligi niteliğindeki

Libertadores Kupası’nı havaya kaldırdı.

Bundan altı hafta sonra da Brezilya Millî

Takımı’yla Copa America şampiyonluğu-

nun sevincini yaşadı. Bu turnuvanın

hemen ardındansa Meksika’da düzenle-

nen Konfederasyonlar Kupası başladı.

Brezilya’nın Almanya’yı 4-0 yendiği

maçta iki gol birden atan Alex, millî

takımın da yıldızları arasına girmek

üzereydi. Fakat iyi başlayan turnuvada

finalde Meksika’ya kaybedeceklerdi.

Alex aynı yılın sonundaysaWorld Soccer

dergisi tarafından yakın geleceğin en

büyük yıldızları arasında gösterilerek

bir başka gurur daha yaşayacaktı.

İlk Avrupa macerası

hüsranla bitti

Ancak bu büyük başarılar, beraberinde

kargaşayı da getirecekti. Para babası

menajerler ve sportif şirketlerin

Brezilya’da futbolcu transferlerinde

kulüplerden daha fazla söz sahibi olması

yüzünden Alex iki sene içerisinde beş

transfer gerçekleştirecek ve haliyle is-

tikrarını da yitirmeye başlayacaktı. Önce

Palmeiras’tan Flamengo’ya gitti, ardın-